‘’Bu sizin yükselişiniz için bir şans, bunu iyi değerlendirmeniz için bu A seviyeye yükseliş sınavını değiştirmeye karar verdik. Bu sınav 2 seviyeden oluşacak, Yetenek gösterimi ve birebir kapışma.’’
‘’İlk etapta kişiler en iyi yeteneklerini gösterecek, bu teknik, element çokluğu, element kontrolü, kendi oluşturduğunuz büyüler, bedeninizin gücü… Aklınıza ne geliyorsa olabilir. Bu yeteneklerinizi gösterdiği sürece istediğiniz her şeyi yapabilirsiniz ancak birisini ilk etapta öldüremezsiniz. Bu diskalifiye olmanızı sağlar.’’
‘’İkinci etap bire bir, Bu etapta rakipleriniz ile kapışacak ve birinciliğe oynayacaksınız. Tabiî ki birinci olunca özel bir ödül almayacaksınız, ancak bu aranızdaki en güçlü kişiyi belirleyecek ve seçilme oranı artacaktır.’’
‘’Birden fazla kişi tarafından seçilirseniz istediğiniz kişiye gitmeniz konusunda serbestsiniz, Son olarak maceracı kartlarınızı dışarıda tutun, sıranız geldiğinde kartlar parlayacaktır. Buradan anlayabilirsiniz.’’
Yönetici Tod açıklamalarını yaptıktan sonra savaş alanına birkaç kişi girdi, bunlar iyi giyimli uşaklardı ve hızlıca etrafı düzenlemeye başladılar.
Ayrıca bir kişinin maceracı kartı beyaz-altın bir renkle parlamaya başladı. Bu kişi 20’lerinde gözüken güçlü bir adamdı, Düzenli kesilmiş saçları ve sakalı vardı, Demir ve birkaç metalden yapılmış bir çift eldiven giyiyordu. Bu eldivenler dirseklerine kadar uzanıyordu.
Bu adam bir uşağın yanına gitti ve ne istediğini söylemeye başladı. Uşak saygıyla eğildi ve diğer uşaklarla konuşarak arenayı ayarlamaya başladılar.
Boyu 9 metre olan bir taşı sahanın ortasına yerleştirdiler, ayrıca ağır zırhlar giymiş mankenleri de bu taştan 7 metre ileriye koydular.
Son bir insanın iki katı kadar büyük bir öküzü sahaya yerleştirdiler. Bu [Boynuzlu Tepe Öküzü] olarak biliniyordu. Genelde etleri için yetiştirilirdi, ayrıca saldırgan bir özelliği de vardı. İsmide buradan geliyordu, eğer bir kere kızarsa tek bir boynuz saldırısı ile bir tepeyi düzleştirebilirlerdi.
Adam etrafı inceledi ve her şeyin istediği gibi olduğunu görünce kafası ile onayladı. Kahraman ve prenseslerin önüne geçti ve kendini tanıttı.
‘’İsmim Alton. Barbar Yolcular Maceracı takımının lideriyim. Usta-Üst seviyedeyim ve A seviye sınavına girmek için buradayım. Özelliğim bedenimin güçlü olması, metal ve toprak elementine yatkınlığım ile tam bir tank olabilirim.’’
Alton kendini tanıttıktan sonra arkasını döndü ve taşın başına gitti. Taşın yanında bir tahta vardı ve burada taşın kilosu yazıyordu. Tam 569 kilogramdı.
Alton'un bedeni gri’ye döndü. Tüm bedeni metallerle kaplandıktan sonra kollarını da toprak elementi ile kapladı. Kolları kahverengi gri renklerle aşılmaz bir sütuna dönüşmüş gibiydi.
Alton ellerini taşın altına geçirdi ve taşı kaldırdı. Kollarındaki kaslar şişti, damarları ortaya çıktı. Devasa taşı yavaşça kaldırarak göğüs, boyun, kafa ve kafasının üstüne getirdi. Taşı kafasının üstüne kaldırdığında orada tutmaya başladı.
Biraz zorlanıyor gibi gözükse de ter akıtmıyordu. Derin nefes veriyor ve taşı taşımaya devam ediyordu.
Seyircilerden heyecanlı sesler yükselmeye başladı. Genellikle böyle gösteriler seyircilerin kanını kaynatırdı bu yüzden herkes tezahürat yapıp, Alton'un daha ne kadar tutabileceğine karşı iddialara girmeye başladılar.
Vip Alandaki kahramanlar ve prensesler bu olayı gördükten sonra kendi aralarında konuşmaya başladılar. Çoğunluğu kafası ile onay verdikten sonra Alton devasa taşı yere attı.
BAM!!
Taş yere düştüğünde büyük bir ses çıktı ve toz bulutu kaldırdı. Saha birkaç saniye sarsıldıktan sonra Alton durmadı ve mankenlerin yanına gitti.
Mankenler arka arkaya dizilmişti, aralarında hiç boşluk yoktu. Ayrıca üstlerindeki büyük zırhlar sayesinde gri bir şerit gibi gözüküyorlardı. Orada toplam 5 manken vardı.
Alton mankenlerin önüne geldikten sonra ayaklarını açtı. Sağ ayağı önde sol ayağı arkada olacak şekilde durdu. Yumruklarını sıktı ve önündeki ilk mankene yumruk attı.
Gjiiikk.
Metalin metale sürtünme sesi ortamı doldurdu. Kıvılcımlar ağır zırhtan çıktıktan sonra Altonun yumruğu mankenin zırhını deldi ve arkasından çıktı, ancak gücü durmadı ve diğer mankenlerin de göğsünü delmeye başladı. 4.Mankene geldiğinde kolu göğsüne girdiğinde durdu.
Fakat gücünden oluşan hava durmamıştı. Göğsüne vurduktan sonra bir patlama sesi ortaya çıktı, hava akımı ile 4.manken delindi. 5.mankenin zırhı da bu hava akımından nasibini aldı. Hava akımı zırhı deldikten sonra durmadı ve göğsünde devasa bir delik açtı.
Sahayı alkış tufanı sardı. Seyirciler deli gibi alkışlıyordu. Tek bir yumrukla 5 ağır zırhlı mankeni delmek herkesin yapabileceği şey değildi, ayrıca hepsi dip dibe olduğu için bir sonraki manken daha az güç ile yumruğu yemesi gerekirken bu olmamış, tüm mankenlerin göğsü delinmişti.
Alton'un alından boncuk şeklinde terler damlamaya başladı. Fakat o bunu umursamadı ve gülümseyerek [Boynuzlu Tepe Öküzü]’nün önüne geldi.
Boynuzlu Tepe Öküzünü en sinir eden şey taşlarına vurulmasıdır. Eğer yanlışlıkla bile olsa bir taşa ya da ağaca çarpıp canı acırsa, önüne gelen ilk maceracıya saldırır. Kadınları ise acı hissinin hiç sevmezler. Bu yüzden bunları öldürürken genelde anlık etki eden bir zehir kullanırlar, sonra bedenini arındırıp öyle yemeğe sunarlar.
Bir uşak geldi, Alton'un hazırım işaretini görünce elini yumruk yaptı ve Öküzün taşlarına geçirdi.
Buooooo
Öküz güçlüce bağırdı, gözleri kızarmış, bedeninden tehditkar bir aura çıkmaya başlamıştı. Alton'u görünce direkt adama hücuma geçmişti.
Alton kendini hazırladı. Ellerini önüne getirdi ve hafifçe eğdi
Buffff
Öküz ve Alton çarpışında bir güç akımı ortaya çıktı. Alton dişlerini sıktı ve öküzün boynuzlarını iki koltuk altına kıstırdı.
Ayaklarını yere sabitlediği için büyük çukurlar oluşmaya başlamış, bedeni giderek yere batıyordu ancak Alton bir saniye bile olsa öküzü bırakmıyordu.
Öküzün gücü bir süre sonra bitti, Alton bunu fark ettikten sonra sıçradı ve çukurdan yukarı çıktı. Öküzün boynuzlarını kendine destek olarak aldıktan sonra onu kaldırdı.
Vhoaahhhhh
Seyirciler daha da çıldırmaya başlamıştı. Vip alandaki kişiler bile alkış tutmuştu. Bu kadar güç kullandıktan sonra hala bu derece güçlü ve ağır bir öküzü kaldıracak güç bulundurmak her yiğidin harcı değildi. Böyle güçlü bir tank herkesin işine yarardı.
Alton öküzü kaldırdı ve bir süre tuttu. Sonunda öküzün sakinleştiğini gördükten sonra onu yere bıraktı.
Vip sahasına doğru eğildikten sonra kenara geçti.
Altondan sonra gelen herkes kendi gücünü göstermeye başladı. Kimisi kılıç stillerini, kimisi yıkıcı patlamalarını, kimileri dönüşme yeteneğini göstermişti.
Bir saat sonunda sıra Erthyo’ya geçti. Erthyo rolünü iyi yapabilmek için kişiliğini değiştirdi ve Drag’ın kişiliğine geçti.
Vip alanına döndü. İlk gösterdiği öldürme niyeti hiç bulunmuyordu, şuan tamamen savunmasız bir çocuk gibi gözüküyordu. Yüzü yavaşça kızarmaya başladı.
‘’Ben… Ben… Ben Drag. A seviye maceracı sınavına girmeye geldim. Gö- Gösterim yumruk tekniğim ve yumruk gücüm...’ Yüzündeki kızarıklık konuştukça artıyordu. İnsanlara utanç ve nefessizlik problemi çekiyormuş gibi gösteriyor ve onu koruma hissiyatı oluşturuyordu.’’O…O… zaman başlıyorum.’’
İzleyen bütün kadınlar bu şirinlik abidesinden dolayı erimişti. Neredeyse sahneye atlayıp onu kucaklayacak ve evlat edinmeye gideceklerdi. O kadar şirin gözüküyordu şuan Drag.
Vip alanda Ermy,İreny,Mira ve Yui şuan bu şirinliğe tamamen kapılmıştı,diğer prenseslerde bundan az değildi.Ortamda sadece Wiar gözlerini Erthyo’ya dikmişti.O öldürme niyeti o kadar fazlaydı ki, bir şeytanın kendine baktığını zannetmişti.Bu yüzden şüphelerini gidermek için Tod’u çağırdı.
‘’Efendim o çocuk daha yeni bir suçlunun elinden kurtuldu. Suçlu onu kaçırmış ve elindeki Maceracı kartını almış. Dediğine göre ona karşı olan kini o kadar fazlaymış ki bazen onu parçalamak bile istiyormuş. Belki de bu istek onun böyle bir Öldürme Niyeti yaymasını sağlamıştır.’’Tod da şaşkındı. Erthyo’dan böyle bir şey çıkmasını beklemiyordu. Aslında o Erthyo’ya karşı çok ısınmıştı ve onu çırağı yaparak gelecekteki Lonca Lideri yapmak istiyordu. Bu yüzden bazı bilgileri kullanarak böyle bir sonuç çıkarmıştı.
Wiar olayı anladığını belirten bir kafa hareketi yaptı ve Tod'u yolladı. Ancak gözlerini Erthyo’dan hala ayırmıyordu.
Erthyo herkesin önünde eğildikten sonra arkasını döndü. Hızlıca uşağın yanına gitti ve Alton'un kullandığı taştan daha büyük bir kaya istedi, Ayrıca tamamen metalden oluşmuş bir topta istemişti. Tabiki bu topta kaya kadar büyük olmalıydı.
Erthyo Drag olarak kaydedildiğinde kendini bir kılıç ustası olarak gösterdi ancak şuan kendine özgü bir kılıç bulamadığı için yumruk dövüşçüsü olarak dolaşıyordu.
10 dakika içinde Erthyo’nun istediği şeyler gelmişti.15 Metre uzunluğunda taş önünde, metal top ise arkasındaydı
Erthyo teşekkür ettikten sonra taşın önüne geçti.
‘’Fuuuuu…’’Derin bir nefes verdi ve kendini ayarladı. Bedenini yere yaklaştırdı ve ellerini yere koydu.
Bedenini yere daha da yakınlaştırdı ve bir anda zıpladı. Neredeyse 16 metre zıplamıştı. Havada kendini düzeltti ve yumruğunu kaldırdı.
Şuan bayadır üstünde düşündüğü iki yumruğu deneyecekti. Ayrıca kendi gücünü de önlerine sunacaktı. Ancak bunu yaparken entrikada kurmayı unutmuyordu.
Su Şeytanı Dalga Yumruk:6.Yumruk-Poseido’nun Üç Başlı Mızrağı.
Su elementi Erthyo’nun yumruğunda toplanmaya başladı. Poseidon silueti Erthyo’nun arkasında belirdi. Erthyo savaşta hiçbir yumruk yeteneği kullanmamıştı, buna şansı olmamıştı bu yüzden bu tekniği kullanması hiçbir sıkıntı çıkarmazdı.
Poseidon silueti elini kaldırdı. Erthyo’nun bütün kol kasları bir anda geri çekildi.
Poseido’nun elinde kutsal 3 Başlı Mızrak ortaya çıktı. Denizlerin hakiminin silahı kendi görkemini etrafa yayıyordu. Poseidon gerindi ve mızrağını taşa doğru fırlattı.
Mızrak fırlatılınca kolundaki bütün kaslar ve geçit açılmış gibi çekilmiş kaslar koluna ve oradan yumruğuna hücum etti.
Erthyo’nun yumruğu taşla buluşunca mızrakta taşa saplanmıştı.
Booommmmmmmmmmmm!
Yumruk ile taş birbiriyle buluştuğunda taş bir anda tuzla buz olmuştu. Küçük parçaları bile kalmamıştı havada, tamamen yok olmuştu.
Erthyo’nun yumruğunu zorla durdurdu ve yere iniş yaptı. Aslında bunun arkasındaki güç bundan daha fazlaydı fakat hepsini şuan ortaya çıkarmasına gerek yoktu. Yoksa yerde kocaman bir krater bile açılabilirdi.
Ayrıca bunun bedenine etkisi de çok fazlaydı. Eğer derisini zorluyor olmasaydı kolundan bir nehir gibi kan akıyor olurdu.
‘’Bunun üzerinde çalışmam lazım. En azından çok güçlü olduğunu biliyorum, sanırım 5.Yumruğun 3 katı.’’
Ortam derin bir sessizliğe gömülmüştü. Hiç kimse o korunmasız çocuğun böyle bir güce sahip olabileceğini düşünmüyordu. Resmen koca kayayı yok etmişti ve bunu tek saldırıda yapmıştı. Az önce şirinlikten dolayı eriyen kadınlar şuan bu güçten dolayı erimişti.
Ortamdaki toz bulutu dağıldığında herkes Erthyo’yu gördü. Erthyo’nun yüzü kıpkırmızıydı. Yumruktan dolayı çok zorlanmış gibiydi.
Bu tepki insanlara derin bir nefes verdirdi. En azından bu yumruk onu baya zorlamıştı, bu insanların kıskançlığını bir nebze olsun azaltmıştı.
Erthyo ilerledi ve demir topun önüne geldi.
‘’Yok artık. Aynı teknikten bir tane daha mı kullanacak?‘’
‘’Daha güçlüsü… Olabilir mi?‘’
‘’Olamaz değil mi? dimi? Eğer öyleyse bu çocuk bir canavar mı?‘’
Herkes derin bir nefes almıştı. Erthyo’nun bu gücü Vip alanda dahil herkesi şaşırtmıştı. Vip alandakilerin gözleri parlıyor ve birbirleri ile bu çocuğu almak konusunda konuşmaya başlamışlardı.
Kılıç Krallığı tarafı ise sessizdi. Bütün kızların gözünde Drag ve taşın çarpıştığı zaman ortaya bir görüntü ortaya çıkmıştı. Kırmızı saçlı ve gözlü bu adam ile hiç alakası olmasa bile ciddiliği gene e herkesin ona benzetmesini sağlamıştı. Ancak bunun imkânsız olduğunu bildikleri için kafaları salladılar ve bu düşünceyi kafalarından attılar.
Erthyo demirin önüne geldi. Bu yumruktan sonra kesinlikle kolu zarar görecekti. Erthyo’nun bedeni için bu hiçbir şeydi ancak Drag için bir süre iyileşmesi gerekiyordu.
‘’O zaman bu planım için mükemmel bir araç olacak.’’Şeytani bir gülümseme ile konuştu.
Sonra duruşunu aldı. Ayaklarını yere sıkıca bastı ve sağ kolunu gövdesinin arkasına getirdi. Hafifçe eğildi.
Ateşin Hiddetinin Göstergesi:4.Yumruk-Ejderha Nefesi.
Ateş elementi ortamdan çekildi. Resmen bir gölün anında kuruması gibi, ortamdaki ateş elementi de kurumuştu. Bütün Ateş Elementi bir vakum gibi Erthyo’nun yumruğuna çekilmeye başladı.
Erthyo yumruğunu sıktı ve demir topa geçirdi.
Vhoooşş!!!
Resmen bir Ejderha Nefesi gibi yumruk değdiği anda çapı 8 metre olan bir delik ortaya çıkmıştı. Devasa deliğin etrafı erimiş metal ile kaplıydı ve hala bu erimiş metal akmaya devam ediyordu.
4.Yumruk önceki yumruklar gibi büyük bir ses çıkarmamıştı. Bütün özelliği kolundaki alevleri bir Ejderha Nefesi olarak kullanıp önündeki alanı tahrip etmekti ancak gücü 3.Yumruktan 2 kattan daha güçlüydü.
‘’AHHHHHHHHHHHH’’Canı acımasa dahi Erthyo bir bağırış kopardı.
Alandaki herkes ona döndüğünde neredeyse kendi canları acımıştı. Erthyo’nun kolu mosmordu ve elinin kemikleri ortaya çıkmıştı. Sağ kolu şuan işe yaramaz durumdaydı ayrıca kan bir fıskiye gibi kolundan akmaya devam ediyordu.
‘’Doktorlar hemen sahaya girin.’’Tod aceleyle bağırdı ve sahaya atladı. Mesafeyi hızlıca kapatarak Erthyo’nun yanına geldi.
Manasını yönlendirdi ve kolunu istikrarlı hale getirdi. Doktorlarda hızlıca yanına gelerek Erthyo’yu tedavi etmeye başladılar.
Sahanın yanındaki 20 kişi ise derin nefes verdiler. Bu kadar güçlü bir çocuğu sırf çocuk olduğu için küçümsemişlerdi ancak gücü herkesi şaşırtmıştı. Ancak şuan o güçlü çocuğun bir kolu neredeyse sakatlanmıştı. Güçlü bir rakibin elendiği için herkes sevinçliydi. Ayrıca soğuk gülüşlerle Erthyo’ya bakıyorlardı.
Erthyo dışından acı çekiyormuş gibi gözyaşları döküyor ve dişini sıkıyordu ancak içinde kahkahalar atıyordu. Başarmıştı! Rakiplerinin önce gözlerini korkutmuş sonrada onları kendisinin devre dışı kaldığını zannetmesini sağlamıştı.
2.aşamaya geçtiklerinde eğer düşündüğü şeyde varsa bu sahadan hiçbir rakibi canlı çıkamayacaktı. Bu yüzden rolünü yapmaya devam etmeliydi.
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..