(Bir hata yüzünden bu bölümü sildim ve tekrar yükledim.Rahatsızlık için özür dilerim.)
(Okumanızı tavsiye ederim.)
Başlarda bende her çocuk gibi oyunları severdim.İlerideki hayalim bir maceracı olmaktı ya da kendi sınıfımda üst sınırlara ulaşıp kahramanın yanında olmaktı .
Bu hayalimle her gün eğitim alıyordum.Okulumdan çıkıp evime gider aileme ne öğrendiğimi anlatırdım.
Babam hep benimle ne kadar gurur duyduğunu söylerdi.
''Benim kızım büyüdüğünde çok büyük birisi olacak.Onla o kadar gurur duyacağımki Kralın yanında bile onunla övüneceğim.Hahaha..''
''Tatlım biraz fazla heyecanlanmıyor musun ? El,Sen ona bakma.Emin adımlarla büyümeye bak ve her zaman kendine dikkat et.''
Annem her zaman benim için endişelenirdi.Çünkü eğitimlerimizin bir parçasıda canavar avıydı.Düzenli olarak yakınlardaki zindana giderdik.
Bizim olduğumuz köy Din Ülkesine birkaç saatlik yoldaydı.Ancak Ay ülkesinede yakın olduğumuz için etrafımıza 10'a yakın zindan vardı.
Bizede bunların arasından önce en güçsüzünden,sırayla gücünü yükseleterek eğitim verirlerdi.Günümüz böyle geçerdi
Ta ki O gün geleseye kadar .
Normal bir gündü.Gece olduğunda zindandan dönüyorduk.
Arkadaşlarımızla şakaşarak,yarın ne yapacağımızı konuşarak köyümüze gidiyorduk fakat birkaç saniye sonra bu gülüşler soldu.
Çünkü köyümüz yangın içindeydi ancak kimse söndürmeye gitmedi çünkü yangın bir savaştan dolayı çıkmıştı.
Etraf Şeytanlarla doluydu.Siyah,kırmızı derili,gözü dönmüş sadece katliam bilen canavarlardı.
Bazılarının boyları o kadar büyüktüki,köyümüzün en büyük binası olan kilisenin boyu kadardı.
Böyle canavlar ellerinde insan cesetleri ile etrafa yıkım getiriyordu.
''Anne,Baba''
Tek düşünebildiğim ailemdi.Hızlıca köye doğru koştum
Öğretmenimiz beni durdurmaya çalıştı fakat başaramadı.Köye daldım ve evimize gitmeye başladım.
''El,Gelme buraya ! Kaç,Git''
Babam amansızca Şeytanlarla savaşarak annemi koruyordu.Annem ise arkada belini duvara vermiş şekilde duruyordu.
''Baba!!''
''Gelme El.Gi-''Annem tam başka birşey söylecekken duvardan kırmızı bir el çıktı ve annemin göğsünü deldi.
Bom.
Arkadaki duvar patladı ve insana benzeyen bir Şeytan annemin kalbini söktü ve kalbini patlattı.
''Lizaa!!!!''
''ANNEE!!''
Babam çıldırmış gibi şeytana atladı ve onu ikiye böldü fakat arkadan başka Şeytanlar geldi ve onun üstüne çullandı.
Ağlamaktan başka birşey yapamıyordum.
Şeytanlar beni sonunda fark etmişlerdi fakat ben hareket edecek gücü kendimde bulamadım ve yere yığıldım
Bir şeytan üstüme atladı.O sırada belkide ölümün o kadar kötü olmayacağını düşünmüştüm fakat beni altın bir kalkan sardı ve havada sürüklemeye başladı.
''Arındır.''
Devasa bir haç havada belirdi ve Köyümüze saplandı.Bütün Şeytanlar feryat ederek ölmeye başladılar.
''Üzgünüm yavrum.Zamanında gelemedik.''Rahibeye benzeyen bir kadın beni kucağına aldı.Ancak ben ona boş gözlerle bakıyordum ve sonra bayıldım.
Tekrar uyandığımda beni o kadın karşıladı.
''Evladım.Biliyorum.Ailen artık senin yanında değil.Ancak böyle yaşayamazsın.''Rahibe kadın bana bir yaşam amacı vermeye çalışıyordu ancak ona boş gözlerle bir soru sordum
''Napmamı istiyorsun ? ''
Sanki bu soruyu bekliyormuş gibi ellerini çırptı ve sıcak bir gülümsemeyle bana cevap verdi.
''Bizden biri ol.Tanrıça inananlara asla kötü davranmaz.''
''Tanrıça ? ''
''Evet .Işık Tanrıçası.Işık Tanrıçası İnanlarının ailelerini diğer dünyada korur.Onları cennetlerin en güzel yerlerine koyar.Bizden biri olursan ailen diğer dünyada çok güzel hayat yaşar ve öldüğünde sende onlarla beraber olursun.''
Parmağını kaldırdı.
''Ayrıca.Aileni öldüren şeytanlardan intikam almak istiyorsun dimi.Bizden biri olursan onları yok ederek hem intikam alırsın.Hemde senin gibi başkarının olmamasını önlersin.''
Bu teklif o kadar cazibtiki bir çocuk için hemen kabul ettim.
Ailemin diğer dünyada iyi bir yaşam geçirmesi için kendimi dine adadım.Ayrıca gördüğüm her şeytanı öldürmeye başladım.
O kadar hızlı gelişiyordumki yavaşça Din Ülkesinin soylu basamaklarını aştım.
Bana ''Arındırıcı'' ya da ''Şeytanların Düşmanı'' gibi isim verdiler fakat ben bunlara takılmadan yoluma devam ediyordum.
Bir gün Papa beni çağırdı.
Papa Din ülkesinin lideridir.Beni şaşırınca çok şaşırmıştım .Şuana kadar papayı hiç yüz yüze görmemiştim.
Papanın huzuruna gidince diz çöktüm.
''3.Din Ordusunun Komutanı,Marki Elizabeth Papayı selamlar.''Evet bir Marki olmuştum ayrıca başarılarım yüzünden 3 Din ordusunun Komutanıda olmuştum.
Din Ordusu Şeytanlara ya da Din Ülkesinin düşmanlarına karşı savaşması için kurulan bir ordudur.
Bende bunlardan bir tanesinin komutanı olmuştum.
''Evladım.Seni buraya neden çağırdığımı biliyor musun ? ''Papa huzurlu bir ses ile konuşmuştu.Sesini duyunca ruhsal bir arınma yaşamış gibi hissetmiştim.
''Hayır Papa Hazretleri''Elimden geldiğince en üst saygı tonuyla konuştum.
''Seni Ülkemin Prensesi yapmak istiyorum.''Papa böyle bir kararı bile rahat bir tonla söylüyordu.
''Papa Hazretleri bu çok büyük bir yük .''İnanamamıştım.Din Ülkesinin prensesi olmak Tanrıçaya daha çok yakın olmak demekti fakat ben bu yükü kaldırabileceğimden emin değildim.
''Biliyorum fakat sen bu yükü omuzlayabilirsin.Papanın fazla zamanı kalmadı.Bu yere seni yerleştirmeyi düşünüyorum fakat önce prenses olmalısın.Sadece o resmi papa olabilir.'' Papa İmparatora eşitti onun vekilinede prens/prenses denirdi.
''Eğer bu onuru bana bahşetmek isterseniz.Ben bunu tüm içtenliğimle kabul edeceğim.''Kabul etmeliydim.Ailemin diğer dünyada rahat yaşaması buna bağlıydı.
Bundan sonra bir sürü işlemden sonra Prenses olmuştum.
Kutsal element üstüne eğitim almam gerekiyordu.Ayrıca Işık Dini için daha derin eğitimlerden geçmem gerekiyordu.
Ancak benim gibi birisi bile arkadaş edinmek isterdi.Gözüm sadece Dinde olsada bazen konuşmak için arkadaş gerekirdi.Ancak benim gibi birisin arkadaşı sadece prensesler olabilirdi.
Bu yüzden bir buluşma sırasında diğer ülkenin prensesleriyle tanıştım.En çok zaman geçirdiğim kişi ise Mira isimli Kılıç Krallığın prensesiydi.Çünkü o da benim gibi Kutsal Elementin eğitimini alıyordu.İleride ülkenin Azizesi olması isteniyordu..
Zaman geçti ve yeni bir dünya bulundu.Bu yeni dünyadan gelen bazı kişiler bizim ülkemize gelmişti ve birisi kahraman olmuştu fakat bu beni ilgilendirmiyordu.
Aynı zamanda bu yeni gelen dünyaya bir Ülke kurmak için toprakta verdiler.Tam 7 Milyar kişiydiler fakat Dünyamızın toprak büyüklüğü çok fazlaydı.7 Milyar kişiyi karşılayabilirdi.
Bu ülkenin prensesi onların dünyasında ''Japon''denen bir kızdı.İsmi Sakura Yui'ydi ve çok güzel bir kızdı.
Sakura ile bir süre konuştuktan sonra iyi anlaşmıştık.O kendi Dünyasını anlatıyor bende bu dünyayı anlatıyordum.
Bir gün Sakura Usta-Düşük seviyeye geçti fakat bir ruhu yoktu.Bu yüzden Mana Ruhu üretememişti.
Bu yüzden prenseslerle toplanıp Ruhlar diyarına gitme fikri aldık.Ancak yolda Şeytanların saldırısına uğradık
Şeytanlarla savaşırkan Scarlett hariç ben en vahşi olandım.Hiçbirine acımıyordum.Ancak bu kazanacağımız anlamına gelmiyordu.Savaş bizim kaybımıza doğru gidiyordu.
O sırada bir erkek geldi ve savaşımızı kazanmamıza yardım etti.O'da bizimle aynı yere gittiği için yanımıza aldık.İsminin Erthyo olduğunu öğrendik ve Mira'nın arkadaşıymış
Ancak yol boyunca ondan rahatsız edici bir hava alıyordum.Nedenini bilmiyordum fakat bu beni rahatsız ediyordu.
Erthyo'nun 5 tane kuyruğu vardı.Hepsi farklı renklerdeydi.Bir tanesi ise koyu-kırmızı rengindeydi.Bu rengin ne anlama geldiğini biliyordum fakat diğer kızlarla anlaştık ve sormaya karar verdik.
Biraz düşündükten sonra bize bunu şeytan elementi olduğunu söyledi.Hiç düşünmeden ayağa kalktım ve saldırı pozisyonu aldım.Başından beri bir şeytanla arabada geçirmek bile beni tiksindirmişti.
Ancak sanki zorbalığa uğruyormuş gibi bir yüz ifadesiyle sitem etti ve bize karşı çıktı.
Bazı sözleri mantıklıydı ve bizde onu test etmeye karar verdik.
Sorulardan sonra ise aslında masum olduğunu öğrendik fakat ben onunla arama bir çizgi koymaya karar verdim.
Ancak yolda giderken bana Niksin Altın Arpını gösterdi.Aileme diğer dünyada yardım edebilmek dışında en büyük hobim kutsal emanetleri incelemekti.O kadar güzel bir arptıki kendimi kaptırıp önceki olayları unutmuştum.
Ruhlar diyarına vardık,Mira ile buluştuk,Ruhlar diyarına girdik ancak ben sadece Arpa bakıyordum.
Erthyo yanıma gelip ''beğendin mi ''diye sorunca ancak kendime gelebildim.Bir hata yapmıştım.Bir şeytanın eşyasını almıştım bü yüz geri verdim fakat bana istediğim zaman alabileceğimi söyledi.
Garip.O bir şeytan fakat nedense ondan o kadarda nefret etmiyorum.Aslında edemiyorum.
Çünkü bir şeytanın nasıl olabileceğini gördüm ve bana bunu öğrettiler.Bir şeytan acımasızdır,hiç düşünmeden öldürür,kimseye acımaz,işkence etmekten zevk alır,gözüne kestirdiği kadınlara tecavüz eder sonra öldürür,Kötülüğü kemiğe bürünmüş halidir.
Ancak O farklı,her zaman gülüyor,Mira tarafından suçlandığında özür diliyor,bana iyi davranıyordu.Belki bu onun maskesi olabilirdi.
Bu yüzden onu takip ettim.
Aynı zamanda prenseslerden bir mesaj aldım.
Mesajın içeriği belirli bir zamanda bir yerde olmam ve gireceğim koddu.Bunu kabul ettikten sonra takibe devam ettim.
Erthyo hiç yolundan sapmadan Kraliyet Sarayın girdi.Bende arkasından girdim ve takibi sürdürdüm.
Bir savaş alanına geldi.Burası Ruh Kralının birkaç yıl önce evlat edindiği Prenses İo'nun eğlence mekanıydı.Burada insanlara bulaşmaya bayılırdı.
Erthyo buraya girdi ve bende bir kenarda onu izlemeye başladım.Sanki önceden tanışıyorlarmış gibi birbirleriyle şakalaştılar.
Prenses İo Erthyo'yu test etti fakat test bitince bir saldırıya uğradı.Onu kurtarmayı düşündüm fakat Erthyo kendini siper etti.
Bunu görünce şaşırdım.Bir şeytan başkasının canını kurtarmak için kendisini öne atmıştıştı.Bunun ardından ruhu öldürdü
Buluşma zamanına daha 10 dakika vardı o yüzden son ana kadar onu takip etme kararı aldım.
Bu sırada bir adam bir Ruha tekmeler atıyordu.Erthyo bunu görünce adamı uyardı fakat adam dinlemeyince onu öldürdü.Öldürmesinde bir sıkıntı yoktu.Çünkü bu sayede Tüccar Ülkesini kurtarmıştı.
Zamanın geldiğini görünce bir eve gittim ve kapıyı çaldım
İçeride diğer prensesler beni bekliyordu.Yerime geçtim fakat derin düşüncelere dalmıştım.
Scarlett Erthyo'yu rapor etmeye konulu bir toplantı düzenlemişti.Mira bunu duyunca karşı çıkmıştı.
Ben sessiz kaldım ve düşüncelerimi toplamaya çalıştım..
''O bir Şeytan.Onu ihbar etmeliyiz.Eğer bunu yapmadığımız için binlerce insan ölürse bunun sorumluluğunu alabilir misin ?''(Scarlett)
''Alabilirim ''Mira hiç tereddüt etmeden cevap verdi.
''Onunla 2 aylığına ayrıldığın söyledin.Bu 2 ayda kaç masum insanı öldürdüğünü kim bilebilir.''(Scarlett)
''O masum insanları öldürmez.Onu sorguladığınız söylemediniz mi ? O zaman yapıp yapmadığını biliyorsunuzdur.''(Mira)
''İlk sorumuzda nefesi kesilmişti fakat ikinci cevabında düzgünce cevap verebildi.Belkide arada büyülü bir eşya kullandı.''(Scarlett)
''Saçmalık''(Mira)
''O zaman oylama yapalım.Hangi oy daha fazla olursa o karara varılacak .''(Scarlett)
''Pekala ''(Mira)
''İlki.Erthyo'yu ihbar edelim.Diğeri Etmeyelim.Oyunuzu verin.''(Scarlett)
''Edelim.''
''Edelim.''
''Edelim.''
Scarlett,Tina ve Francesca edelim oyu vermişti.
''Etmeyelim.Erthyo-sanın böyle biri olacağını zannetmiyorum.''
''Etmeyelim.''(Mira)
Yui ve Mira etmeme kararı almışlardı.
''Ben sessiz kalmayı tercih ediyorum.%50'ye %50 olan bir soruna cevap veremem .''
Diana sessiz kalmıştı.Kimse buna şaşırmadı.O verilerle iş yapan bir kızdı
Tüm gözler bana dönmüştü.
Ne yapmalıyım ? Onun bir Şeytan olduğunu biliyorum fakat o düzgün biri.En azından Şeytan diyebileceğim biri değil.
''Neden tereddüt ediyorsun ? Aramızda Şeytanlardan en fazla nefret eden sen değil misin ? ''(Scarlett)
Biliyorum.Fakat o şeytan diyebileceğim biri değil.Ancak kendisi şeytan olduğunu kabul etti.Hem ondan yayılan aura şeytanlarınkiyle aynı
''Bir cevap ver yoksa bir Şeytanla iş birliğimi yapacaksın.Dinine karşı çıkıyorsun.''(Scarlett)
Scarlett bana baskı yapmaya devam etti.En sonunda ailemi düşündüm ve kabul ettim.
''Edelim.''Bu cevap tüm enerjimi çekmişti.Bu yüzden sandalyeye yayıldım.
''Tamam kararımızı verdik.Onu ihbar edeceğiz''carlett bunu diyince Mira ayağa kalktı ve gitmeye çalıştı fakat Tina ve Francesca onu engelledi.
''Ne yapıyorsunuz ? Çekilin önümden.''(Mira)
''Üzgünüm Mira.Onu uyarmana izin veremeyiz.Kaçması çok kötü olur.Birazcık Uyu.''Scarlett arkadan yaklaştı ve Mirayı bayılttı.
Ardından Yuiyu bayılttı.
''Güzel hadi onu ihbar edelim.''(Scarlett)
Fakat hala onun kötü biri olmadığını düşünüyorum.
Acaba..
Hata mı yaptım ?
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..