215. Bölüm: Hapı Bitirmek, İstek

avatar
997 11

İnatçı Yükselen - 215. Bölüm: Hapı Bitirmek, İstek


4 Kristal ortaya girdiği ve mana akışı yıldızlara girdiğinde arıtılmaya başladılar. Küçük parçalar haline düşmeye ve içindeki tıbbi özün içine karışmaya başlıyordu. Mana Akışı, Kanlı Aya geldiğinde ve geri döndüğünde kristaller büyük parçalar kaybediyordu.


Erthyo bu sırada tıbbi özü içine nasıl göndereceğini düşünüyordu. Tıbbi öz çok güçlü olduğu ve alevleri geri tutacak kadar kirlilik içerdiği için alevleri geri tutuyordu ancak bu sonsuza kadar devam edemezdi. Bir yerden sonra alevler tıbbi özü yakmaya başlayacak ve bu hapta kusur ortaya çıkaracaktı.


Erthyo bunun olmasına izin vermemek için hapın içine bir şekilde tıbbi özü yollaması gerekiyordu.


Hum!


O düşüncelere dalmışken hap galaksisi titredi, öncekilerin aksine bu sefer sadece yıldızlı gökyüzü titredi. Yıldızlı gökyüzünden küçük bir parça koptu ve ırmakların içine girdi. Alevlerden etkilenmeden hareket etti ve bir tıbbi öz topuyla çarpıştı.


Blop!


Tıbbi öz topu direnç göstermeden, yıldızlı mana topu tarafından emildi. Yıldızlı mana topu ırmağı terk etti ve hap galaksisine geri döndü. Galaksiye girdiğinde tıbbi öz topu içinden çıkarak ortadaki oluşmaya devam eden tıbbi öze girdi.


Erthyo şaşkınca baktı. Böyle bir şeyin olmasını beklemiyordu.


Buna mantıklı bir sebep bulamadı. En mantıklı çözüm, yıldızlı gökyüzünün içindeki yıldızlı manadan oluşması ve bunun sonucunda ona biraz yardım etmek istemesi olmalıydı. Niyetini anlamış ve ona yardım etmek için tıbbi özü emmeye başlamıştı.


Düşüncelerini onaylarmış gibi başka bir top çıktı ve ırmağa girdi. İçine hiçbir alev tanesini almadan başka bir tıbbi öz topunu emdi ve içeri girerek bunu oluşan hapa yolladı.


Erthyo bunun bir fırsat olduğunu düşündü ve son dokunuşları yapmak için hapı kendi haline bıraktı.


Odanın kenarında, karanlık ve kasvetli mağarayı gün ortasındaymış gibi aydınlatan güneşe doğru gitti. Mağara güneşin içindeki Altın Alevlerin ısısına direnecek malzemelerden yapılmamıştı. Düşük bir mana canavarının yaşama yeri olduğu için mana tarafından da çok fazla beslenememişti. Bu yüzden erimeye ve güneşin içeri doğru çökmesine neden olmuştu.


Erthyo yılan derisini elinde oluşturdu. Kuyruklarını altından kepçe şeklinde tutarak kaldırdı. Ağırlığı kollarında hissetti ve kaldırdı.


Güneş yukarı kalkarken ve bunu yapan kişinin yakışıklı görünüşü, siyah saçları ve ciddi bakışıyla çok hoş ve yakışıklı görünüyordu. Eğer şu anda herhangi bir kadın onu görse, kendini kollarına atmak isterdi.


Qian da farklı değildi. Bu sahne hayatı boyunca unutmayacağı bir sahne olacaktı ve bu olaydan sonra kendini kollarına atmayı da ihmal etmeyecekti.


Erthyo, mızrak niyetiyle güneşi sardı ve eliyle tokatladı.


Pa*


Güneş büyük bir hızda hareket etti. Ağır olsa bile Erthyo'nun fiziksel kalitesi ve gücünün tamamıyla yaptığı bir vuruşu kaldırabilecek kadar değildi. Çoğu Bilge bile bunu yapmaya korkardı.


Yıldızlı Mana güneşi hissetmiş gibi titredi ve onu tutmak için parçalar yönetti. Parçalar güneşi yavaşça sardı ve onu kendine çekmeye başladı. Erthyo'nun tokadından aldığı ivmeyle beraber başarılı bir şekilde ortalarına geçti.


Güneş tam ortaya geçtiğinde büyük bir gürültü oluştu. Tüm mağara titredi, titreme o kadar büyüktü ki tüm dağ dizisi bile titremişti.


Güneş kendi etrafında yavaş bir şekilde dönerken, Ay da aynısını yaptı. Ayrıca olduğu yerden hareket ederek kendi etrafında döndü.


''Son bitki!'' Erthyo kükredi. Qian alevlerini topladı ve elinde oluşturdu. Odanın içinde kalan son bitkiyi, yarım bitkiyi, yanındaki yeşil sıvı dolu şişenin yanından aldı ve ateşin içine attı. Birkaç çıtırtı sesinden sonra bitki sadece tıbbi öz olarak kaldı. Qian elini itti ve tıbbi özü hapın içine aldı.


Yıldızlı mana aç bir canavar gibi anında tıbbi özü emerek ortasındaki tıbbi öz havuzunun içinde birleştirdi.


Hum!!


Sanki tüm dünya titremiş gibiydi, 500 Metre içindeki tüm mana hareket etmeye ve hapın içine girmeye başladı. Güneş mana sayesinde daha parlak ve daha parlak hale geldi. Gerçek bir güneş kadar parlamaya başladı. Bu parlaklık yüzünden Kanlı Ay da aynı şekilde parladı.


''Zamanı geldi.'' Erthyo ileri koştu ve yıldızlı mananın kenarına geldi. Mızrağıyla süpürerek tekrar Göklerden İnen 1000 Sarmal Irmağı oluşturmaya başladı.


Irmaklar ana ırmaklar, dal ırmaklar ve küçük ırmaklar şeklinde ayrıldı ve etrafta dolaşmaya başladı. Erthyo tüm odayı mızrak niyetiyle oluşmuş ırmaklarla doldurdu. Arından bunları tek bir yere toplamak için hareketlendirdi.


Hum!


Irmaklar yıldızlı mananın kenarlarına geldiğinde büyük bir dirençle karşılaştı. Ancak arkalarından daha fazla mızrak niyeti ırmağı gelerek onu küçülmeye zorladı.


Erthyo aynı anda mızrak niyetini hareketlendirdi ve tıbbi özü tüm güneşi saracak şekilde büyütmeye çalıştı. Yıldızlı mana da ona yardım etmek için uğraşmasıyla tıbbi öz artık güneşi yutacak şekilde büyümeye başladı.


Irmaklar giderek daralmaya ve hap galaksisini küçültmeye devam etti.


15 metre


10 metre


5 metre


3 metre


Giderek küçülürken tıbbi öz ortadaki güneşi kaplayacak bir hap şeklinde oluştu. Hap yıldız gibi parlarken, üstündeki Kanlı Ay bir güneş kadar parlıyordu. Aynı zamanda hiç durmadan kendi etrafında ve güneşin etrafında dönüyordu. Dışarıdan bakan ve içinde bir güneş olduğunu bilmeyen biri garip bir hap olarak görecekti.


Erthyo hapı havada yakaladı ve hap ocağına attı. Daha bitmemişti, yapılmasına gereken son bir iş daha vardı.


Bu hapa YokEdilemez Beden, Küçük Mükemmellik hapı deniyordu. Özel bir hap değildi, özelinde özeli ultra nadir bir haptı. Bunun sebebi bu hapı sadece Yok Edilemez bedene sahip, yani Antik Hükümdarın varisinin sahip olabileceğiydi.


Hap genelde en zor atılımlardan biri olan İlk seviyenin orta seviyesine geçmek için kullanılıyordu. Aslında bu hap olmadan da yapılabilirdi ancak bedenin mükemmelliğini ve sonsuz uyumu bilmeliydi kişi. Bu da kolay bir şey olmadığı için tıbbi hap kişiye yardım ediyordu.


Dendiği gibi sadece vâris bu hapa sahip olabilir ve bilebilirdi. Fakat bunun gibi bir hap diğerleri için çığır açabilecek, atılım üzerine atılım yaptırabilecek bir haptı ve herkes bunun için kan okyanusları oluştururdu.


Tarihte nice varisler ortaya çıkmıştı, Erthyo tek varisin kendi olduğuna inanamıyordu. Ancak piyasa da neden bu hap yoktu? Çünkü varisler dışında bu hap diğerleri için işe yaramazdı da ondan, hatta zehirden daha kötü bir acı sonla karşılaştıracaktı kişiyi.


Bunun sebebi, hapın yapımının son aşamasında kişi hapı bir kez kanıyla arıtmasıydı. Bu olunca hapı sadece o kişi kullanabilirdi, başka biri bu hapı kullanırsa bedeni içten yanmaya, ruhu yavaşça yok olmaya başlardı. Aynı zamanda kişi akıl sağlını kaybedecek ve delirecekti.


Deli olsa bile acıyı hissetmesi için öz ruhuna hiçbir şey olmayacaktı. Hem ruhsal hem bedensel işkence çekerken ruhu yavaşça yok olacaktı.


Bu diğerleri için sapkınlardan daha kötü bir hap olsa da, eğer vâris kanıyla bunu arıtırsa etkileri ikiye katlanacaktı. Sonunda da kişinin Küçük Mükemmel vücuda ulaşması kesindi ve daha nice yararlar sağlayacaktı.


Erthyo kolunu kesti ve hap ocağının içine akıttı. Ağzına kadar doldurduğunda, kanının %20'si gitmişti ancak umursamadı. Irmakların içinde kalan alevleri önüne yönlendirdi ve hapı arıtmaya başladı.


Tssss!!


Alevler ocağı sardı. Kırmızı buhar, ocağın yanındaki boşluklardan çıkarak tüm odayı kan kokusuyla sardı. Haptan çıkan tıbbi kokuyla kişiye garip bir kan kokusu sunuyordu; tatlı, ekşi, demirsi bir koku.


1 saat gibi gelen bir süre boyunca durmadan hap ile uğraştığında küçük bir ses geldi. Ses mükemmel bir koro gibiydi, kişiye mükemmelliğin yolunu gösteriyordu. Ancak fazla sürmeden yok oldu.


Erthyo bu sesin, hapı başarılı bir şekilde oluştuğunu gösterdiğini biliyordu. Hap içinden fırladı ve eline indi.


Ding!


''Süre doldu.'' Antik Hükümdarın hükmedici sesi Erthyo'yu uyandırdı. Kafasını çevirip sayaca baktığında zamanın 0'a indiğini gördü. Aynı zamanda Qian tüm manasını yenilemiş bir şekilde ayaktaydı.


''Haha, Öyle bakma. Kanını akıttıktan sonra tam 6 saat boyunca hareketsiz bir şekilde arıtmaya başladın. Çok tedirgin oldum.'' Yeni cübbesini Erthyo'ya verirken kuş şakıması gibi hoş bir kahkaha ile konuştu.


Ancak Erthyo reddetti. Hapı içmesi gerektiğini, Antik Hükümdar söylemese bile biliyordu. Ve içinde büyük bir tedirginlik vardı. Bu yüzden yeni cübbeyi yok etmeden önce bu hapı yemek ve olacakları görmek niyetindeydi.


''Zamanın nasıl geçtiğini anlamadım.'' Kafasını beceriksizce kaşıdı ve Antik Hükümdara döndü.


''Usta, Ustalar. Başardım.'' Liss hariç herkese eğildi ve saygılarını sundu. Liss'i bir usta değil, bir abla olarak gördüğü için ona saygılarını sunmadı.


''Hapı ver. Görmek istiyorum.'' Göksel Tilki artık kendini geri tutamıyordu. Öğrencisi ve varisi olan Erthyo az önce tarih kitaplarına yazılabilecek bir şey yapmıştı. Hap temellerini tamamen alt üst etmişti ve bunu sadece bakarak görebiliyordu. Hapı ufkunu genişletmek için istiyordu.


Çok güçlü olsalar ve Trilyonların üstünde olsalar da onlar da hâlâ güçlenmek isteyen kişilerdi. Bu hap onların ufkunu açabilirdi.


Ancak Erthyo o kadar kolay vermeyecekti. Şu ana kadar sadece Antik Hükümdar ona bir şeyler vermiş ve gelişmesine yardım etmişti. Diğerleri eğitim verse de ona çok büyük bir yardımda bulunmamıştı. En azından Göksel Tilki.


Yeraltı Dünyası Yılanı bile ona Ermy konusunda yardım etmişti bu yüzden ona geri ödemek için bunu ona vermeyi sorun etmiyordu. Ancak Göksel Tilkinin tek yaptığı şey orada yatmak ve şu anda ondan bir şey istemekti.


''Ustanın beleşe yemek yok lafını anladığını var sayıyorum. Biri birisinden bir şey isterse bedava alabilmesi, ilişkileri yakın değilse mümkündür. Ki varisiniz olarak artık ben bile sizden rahatça bir şey alamıyorum. Yani üzgünüm fakat reddetmek zorundayım.''


Sözleri kesildiğinde iki büyük kahkaha yankılandı. Antik Hükümdar ve Yeraltı Yılanı kontrolsüzce gülmeye başladı. Omuzları bile titriyordu. Erthyo'nun Göksel Tilkiyi reddedeceğini beklemiyorlardı. Göksel Tilki de beklemiyordu, bu yüzden gülmek ve sorutmak arasındaki garip ifadesi herkesi güldürdü.


''Huh, Gülmeyin.'' Göksel Tilki reddedilince formundaki yüzü hafifçe kızardı. Şımarık biri değildi ancak bin yıllardır tepede duruyordu ve reddedilmek kemiklerine işlemiş kibri ve gururu sarsmıştı. Ancak Erthyo'ya bir şey yapma niyetinde değildi.


''Küçük Velet, zaten soyuma sahipsin. Bunu kaç kişiinin istediğini biliyor musun? Kaç kişi benden sadece bir damla kan veya sadece bir bakış alabilmek için canlarını vermek istediğinden haberin var mı? Bence itaatkar ol ve hapı ver ya da belki birisine bildirmeliyim ve seni öldürebilir. Ve bu kişi senin karşı koyabileceğin biri olmayacak.'' Erthyo'ya bir şey yapmayacaktı ancak onu tehdit etmeyi ihmal etmeyecekti.


''Onlar sapık olduğu için beni onlarla karıştırma. Ben onlar gibi sapık değilim ama bunu sana direkt vermeyeceğim. Bunu istiyorsan bir şey vermelisin.'' Sözleri kahkahaların yükselmesine neden oldu.


Göksel Tilki bile engel olamadı ama kıkırdadı. Fakat hızlıca bunu bastırdı ve ciddi bakışına geri döndü. Kaşlarını çattı ve soğuk bir tonda konuşmak için elinden geleni yaptı.


''Ne istediğini söyle.''


''Bir dilek istiyorum. Zaten senden eğitim alıyorum ancak bana yardım etmeye niyetli değil gibisin. Antik Hükümdar neredeyse ben ölürken yardım etti ve beni ölümden döndürdü. Yeraltı Dünyası Yılanı sevdiğim kadını ölümden döndürdü. Ancak sen hiçbir şey yapmadın ve yapacağından şüpheliyim. Bu yüzden senden bir dilek istiyorum.'' Erthyo soğuk tepkiden etkilenmemek için elinden geleni yaptı.


Erthyo onların soyundan geldiği için bir iyilik yapmak onlar için sorun değildi fakat her ölüm mücadelesinde ona yardım edemezlerdi.


Eğer bunu yaparlarsa güçlenebilirdi fakat onlara çok bel bağlayacaktı ve ölüm korkusundan kurtulacaktı. Eğer bu olursa gizli potansiyelini ortaya çıkaramaz ve istedikleri boyutta güçlenemezdi.


Bu yüzden Erthyo ekmeğini taştan çıkarması gerekiyordu. Bu hap ise o ekmeğe ulaşabileceği taş çekici olacaktı.


''Kabul. Siz de susun artık! Bu kadar komik değil.'' Göksel Tilki bugün çok uzun zamandır hissetmediği bir sürü duyguyu tekrar hissettiği için iyi bir ruh halindeydi. Öfke, merak, ilgi, şaşkınlık, utanç...


Bu yüzden Erthyo'yu rahat bırakmaya ve hapı almaya karar verdi.


''Güzel.'' Başka söze ve sınırları zorlamaya gerek yoktu. Hapı Göksel Tilkiye uzattı ve anlaşmanın kendi için olan kısmını yerine getirdi.


Göksel Tilki hapı eline aldığında hap anında ikiye bölündü. Ancak ortadan ikiye değil, ikinci bir kopyası ortaya çıkmıştı.


Kopya tekrar başka bir kopyaya o da başka bir kopyaya bölünerek diğer üç soya fırlattı.


''Bu kadar kolay mıydı?'' Erthyo gülse mi ağlasa mı bilmiyordu? Zor uğraşlarının bu kadar kolay kopyalanması büyük bir darbe olmuştu.


Ancak Göksel Tilkiden aldığı dilek sözünü düşününce morali yerine geldi. Havada kendisine gelen hapı aldı.


''Hapı bir an önce al. En azından uykundan uyandıktan bir gün sonraya kadar almanı istiyorum. Ayrılıyorum.'' Antik Hükümdar son sözünü söyledi ve gözleri hâlâ haptayken oradan ayrıldı.


''Hahaha... Bugün gerçekten eğlendim Ertcik. Beni yakında ziyaret etmeyi unutma, keyif aldığım için sana güzel birkaç teknik öğreteceğim.'' Yeraltı Yılanı hâlâ kıkırdarken konuştu. Konuşmaya devam etmek istiyordu ancak Göksel Tilkinin keskin bakışlarından kaçmak için anında oradan ayrıldı.


''Bekle seni solucan, İmparator Diyarına gelip götünü tekmeleyeceğim. O ....'nin tutsağı olsan bile beni götünü tekmelemekten alı koyamaz.'' Göksel Tilki kükredi ve hapla beraber yok oldu.


Erthyo duyduğu yeni şeyleri aklına kazıdı. Bilgiler gerçekten önemliydi, ayrıca bazı sorularını yanıtlamıştı.


''O zaman ben de gidiyorum Ert. Çok çalıştın ve çok geliştin fakat zihnin ve bedenin stresle dolu. Yakın zamanda benim yanıma gel. İyi bir uyku çekmeni sağlayacağım.'' Liss nazik sesiyle güldü ve yok oldu.


Erthyo artık kendini sıkmayı bıraktı. Soy Birleşimi devre dışı kalırken, saçları kırmızıya döndü. Aynı zamanda saatlerdir işkence gibi gelen acı yok olduğunda bilinci kendini kapattı. Bedeni geri düşerken Qian'a seslendi.


''Kendimi sana bırakıyorum.''


Qian kanatlarını çırptı, anında Erthyo'nun önünde belirdi ve bedenini tutup bir öpücük verdi.


''Sıkı çalıştın. İyi uykular.'' Aslında o da çok yorgundu fakat Erthyo kadar değildi. Kendisi dinlenmek için zaman zaman kenara çekilmişti ancak Erthyo günlerdir gözünü bile kırpmadan çalışmıştı. Bu yüzden iyi bir uyku çekmeyi hak etmişti.



E.N: Mutlu yıllar. Yeni yılınız istediğiniz gibi olur umarım! Yarın ya da diğer gün 2 bölüm gelecek.


⋆ᗰદ૨૨ʏ⋆ᐠ₍⁽˚⑅̆˚⁾₎ᐟ⋆ᘓમ૨ıડτന੨ડ⋆






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 46883 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr