211.Bölüm - Aziz!

avatar
7923 33

Kara Büyücü - 211.Bölüm - Aziz!


Çalan flütün sesi renkli bahçeyi doldururken hem Paul hem de beyazlara bürünmüş kadın gözlerini kapatmışlardı.

 

O sırada flütü çalan Paul’ün çalışıyla kadının çalışı arasında gökler kadar fark vardı. Paul müzik çalmaya yeni başlamış biri gibi -ki öyleydi- çalıyordu ve az önceki göksel melodinin bir tınısı bile bulunmuyordu. El hareketleri sertti ve notalar birbirine giriyorlardı.

 

Ancak o çalmaya devam ettikçe vücudu alışmaya başlıyordu. Parmakları yavaş yavaş flütün üzerinde hareket etmeye alışırken sert hareketleri yumuşuyor ve suyun akışına benzer bir hâle bürünüyorlardı. Müzik yavaşça daha sakinleştirici ve akıcı bir hâl alıyordu.

 

Etrafındaki hiçbir şeye önem vermeden çalmaya devam eden Paul bu sırada vücudunu saran enerjiyi hissedememişti. Müziğin çalışıyla uyumlu olarak etrafında dönen ve yavaşça ruhuna işleyen bu nazik enerji müziğin yasa enerjisiydi.

 

Müziğin yasa enerjisinin ruhuna işlemesi ile birlikte çalışı daha da iyileşen Paul o anda bir aydınlanma durumundaydı. Yasa enerjisi sayesinde savaşçı olarak seviyesi, müziğin verdiği durum sayesinde ise ruhsal seviyesi ilerliyordu. Ruhsal seviyesi çoktan Orta düzey Büyükusta seviyesine ulaşmıştı.

 

Bu sırada müziğin yasa enerjisine olan anlayışı ise çoktan Küçük Kavrayış seviyesine ulaşmıştı. Ayrıca hızla artmaya devam ediyordu!

 

Yaklaşık on dakika boyunca kesintisiz bir şekilde çaldıktan sonra Müzik Yasasına olan kavrayışı sonunda Büyük Kavrayış seviyesine ulaşmıştı. Ancak bu basit bir ulaşma değildi. Paul kavrayışının seviyesinin Büyük Kavrayışın zirvesinde olduğunu söyleyebilirdi. Eğer bir atılım yapmaya çalışırsa Tam Kavrayışa ulaşarak Aziz seviyeye atılım yapabilirdi.

 

Aydınlanma durumundan çıkarak derin bir nefes alan Paul yeniden ayaklandı. Elindeki yan flüt ışığa dönüşüp yok olurken o da hâlâ oturur bir şekilde bekleyen kadına doğru saygıyla eğilmişti.

 

Paul buradaki bu kısa süreçte kazandığı şeylerin farkındaydı. Bunun için kadına saygısını göstermesi gerektiğini biliyordu.

 

Kadın eğilen Paul’e bakarken hafifçe gülümsedi. Aynı anda, bulundukları bahçe bir anda parçalandı ve Paul daire şeklindeki odada yeniden belirdi.

 

Derin bir nefes alarak odanın içindeki Simon’a bakan Paul onun hâlâ kızıl parıltıyla kaplı olduğunu görünce bir süre düşündü. Ardından gözlerini kapadı ve kalbinden yayılan mor bir sisle Yaradan Yetiştirme Zindanında yeniden belirdi.

 

Maskesini çıkaran ve Grim ile Wulian’ı paltosundan çıkaran Paul olduğu yere oturdu ve elini hafifçe savurarak boyutundan bir şeyi çıkardı.

 

Bu şey, Yaşlı Klaus’un ona gitmeden hemen önce verdiği hazinelerden biri olan siyah yan flüttü. Normalde bir savunma hazinesi olarak kullanılan yan flütü inceleyen Paul onu normal bir alet olarak kullanmayı düşünüyordu.

 

Paul’ün neden böyle bir şeyi yapacağını anlayan Spadia sessiz kalmayı tercih etmişti. Müzik yasalarına dair bir bilgisi neredeyse hiç yoktu ve Paul’e bu konuda yardım edemezdi. Ayrıca aydınlanmadan henüz çıkmış olan Paul için en iyi atılım anı o andı.

 

Evet, Paul Aziz seviyeye atılım yapmayı deneyecekti!

 

Sol eliyle maskesini çıkaran Paul flütü iki eliyle kavradı ve üzerini inceledi. Ardından yavaşça sordu.

 

“Yaşlı adam, Kutsal Karanlık Düzen Sembolü tılsım yazmakta kullanılabiliyorsa silmekte de kullanılabilir mi?”

 

Spadia bu soruya bir anlığına şaşırsa da ‘Elbette.’ diyerek onayladı. Şeytan Kral’ın bazı yazıtları incelemek için büyülü silahlardan yazıtları söktüğünü daha önce de görmüştü.

 

Yan flütün üzerindeki yazıtları bulan Paul flütü yere koyarken derin bir nefes aldı ve gözlerini kaparken elini ileriye uzattı. Ruhuna işlemiş olan sembolü dışarıya çağırdığında mor bir ışık hızla parlamış ve morumsu siyah sembol flütü ortasına alarak yeniden belirmişti.

 

Paul sembol ortaya çıktığında birkaç zor işlem yapması gerekeceğini düşündüğü için önceden endişeli olsa da yalnızca tek düşüncesiyle yazıtların flütten ayrıldıklarını gördüğünde şaşırmıştı. Gözlerini bir kez daha açtığında yazıtlar ve flüt sembolün içinde iki ayrı bölgede duruyorlardı.

 

Sembolü dağıttığında yazıtlar ortadan kaybolmuş, flüt ise ellerine düşmüştü. Hafifçe gülümseyen Paul sembolün aslında ne kadar güçlü olduğunu anlamıştı.

 

Ancak o anda sembolü değil, elindeki yan flütü daha çok önemsiyordu. Siyah yan flütü yavaşça ağzına yaklaştırdı ve hafifçe üflemeye başladı. Aynı zamanda ruhuna işlemiş olan müziğin yasa enerjisi yavaşça flüte ilerlemiş ve birazı dışarı taşarak sakin bir ortam oluşturmuştu.

 

Parmaklarını flütün üzerinde gezdirirken bir anda müziğin işlediği ruhundan bazı parçaları görmeye başladı. Normalde nazik bir havayla başlayan müzik onun daha önce öldürdüğü kişilerin siluetlerinin gözlerinin önünde belirmeleriyle birden şiddetli bir hâl almıştı.

 

Önüne çıkan ilk siluet Valer’ın babası Ford Guilla ve karısınınkilerdi. Bu iki siluet ilk başta canlı bir şekilde görünüyor olsalar da sonradan bir anda ölü ve çürümüş bir hâle bürünerek Paul’ün etrafında dolanmaya başlamışlardı.

 

Gözlerini kapamaya bile çalışmayan Paul eski anları ve öldürdüğü kişileri hatırladıkça etrafında daha fazla siluet beliriyordu. En sonunda Valer’ın silueti de belirdiğinde kalbinde hâlâ hatırladığı öfke bir kez daha öne çıktı.

 

Çaldığı müzik gittikçe şiddetli bir hâl alırken müziğin yasa enerjisi etrafında hızla hareketlenmeye başlamıştı. Normal yasa enerjilerine göre daha değişken olan müziğin yasa enerjisi nazik halinden kurtulup daha şiddetli bir duruma geçerken zindandaki beyaz gökyüzü değişmeye başlamıştı.

 

Önce ortaya çıkan şey yalnızca beyaz bir sis parçasıydı. Ancak yalnızca saniyeler içinde bu ufak sis parçası kilometrelerce çaptaki bir alanı kaplayan bir büyüklüğe ulaşmıştı.

 

Sise aldırmadan çalmaya devam eden Paul sisin Spadia’nın bahsettiği Cennetsel Felaket olduğunu biliyordu. Felaketin nasıl bir şey olacağını bilmiyor olduğundan tek yapabileceği beklemek ve bu sürede müziğe alışmaktı.

 

Ancak uzun süre beklemek zorunda kalmamıştı. Yaklaşık on ila yirmi saniye sonra birden sisin içinden on farklı müzik çalmaya başlamıştı.

 

Birbirlerinden tamamen farklı olan bu on müziğin birlikte oluşturduğu uyumu hisseden Paul kendi müziğinin bastırıldığını ve etrafındaki yasa enerjisinin dağıldığını fark etmişti. Kaşları sertçe çatılırken yapabileceği şeyleri düşünmeye başlamıştı.

 

Felaketten çalan müzik genel olarak rahatlatıcı ve nazik bir havaya sahipti. Paul biliyordu ki, bu şekildeki bir müziği kendi alanında yenemezdi. Kendisi de sakinleştirici ve hatta ruha etki eden müzikler çalabilse bile bu seviyeye ulaşmamıştı.

 

Ancak bu müziğe karşı koyabileceği bir şeyi biliyordu. Gözlerini sıkıca kapatırken o ana kadar yaşadığı her bir tehlikeli durumu, tüm düşmanlarını düşündü. Kalbindeki öfke alevlerini yeniden harlamasına yardımcı olacak her şey müziğin yasa enerjisinin de yardımıyla aklına geliyordu.

 

Shijin’in yüzünü bir kez daha hatırladığında müziği bir kez daha şiddetlenerek felaketi bastırmaya başlamıştı. Aynı anda beyaz sis yavaşça ortaya doğru yoğunlaşarak küçülmeye başlamıştı.

 

Paul müziğin yasaları üzerinde olan kavrayışının git gide yükseldiğini hissederken elleri gittikçe hızlanıyordu. Çaldığı müzik çoktan oldukça şiddetli bir hâl almıştı ve daha önceden sahip olmadığı bir etkiye sahip olmuştu.

 

O sırada müziği duyan Spadia bir anda vücudundan öldürme isteğinin sızmaya başladığının farkındaydı. Aynı anda zihninde herhangi bir şeye doğrultulmamış bir öfke belirmişti. Normal bir öfkeden çok daha tehlikeli olan bu duygu ruhu güçsüz olan birinin etrafındaki herhangi bir şeye saldırmasına neden olabilirdi!

 

Paul’ün çaldığı müziğin yeni ve özel bir teknik olduğunu fark eden Spadia istemsizce yutkunmuştu. Kendisi bir teknik yaratmak için daha önce yıllarca çalışmış, onlarca farklı tekniği incelemişti. Ancak şimdi onun öğrencisi Aziz seviyeye atılım yaparken bir teknik oluşturmuştu!

 

Bu sırada Cennetsel Felaket ilk halinden tamamen farklı bir duruma bürünmüştü. Çoktan oldukça küçülmüş olan beyaz sis eskisinden çok daha düşük güçte müzik yasası enerjisi yayıyordu.

 

Onun aksine Paul’den yayılan yasa enerjisi dalgaları Grim ve Wulian’ı ürpertebilecek kadar güçlülerdi. Çaldığı her notada etraftaki tüm yasa enerjisi dalgalanıyor ve Paul’ün etrafında toplanıyordu.

 

Paul son notayı çaldığında sisin son parçası sonunda yok olmuştu. Paul müziğini bitirmiş olsa da etrafındaki yasa enerjisi hâlâ dalgalanıyordu. Ruhunu saran ruh kaplama tekniği çoktan parçalanmış olsa da yasa enerjisinin ani hareketi yüzünden aurası salınmıyordu.

 

Paul derin bir nefes aldı ve kızıl gözlerini yavaşça araladı. Parlak kızıl gözleri sonuna kadar açıldıklarında etrafındaki tüm yasa enerjisi sarsılmış, Aziz seviyesindeki savaşçı aurası etrafına yayılmıştı.

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44247 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr