Paul ve Valer, yeniden birbirlerine bakıyorlardı. Paul'ün kısık gözleri kendine olan güveniyle parlarken Valer bir şeyler düşünüyor gibi görünüyordu. Ancak sonrasında birden ileri atıldı ve Paul'e hızlıca saldırmaya başladı.
Paul Valer'ın ani saldırısı karşısında şaşırsa da anında karşılık verdi. Kılıcını kaldırıp Valer'in sabresini durdurduğunda Valer'ın sabresindeki gücün daha da arttığını fark etmişti. Valer o anda her şeyiyle saldırıyordu.
Ancak, saldırıları teknikten yoksundu. Sadece saf güç taşıyan bu saldırılar yalnızca Paul'ü yormak için gibi görünüyordu.
Elbette, Paul buna izin vermeyecekti. Hemen geri çekildi ve kılıcını kaldırdı.
Kılıcını kaldırdığı anda rüzgar manası kılıcına aktı. Daha sonra ise kılıcını hızla savurdu.
"Ufuk Çizgisi!"
Kılıcından ayrılan rüzgar manası Valer'a hızla ilerlerken Valer sabresini önünde tutmuş ve sabre enerjisiyle kaplamıştı. Etrafında dalgalanan sabre niyetini keskin rüzgar manasına yöneltiyordu.
Sabre niyetiyle zayıflayan rüzgar manası dalgası Valer'ın sabresiyle buluşunca tamamen yok oldu. Ancak Valer rahat bir nefes veremeden Paul dibine gelmişti.
Paul'ün kaldırdığı kılıcı saran alev manası kılıcın yanıyor gibi görünmesini sağlıyordu.
"Şafakkesen!"
Aşağıya inen kılıç Valer'ın sabresiyle buluşunca ikisi de birbirini bir süre bastırdı. Paul'ün alev alev yanan kılıcı ve Valer'ın parlak bronz enerjiyle kaplı sabresinin çarpışmasından dolayı ortaya çıkan enerji yüzünden etraftaki otlar parçalanmış, bazı ağaçlar kesilmişti.
Paul kılıcını aniden geri çektiğinde Valer iler atıldı ve sabresini savurdu.
"Bronz Pençe!"
Sabreden ayrılan bronz renkli enerji dalgası Paul'e ilerlerken Paul saldırıdan kaçınmayı tercih etti ve Valer'ın etrafında dönmeye başladı.
Valer Paul'ün ne yapmaya çalıştığını anlamamıştı ancak anında kendini korumak için pozisyon aldı. Gözlerini kısarak Paul'ü izlemeye başladı.
Paul, gözlerini Valer'dan hiç çekmemişti. Ona saldırmak için bir açık ararken bir yandan da etrafında rüzgar ve alev manası topluyordu.
Birden etrafında alev topları ve rüzgar bıçakları belirdi. Paul anında bu bıçakları ve topları Valer'a doğru fırlattı.
Valer bir anlığına şaşırsa da sabre niyetini anında salarak Paul'ün saldırılarını engelledi. Ancak, saldırılar kesilmemişti.
Paul'ün her adımında 2-3 tane rüzgar bıçağı ve alev topu oluşuyor ve diğer adımı attığı anda bu alev toplarını ve rüzgar bıçaklarını atıyordu. Her attığında alev topları ve rüzgar bıçakları yeniden oluşuyordu.
Bu büyüler kısa bir sürede yapıldığı için engellenmesi kolay olsa da bu kadar fazla sayıda gelince Valer zorlanmaya başlamıştı. Sabre niyeti yavaş yavaş zayıflarken kendisi de paniğe kapılmaya başlamıştı.
Eğer sabre niyeti tükenirse ve Paul'le bu şekilde savaşmak zorunda kalırsa kaybetmesi kesindi! Ve bu olduğu zaman, hayatta kalması imkansızdı!
Sabresini sıkıca kavradı. Eğer Kara Büyücü direkt olarak savaşmaya gönüllü değilse o halde ilk saldıran kendisi olacaktı.
İleriye, Paul'ün koştuğu rotanın yolunda duran bir yere atıldıktan sonra sabresini hızla savurdu.
"Bronz Pençe!"
Sabreden ayrılan bronz renkli enerji dalgası ilerlerken Paul dönüşünü tamamlamış ve enerji dalgasıyla karşı karşıya kalmıştı. Hızla kılıcını kaldırdı ve rüzgar manasını kılıcında topladı.
"Ufuk Çizgisi!"
Kılıcını saran yıldırımlar gürlerken rüzgar manası hızla kılıcından ayrılmış ve Valer'ın saldırısına doğru ilerlemeye başlamıştı. Her saniye daha da hızlanan rüzgar manası dalgası Valer'ın saldırısıyla karşılaştığında iki saldırının da yok olmasını sağladı.
Valer anında geri çekilip bir başka saldırı yapmak için sabresini kaldırırken birden bir başka saldırı hızla ilerledi ve direkt olarak göğsüne çarptı.
Rüzgar manasından oluşan bu dalga Valer'ın göğsüne çarpıp kestiği anda Valer geriye doğru fırladı. Bir ağaca çarparak durduğunda birkaç kez öksürdü ve iki kez kan kustu.
Giydiği beyaz gömlek saldırının gücü yüzünen tamamen parçalanmış ve yere düşmüştü. Ancak o sırada bunu önemsemiyordu. Gözlerini anında Paul'e çevirdi.
Ancak, Paul önceden olduğu yerde değildi. Çoktan onun önüne gelmiş ve sol yumruğunu kaldırmıştı. Valer daha tepki bile veremeden yumruğunu Valer'ın karnına geçirdi ve Valer'ın yaslandığı ağacı da parçalayarak onu metrelerce ileriye fırlattı.
Valer birden gelen saldırıdan sonra ne yapabileceğini düşünüyordu. Paul'ün sadece büyüsü ve kılıç tekniği güçlü değildi. Fiziksel gücü de bir o kadar güçlüydü!
Paul ona varamadan ayağa kalktı ve sabresinin kabzasını sıktı. Paul bu sırada hızla ona yaklaşıyordu.
Valer sabresini kaldırdığında bunu önemsemeden ona koşmaya devam etti. Bunu gören Valer'ın yüzünde bir gülümseme oluştu ve sabresini hızla indirdi.
"Bronz Pençe!"
Sabreden ayrılan enerji dalgası Paul'e ilerlerken Paul kaşlarını çattı ve kılıcını hızla savurdu.
"Ufuk Çizgisi!"
Kılıcından ayrılan rüzgar manası hızla ilerlerken Valer'ın saldırısını orada değilmişcesine kesti. Paul'ün saldırıları sonucunda yorulan Valer'ın saldırıları eski halinden çok daha güçsüzdü.
Rüzgar manası dalgası hızla ilerlemeye devam ederken Valer'ın yüzü soldu. Kaçınmaya çalışırken bir yandan da sabresiyle kendini korumaya çalıştı.
Ancak, Paul'ün saldırısından tam olarak kaçınamadı. Rüzgar manası dalgası Buz Kenarlı Sabre'yle çarpıştığında ilerlemeye devam etti ve sabreyi keserek Valer'da bir yara daha bıraktı.
Aniden yaralanan Valer bir kez daha kan kustu. O sırada yere doğru eğilmişti. Dik durmak bile onun için zormuş gibi görünüyordu.
Paul bir süre onu inceledi. Valer'a verdiği iki yara ölümcül olmasa da acı verici oldukları kesindi. Elbette, o daha fazlasını yaşatmak istiyordu ancak bunun için ustasının yöntemi vardı.
Valer'ın boynundan sarkan beyaz taşlı kolyeyi gördüğünde gözleri parladı. Az önceki ruhsal saldırısını durduran şey o olmalıydı.
İleriye atıldı ve elini uzattı. O kolyeyi Valer'dan alırsa ustasının tekniğini uygulayabilirdi.
Ancak, o elini henüz uzatmışken birden Valer'dan gelen tehlike hissiyle geri çekildi. Aniden Valer'dan böyle bir şey hissettiği için şaşırmıştı.
Valer onun tepkisine alaycı bir şekilde gülümserken sol elinde parlayan sabre dövmesini gösterdi. Daha sonra ise sağ elini dövmenin üzerine getirdi ve bir şeyi kavrıyormuşcasına sıktı.
Birden dövmenin üzerinde beliren siyah sisten siyah kabzalı, gümüş renkli bir bıçağa sahip olan bir sabre çıktı. Sabre, etrafa insanları korkutacak bir soğuk yayarken bir yandan da bıçağının üzerinde siyah bir sis oluşturuyordu.
Valer sabreyi iyice kavradığında Paul'ün ona verdiği iki yara hızlıca iyileşti. Gözleri yeniden canlılıkla parlarken alaycı bir gülümseme takındı.
"Şeytani Gece Sabresi'nin salınması bile seni korkutmaya yetiyor demek. Ancak zaten, korkmalısın. Çünkü onun salınması senin kesin olarak öleceğin anlamına geliyor."
Valer gülerken sabresini kaldırdı. Paul ise kaşlarını çatarken kılıcını kaldırdı.
"Fazla konuşma, Sabre Kaplanı."
İkili, birbirlerinin gözlerine öldürme isteğiyle bakıyorlardı.
--------------------
[YN]: Ben hep böyle bakıştırarak bitiriyorum ne zorum var acaba ya.
(12/18)
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..