390.Bölüm - Gerçek Güç

avatar
6370 26

Kara Büyücü - 390.Bölüm - Gerçek Güç


Yaradan Yetiştirme Zindanının zengin manzaralarla dolu bölgelerinin üzerinden yüksek bir hızla uçan Paul yüzünde hafif bir gülümsemeye sahipti. Sırtındaki kanatlar çırpılırken bir yandan da Spadia’nın konuşmalarını dinlemekle meşguldü.

 

Spadia onun belli bir ‘işi’ 1 hafta boyunca sürdürmesi yüzünden biraz kızgın dursa da bir süre sonra dırdır etmeyi kesmiş ve ciddi bir şekilde konuşmaya başlamıştı. Paul’ün gelişimi için en iyi yolun ne olacağını açıklamaya başlamıştı.

 

Ama Paul’ün onu dinlemeyip rastgele uçtuğunu fark ettiğinde bir kez daha öfkelenmiş ve bağırmaya başlamıştı. Nasıl yapmayabilirdi ki? Paul o anda her şeyini şansa bırakmıştı ve zindanı turlarmış gibi uçuyordu!

 

“Bak, şu bölge… Lan yavaşlasana! Anlatamadım bile!”

 

“İlerideki denizde epey su manası var. Eğer oraya gidersen belki… Beni hiç dinlemeyeceksin değil mi?”

 

“En azından şu karanlık sisli yere gir! Epey ölüm manası hissediyorum. Belki Ölüm Sisini güçlendirebilirsin!”

 

Spadia konuşsa da Paul herhangi bir şekilde cevap vermemiş ve uçmaya devam etmişti. O anda yapabileceği bir şey yoktu. Eğer gücünü en iyi şekilde artırmak istiyorsa o zaman kavrayışını artırması gerektiğini biliyordu ancak normal bölgelerde zaman kaybedemezdi.

 

Bulacağı test onun gücünü büyük bir miktarda artırmalıydı. Normal bir miktardaki artış yalnızca zaman kaybıydı.

 

“Bak şurada… Bir saniye, orası da neresi?”

 

Spadia şaşırmış bir sesle konuştuğunda Paul de gözlerini çevirmişti. Spadia’yı şaşırtan yere baktığında kendisi de şaşırmıştı.

 

Yaradan Yetiştirme Zindanı bazı yerlerde garip bölgelere sahip olsa da bu bölgelerin hepsi doğal yerlerdi ve hiç insan eli değmişe benzemiyorlardı. Ancak altı elementin manasının yayıldığı bu yer devasa bir arenaydı!

 

Bu arenanın taş duvarlarında kırıklar olması eski olduğunu gösteriyordu. Ama burada ne arıyordu? Neden Yaradan Yetiştirme Zindanında böyle bir yer vardı?

 

“Bir arena. Diğer yerlerden farklı ve içinde altı elementin gücüne sahip. Mükemmel. Bu yer işime yarayabilir!”

 

Paul yüzünde bir gülümsemeyle birlikte Arenaya uçarken Spadia onu durdurmamıştı. O da Paul gibi hissediyordu ve bu yer Paul’ü gerçekten güçlendirebilirdi.

 

“Dikkat-”

 

Arenanın sınırlarına girdiği anda birden Spadia’nın sesi kesilmiş ve bu Paul’ü şaşırtmıştı. Sonrasında, vücudunu saran mana ve yasa enerjisinin tamamen kaybolduğunu fark etmişti.

 

“Ah, ne oluyor!?”

 

Aynı anda, birden kanatları da geri çekilmiş ve vücudundaki güç tamamen yok olmuştu. Mana çekirdeğini hissedemiyordu. Ruh gücünü hissedemiyordu. Yasa enerjisini hissedemiyordu. Hatta kan soyunu bile hissedemiyordu. Fiziksel gücü haricinde hiçbir şeyi kalmamıştı.

 

“Poof!”

 

Katliam manası dağıldığından vücudunu saran kıyafetler yok olmuştu. Aynı zamanda vücudundaki dövmeler de silinmişlerdi. Göğsündeki siyah taç da, boynundaki kolye de ortada görünmüyordu.

 

Sonrasında siyah bir pantolon üzerinde belirse de üst vücudu ve ayakları açıkta kalmışlardı. Saçını bağladığı bant bile ortadan kaybolmuştu ve beline kadar uzanan saçları salınmışlardı.

 

“Tüm gücüm kesildi. Kan soyumun enerjisi kesildiğine göre iyileşme gücüm de azaldı demektir. Gözlerim artık eski görüş yeteneklerine sahip değiller. Fiziğim dışında her şey gelişime başladığım zamanla aynı.”

 

Paul o anda garip hissediyordu. Daha önce hiç böyle bir durumda olmamıştı. Büyü veya yasa enerjisi kullanamadığı durumlar olmuştu ancak o zamanlarda bile bu enerjileri vücudunda veya dışarıda hissedebiliyordu. O anda ise hiçbir enerji kırıntısı sezemiyordu.

 

Vücudu bir ölümlününki gibiydi. Boştu ve güçlü görünse de gerçek gelişimcilerin karşısında bir şansı yoktu. O anda gerçekten zayıf olduğunu hissediyordu.

 

“Tak. Tak. Tak.”

 

O sırada, birden sert ayak sesleri arenada yankılanmaya başlamıştı. Paul gözlerini çevirdiğinde arenada kendisi dışında birinin daha belirdiğini görmüştü.

 

Bu kişi kendisi gibi basit bir siyah pantolon giyiyordu. Kısa ancak dolgun siyah sakallara ve bir bıyığa sahipti. Siyah saçları da aynı şekilde kısalardı. Siyah gözleri kısık bir şekilde Paul’ü süzüyordu.

 

Adam biraz yaşlı görünse de vücudu Paul’ünkinden bile daha anormaldi. Basitçe her bölgesi kaslarla kaplıydı ve anormal bir güce sahip olduğu aurası olmasa da belliydi. Ancak sakin havası Paul’e o kadar fazla bir tehlike hissi vermiyordu.

 

“Burada biraz işim olacak gibi… Her neyse. Buna değecektir. Kim olduğunu düşünürsek…”

 

Yaşlı adam kendi kendine bir süre mırıldandıktan sonra dövüş için pozisyonunu almıştı. Ona bakan Paul de pozisyonunu almıştı ve bekliyordu. O anda olduğu duruma biraz alışması gerekiyordu ve ilk saldırıyı yapamazdı. Hem, rakibinin fiziksel güç bakımından kendisiyle yarışabileceğini düşünmüyordu.

 

“Beni fazla küçük görme evlat.”

 

Yaşlı adam hafifçe konuştuktan sonra sessizleşmiş ve derin bir nefes almıştı. Sonrasında, birden Paul onu gözlerinin önünden kaybetmişti.

 

“İlk olarak, fiziksel güç bakımından seninle eşitim.”

 

Bam!

 

Yaşlı adam birden önünde belirdiğinde Paul tepki verememiş ve karnına sert bir yumruk yemişti. Aynı anda, arenada hızla geri fırlamıştı.

 

“İkincisi, aynı gücü kullanmasam da bu dövüşü kazanabilirim.”

 

Adam onun fırladığı yerde kendisinden önce belirmiş ve tek eliyle Paul’ü tutup yere yapıştırmıştı. Başı hızla yere çakılan Paul o anda bu adamın hızı yüzünden şok olmuştu.

 

“Aaaarrghh!!!”

 

Paul iki elini yere yerleştirip adama zorla karşı gelerek kalktıktan sonra adam hızla geri çekilmişti. Herhangi bir büyü veya yasa enerjisi kullanmasa bile saniyeler içerisinde oldukça hızlı hareket edebiliyordu. Bu Paul’ün bile yapamayacağı bir şeydi.

 

“Lanet olsun, kimin nesisin sen?”

 

Paul alnından akan kanı silerken sormuştu. Adam ise hafifçe gülerken yeniden dövüş pozisyonuna geçmişti.

 

“Adım Klein. Beni Yaşlı Klein olarak çağırabilirsin. Bu yer bir testten çok bir eğitim yeri olduğundan ben kendi bilincime sahibim. Fark etmişsindir zaten.”

 

“Bir eğitim yeri mi? Burası mı?”

 

Paul tek eliyle arenayı göstererek konuşurken gerçekten şaşırmıştı. Bu yer bir eğitim yerinden çok bir tuzağa benziyordu. Ne büyü ne de yasa enerjisi kullanabiliyordu. Hatta kan soyunu ve ruhunu bile kullanamıyordu. Burada ne öğrenecekti ki?

 

“Evet. Bir eğitim yeri. Gücün ne olduğunu öğreneceğin eğitim yeri.”

 

“Neden bah-”

 

Paul bir kez daha sözlerini yarıda kesmek zorunda kalmıştı. Nedeni? Yaşlı Klein bir kez daha önünde belirmiş ve sıkılı yumruğunu direkt olarak yüzüne doğru fırlatmıştı.

 

“Ha!”

 

Kollarıyla yüzünü korumaya çalışan Paul hızlı yumruk varmayınca geri kaçınmak istese de o anda karnına bir yumruk yemişti. Bu yumruk onu bir kez daha geri fırlatırken Yaşlı Klein’ın sesi aklında çalıyordu.

 

“Paul Veussia, daha önceki dövüşlerinde kaç kez Habis Tanrı Çekirdeğinin avantajlarıyla kazandın?”

 

Bam!

 

Paul’ün çenesine sert bir yumruk gelmiş ve onu havaya fırlatmıştı. Aynı anda, Paul bir süreliğine sarsılmış ve hareket edemez olmuştu.

 

“Kaç kez kan soyunun gücüyle kazandın? Kaç kez özel ruhun ve zindanda kazandıkların sayesinde kazandın?”

 

Bam! Bam!

 

İki avuç yere düşen Paul’ün omuzlarına inmiş ve kemiklerini parçalamıştı. Kollarını hissetmeyi anında bırakan Paul yeri tekmeleyerek uzaklaşmaya çalışsa da geç kalmıştı.

 

“Kaç kez mirasın sayesinde kazandın? Kaç kez anormal fiziksel gücün yüzünden kazandın? Kaç kez özel silahların yüzünden kazandın?”

 

“Pu!”

 

Sert bir yumruk göğsüne çarpıp onu arenanın duvarlarına gömerken Paul bir ağız dolusu kan kusmuştu. O anda görüşü dağılmaya başlamıştı ve Klein’ı üç adet görüyordu.

 

“Tüm dövüşlerinde karşı tarafın üzerinde bir avantajın vardı. Bu yüzden güçlü olduğun yanılgısına kapıldın. Asla gerçek, zorlu bir dövüşü yaşamadın. Asla seninle aynı şartlara, hatta senden daha iyi şartlara sahip olan birine karşı dövüşmenin heyecanını ve endişesini yaşamadın. Heh heh…”

 

Yaşlı Klein Paul’ün boynundan tutup onu duvardan çıkardıktan sonra Paul’ü hızla arenanın merkezine geri fırlatmıştı. Darbe yüzünden biraz da olsa bilincini kazanan Paul zar zor ayağa kalkarken Yaşlı Klein ona yaklaşmaya devam ediyordu.

 

“Sana eşit şartlarda olan bir dövüşü nasıl kazanacağını, gerçek gücü öğreteceğim. Bunun için ise tam anlamıyla ‘ölümüne’ çalışacaksın. En sonunda ise gerçek gücün ne olduğunu anlayacaksın.”

 

Boom!

 

Yaşlı Klein iki yumruğunu sıkıp birbirlerine vurduğunda ortaya çıkan gür ses tüm arenada yankılanmıştı. Zar zor eski pozisyonuna geri dönen Paul Yaşlı Klein’a bakarken gözlerinde savaş arzusu parlıyordu.






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 46883 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr