Aracı arabayı kertenkelelere sürdürüyordu. Bu kertenkeleler özeldi.
Çünkü Suda, kumda, çorak toprakta, tepelerde gidebilen bir canavardı. Fiyatı tuzluydu fakat Erthyo bir süre altın derdi çekmeyecekti.
Erthyo Dünya Ağacının altına geldi ve yumruğunu sıktı.
''Hanımefendi. Bana yardımlarınız için teşekkürler. İleride sizi tekrar ziyaret etmek isterim.''Fazla bir kelimeye gerek yoktu. Az ve öz konuşmak yeterliydi.
''Bekle.'' Rüzgarlardan bir ses Erthyo'nun kulaklarına çalındı. Ses uhreviydi. Bilinmez fakat dikkat çeken bir sesti.
Erthyo durdu ve gelecek olan şeyi bekledi.
Yerdeki kökler büküldü ve Erthyo'ya doğru uzandı.
Tık,Tak,Gırr,
Kökler birleşti ve bir tabak oluştu. Tabağın üstünde bir tohum vardı. Kahverengi renkli tohumun etrafında yeşil renkli partiküller dans ediyordu.
''Bunu al. Benim fazla zamanım kalmadı. Sana verebileceğim tek şey bu.''
''Hanımefendi ne demek istiyorsunuz?''(Erthyo)
''Binlerce yıldır yaşıyorum. Toprağa dönme vaktim geldi. Sana yardım ettiğim o zamandan sonra sadece on yılım kaldı. Ancak birbirimizi bu süre boyunca görebileceğimiz zannetmiyorum. Ben toprağa döndükten sonra yerime başka bir dünya ağacı geçecektir.'
Erthyo biraz üzgün hissetti. Bu ağaç kendini Rody'den korumuştu ve Yok edilemez bedenin başlangıç aşamasına girmesine yardımcı olmuştu. Bu sayede Rody'i öldürebilmiş ve hayatta kalabilmişti. Ancak kendisi şu anda ona yardım edemiyordu.
Erthyo hızlıca bir şeyler düşündü.
''Hanımefendi ilk önce bir soru sormak istiyorum. Yaşamak istiyor musunuz? ''(Erthyo)
''Her canlı yaşamak ister. Ancak ölme zamanımız geldiğinde tek görevimiz toprağa dönmektir. 'Etrafını ölüm aurası sardı. Bu ölümü kabullenmiş bir kişinin yayacağı bir auraydı.
''Sorumu düzeltiyorum. Eğer fırsat verirlerse yaşamaya devam etmek ister miydiniz? ''(Erthyo)
''Evet.''Bir umut pırıltısı seste belirdi. Hatta Ölüm aurası hafifçe dağıldı. Bu dünyada ölüm ve yaşam arasında kimse ölümü seçmek istemezdi. Herkes hayata devam etmek ve yeni şeyler yaşamak isterdi. Binlerce yaşında bir Dünya Ağacı bile bu kategoriye giriyordu.
Erthyo aklındaki fikri sundu.
''Bu tohum sanırım özel bir tohum. Bütün bilincinizi, zekanızı , kişiliğini hatta ruhunuzu bile yani neyiniz var neyiniz yok koyun ve gerisini bana bırakın.''(Erthyo)
''Zaten 10 yıl sonra öleceğim. Son bir umuda tutunmak hiçbir şeyi değiştirmez.Bu olayda ölürsem de sanırım pişmanlığım kalmaz.'' Ağaç dalları her yerden fışkırdı ve tohuma saplandı.
Erthyo elini hızlıca geri çekti. Elini delik deşik olmaktan son anda kurtardı.
Dünya Ağacı işini bitirirken Erthyoda İreny'i çağırdı.
''Ne oldu? Dünya Ağacı ne yapıyor? ''(İreny)
''Dünya Ağacının hayata tutunuyor. Bende ona yardım ediyorum. Şu an bu dünya ağacı gidecek ve büyük ihtimalle solacak fakat onun yerine yeni bir tanesi yeşerecek. Muhtemelen 10 yıl içinde bunun gibi devasa olacak. Babana bir mektup yaz ve yeni dünya ağacını özenle beslesinler.''(Erthyo)
''Peki. Dünya ağacının yaşayabileceğine sevindim.''(İreny)
''Merak etme bir tane daha çıkacak. Üstüne biraz daha güçlendiğimde size bir tane daha Kutsal Ruh ayarlayacağım.''(Erthyo)
''Sana güveniyorum. 'Araca gitti ve bir mektup yazmaya başladı.
Ağaç kurumaya, yaprakları solmaya ve dalları düşmeye başladı. Ancak Tohum dahada parlamaya ve Etrafındaki yeşil doğa elementi partikülleri bir zar oluşturmaya başladı.
Erthyo yardım etmek için İnat enerjisini gönderdi fakat geri tepme yaşadı.
[Karşınızdaki kişinin seviyesi sizin seviyenizden çok yüksekte. Herhangi bir yardım ya da müdahalede bulunamazsınız]
5 saat sonra ağaç tamamen soldu. Ancak tohum yeşil bir şekilde parlıyordu.
''Benim kürem otele dönüştü.''Erthyo tohumu aldı ve küresinin içine yerleştirdi. Önceki seferlerde olduğu gibi kendi alanlarını işkal etmedikleri için diğer soylar karşı çıkmadı.
[Dünya Ağacı Liss kürenize yerleşti. Seviyesi sizden çok üstte olduğu için size herhangi bir faydası olmayacak]
Dünya ağacı tohumu alana ekildi ve yayıldı.
Pıt
Dikildiği yerden küçük bir filiz çıktı.
Şaşırtıcı bir şekilde her zaman ilgisiz olan Göksel Tilki soyu kafasını kaldırdı ve Dünya Ağacına döndü. Ağzını oynatmaya başladı.
Aralarında bir konuşma döndüğü belliydi. Sonra Kuyruğunu oynattı. Saflaştırılmış Doğa elementi havası ağaca gitmeye başladı.
''Hoho..Böyle bir şey beklemiyordum. Bizim ilgisiz Dünya ağacına yardım ediyor.''(Erthyo)
Küresine daha fazla dikkat etmedi ve araca bindi.
''Nasıl gitti Büyük Kardeş.''(Ermy)
''İyi gitti. Hiçbir sıkıntı yok.''Sonra aracın arka vagonuna gitti.
Araç 2 vagonluydu.1 tanesi sürücü vagonu .Erthyo, Ermy ve İreny burada duruyordu. Arka vagon ise uyumak için kullanılıyordu.
''Yarım ay boyunca eğitimde olacağım.''(Erthyo)
Ancak eğitime başlamadan Pantere bir soru sordu.
''Nereye gidiyoruz? ''
''Ruhlar diyarına.''
''Jenny ile tanıştığım yer mi? ''(Erthyo)
''Hayır. Bu yer elementlerden oluşmuş ruhların yaşadığı yer. Haylaz Çocukda orada.''
''Pekâlâ. Eğitime başlıyorum.''(Erthyo)
Yapması gereken işler vardı.
Büyü çemberinde bazı deneyler yapması gerekiyordu.
Büyü çemberi ne kadar küçülüp ne kadar büyüyebiliyordu? Boyunun hasar ile bir orantısı var mı? Boyu büyünün boyutunu arttırabiliyor mu? Mana buna oranla ne kadar gidiyor. Büyü çemberi parçalara ayrılabiliyor mu? En fazla kaç parçaya ayrılabiliyor?
Gibi testler yapması gerekiyordu.
***
Pylos Yükseliş Akademsin de Mira eğitiminin ortasındaydı.
Erthyo gittiğinden beri kendini eğitime vermişti. Kılıç, büyü, mana manipülasyonu hatta orta ve üst dünyalar hakkında bilgiler bile edinmeye çalışmıştı.
Şu an bir antrenman maçını yeni kazanmıştı. Bu üst üste kazandığı 27. maçtı
Arkadaşı Silvy yanına geldi. Ortalama bir görünüşü vardı fakat özellikle sır tutabilen bir dosttu.
''Kendini bu kadar zorlamana gerek yok. Al biraz su iç'' Elindeki şişeyi Mira'ya uzattı.
''Olmaz. Daha yeteri kadar güçlenmedim.''
Güçlü olmak istiyordu. Kendi kaderini elinde tutabilecek bir güç, kendini ve ailesini koruyabilecek bir güç, Özellikle Erthyo'nun yanında savaşabilecek bir güç.
O gün eğer yeterince güçlü olsaydı Erthyo o kahramanları öldürmek zorunda kalmazdı. Bundan dolayı Akademiden ayrılmak zorunda kalmazdı.
Böyle bir şeyi tekrar yaşamamak için güçlenmek istiyordu.
O günden sonra çalışmış ve Çıraklığın Üst seviyesine kadar gelmişti. Ayriyetten Sınıf görevleri ve Yöneticini verdiği görevleri yapıp kendine Yan Büyü çemberi yapabilecek eşyalar bulmuştu.
Su elementinde %70 artış
Ateş elementine karşıtlık %75
Buz Elementinde artış %60
Su Yönetmede artış %75
Su manipülasyonunda %80
Böyle özellikleri olan bir büyü çemberi bile üretmişti.
Buz Qilin kalbi, Okyanusun Kalbi, Su Elementi lotusu ve Ateş-Su Kapışan Ruhları adında bir ruh bile eklemişti.
Ancak en büyük özelliği bu değildi. En büyük özelliği ortadaki kılıçtı.
Su Tanrıçasının Yadigâr Kılıcı.
Sınıf: Efsanevi.
Bunun efsanevi olmasının nedeni isminde tanrıça geçmesi değildi. En önemli ve nadir özelliği Büyü çemberini Kılıcına giydirebilme özelliğiydi.
Su ve buzdan yapılmış bir kılıçtı bu eşya. Mira bu kılıcı kullanarak eğitim yapıyordu.
Su üzerindeki kontrolü ve yatkınlığı gün geçtikçe artıyordu. Ayrıyeten bir şey fark etmişti. Kılıcın içinde [Suyun Kesme Özelliği] vardı.
Bunu A+ derece bir görev yaparken kazanmıştı.
Her gün eğitim yapıyordu fakat bugün yapmamıştı. Çünkü bir duyuru yapmışlardı.
[İlk senelerin dikkatine. İlk seneler için yapılacak özel gezi için tüm İlk seneler eğitim alanına toplansın.]
Mira zaten eğitim alanındaydı. Tek yapması gereken beklemekti.
1 saat sonra bütün İlk seneler toplandı ve giriş turnuvasını yapan orta yaşlı adam ortaya çıktı.
''Bildiğiniz gibi her sene ilk seneler için bir gezi düzenlenir. Bu gezi özellikle önemlidir. Çünkü bu gezi Ruhlar diyarına yapılacaktır. Ruhlar Diyarı bildiğiniz gibi elementlerden oluşmuş Ruhlar ile anlaşma yapabileceğiniz bir yerdir yüzden bu gezi sizin için çok önemli. Sorusu olan var mı? ''
Kalabalıktan Eller kalkmaya başladı. Adam birisini seçti.
''Bunun bizim için önemli olduğunu söylüyorsunuz fakat ne için önemli. Bize ne gibi yararları var? ''
''Büyü Çemberleri size nasıl etkiler sağlıyorsa bunlarda belirli etkiler sağlıyor fakat en önemli özelliği bunlar zekaya sahip ruhlar. Öğrenebilirler. Eğitilebilirler. Gelişebilirler.''
''Bir Ruh edinmemiz için bir gereklilik var mı? ''
''Her Ruhun kendine özel sınavı vardır. Eğer sınavdan geçerseniz, ruhla anlaşma yapabilirsiniz.''
''Ruhun bizle bağı bozması mümkün mü?''
''Evet, Mümkün. Ne kadar güçlü olursanız olun, Ortağınız gibi size bağlı değillerdir. Eğer kötü davranırsanız onları tutamazsınız.''
O sırada Mira elini kaldırdı.
''Evet Bayan Mira''
''Bu ruhlar hakkında bilmemiz gereken en önemli bilgi nedir? ''(Mira)
''Hoho..Güzel bir soru. En önemli bilgi. Bir ruh sizi öldürebilir. Fakat siz ona bir şey yapamazsınız. Tabi kendinizi koruyabilirsiniz fakat sınav sırasında ölürseniz kimse peşinden koşmaz
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..