98. Bölüm | Acımak, Zayıflar İçindir

avatar
1198 2

İnsan Tanrı - 98. Bölüm | Acımak, Zayıflar İçindir


Yuzhou'nun on kişilik ordusu, elli kişilik orduya doğru saldırırken, Yuzhou'da birden gri zırhlı, ordunun lideri olan adamın önünde belirdi ve bir yumruk attı.

 

Adam bu hıza karşı tepki veremedi ve bu yumruğun sonucunda havaya doğru fırladı. Yuzhou'da zıpladı ve adamın önünde belirdi.

 

Adam hızla havada dengesini toparladı. Yuzhou adamın önünde, ikisi birlikte birkaç metre yükseklikten yere düşüyordu. Adam hızla koyu kırmızı kılıcını salladı. Kılıcı alev manası ile güçlendirilmişti. Bu seviyede büyü Yuzhou'ya ağır bir yara vermese de, yaralayabilirdi. Fakat Yuzhou'nun iyileşme gücü göze alındığında, birkaç saniye içerisinde bu yara iyileşirdi.

 

Adam hızla kılıcını savurduğunda, Yuzhou'nun tek gözü aynı zamanda kırmızıya dönüşüyor, dişleri uzuyordu.

 

Bu saldırı Yuzhou'nun sol koluna gelicekti. Yuzhou bu saldırıyı engellemek için sol kolunu tamamen karanlık alevlerle kapladı ve hızla adamın boynuna yapıştı.

 

Adamın kılıcı Yuzhou'ya çarpsa da, karanlık alevler tarafından kılıç ve kılıcı güçlendiren alev manası yok edildi.

 

Yuzhou, adamın boynundan kan içerken yere düştüler fakat Yuzhou kan içmeye devam ediyordu.

 

Adam ne yaparsa yapsın, karanlık alevler onun her türlü saldırısını yok ediyordu fakat Yuzhou istediği için adama zarar vermiyordu. Yuzhou istediği gibi alevlerini kontrol edip, neye zarar verip vermeyeceğini seçebiliyordu.

 

Kısa bir süre sonra Yuzhou adamın vücudundaki tüm kanı emdi ve adamın cansız vücudunu yere düşürüp karanlık alevler ile adamı küle dönüştürdü.

 

Ağzındaki kanı silerken, tek gözü tekrar sarıya dönüşüyordu. O anda arkasını döndü ve on kişilik ordusuna baktı. On kişilik ordusu, 50 kişilik ordunun yarısından fazlasını öldürmüştü ve öldürmeye devam ediyordu.

 

Kısa bir süre sonra 50 kişilik ordunun tamamı öldü, Yuzhou'nun ordusundan kimse ölmedi. Bunun sebebi ise Şeytan ırkının gücüydü.

 

Şeytan Irkının gücüne sahip olan birisi, kalbi göğsünden çıkarılmadığı ya da kafası kopmadığı sürece, ya da sürekli yanmak gibi iyileştiremeyecek bir yara olmadığı sürece ölmeleri imkansızdı.

 

Yuzhou'nun on kişilik ordusu teker teker yerde ölü olan elli kişinin de kanını içti. Hepsi gücünün arttığını farketmişti, bu güç sayesinde de Yuzhou'ya minnet duyuyorlardı. Çünkü bu gücü onlara veren kişi Yuzhou'ydu, bu yüzden Yuzhou'nun onlara verdiği bu "hediye" için onlar Yuzhou'ya hizmet edeceklerdi.

 

On kişilik şeytan ordusu, elli kişilik ordunun kanını tamamen içtikten sonra, Yuzhou yerde yatan elli kişiyi de karanlık alevlerle yaktı ve küle çevirdi. Çoğu kişi bu kavgayı görüp ortalıktan kaçmıştı. Elli kişilik muhafız ordusu bile Yuzhou'nun on kişilik ordusunu yenememişti. 

 

Yuzhou gülümsedi ve ordusuna bakarak,

 

"Malikanede durun, ben size emir vermedikçe başka bir yere gitmeyin, malikaneye zarar vermeye çalışan olursa, öldürün." dedi.

 

Daha sonra ilerlemeye başladı. Kardeşleri de onu takip ediyordu.

 

-

 

Yuzhou tüm şehri gezip her yerini ezberlemişti. Şehirde ele geçirdiği malikane dışında bir malikane daha gözüne kestirmişti. Bu malikane kendisininkinden bile daha büyüktü. Sanırım şehri yöneten kişiler burada yaşıyordu. 

 

Yuzhou,

 

"Sanırım asıl ele geçirmemiz gereken yer orasıymış." dedi o malikaneyi göstererek. Çünkü malikanenin dışında en az 50 muhafız duruyordu. Bu olay hızla yayılmıştı, bu yüzden muhafızlar oraya gelmeye devam ediyordu. Fakat bu 50 muhafız Yuzhou'yu durdurmaya yetmezdi.

 

Yüksek Dünya'nın en güçsüz şehri dense bile, sonuçta orası Yüksek Dünya'ydı, Yuzhou daha fazla şey beklemişti.

 

Yuzhou o malikaneye arkasında kardeşleri ile birlikte ilerlerken, muhafızların hepsi Yuzhou'ya bakıyordu. Bir muhafız,

 

"Bu o! Yakalayın!" diye bağırdı. 

 

Yuzhou, kardeşlerine,

 

"Yardım edecek misiniz? Yoksa kendim mi halledeyim?" diye sordu.

 

O bunu sorduğu anda, sol tarafından oldukça güçlü iki aura hissetmişti. Bu auralardan birisi korku saçarken, diğeri insanlara huzur veriyordu. Rowan hızla muhafızların önünde belirdi, tek hamlesiyle on muhafız birden parçalarına ayrıldı. 

 

Yuzhou,

 

"Yavaş ol! Hepsini yakmak ne kadar uğraştırıyor biliyor musun?" dedi.

 

Sağ tarafından da güçlü bir aura yayıldı. Bu aura da kız kardeşinden geliyordu. Kız kardeşi hızla koşmaya başladı. Rowan kadar hızlı olmasa da, muhafızları kolayca öldürebiliyordu.

 

Yuzhou gülümsedi ve hızını kullanarak malikanenin giriş kapısında belirdi. Hızla kapıyı açtı, bariyer büyüsünü yaktı ve içeriye girdi. İçeride, karşısında bir kişi duruyordu. 

 

Bu kişi kırmızı bir pelerin takıyordu, Kral oydu. Yuzhou'nun sarı gözleri parladı. Kral'ın gücünü merak ediyordu. 

 

Kral konuştu,

 

"Heyecanlanma, benimle dövüşmeyeceksin. Önce askerlerimle dövüş."

 

Kral cümlesini bitirdiği an, koca malikanenin içerisinde her kapıdan, her yerden yüze yakın muhafız çıktı. Fakat bu muhafızlar diğerlerinden farklıydı. Dış görünüşleri aynı görünse de, zırhlarının ve silahlarının kalitesi daha iyiydi. Yuzhou bakarak bunları anlamıştı.

 

Yuzhou gülümsedi ve içinden söyledi,

 

"Yüksek Dünyalar eğlenceli yermiş. Sonsuza kadar dövüşebilirim!" dedi.

 

Fakat dövüşe başlamadan önce, Kral'a baktı ve

 

"Emin misin? Yüz askerine yazık olacak." dedi.

 

Kral güldü ve

 

"Kendine fazla güveniyorsun, sıradan." dedi.

 

Sıradan? Yoksa bu adam Yuzhou'nun Sıradan Dünyalar'dan geldiğini anlamış mıydı?

 

Yuzhou biraz eğlenmek istiyordu. Yüz muhafız da Yuzhou'nun üzerine saldırdı. Yuzhou önüne gelen ilk muhafızı tek yumrukta geriye fırlattı. Daha sonra üç farklı yerden ona doğru gelen kılıçları farketti.

 

Kılıçlar Yuzhou'ya çarpınca sadece biraz derisinin içine girmişlerdi, Yuzhou hızla ona kılıç saplayan muhafızları kılıçlarıyla birlikte fırlattı ve arkasındaki muhafızı tuttu, hızla boynunu ısırıp şahdamarını kopararak onu da öldürdü.

 

Yaraları çoktan iyileşmişti.

 

Yuzhou, Kral'a bakıyordu ve gülümsüyordu.

 

O anda, Yuzhou'nun sırtından bir mızrak saplandı. Fakat bu mızrak Yuzhou'nun sırtını delememişti, sadece sırtının biraz içerisine girmişti, ama Yuzhou'nun canını oldukça yakmıştı.

 

Yuzhou sinirlendi, sırtını karanlık alevlerle kaplayarak mızrağı yaktıktan sonra hızla arkasındaki muhafıza bir yumruk attı.

 

Bu yumruk arkasındaki muhafızın kafasının uzağa uçmasına sebep oldu, cansız vücudu ise yavaşça yere düştü. 

 

Yuzhou daha sonra ona saldıran muhafızlardan ikisinin göğsüne hızla yumruk attı. İki eli ile de muhafızlarının zırhlarını ve göğüslerini delip geçti ve kalplerini çıkarıp yere attı. Daha sonra bir muhafız bir şeyler söylemeye başladı, bağırıyordu.

 

Fakat Yuzhou'nun anlamadığı bir dildeydi, ya da başka bir şeydi. Her ne olursa olsun, Yuzhou o adamın dediklerini anlamıyordu fakat o anda yabancı bir enerjinin vücudunu sardığını hissetti.

 

Bu enerjinin ne olduğunu anlamadı fakat kısa bir süre sonra canı oldukça yanmaya başladı. İstemsizce dizlerinin üstüne çöktü, canı oldukça acıyordu. Uzun süredir böyle bir acı çektiğini hatırlamıyordu. Neredeyse bağıracaktı, o derece fazla bir acıydı.

 

Yuzhou yerde, iki eli ile başını tutup vücudunu saran enerjiyi dağıtmaya çalışırken, onlarca kılıç, mızrak ya da farklı silahlar Yuzhou'nun vücuduna saldırıyordu. Fakat o acıları Yuzhou hissetmiyordu bile. 

 

Yuzhou en sonunda dayanamayıp bağırmaya başladı. Bağırmasıyla birlikte karanlık alevler vücudundan her yere dağıldı ve tüm muhafızları yaktı. Fakat malikaneye ve Kral'a herhangi bir zarar vermemişti. Çünkü Yuzhou böyle istemişti.

 

Tüm muhafızlar küle döndükten sonra, Yuzhou yorgun bir şekilde ayağa kalktı, acı geçmişti ve bu yüzden rahatlamıştı. Fakat Karanlık Alevler onu yormuştu.

 

Yuzhou daha sonra gülerek Kral'a baktı ve birden onun önünde belirdi.

 

Kral aslında çok güçlüydü, fakat Yuzhou'nun gücünü tam olarak kestirememişti ve tek bir büyü ile yüz askeri anında küle çevirmişti. Bu yüzden Kral, Yuzhou'dan korkmaya başlamıştı ve herhangi bir şey yapamıyordu.

 

Yuzhou hızla Kral'ın boynundan tuttu ve onu havaya kaldırdı. Kral'a bakarken, Kral zar zor konuşuyordu.

 

"L-Lütfen, bırak beni! Büyük Şehirlerin sana saldırmasını engellerim, acı bana!"

 

Yuzhou bunu duyunca, Kral'ı yere bıraktı ve

 

"Acımak, zayıflar içindir." dedi ve hızla eli ile Kral'ın göğsünden kalbini çıkardı.






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44392 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr