Bölüm 440

avatar
7255 18

I Shall Seal The Heavens - Bölüm 440


Bölüm 440: Trajedi!



Kalkanın içinde Karga Kasvet Kabilesi Papazının yüzü soldu ve mırıldanmaya başladı. “Egzotik Kalpiblisi Çiçeği!!



Beş Zehir Kabilesi bizi yok etmeyi Egzotik Kalpiblisi Çiçeğini kullanacak kadar çok istiyor! Ona bakmamak gerekiyor! Ona bakmak bir Kalp İblisinin yükselmesine ve ardından onun seni yakıp kül eden bir melun iradeye dönüşmesine neden olur…



En başından beri bu oyunu zaten kaybetmiş olduğunu nasıl anlayamazdı…! Oynamış ve yenilmişti. Bir şeylerin ters olduğunu bilse de parçaları yerine koyamamıştı.



Egzotik Kalpiblisi Çiçeği nadir bir şeydi. Ruh Bölme sırasında eğer bir gelişimci böyle bir çiçeğe sahip olursa başarı şansı büyük ölçüde artardı ve bu durum onu son derece değerli bir hazine haline getiriyordu.



Dahası, çiçeğin kendisi son derece gaddardı. Ruh Bölme aşamasının altında olup da ona bakan herhangi biri adeta bütün hayat kuvvetini kaybedecek ve ardından melun bir irade tarafından canlı canlı yakılacaktı. Sonuç daima ölüm olacaktı.



Fakat bazı yönlerden de bu çiçek zayıftı. Bir insanın ona karşı koyması zor olsa da Kabilenin koruyucu kalkanı onun gücünü dışarıda tutmak için yeterliydi. İçerideki hiçbir Kabile üyesi ondan etkilenmemişti.



Fakat Egzotik Kalpiblisi Çiçeği dışarıda ortaya çıktığı anda Kutsal Antikler ve Kutsal Örümcek dışında savaş alanındaki herkes aniden hareket etmeyi kesmişti.



Tıbbi hapları kullanan Örümcek Dalı Gelişimcileri ise çiçeğin etkisine karşı geçici olarak koruma kazanmışlardı. Fakat hepsi de bacaklarını çaprazlayıp meditasyona oturmaya zorlanmışlardı. Diğer taraftan ise Beş Kabile üyeleri acı içinde çığlıklar atıyorlardı.



Neredeyse anında Beş Kabilenin üç yüzden fazla üyesi titremeye başladı. Sanki vücutlarında görünmez bir alev onları yakıyor ve kurutuyormuş gibi ağızlarından, burunlarından ve gözlerinden kanlar sızıyordu. Kısa bir sürede hayat kuvvetleri bitmiş ve vücutları kurumuş cesetlere dönüşmüştü. Son nefeslerinde trajik, kan donduran feryatlar koparmışlardı.



Bunun akabinde Kabile üyeleri arka arkaya feryatlar kopartmaya ve ölmeye devam ettiler. Bu adeta bir katliamdı. Düşman tek bir saldırı yapmasa bile manzaranın acımasızlığı daha önceki savaştan yüzlerce kat daha fazlaydı.



Kalkanın içindeki Beş Kabile üyeleri arkadaşlarının ölüşlerini izliyorlar ve titremekten başka bir şey yapamıyorlardı. Gözleri kan çanağına dönmüştü ve acıyla inliyorlardı. Ne yazık ki dışarı çıkarak onlara yardım edemezlerdi.



Çünkü kalkanı terk ettikleri anda onlar da ölecekti. Sadece arkadaşlarına yardım edememekle kalmayacaklar, aynı zamanda kendi iplerini de çekmiş olacaklardı!



Karga Gözcü Kabilesinin Büyük Kıdemlisi titriyordu ve vücudu bir yandan kururken ağzından kanlar tükürüyordu. Gelişen Ruh Gelişimcileri bile buna karşı koyamazdı. Adam karşısında biçimsiz bir form gördü, acımasızca kahkahalar atarken onun hayat kuvvetini emiyor ve tüketiyordu.



Beş Kabile üyeleri ölmeye devam ederken Zhao Youlan’ın tahta kutusundan yayılan siyah ışık da giderek şiddetleniyordu. Görünüşe göre yeterince kan tükettikten sonra mor renge dönüşüyordu.



Her şey Zhao Youlan’ın planına göre gidiyordu. Kıyım, kalkana saldırı, tüm bunlar güçlü uzmanları dışarı çekmek için bir tezgahtı. Kalkanın dışına çıktıkları anda… Egzotik Kalpiblisi Çiçeğiyle onları yok edecekti.



O anda Egzotik Kalpiblisi Çiçeğini havada tutan Zhao Youlan’ın yüzü solgundu. Bir ağız dolusu kan tükürürken yüzünde tuhaf bir ifade belirdi. Kan havada akarak Kan Qi’si ipliklerine dönüştü ve savaş alanında meditasyonda oturan Örümcek Dalı Gelişimcilerine doğru yayıldı.



Gelişen Ruh kıdemlileri...” dedi Zhao Youlan yumuşak sesiyle. “Sizi Egzotik Kalpiblisi Çiçeğinin etkisinden muaf tutamayacağım. Fakat diğer sıradan gelişimciler benim bir ağız dolusu Kalpiblisi Kanımla geçici olarak hareket edebilecekler.



Gelişen Ruh Gelişimcilerinin dışında vücutlarına Kan Qi’si iplikleri giren diğer Kabile üyeleri aniden sarsıldılar. Gözlerini açtılar ve içlerindeki sağduyu bir anda vahşiliğe dönüştü. Hemen ileri doğru kükreyerek atıldılar ve o sırada güçsüz durumdaki Beş Kabile üyelerini katletmeye başladılar.



Şu an gerçek katliam başlamıştı.



Acı dolu haykırışlar anında kalkanın içindeki insanlar tarafından duyuldu.



Hayıırr!



Beş Zehir Kabilesi, siz artık Karga Mabudu Kabilesinin can düşmanısınız! Biz artık sizinle aynı gökyüzünün altında var olamayız!!



Kalkanın içinde, hayatta kalan Beş Kabile üyeleri titriyorlardı ve kalpleri paramparça olurken gözleri de kan çanağına dönmüştü. Kalkanın dışındaki yoldaşları katledilirken çaresizce izlemekten başka bir şey yapamıyorlardı. Hissettikleri bu şiddetli acı, seslerinin tarif edilemez bir hüzünle dolmasına neden olmuştu.



Yüzlerce Beş Kabile Gelişimcisi göz açıp kapayıncaya kadar vahşice öldürülmüştü. Meng Hao ise hemen Örümcek Dalı Gelişimcilerinin dikkatini çekmişti. Fakat etrafındaki büyük şeytansı sürüsü onların tereddüt etmesine neden olmuştu.



Tam o sırada üç Ejderhacı meditasyondan gözlerini açtılar. Meng Hao’nun o anki pozisyonunu görünce ise büyük bir sevinç yaşadılar ve hemen sahip oldukları şeytansı sürülerini göndererek onu öldürmeyi amaçladılar.



Bu şekilde vahşi Örümcek Dalı Gelişimcileri Meng Hao’nun üzerine doğru çöktüler.



Meng Hao o sırada meditasyonda oturuyordu, gözleri kapalıydı ve vücudu titriyordu.



Sahip olduğu otuz bin şeytansı onun etrafını sarmış haldeydi. Hepsi de kükremeye başladılar. Egzotik Kalpiblisi Çiçeğinin onlar üzerindeki etkisi azdı. Bu nedenle hemen düşman gelişimci ve şeytansılara karşı koymaya başlamışlardı.



Aniden hava gümbürtü sesleriyle dolsa da Meng Hao bunun farkına varacak durumda değildi. O sırada Diriliş Zambağı onun vücudunu ele geçirmek için bütün gücünü serbest bırakmıştı. Buna karşılık da Meng Hao bütün gücüyle onu bastırmaya çalışıyordu.



Bu içsel savaş bu şekilde devam ederken o sırada Beş Kabile Gelişimcilerinin yaklaşık yüzde seksen yada doksanı katledilmişti. Her yer kanla ıslanmış, dört bir yan cesetlerle dolmuştu. Kan kokusu gökyüzüne ulaşıyordu. Kalkanın içinde kalan Beş Kabile üyelerinin Beş Zehir Kabilesine karşı hissettikleri nefret ise tarif edilemez bir seviyeye yükselmişti.



O sırada Karga Gözcü Kabilesi Büyükbabası bir ağız dolusu kan tükürdü. Vücudu kururken acı acı güldü. Egzotik Kalpiblisi Çiçeği karşısında iyi bir hazırlığı olmadığı sürece bir Gelişen Ruh Gelişimcisi bile çaresiz kalacaktı. Hatta kendi kendilerini bile imha edemeyeceklerdi. Sadece oldukları yerde kalacaklar ve çiçek tarafından yenilip bitirileceklerdi.



Ölmeden hemen önce Karga Gözcü Kabilesi Büyükbabası dilini ısırdı. Vücudundaki bütün totemlerden bir anda yeşil bir ışık parlamaya başladı. Kendi ruh ve vücuduna ölümcül bir hasar vererek hayat kuvvetinin birazını gerideki Karga Gözcü Kabilesi Papazına göndermişti.



Hepimiz… Burada yok olamayız!” diye bağırdı Büyükbaba. Vücudu tamamen kururken acı acı gülmeye devam etti. Kendisini oradan kurtarmaktan acizdi ama sınırsız hayat kuvvetinin birazını yoldaş kabile üyesine verebilmişti. Ondan çıkan hayat kuvveti akıntısı arkasında duran kişiye girdi. Ne yazık ki o da kendisini Egzotik Kalpiblisi Çiçeğinin etkisinden kurtaramayacak durumdaydı. Kendi hayat kuvvetini Karga Gözcü Kabilesi Büyükbabasından aldığıyla bütünleştirerek başka birine gönderdi. Ve bu böyle devam etti…



Karga Alev Büyükbabası, Papazı, Büyük Kıdemlisi ve kalkanın dışında kalan diğer ondan fazla Gelişen Ruh Gelişimcisinin hepsi can vermişti.



Acı acı gülerek ve kalplerinde bir garezle birlikte ölmüşlerdi. Tamamen kuruyarak ölmeden önce sıranın en sonundaki kişi, o ana kadar toplanan bütün hayat kuvvetlerini almış ve Beş Kabilenin en güçlü uzmanı olan Karga Asker Kabilesi Büyükbabasına göndermişti.



O sırada Egzotik Kalpiblisi Çiçeğiyle mücadele etmekte olan gri saçlı Karga Asker Kabilesi Büyükbabası bu gelen hayat kuvvetiyle bütünleşti. Bu, yoldaş kabile üyelerinin ölmeden önce ona verdikleri son bir hediyeydi. Bu hayat kuvvetinin içinde aynı zamanda bütün o ölen insanların Beş Zehir Kabilesine karşı olan nefretleri de vardı. Tüm bunların hepsi tek bir kelime halini almıştı.



İNTİKAM!!



Karga Asker Kabilesi Büyükbabası başını gökyüzüne doğru kaldırarak kükredi. Gözleri tamamen kan çanağına dönmüştü, ama o anda yenilenme gücü vücudu boyunca dolanıyordu. Kendini Egzotik Kalpiblisi Çiçeğinin parıltısından silkeledi. Bir ağzı dolusu kan tükürürken hiç tereddüt etmeden tüm hızıyla geriye doğru çekildi. Çiçeğin gücü tam onu bir kez daha sarmaya teşebbüs ettiğinde kalkanın içine doğru fırladı ve ardından iyileşmek için bacaklarını çaprazlayarak oturdu. Yüz ifadesi son derece kötü niyetliydi, ama aslında içten içe kalbi parçalanıyordu.



Egzotik Kalpiblisi Çiçeğinin yaydığı loş ışığın altında Meng Hao dışında bütün Beş Kabile üyeleri can vermişti. Bu trajik durum kalkanın içinde bütün kabile üyelerinin kalplerinin umutsuz düşüncelerle dolmasına sebep olmuştu. Üzerlerine çöken bu soykırımın gölgesinde hepsi de ağlamaya başlamıştı.



Şu an Beş Kabilenin kalkanın içinde kalan Gelişen Ruh Gelişimcisi sayısı sadece yedi idi. Onlar hemen Karga Asker Kabile Büyükbabasının yanına gelerek nöbet tutmaya başladılar. Ağızlarından hiçbir kelime çıkmasa da acıları ve nefretleri gökyüzüne ulaşıyordu. Karga Kasvet Kabilesi Papazı kederli bir kahkaha attı ve ardından kendi kendine mırıldandı, “Yenilgi… Tam anlamıyla bir yenilgi…



Kalkanın dışındaki bölgede Zhou Youlan gözlerini açtı ve kanla ıslanmış, ceset dolu savaş alanına doğru baktı. Karga Asker Kabilesi Büyükbabasının canlı bir şekilde kaçtığını görünce hafif bir iç geçirdi. Gözlerinde ufak bir acıma belirtisi görünse de hemen başını sağa sola salladı ve bu belirti ortadan kayboldu. Ardından Anka gibi gözleri hala meditasyona oturmuş halde duran Meng Hao’nun üzerine yöneldi.



Örümcek Dalı Gelişimcileri, elinizden geleni yapın! Üç saygıdeğer Ejderhacımızla iş birliği yaparak Beş Kabilenin Ejderhacısını katledin!



Onun bu sözlerine karşılık olarak üç binden fazla Örümcek Dalı Gelişimcisi Meng Hao’ya doğru fırladı. Büyük Kıdemliler ve Baş Papaz ise hala bacaklarını çaprazlamış şekilde oturuyordu. Statülerini düşününce, onlar Meng Hao’yu önemsemiyorlardı. Onların gözleri Beş Kabilenin koruyucu kalkanındaydı.



Kıdemliler…” dedi Zhou Youlan yumuşak sesiyle. “Lütfen bütün gücünüzü kullanarak kalkanı yok edin. Egzotik Kalpiblisi Çiçeğinin parıltısını içeri sokarsak bugünkü savaş nihayete ermiş olacak. Örümcek Dalı az kayıp verdi ve zaferi garantiledi. Benim bu ateş imtihanım bitti, kabileye bu konuda haber verilebilir.



Gümbürtüler eşliğinde Örümcek Dalının güçlü uzmanları kalkana doğru bir saldırı başlattılar. Meng Hao’nu şeytansıları ise üç Ejderhacı ve diğer üç bin Gelişimciye karşı çetin bir savaş veriyordu.



Aldıkları yaralar giderek büyüyor ve durum onlar için kötüye gidiyordu. Meng Hao ve onun Şeytani Qi’si olmadan sürünün savaş hünerleri ciddi ölçüde azalmıştı.



Beş Kabilenin kalkanı gümbürdüyor ve kırılma emareleri gösteriyordu. Bu noktada Büyük Tüylü acı bir uluma koparttı ve biraz kan tükürdü.



Tam işler kötüye gidiyor gibi görünürken Meng Hao’nun gözleri aniden açıldı. Bu gözler tamamen kan çanağına dönmüştü ve yoğun bir öldürme arzusu yayıyordu. Diriliş Zambağının vahşi mücadelesine rağmen Meng Hao onu bir kez daha bastırmıştı.










Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 43989 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr