Erthyo derin düşüncelere daldı. Düşünceleri genel olarak savaştaki mızrak hareketlerini içeriyordu.
Erthyo sadece bir buçuk aya yakındır mızrak üzerinde çalışıyordu. Diğer mızrak ustaları ya da mızrak savaşçılarının aksine bu çok kısa bir süreydi. Ancak Erthyo'nun yüksek bir algısı ve çok iyi bir öğretmeni vardı. Bu da onları geçmesine yardım etmişti.
Tabii ki, daha gidecek çok yolu vardı, ki kendisi bile bu yolculuğun ne zaman biteceğini bilmiyordu. Ancak her zaman ilerlemeye devam edecekti.
Bugün de bir adım atmayı başarabilmişti. Mızrağında ki, küçük sıkıntıları ve açıkları yok etmiş, ilerleme kat etmişti. Mızrak saldırıları daha akıcı ve hızlı olmuş, mızrağının arkasındaki güç artmıştı.
Erthyo 2 saat boyunca mızrak hamlelerini özümsedikten sonra derin bir nefes verdi.
''Ruhum neden böyle? Kan Ruhu, Şeytan Ruhu veya ona benzer bir şey çalışmadım.''
Erthyo savaş sırasındaki ortaya çıkan kırmızı ruhsal baskıyı düşündü. Kızıl Ruhsal Baskı kandan daha kırmızıydı, ayrıca Erthyo ortamdaki hafif kan kokusunu hissedebiliyordu, ruhsal enerji dağıldıkça bu kan kokusu hafifliyordu. Ayrıca Erthyo bu ruhsal baskının içinde vahşet, hiddet gibi duygularda vardı.
Erthyo [Ruhsal Baskı] yeteneğini tekrar kullandı.
Saydam bir enerji Erthyo'nun bedeninden çıktı, ortamı doldurarak, Erthyo dışındaki her yeri baskı altına aldı. Önceki kullanımının aksine bu seferki kızıl ya da şiddetli değildi. Erthyo'nun çalıştığı Yeraltı Dünyası Yılanı Ruh Geliştirme Tekniğinin olabileceği gibi bir ruhsal baskıydı.
Yeraltı Dünyası Yılanı Ruh Geliştirme Tekniği, ruhu bir yılan kadar sinsi yapardı. Yeraltı Dünyası Yılanı da bu yılanlar arasında zirvede olduğu için bu özellik artar ve kimsenin fark edemeyeceği bir ruhsal güç geliştirirdi.
Ruhsal enerji, etrafta dolaşırken enerji dalgaları yaymazdı, hedefine giderken, sanki kendi aklı varmış gibi farklı yollardan ve farklı şekillerle giderek belirlenmesini neredeyse imkansız hale getirirdi. Hedefine ulaştığında ise bir yılan kadar sinsi hale gelir, girebileceği en küçük delikten bile içeri girerdi. Ayrıca çok inatçıydı, eğer birisi kendi ruh enerjisinden çok daha fazla ruh enerjisine sahip değilse asla bırakmazdı.
Bu yönden Erthyo bu ruh geliştirme tekniğini sevmişti ve her boş zamanında ruhunu geliştirmek için kullanıyordu.
''Sanırım bunu şimdilik anlayamayacağım.'' Ruhu sanki hiç varolmamış gibi kaybolmuştu, içini ne kadar ararsa arasın tek bir detayını bile bulamamıştı. Bu yüzden şimdilik bunu kafasından atmaya karar verdi.
Kafasını mızrağına çevirdi ve nazikçe okşadı.
Onun tüm sıkıntısını atmış gibi sevinçli olduğunu hissedebiliyordu. Ayrıca Erthyo'yu sıkboğaz etmemek için sıkıntısını gizlemek için mutlu bir his yaymaktaydı. Ancak ona ruhtan bağlı olan Erthyo bunu nasıl fark etmeyecekti?
''Biliyorum, dışarı gelmek istiyorsun fakat biraz daha dişini sık lütfen. Ruhumdaki sıkıntıyı çözdükten sonra seni getirmek için bir şeyler düşüneceğim.''
Mızrak anlamış ve onaylamış gibi hafifçe titredi.
Erthyo güldü ve ayağa kalktı. Etrafına son bir kez baktı ve sıkıntılı bir şey olmadığını onaylayınca ruhsal bedenini ana bedenine gönderdi.
Arkasında ise boş bir arazi bırakmıştı. Oythye'ye enerji sağlayan damarlar bile yoktu.
**
Erthyo ana bedenine geçtiğinde anında ruhunu temizlemeye başlamadı. Hiç kimsenin kendini rahatsız etmemesini emretti, kendini savaş sahasına kapattı ve oturdu.
Manasını yenilemek için tam 8 saat harcadı.
Göstermese de savaşta manasının %85'ini harcamıştı. Bu onun az bir manaya ya da mana havuzuna sahip olmasından dolayı değildi, kullandığı yetenekler çok fazla mana harcıyordu, ayrıca alevlerin yanmasını devam ettirmek için mana harcaması gerekiyordu.
''Bir ara Kök Alev aramam gerekiyor.''
Erthyo manasını yeniledikten sonra 5 saatini de zirve formuna gelmek için harcadı, yorgunluğunu giderdi, bedenini rahatlattı, gereksiz düşünceleri kafasından attı. Zihnin bir su yüzeyi gibi dingin hale getirdi.
Kendini hazırlamak için 1 saat daha harcadıktan sonra ruhunu temizlemeye girişti.
Erthyo ruhsal dünyasındaki, tüm ruhunu bir küre şeklinde topladı. Kürede en saf ruh enerjisi ortada olacak şekilde bir araya geldiler.
Erthyo ruhunu böyle bir araya getirince sonunda ne kadar kirlendiğini görebilmişti.
Ruhunun dış yüzeyinde temiz bir kısım yoktu. Neredeyse tüm dış ruhu kirlenmişti, ruhunda derinlere gittikçe bu kirlilik azalsa da bitmiyordu, bir damar kalınlığında kirlilik derinliklere ilerliyordu. Ve en kökte ince bir kılcal damar kalınlığında kirlilik vardı.
Erthyo bunu görünce sırtı ter içinde kaldı. Zombi Sülük bir süredir ruhundaydı, eğer süre sayması gerekseydi 2 gün boyunca ruhunda kalmıştı fakat şimdiden ruhunu bu kadar kirletmiş ve yayılmıştı, kök ruhuna bile girmişti.
''Çok sıkıntı olacak. ''
Erthyo kararını sıkılaştırdı. Yeraltı Dünyası Yılanı Ruh Geliştirme Tekniğini çalıştırdı.
Erthyo [Obur Özümseciyi]'yi ağzında aktif etti, ağzını açtı ve ciğerlerine çekebildiği kadar hava çekti.
Ağzında küçük bir hortum ortaya çıktı, hortum mavi renkliydi. Mavi renkli hortum ortamdaki manayı içine çekerek Erthyo'nun mana ruhuna yolladı. Erthyo mana ruhundaki manayı bir araya getirdi, içindeki dış pislikleri tekniğin formülüne göre saflaştırdı ve ruhuna damlatmaya başladı.
Ruhuna damlattığı her mana damlası, küçük yılanlara dönüştü ve ruh küresinin etrafını sardı. Yılanlar acımasızca ısırarak kirlilikleri temizlemeye başladı. Kirlilikler her ısırıkta mavi bir enerji ile çevrildi ve yok oldu.
Yılanlar kirlilikleri yok ettikçe, kendileri de parça parça siliniyordu. Erthyo manasını onlara yönlendirdi ve parçalarını yeniledi. Ayrıca çektiği mana ile yeni mana yılanları oluşturdu.
Yılanlar bir taşın etrafındaki akıntı misali, ruh küresinin etrafında dönerek, dış hattaki kirlilikleri temizlemeye devam etti.
2 saat boyunca bunla uğraştı. Kürenin dışındaki tüm zehir ve kirlilikleri yok ettiğinde, mana yılanlarını geri çekerek bir alanda topladı. Yılanlar iç içe geçerek tek bir mana havuzu oluşturdu. Erthyo bu mana havuzunu üçe ayırdı.
Her mana havuzunun içine de bir tane ateş koydu; İblis Alevi, Asura Ateşi, Kutsal Ateş.
Bu üç alevde arındırıcı özelliğe sahipti, İblis Ateşi kişisel özellik yüzünden arındırıcı olarak görünemezdi fakat yok edici, yıkıcı özellik olarak Erthyo'nun sahip olduğu en güçlü alevdi.
Alevler mana havuzlarının içine geçti. Erthyo tüm ateşlerden birer çıkış açtı ve mana ile karışmalarını sağladı. Alevler manalara karışarak, çıkışlardan ince bir ip şeklinde çıktı ve zehrin girdikleri yerden girmeye başladılar.
Tsss
Alevler kirliliklerle çarpıştığında üç farklı şekilde saldırdılar. İblis Alevi, 10 delikten girdi ve geçtiği yerlerdeki zehirleri yok etmeye başladı, buhar ya da kül bile ortaya çıkmadı. Kutsal Alev, geçtiği bölgelerdeki zehri arındırdı, değdiği zehir ve kirlilik buhara dönüşerek havaya karıştı. Asura alevi ise değdiği zehirleri özümsedi.
İçinde bunlar olurken, Erthyo'nun dış bedeninde de bazı tepkimeler oluştu. Kutsal alevin ortaya çıkardığı buhar gözeneklerinden, ağzından ve burnundan çıkarak gökyüzüne karıştı ve yok oldu. İblis alevleri geçtiği bölgedeki zehir ve kirliliği yok edip, hiçliğe karıştırmasına rağmen Erthyo'nun bedeni bu zehir ve kirliliği bir süre barındırdığı için Erthyo'nun gözenekleri bu kirlilik ve zehirleri bedeninden attı.
Küçük ateş-mana akımları tüm kirlilikleri temizleyerek Erthyo'nun ruhunun en dip kısmına geldi . Fakat fazla ilerleyemeden durdu ve geri çekilmeye başladı. Geri çekilirken gözden kaçırmış olduğu son kirlilikleri temizleyerek, sadece ruhun en derinindeki pislikler kalacak şekilde ruh küresini terk etti.
''Fiyuvvv....'' Erthyo derin bir nefes verdi. Bu aşamadan sonra tam odağını bu işe vermesi gerekiyordu. Tek bir dikkat dağınıklılığına bile yer veremezdi. Eğer dikkati dağılır ve bir hata yaparsa ruhu ağır bir yara alırdı ve bu yarayı iyileştirmek için yıllarca uğraşması gerekiyordu. Yıllarca ruhunu iyileştirirken de üst seviye nadir hazineler kullanması gerekiyordu.
Erthyo ruhunu bir iğne haline getirdi. Bir delik kalacak şekilde kalan tüm delikleri kapattı.
Ruh iğnesinin içine alev koymadı, bunun yerine içine bir kere daha mana çekti ve yüksek saflıkta manayı yerleştirdi. Alevleri kontrol edebilse de, yıkıcı özelliklerini kontrol edemiyordu. İçine alev koyar ve bunun kontrolünü kaybederse aptala dönüşebilirdi.
İğne yavaşça delikten girdi ve ruhun en derin yerine girdi.
Erthyo iğnenin kenarlarından birkaç kılcal damar büyüklüğünde mana şeridi çıkardı ve tüm küreye yaydı. Kılcal damarlar yavaşça küreye yayıldı, bir insanın iç sistemi gibi, ruh küresine sistem oluşturdu.
Kılcal damarlar dallanmaya devam etti, her parça ikiye ayrılıyor, iki parça dörde, dört parça sekize, son parça altmış dörde ayrıldığında kılcal damarlar tüm küreye yayılmıştı. Erthyo kılcal damarların ucuna delikler açtı ve son kalan kirlilikleri içine çekmeye başladı.
Kılcal damarların ucu mor bir renk aldı ve bu renk ucu terk ederek kılcal damarı takip ederek, iğneni arkasında bıraktığı mana topuna girdi. Mana topu tüm kılcal damarlardan zehir ve kirliliklerinin son parçasını aldığında küreyi terk etti ve ruhun bir ucuna geçti.
Erthyo oraya çoktan İblis Alevini yerleştirmişti, saf mana küresi iblis alevini içine girdi ve zehirlerle yok oldu.
Erthyo iğneyi ilerletmeye devam etti. Karşısında iğnenin iki katı büyüklüğünde zehir şeridi vardı ve bu zehir şeridi kökün en derinin yerleşmek için ilerlemeye devam ediyordu.
Erthyo bir mızrak itermiş gibi elini ileri itti. Elini itmesiyle, iğnede ileri itildi. İtilen iğne akıntıyla beraber giden bir Su Ejderhası gibiydi. İlerlerken yanında zehri de götürdü, zehri içine aldı ve onu arındırdı.
Mana arkasında bıraktığı delikten geçerek iğnenin içine giriyordu, mana iğnenin içine girdiğinde içindeki manayı daha da saf hale getirdi, ayrıca eksik manayı da yenileyerek kazandığı ivmeyi kaybetmemesini sağladı.
Zehir ve kirliliğinde Zombi Sülükten kalma bir içgüdüsü vardı. İğnenin içindeki zehir, kendi hayatını tehlikede olduğunu fark ettiğinde atağa geçmişti.
Giiii
Voshhhh
Zehir çırpındı, iğnenin iç duvarlarına vurarak dışarı çıkmaya çalıştı fakat Erthyo ona bu fırsatı vermedi. İçine aktardığı manayı zehre yönlendirerek temizlemeye devam etti. Zehir içine giren her saf manada arındırılıyordu.
Ancak aynı zamanda iğne ilerlemeye devam ediyor, daha fazla zehri içine alıyordu. Bunun sayesinde zehrin duvarlara saldırısı daha güçlenmeye ve daha asabileşmeye başladı.
Erthyo inat enerjisini delikten geçirdi ve iğnenin içine enjekte etti.
Hum!
İnat Enerjisi tamamen Erthyo'nun kontrolündeydi, onun hayatını tehlikeye sokabilecek her şeye düşmandı. İğnenin içine girene kadar sakin olan inat enerjisi, zehrin tehlikesini fark etmiş gibi titredi ve bombardımana başladı.
Saf manaya karşı çıkmak farklı şeydi, Erthyo'nun sahip olduğu tamamen farklı bir şekilde oluşan ve farklı yapısı olan bir enerjiye karşı çıkmak farklı şeydi.
Asabi olan zehir, inat enerjisine karşı bir çocuk gibi sakinleşti. Sanki ormanların kralına karşı gelmiş bir çakal gibi boyun eğmeye başladı.
Erthyo bu fırsatı kaçırmadı, inat enerjisini ve saf manayı hareketlendirdi. Tüm zehri tek bir seferde yok etmeye niyetliydi. O bunu yaparken iğne de ilerlemeye devam etti. İvmesi doruk noktasına ulaşmıştı, kayan bir yıldız gibi arkasında iz bırakarak derinliklerine gitti.
Bir süre ilerledi ve son parçayı da alınca durdu.
''Son bir kontrolden zarar gelmez.'' Erthyo zehri dışarı çıkarmadan önce kılcal damarları nazik bir şekilde en derin noktanın her tarafına yaydı. Kalan tüm zehri temizlediğine karar verdi ve iğneyi ruh küresinden çıkardı.
HUM!!
İğne ruh küresini terk ettiğinde, Erthyo küreyi dağıttı. Küredeki ruh enerjisi tüm bedene yayıldı, tüm bedenine yerleştiğinde Erthyo'nun bedeni titredi.
Bu titreme Erthyo'yu korkutmamıştı. Aksine sevindirmişti, içindeki mana ve ruhunun en derinlerinden gelen bir mutluluk ve huzur hissi tüm bedenine yayıldı. Bu mutluluk, hayatın zorluklarından sıyrılıp çıkmış bir adamın yaşayacağı mutluluktu. İçinde huzur ve sükunet vardı.
Mutluluk tüm uzuvlarına yayıldı. Erthyo manasının bile bedeniyle bir uyum içinde hareket ettiğini hissedebiliyordu. Ayrıca eli kaşınmaya başlamıştı.
Hızlıca mızrağını çıkardı ve ileri saplamaya başladı. Sapladı, süpürdü, deldi, kesti, çember şeklinde çevirdi, çapraz kesiş attı.
Göklerden Akan Bin Sarmal Irmak, Birleşik saldırı.
Erthyo Cehennem Kılıcını çıkardı, yıldız manasını kılıcına yerleştirdi ve ileriye doğru kesti.
Kara Delik Kesiği!
Kılıcı yere sapladı. Mor yıldız manası yere kondu, bir tohum gibi büyüdü ve açtı. Sonunda devasa bir lotus bitkisine dönüşerek, Erthyo'nun etrafındaki 30 metrekare alana yayıldı.
Evrenle Oluşmuş Lotus Çiçeği!
Erthyo iki silahını bıraktı ve ileriye yumruk attı.
Su Şeytanı Dalga Yumruk, 1. Yumruk, 2. Yumruk, 3 .Yumruk Dalga Kıran, 4. Yumruk Sürdürülen Dalga (Dalga Sürdüren fakat bu isim daha iyi gibi.), 5. Yumruk Poseido'nun Hükmü, 6. Yumruk Poseido'nun 3 Başlı Mızrağı
Ateşin Hiddetini Göstergesi, 1. Yumruk: Ateş Ejderhasının Kükremesi, 2.yumruk: Ateşin Hiddeti, 3.Yumruk: Yeryüzünün Yarılması, Volkanın Fışkırması, 4.Yumruk-Ejderha Nefesi.
Erthyo yumrukları atmayı bitirdiğinde ter içinde kalmıştı, derin bir şekilde nefes alıyordu. Ancak durmadı. Tüm inat enerjisini hareketlendirdi, neredeyse gerçek bir katana oluşturdu.
Boyut Kesen Sonik Kesiş, Anlık Kesiş, Çifte Kesiş, Sonik Kesiş, Rüzgar Kılıç, Kesiş Alanı.
Erthyo saatlerce teknikleri çalışmaya devam etti, bir düzenle çalışmıyordu. O an ne yapmak istiyorsa onu yapıyordu, katana, mızrak, yumruk, kılıç, büyü, beden, ruh, bilinç. Hepsini saatlerce çalıştı. O kadar kaptırmıştı ki, çalışmaya başlayalı 2.günün olduğunu bile bilmiyordu.
Son saldırıyı da yaptığında derin bir nefes verdi ve oturdu.
Tüm deneyimlerini özümsemek için kendine 3 gün daha verdi. Deneyimleri beynine kazıdı, bedenin en derin kısımlarına kazıdı.
Çünkü bu fırsatı bir daha bulamayabilirdi.
Derin bir nefes verdi ve gözlerini açtı. Gözlerindeki bakış sürekli değişiyordu, bazen yıldızlı gece kadar parlak, bazen evren kadar derin, bir kılıç kadar keskin, bir mızrak kadar bükülmez ve bir katana kadar hızlı idi.
''Haha, seviyem artmadı fakat yeteneklerim eski haliyle hiç aynı değil. Resmen evrim geçirdiler.'' Erthyo çılgın bir şekilde kahkaha attı.
Dışarıdan bakan biri bu olayın çok saçma olduğunu görecekti. Bir adam savaş alanının ortasında oturuyordu, siyah bir sıvı gözeneklerinden çıkıyor ve beyaz bir duman tüm gözeneklerinden çıkarak bedeni temizleniyordu.
Buraya kadar her şey normal fakat bu adam bir anda ayağa kalkarak 2 gün boyunca durmadan tekniklerine ve büyülerine çalışmaya başlamıştı.
Burada da bitmemiş, ayrıca bir anda geri oturarak 3 gün boyunca bir heykel gibi durmuş sonunda da bir deli gibi gülmeye başlamıştı. Bunu dışarıdan kim görürse görsün Erthyo'nun aklını kaçırdığını zannederdi.
Ancak işin aslı başkaydı.
Erthyo'nun teknikleri bedenine oturmuş ve gelişim kaydetmişti. Ruhu ile bedeni arasındaki uyumsuzluk olan Zombi Sülük ve zehri oradan kalkınca, tekniklerinde ki tüm pürüzler yok olmuş ve ruhu ile bedeni tamamen birleşmişti. Bu işlemin sonunda da Erthyo'nun içine eğer şu anda yeteneklerini uygulamaz ise büyük bir fırsatı kaybedeceğine dair bir his doğmuştu. 5 gün aralıksız çalışmasından sonra yetenekleri bedenine işlenmiş ve ilerleme kaydetmişti.
Aslında ilerleme bunu tanımlamak için az kalan bir kelimeydi, yetenekleri bir sıçrayış yaşamıştı.
Erthyo şu anda Ölüm Büyücüsü ile kafa kafaya çarpışabileceğini hissediyordu. Eğer tüm kozlarını oynarsa onu öldürebilirdi bile, yasalara sahip olmasına rağmen.
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..