151.Bölüm - Alev Testi (2)

avatar
9180 41

Kara Büyücü - 151.Bölüm - Alev Testi (2)


Parlak gri alevlere bürünmüş gümüşi tırpan Paul'e doğru savrulurken Paul saldırıyı durdurmaya cüret edememiş ve geri çekilmişti. Yaşlı adamın tırpanının kalitesi kesinlikle kendi kılıcınınkiyle aynıydı. Bunu ilk bakışta bile söyleyebiliyordu ama korktuğu şey zaten tırpan değildi.

Tırpanın bıçağını saran gri alevler bir alevlerin sıcaklığına sahip olsa da Paul'ün olduka aşina olduğu bir şeye, ölümün soğuğuna sahipti. Bir süredir ölüm büyüsüne çalışan Paul bu ölüm aurasını fark etmişti.

Diğer alevlerin ne olduğunu bilmese de bu alevler normal değillerdi. İçlerinde hem ateş hem de ölüm büyüsü bulunduruyorlardı!

O dikkatlice kılıcını kavrarken yaşlı adam geriye çekilmiş ve yeniden pozisyonunu almıştı. Yaşlı adamın gri alevlerle kaplı gözlerini üzerinde hisseden Paul istemsizce yutkundu.

Adamın saldırmaya niyeti olmadığını görünce derin bir nefes aldı ve yavaşça sol elini sıktı. Yaşlı adamın fiziksel gücünü veya diğer özelliklerini bilmiyordu. Bu yüzden ona hangi yönlerden üstün gelebileceğini bilmek fazla kolay değildi. Ama bildiği bir yol vardı: Alev.

Adamın alevlerinin gücünü kavrayabiliyordu ve kendi [Cehennem Alevleri] tekniği bu alevlerden çok daha güçlüydü. Bundan emindi ve alevlerinin üstünlüğüyle kazanabileceğini düşünüyordu.

Derin bir nefes aldı ve sıkılı sol yumruğunu [Cehennem Alevleri]yle kaplamaya çalıştı. Ancak, hiçbir şey olmadı.

Bu duruma şaşıran Paul dışarıya bir şey göstermemeye çalışarak bir kez daha denedi. Ardından bir kez daha... Ancak [Cehennem Alevleri]ni bir türlü oluşturamadı.

Sorunu anlayamayan Paul kaşlarını çatmışken yaşlı adam ondaki değişimi fark etmiş ve hızla ileri atılmıştı. Yüzündeki duygusuz ifadeyle tırpanını yukarıdan aşağıya doğru indirmiş ve Paul'ün omzuna doğru savurmuştu.

Paul ani saldırıdan kaçınacak zamanı bulamamış ve kılıcını hızla yukarıya kaldırmıştı. Kendisini iyice odakladığında kılıcını alevler sarmış ve gri alevlerle kapı tırpanı karşılamıştı.

Paul anlık bir heyecan yaşamasına rağmen sonraki anda bu heyecanı sönmüştü. Kılıcını kaplayan alevler [Cehennem Alevleri] değil, yalnızca normal alevlerdi. Yaşlı adamın ölüm büyüsüyle birleşmiş alevleri ile aralarında büyük bir güç farkı vardı.

Kılıcının titremeye başladığını fark ettiği anda adamı geriye doğru ittirdi ve derin bir nefes aldı. Ardından yaşlı adam dengesini sağlayamadan önce ona saldırmayı denedi.

Ancak yaşlı adam çoktan dengesini kazanmıştı. Paul'ün savrulmuş kılıcını gördüğü anda tırpanının sapını kaldırdı ve saldırıyı engelledi.

Paul'ün kılıcı engellendiği anda yaşlı adam yine geri çekilmişti. Bunu zaten bekleyen Paul'ün yüzünde doğuk bir gülümseme oluşmuş ve adama doğru fırlamıştı.

Adamın alevleri güçlüydü, ancak silah seçimi onu Paul'e karşı zor durumda bırakıyordu. Tırpan ile dövüşmek için düşmanla arada belli bir mesafe bırakılması gerekiyordu ve Paul adamın yakınından ayrılmıyordu.

O sırada geriye çekilen adamı izleyen Paul kılıcının kabzasını iyice sıktı. Alevlerinin gücü yaşlı adamdan zayıf olsa da onu yenme şansı hâlâ vardı.

Ancak bu sırada, yaşlı adam bir anda soğuk bir şekilde gülümsedi ve tek seferde geriye doğru fırladı. Adamın gülümsemesinin nedenini anlayamayan Paul bir anda rüzgarın yarılma sesini duydu ve bir adım geriye çekildi.

Onun geriye çekildiği bölgeden saf beyaz alevlerle kaplı bir ok geçtiğinde yavaşça yutkundu ve okun geldiği bölgeye baktı. Orada, beyaz elbiseli genç kız sadağından çektiği yeni bir oku yayına takıyordu.

Bu sırada Paul diğer tarafa baktığında siyah kıyafetli ve tüm vücudunu kapatmış adamın sabresini saran saf karanlık alevleri görebilmiş ve yaşlı adamın asıl amacını anlamıştı. Yaşlı adam onu bir başka savaşın içine çekmişti!

Yüzündeki gülümseme yavaşça yerini duygusuz bir ifadeye bırakırken birkaç adım geriye çekildi. O sırada yaşlı adamı görseydi kesinlikle her şeyiyle ona saldırmış olurdu.

O anda katıldığı savaş, herkesin tek olduğu üç kişilik bir savaştı. En ufak hatada hedefiniz olmaya kişi kafanızı uçurabilir veya iki kaşınızın ortasında kanlı bir delik bırakabilirdi.

Böyle bir savaş özellikle beyaz elbiseli genç kız için zordu. Bir yay kullanıcısı olarak yakın mesafeden dövüşmek zaten onu zorlayan bir şeydi ve iki düşmanla savaşmak neredeyse imkansızdı.

Elbette, alevlerinin gücü yeterli olmayan Paul de oldukça zor bir durumdaydı. İyi bir durumda olan tek kişi siyahlara bürünmüş adamdı.

Bu sırada, beyaz elbiseli kız yayına yerleştirdiği oku sonuna kadar çekmiş ve okun ucunun beyaz alevlerle yanmasını sağlamıştı. Aynı şekilde siyahlara bürünmüş adam da sabresini kaldırmış ve saf karanlık alevleriyle silahını sarmıştı.

Bu sahneyi gören Paul yavaşça iç çekti ve kılıcını kaldırdı. Parlak alevler kılıcını sararken alevlerinin savaştığı bir savaşta kesinlikle kaybedeceğini zaten bildiğinden farklı yollara başvurması gerektiğini düşünüyordu.

Bu sırada, siyahlara bürünmüş adam hızla beyaz kıyafetli kıza doğru atıldı. Fazladan bir kişinin savaşa dahil olması asıl rakibini değiştirmemişe benziyordu.

Paul siyah kıyafetli adamı takip etmek yerine kılıcını sıkıca kavradı ve bir kez daha [Cehennem Alevleri]ni kullanmayı denedi. Ancak yine başarılı olamadı.

Siyah kıyafetli adam sabresini savurarak beyaz elbiseli kıza saldırırken beyaz elbiseli kız da fırlattığı oklarla onlara zarar vermeye çalışıyordu. Aslında, merkezdeki mücevhere yakın olan her yerde savaş vardı.

Mor kıyafetli genç adam ile kel genç adam bir başka alanda savaşmaya başlamışlardı. Kel genç adam çekicini her savuruşunda parlak sarı alevler beliriyor ve etrafa akılalmaz bir sıcaklık yayıyordu. Ancak mor kıyafetli genç adam bu ısı dalgasından kaçınıyor ve mızrağını tek seferde onlarca kez saplıyordu.

Ancak onun mızrağı da sarı alevlere sahip genç adamın savunmasını geçemediği için onlar eşit seviyedelerdi.

Aynı şekilde, yeşil kıyafetli kız ile mavi kıyafetli zayıf genç adam da dövüşüyorlardı. İkisi de uzak mesafeden dövüşüyorlardı ve karşılaşan şey genelde alevleriydi.

Yeşil kıyafetli genç kız yeşil alevlerle kaplı iğneleri mavi kıyafetli genç adam doğru fırlatıyordu. Bu yeşil alevlerden etrafa zehirli bir aura yayılıyordu.

Ancak mavi kıyafetli genç adam iğneler ona varamadan önce bir tılsım çıkarıyor ve parlak mavi alevlerini kullanarak ona yaklaşan iğneleri engelliyordu. Genç adamın parlak mavi alevlerinden soğuk bir his yayılıyordu.

Bu sırada başka bir köşede Pembe kıyafetli genç adam da elindeki yelpazeyi savurarak ortaya çıkardığı parlak pembe alevleri turuncu cübbeli kadına yolluyordu. Bu alevler herhangi bir sıcaklık yaymasa da oldukça rahatsız edici bir his veriyorlardı.

Turuncu cübbeli kadın ellerini uzatmıştı ve ve ellerinden yayılan turuncu alevlerle bu pembe alevleri engelliyordu.

Paul etrafındaki bu renkli kargaşaya bakarken yavaşça iç çekti ve ilk başta olduğu nor mal alevlerle yanan alana geri döndü. Belki de orada bir avantajı olabilirdi.

Ama onun beklemediği bir şekilde, o kendi alanına adım attığı anda merkezdeki tüm savaşlar bir anda durdu. Savaşlarını kesen dokuz figürün hepsi yavaş adımlarla kendi alanlarının merkezlerine döndü ve bağdaş kurarak meditasyon durumuna girdiler.

Bunu gören Paul şaşırsa da o sırada buna vakti olmadığını biliyordu. Alevlerle ilgili sorununa bir çözüm bulmalıydı.






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 46894 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr