Bölüm 15: Fırtına Öncesi Sessizlik

avatar
230 0

Kai Lane - Bölüm 15: Fırtına Öncesi Sessizlik


Göz yıldırım renkleri sıralaması

1.Sarı

2.Mavi

3.Yeşil

4.Turuncu

5.Kırmızı

6.Mor

Kai Jace'in omzuna girip ağaç eve doğru ilerlerken Jace hiç bir şey söylemiyordu. Kai'ın birisini öldürmesinin ne anlama geldiğini biliyordu. Sıradan insanlar tabular ile büyürdü. Bazı şeyleri yapmak, bazı kuralları yıkmak kalbini acımasızca ezmek gibi olabilir.

"Endişelenme." dedi Kai. Tek bir kelimeydi fakat çok anlamlıydı. Kai çoktan kabullenmişti.

"Teşekkürler. " Jace'in bir anda konuşmasıyla Kai ona baktı. Jace ise Kai'ın yüzüne bile bakmıyordu. Sadece yere bakıyordu.

Jace'in ağzından kan sızdı. Kai ağaç eve doğru hızlandı.

Kai ve Jace, ağaç eve vardıklarında Kevin nasıl yaptıysa ikisini yukarı çıkarmıştı. Kai da Jace'e yardım ederek yukarı çıktı. Jace yere uzanırken Kai da kendini bir kenara fırlattı. Gözleri eski halini aldığından beri uzun bir zaman geçmişti.

Fakat Kai'ın içinde ki adrenalin daha yeni bitmişti ve Kai'ın acısı da katlanarak artmıştı. Anlaşılan kaza sırasındaki yaraları tamamen iyileşmemişti. Belki de kazadan sonra oluşmuş yaralardı.

"Yardıma ihtiyacın var mı?" diye sordu Kevın. Kai başını iki yana salladı.

"Hayır, sen Jace'e bak. Ben iyiyim." dedi Kai. Kevın Kai'ın acısını anlamamış olacak ki kafasını sallayıp Jace'in uzandığı yere doğru gitmeye başladı. Kai ise geri uzanarak düşünmeye başladı.

"Demek dışarıda kalırsak böyle durumlarla karşı karşıya gelmemiz an meselesi ha? Akademiye gitmek için bir neden daha çıktı."

Daha fazla konuşmadı. Kısa bir süre sonra da uykuya daldı.

***

Kai sabah uyandığında ağaç evindeydi. Üstünde bir battaniye vardı. Ailesi geçmişte ona böyle battaniyeler vermişti. Eskiden sadece Kevın ve Jack ile buraya gelmişti ve soğukta üşümemeleri için aileleri önlemler almıştı.

Emma'yı gördü. Biraz daha dağılmış görünüyordu fakat güzelliğinden bir şey kaybetmemişti. Bakışlarından endişe okunuyordu. Başı beyaz bir bez ile sarılmıştı.

"İyi misin?" Kai ona fırsat vermeden ilk soruyu sordu. Emma gülümsedi ve başını onaylarcasına salladı.

"Sen? Çok uyudun."

'Çok mu uyudum?'

Kai şüphesiz kendini çok iyi hissediyordu ve hatta çok uyumuş gibi bile gelmiyordu fakat şüphesiz deliksiz uyumuştu.

"Kaç saattir uyanıksın?"

Kai bunu yüzündeki şaşkınlıkla sordu. Emma yavaşça parmaklarını almaya başladı.

"2 mi?"

Emma başını yana salladı ve gülerek iki parmak daha açtı. Kai'ın gözleri iyice açılmıştı.

"4 mü? Gerçekten çok uyumuşum."

"Hayır."

Emma 2 parmağını daha açtı ve Kai'ın yüzüne baktı. Kai ise Emma'nın yüzüne bakamadı. Utançla başını eğdi. Hiç bu kadar uyuyabileceğini düşünmemişti.

"Bu arada bana her şeyi anlattılar

Kai meraklı bakışlarla Emma'ya baktı fakat Emma bir şey söylemedi.

"Her şeyi mi?"

Şüphesiz her let demek Kai'ın aşk duygusunu uyandırmak için yapabileceklerini kapsıyordu. Bu aynı zamanda Emma'nın Kai'ın ona karşı beslediği duyguları da bildiğini gösteriyordu.

"Her şeyi..." dedi imalı bir şekilde. Emma bir anda gülmeye başladı. Kai da şansına küfür etti ve gülmeye başladı. Ancak böyle Emma karşısında daha az utanç verici duruma düşerdi. Sadece gülerek bu utanç verici durumdan kendini kurtarabilirdi.

Kai ve Emma gülmeye devam ederken adım adım Kevın yanlarına geldi. Kai Emma'nın gülmeyi kestiğini fark edince Kevın'a içinden bir ton küfür etti. Vücudunda hiçbir yara izi gözükmüyordu. Artık göbeği de yoktu. Bu garipti. Aşk duygusunu uyandırdığını biliyordu. Orada onları korumak için yaralandığında zayıflamıştı. Belki de uyanışın bir yan etkisiydi.

" Gerçekten acıktım. Yiyecek bir şeyler var mı?" diye sordu Kai. Kevın başıyla onayladı ve dönüp bir kaç saniye sonra döndü. Elinde ekmek vardı. Ekmeği Kai'ın eline verdi.

"Elimizde sadece ekmek var. Başka bir sorunun yok değil mi?"

"Yok, Jack nasıl? Kolundaki yaranın ciddi olmasından korkuyorum. Oldukça kötü görünüyordu."

Kevın bıkkın bir ifade ile elini yüzünde gezdirdi fakat cevap veren o değil, Emma'ydı.

" Diktim fakat yine de yarası büyük kesin bir iyileşme ve dinlenme lazım."
Dedi Emma. Kai'ın Emma'ya bakan gözleri şaşkınlıkla dolmuştu.

" Dikiş atmayı bildiğini bilmiyordum."

"Benim hakkımda hiçbir şey bilmiyorsun."

Kai bir kez daha utandı. Sadece onun hakkında hiçbir şey bilmemesine rağmen aşık olmakla kalmamış ve sanki her şeyi biliyormuş gibi davranmıştı. Şüphesiz bu oldukça rahatsız edici olmuş olmalıydı.

"Üzgünüm."

Emma bir şey söylemedi. Kaşlarını hafifçe çatmıştı fakat gerçekte sinirli değildi. Sadece yaşadıkları yüzünden düşünceliydi. Kai'ın söyledikleri onu sadece küçük bir derecede etkiledi.

"Onun da bizim gibi olduğunu biliyor muydun?"

Bir ses geldi. Kai başını çevirdi ve yüzü bembeyaz olan siyah saçlı çocuğa baktı. Saçları kısa ve inceydi. Maskesi olmadığı için şimdi o yakışıklı suratı ortaya çıkmıştı. Herhangi bir sivilce izi yoktu. Yüzü yunan tanrılarının heykelleri gibiydi. Oldukça güzeldi. Erkeksiydi de. Gözleri yüzüne göre küçük kalsa da kötü değildi. Bu ona farklılık katıyordu.

Sağ kolu sarılmıştı. Zehri çıkarmayı başarmış olsa da oldukça acı çekmiş ve yorulmuş olmalıydı.

Kai sormadan Emma döndü.

"Daha önce seni rüyamda görmüştüm. Ben bir kahinim. En azından Jace öyle olduğumu söyledi."

Hala gözlerinde şüphe eksik değildi. Terörist gibi görünen insanlar görmüştü ama henüz doğa üstü bir şey görmemişti. Sadece garip bir rüya ve Kevın'ın yaralanmamış olması gibi mucizeler vardı.

Haliyle Kevın'ın o kadar hızlı iyileştiğine de inanmadı. Sadece yaralanmadığını düşündü.

Kai bir kez daha şaşırmıştı. Jace'in bu olaya nadir demesine rağmen Kai tanıdığı herkesin gelişimci olduğunu fark ediyordu.

Jace de bunu fark etti. Bir açıklama borçlu hissetti.

"Duygular birbirini çeker. Dürüst olmak gerekirse bütün arkadaşlarının gelişimci olması her şekilde garip fakat imkansız değil. Gelişimciler birbirini bulma konusunda içgüdüdülerine güvenir."

"Bu dövüş sırasında olan şey neydi? Bunun hakkında herhangi bir şey söylememiştin." dedi Kai. Gözlerinde beliren yıldırımlardan bahsediyordu. Emma elbette buna hala inanmakta tereddüt ediyordu fakat Kevın ve Kai dikkatle dinliyordu.

"Gözlerini diyorsan anlatayım. Bizim gibilerin bir de renk seviyeleri vardır. 6 renkle gücümüz yükselir. 6. Renkten sonra yanında bir duygu daha kazanırız fakat bizim sahip olduğumuz duygunun rengi de tekrar en düşük olan sarıya döner. Yine de her renkten sonra yaşam süresi güç ve benzeri şeyler arttığından bu pek fark edilmez. Bu bir dezavantaj değildir. Tam tersine biz 2. duyguyu almaya 2. basamak deriz ve tek duygulu insanlardan çok daha güçlüdürler. Mevkileri gelişimciler içerisinde üst düzeydir ve dünyanın her yerinde saygı görürler. "

"Aynı zamanda renkler de 3 parçaya ayrılır. Gözde yıldırım şeklinde oluşurlar. Sen de olan yıldırım tabanıdır. Ondan sonra orta derece vardır. Bu yıldırım yarısına kadar büyüdüğünde verilir. Fiziksel yeteneğin tabandan çok daha üst düzeydir. Son olarak da zirve vardır. Bu noktayı aşmayı başardığında sahip olduğun duygunun rengi değişir ve çok daha güçlü olursun. "

" Biliyorum, oldukça karışık fakat artık zamanımız kalmadı. Hazırlanın. Buradan ayrılıyoruz. "






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 46894 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr