Bölüm 8: Aşk

avatar
335 3

Kai Lane - Bölüm 8: Aşk


3 Gün Sonra

O bir kaç gün hızlıca geçmişti. Kai ve diğerleri o bir kaç gün boyunca o adamı -Jace'i- nasıl bulacaklarını düşünmüştü ama bir süre sonra hastanede yapabileceklerinin kısıtlı olduğunu fark ettiği için işi Kevın ve Jack'e bırakmaya karar vermişti. 

Şimdi ise Kai taburcu olmuştu. Annesi ile arabayla eve gitmekteydi. 

"Herkes beni unutmuş. Taburcu oldum fakat arayan yok."dedi Kai. Gerçekten morali bozulmuştu. İnsan kardeşini görmeye gelmez miydi? Kai ölseydi ruhları duymayacak gibiydi. Peki ya babası? Konuşmaya değer miydi? 

"İşleri vardı Kai. Onlara fazla yüklenme. Çocuklar ders çalışıyordu. Baban da işten geç geleceğini söylemişti. O yüzden ben seni almaya geldim. Aksi takdirde onların seni özlemediğini nasıl düşünürsün? "

"Gerçekten buna inanmalı mıyım? Ders benden önemli mi? Hayır, yüce kimliğim bu basit konulardan önemli olamaz. Bunların hepsi bahane. " Kai başını eğdi ve iç çekti. Bütün bu olanlardan sonra gerçekten bunu düşünmek ile uğraşmak istemiyordu sanırım. İnsanların onu özleyip özlememesi çok önemsiz bir meseleyi. Önemli olan bilmediği şeyleri bilen o adamı bulmaktı.

Anne ve oğul ikilisi eve ulaştı. İssa arabayı durdurdu ve arabadan inip Kai'a yardım etti. Evin kapısına geldiklerinde Kai'ın yüzünü çevirdi ve yüzüne bakmasını sağladı. Kai şaşkın şaşkın annesine bakarken İssa çok ciddi ve hüzünlü bir şekilde bakıyordu. Bir an bir şeyler söyleyecek gibi olduysa da ardından sözlerini yuttu. 

"Kai, o adamı aramaya çalışmanı istemiyorum. Sadece bırak bu işle görevlendirilmiş kişiler işlerini yapsınlar. Sen yapmak zorunda değilsin."

Kai'ın bakışları sertleşti. 

"Onu bulmak istiyorum. Görmek ve hayalimin ötesindeki şeyleri öğrenmek istiyorum. Hayal kırıklığına uğrayabilirim ama sorun değil. Sıradan bir şekilde yaşamak istemiyorum. "

Kai annesinin elini tuttu ve devam etti. 

"Benim için sorun değil anne. Sen de farkında olmalısın. Hepiniz farkında olmalısınız." 

"Neyin farkında olmalıyız Kai? Söyle. " İsse'nin sorusu Kai'ı ufak bir kahkaha atmaya zorlamıştı. Yavaş yavaş kapının kulpunu kavrarken yüzünde sert bir ifade oluştu ve kaşlarını çattı. Küçük bir çocuğun bile anlayabileceği bu cevabı annesinin gerçekten bilmediğine inanmıyordu. Annesi sadece onu bu konuda gerçekliğe çağırıyordu. Oysaki Kai çoktan o gerçekliğe adım atmıştı. 

"Bir daha hiçbir şey eskisi gibi olmayacak."

Kai daha fazla bir şey dinlemedi ve içeri girdi. 

Kai'ın içeri girmesiyle üzerine yığılan konfetiler onun yüzünün şaşkınlığa teslim olmasına sebep oldu.Ama Herkes hoşgeldin diye bağırınca Kai ne olduğunu anladı. Duvarlarda evine hoşgeldin tarzında yazılar yazıyordu. Bazılarında sadece Kai'ın anlayabileceği espriler vardı. Herkes mutlu görünüyordu. Kai da yapmacık bir gülüş takındı ve gelenlere sarıldı. Onlara teşekkürlerini iletti. İlerden Sam elinde bir kızın eliyle Kai'ın olduğu yöne doğru geliyordu. Kai'ın yüzündeki gülümseme seğirdi. Ufacık boya sahip iki çocuğun kalabalığın içerisinde el ele tutuşarak gelmesinin ne kadar komik bir görüntü olduğunu söylememe gerek yok. Kalabalık onların çocuksu 'aşklarını' umursuyor gibi görünmüyordu. Kai ise Sam'in bu kadar hızlı hareket etmesine şaşırmış ve aynı zamanda onu psikopat katiller kovalarken kardeşinin peşinde olduğu şeyleri fark edince Sam'e itice sövmüştü 

"Kai sonunda geldin. Kendine hiç dikkat etmiyorsun. Kafan gözün patlasaydı biz ne yapardık?" dedi Sam tatlı bir şekilde gülerken. Kai'ın yüzündeki gülümseme bu sefer gerçekten komik bir şey duyduğu için canlılaşmış ve Sam'e sarılmıştı. 

"Kendime dikkat etmeseydim büyük ihtimalle kafam yerinde olmazdı." 

Kai Sam'in kulağına bir şeyler fısıldadı ve Sam kıpkırmızı oldu. Kız ise hala ne olduğunu anlamamıştı. Kai da ona baktı. Siyah saçları omuzlarının biraz daha altına gelen küçük burunlu eşek gözlü kaküllü toplumun güzellik ortalamasının biraz üzerinde olan bir kızdı. Fakat daha küçük olduğu için elbette daha da güzelleşmesi yüksek ihtimaldi. 

" Bu arada ben Kai."

Kai Melisa'nın elini sıkmak için elini uzattı.

"Ben de Melisa. " dedi ve Kai'ın elini sıktı. Fazlasıyla resmi olmuştu fakat Kai böyle olmasının daha doğru olduğunu biliyordu. Ne de olsa aralarındaki ilişkinin uzun ömürlü olmayacağından oldukça emindi. 

"Neyse çıkın da sıradakiler gelsin" 

Kai onları kovarken Sam de gülerek veda etti ve Melisa ile beraber kalabalığın arasına karıştı. 

Kai bakışlarını bir kez daha çevirdi ve ona doğru gelen Jack ve Kevın'ı gördü.

"Yaralı aslan iyileşmiş bakıyorum da."dedi Jack gülerek. 

"Sonsuza kadar yatağa bağlı kalmamı beklemiyordun umarım . " Kai onlara da sarıldı ve annesinin gözünü boyamak için gülerek konuştu. 

" İşe yarar bir şey bulabildiğiniz mi? "

"Bunu şimdi konuşmanın lüzumu yok. Uygun bir zaman değil."dedi Kevın.

"Tamam o zaman görüşmek üzere. "dedi Kai ve Jack ile Kevın kızların olduğu bir masaya geçti. Kai ise sadece bir iç çektikten sonra başka bir yere döndü. Görünüşe göre Kevın intihar ipini Jack'in de boynuna dolamıştı. 

" Çapkınlar. "

Kai kafasını çevirdiğinde yanına Matt ile Lily geldi. Lily'nin elini de bir çocuk tutuyordu. Kai gördüğü anda yüzünde ki ifadenin değişmesine engel olamadı. Neden o hastanede can çekişirken önüne gelen koluna karşı cinsten birini takmıştı?

"Hoşgeldin Kai. " dedi Lily ve Kai'a sarıldı. Matt'de Kai'a sarılırken Kai çocuktan gözünü ayırmıyordu. 

"Bu kim?"dedi Kai bir anda. Bu saçmalıktan bıkmaya başlamıştı. Umduğu tek şey sorduğu sorunun cevabının 'Sevgilim!' olmamasıydı.

"Sevgilim!"

Kai'ın yüz ifadesi anında çirkinleşti ve hayatın ona attığı tokatlardan dolayı Lily'nin elini tutan çocuğun büyük babasına sövdü. 

"Evet, küçük manyak kardeşim. İki büyük dağı atlattım. Seni de atlatırsam görevimi başarıyla yerine getirmiş olacağım. "dedi Lily. Daha fazla sıkıntı çekmek istemiyordu. Babası Rodos ve Matt'i çoktan ikna etmişti. Kai daha zor mu olur kolay mı onu da bilemiyordu. 

"Matt bu doğru mu?"Kai'ın sorusuna Matt sadece kafa sallamakla yetindi. Ciddi mavi gözlerini Kai'a diknişti. 

" Okulda bu yüzden ufak bir problem çıkarmış olsam da en sonunda Lily'nin bir rahibe olmayacağını biliyorum. Lily'nin kendi aklı var. Kendi kararlarını kendi verebilir. Babam biraz daha sert çıkışmış olsa da benim elimden sadece birkaç yumrukla kurtuldu. Sıra senin. "

Kai gözlerini devirdi ve ellerini umursamazca salladı. Ardından elini bu sefer de tanışmak için Lily'nin yanındaki siyah saçlı yakışıklı gence uzattı. 

" Sen benden büyüksün. Buna rağmen saygısızca ve aptalca sana hakaret edip ablamı ver gibi saçma şeyler söylemeyeceğim fakat ablamı çapkınca aldatır veya onu üzersen bozuşuruz." 

Siyah saçlı yakışıklı genç gülümsedi. O gülümseyince etraftaki bir çok kadın bu yakışıklı gencin gülümsemesini görmek için o yöne dönmüştü. Daha olgunlaşmamış Kai'a göre çok daha etkileyici bir aura yayıyordu. Ve Lily'i kardeşlerinin yanında olmasına rağmen sahiplenişi bir çok kişi tarafından ilgiyle izleniyordu. 

"Dean, adım Dean. Tanıştığımıza memnun oldum." 

Kai onun bakışlarında keskin parıltılar gördü. Sanki bir şey ruhunda kılıç çarpışmalarına sebep oluyordu. Nedensizce bu onu çok rahatsız etti ve bir adım geri attı. Fakat ardından bu kesinlik yok oldu ve Kai rahat bir nefes aldı. 

"Neyse hadi partiye devam! "dedi Kai. Herkes eski haline dönerken Kai da çocuğa baktı.

"Görüşürüz. Abla sana da." 

Lily Dean'in yanında homurdanarak hareket ederken Kai'ın önce ona veda etmesini, onun kardeşi olduğunu söylüyordu. Şikayet ettiği şey çok saçma olsa da Dean yüzünde geniş bir gülümseme ile onun söylediklerini dinliyordu. 

'Bu mu aşk?' 

Kai derin bir nefes aldı ve çevresinde mutlu mutlu gülen insanlara baktı. O kimse fark etmeden derin derin nefes alıyordu ve sakinleşmeye çalışıyordu. Bunca şey olmuştu ama onların hiçbiri Kai'ın yaşadığı şeyin, onun nasıl hissettiğini anlamamıştı. Kai gitmek istiyordu fakat öncesinde olan şeylerden sonra huzurunu da kaybedeceğini biliyordu. Kalabalığın içerisinde sadece bir kişi onun gözlerinin kırmızı olduğunu ve 3. bir sarı taban oluştuğunu görebilmişti. Sonrasında gözlerindeki bütün farklılıklar hiç varolmamışlar gibi kayboldu. 

***

Kai sabah telefonunun ziliyle uyandı ve hızlıca kalkıp üzerini giyindi. Ardından ise hemen Jack'i aradı. Daha fazla sabredecek gücü kendinde bulamıyordu. 

"Ne oldu? "diye cevap verdi Jack. 

"Hadi hazırlan ben sizin eve geliyorum Kevın'ı da ara oraya gelsin. Bilgilerimizi birleştirelim. "

"Tamam. " dedi Jack ve Kai telefonu kapattı. Kahvaltı yaptıktan sonra hiç vakit kaybetmeden Jack'in evine doğru yürümeye başladı. Adımları ne kadar aceleci olduğunu gözler önüne seriyordu. Yüzü aslında heyecanlı olduğu kadar gergindi de. Kai o an pek kontrollü görünmüyordu. 

Kai bir süre yürüdükten sonra köşe başında düzenlenen evi gördü. Eve yeni insanlar taşınıyor olmalıydı. Merakından dolayı yerinde duramadı ve kim olduklarını öğrenmek için harekete geçti. Biraz daha ilerleyip yoldan çıkmadan kapının girişinden bir kaç metre ötede durup içeriye bakmaya çalıştı. 

"Ahh!! "

Kai aniden çarptığı kişi ile beraber yere düştü. Karşısındakinin zayıf bir kız olduğunu fark ettiği için kendini olabildiğince hafifletip kızın üzerine düşmekten kaçındı. Onun sarı saçlarını fark etti. İnce bedeninin üzerini kaplamıştı. Kai onun yumuşak bedenini hissetmişti ve bu anlık olarak bedeninin titremesine yok açtı. Buna rağmen kontrollüydü. Kızdan kaçınması gerektiğinin farkındaydı. Kız düşerken Kai'ın bütün uğraşlarını yok eden bir hamleyle onun kolunu tuttu ve kendisiyle beraber çekip yere düşürdü. 

PAAATTT...!

Kai başını çok yumuşak bir yere düşürmüştü ve kızın elleri de Kai'ın sırtındaydı. Dışarıdan bakınca çok uygunsuz bir görünüm sunuyorlardı. Kai bu yumuşaklığı hissettikten ancak bir kaç saniye sonra tepki verebilmişti. 

"Affedersiniz, iyi misiniz?" 

Kai nazikti ve direkt üzerine düştüğü kızın göğsünden başını çekti, kalktı ve hiç bir şey olmamış gibi konuştu fakat yüzünde ki kızarmış bölgeyi gizlemek zordu. Hayatında hiç böyle bir şey deneyimlememişti. Bu hiç tahmin edemeyeceği muazzam bir histi.

Aynı zamanda kızın düşen eşyalarını toplamaya başlamıştı.

"Bir şeyim yok. Teşekkürler, asıl ben özür dilemeliyim. Önüme bakmadan yürüyordum."dedi kız. Sesi ince, hafif ve bir oldukça kısıktı. Bu ses tonu Kai'ın onun da utandığını anlamasına sebep olmuştu. Kai yüzünü kaldırdı ve ona baktı. Aynı anda kız da kızarmış yüzünü kaldırdı ve Kai'a baktı. Hafif kızarmış yanakları ve ısırmış olduğu dudağı ile beraber Kai ruhunun bedeninden çıkmak için hazırlandığını hissetti. O uzun kirpikler ve ince kaşlar, şaşkınlıkla yüzüne bakan gözleri... Tek kelimeyle mükemmel! Kai kalbinin yerinden çıkacakmış gibi hissettiğini ve bedeninde bir takım değişiklikler olduğunu hissedebiliyordu. Buna rağmen içinde neler olduğunu düşünemedi. Sadece o mavi gözlere bakakalmış ve dili tutulmuştu. 

"B-Ben Kai. Bir sokak ötede oturuyorum. "dedi Kai elini uzatarak. Konuşurken sesinin titremesine engel olamamıştı. Bunu fark ettiğinde gözleri biraz daha açılmış ve utancı daha da artmıştı. 

"B-Ben de Emma. "dedi Emma Kai'ın elini sıkarak. Bu resmi tanışmanın garipliğinden mi yoksa Kai gibi az önceki olanların utancından mı bilinmeyen bir şekilde onun da sesi titremişti.

"Tanıştığımıza memnun oldum Emma. Sanırım yeni komşumuz oldunuz."

'Ne yapıyorum ben?! Neden sohbet açmaya çalışıyor muşum gibi hissediyorum!?' 

"Evet buraya taşındık."dedi evi göstererek. Söylediklerinin saçma olduğunu umarım o da fark etmiştir. Çünkü Kai gayet iyi bir şekilde onların buraya taşındığını anlamış gibi görünüyordu. 

Bu sırada Kai sürekli Emma'ya bakarak yeni konuşma yolları açmak için düşünürken çoktan yerde bir bıçaktan başka bir şey kalmamıştı. 

"Dur, ben alırım."dedi Kai ve bıçağı almak için elini uzattı. Fakat yanlışlıkla ters bir hareket yaptı ve bıçak elini kesti. Bedenindeki tersliklerin yoğunluğu bir anda o bölgeye yoğunlaştı. Kai endişeyle eline bakarken kesik yavaşça kapandı. Bu o kadar hızlı bir şekilde olmuştu ki Emma bunu fark etmemişti. Kai gözlerinde değişikliklerin yoğunlaştığını hissediyordu ve içten içe aklında ki şeyin gerçekleşmemesi için dua ediyordu.

"İyi misin?" dedi Emma. Kai tabiki onu korkutmak istemediğinden ona hızlı bir şekilde iyileştiğini söylemedi. Böyle garip olaylar insanlar tarafından normal karşılanmıyordu. 

"İyiyim, kesmedi sıyırdı sadece." dedi Kai. Emma'nın bunu uzatmaması çok daha iyi olacaktı. 

Diğer yandan iki adam bir aynayı taşıyordu. Emma ise aynayı görünce dikkatini ona vermişti. 

"O ayna annem için biraz değerli, ona dikkat edebilir misiniz? Kırılmasını hiç istemez. "dedi Emma adamlara doğru. Kai aynaya baktığında neyin farklı olduğunu anladı. Anında büyük bir baş ağrısının gelmekte olduğunu hissetti. 

Kai'ın gözleri! Onlar yine kırmızıydı! Kai hemen gözünü aynadan alıp yere eğdi. Yüzünde garip bir hüzünlü bakış belirmişti. Ağlayacakmış gibi hissediyordu. Neden şimdi? Başka zaman olsa olmaz mıydı gerçekten?! 

Kai zihninde bir savaş çıkarmış olsa da dış dünyaya hiç büyük bir tepki vermemişti. Yine de bir anda kafasını eğmesi Emma'nın dikkatini çekmişti. 

"Ne oldu?" 

"Sadece gözüme bir şey kaçtı." Kai ise bakışlarını geri kaldırmadı fakat sadece saniyeler sonra Kai gözlerinin renginin eski maviliğini aldığını anlamıştı. 

"Yüksek okula mı gidiyorsun?" Kai'ın bir anda sorduğu soru Emma'yı şaşırtmıştı fakat saniyeler sonra cevap verdi. Emma bunu saklama gereği duymamıştı. 

"Bu sene başlayacağım." dedi Emma. Kai'ın yüzünde anlık olarak saklayamadığı bir gülümseme belirmişti. 

"Ah, çok iyi! Eğer bu şehirde okumak istiyorsan sadece bir yüksek okul var. Yani aynı okula gideceğiz." 

Emma'nın yüzünde de bir gülümseme oluşmuştu. 

"Okulda tanıdığım birilerinin olmasından mutlu oldum." 

"Ne zaman istersen beni bulabilirsin. Şurada oturuyorum."dedi Kai ve ilerideki evini gösterdi. Tam görünmüyordu fakat Kai iyice anlatınca Emma iyice öğrenmişti. 

Kai telefonuna mesaj geldiğini hissedince cebinden titreşimdeki telefonu çıkardı ve hemen telefona baktı. Mesajın Jack'ten geldiğini gördü. 'Nerdesin'.

"Ah! benim acil gitmem gerekiyor. Tanıştığımıza memnun oldum Emma."

"Bende Kai." dedi Emma ve Kai oradan uzaklaştı. Bakışları ise Emma ile tanışmış olduğunda bile mutlu değildi. Sanki içini kemiren bir şey vardı. Ve o hala içten içe gözyaşlarını zorlayarak tutuyordu. 

Kai hayatı boyunca aşk yaşayabilmek için en azından yüksek okula gidecek yaşta olması gerektiğini düşünmüştü fakat o her zaman yanılıyordu. Aşk her yaşta gerçekleşebilirdi fakat bu aşka tepkiler farklı olurdu. Küçük çocuklar için aşk çikolatasını paylaşmayı en çok paylaştığı kişiydi. Çocuklar için en tatlı görünen kişiydi. Gençler için güzellik ön plandaydı ve büyüklerinden duydukları 'kalbe' bakan çok azı vardı. Yetişkinler için herkes güzel olabilirdi fakat herkes ona uygun olmazdı. Ve hayat böylece bir çok farklı olgunluk derecesine göre ayrılırdı. Kai bu zamana kadar kimsenin güzelliğine bakmasa da Emma asla hayal edemeyeceği kadar güzeldi. Bu durumda kalbinin tutuşması kaçınılmazdı. 

Kai aşk yaşına gelmediğine inanmıştı. Yanılmıştı... 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 46894 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr