429.Bölüm - Göz Korkutma

avatar
5653 22

Kara Büyücü - 429.Bölüm - Göz Korkutma


“Burada neler oluyor!?”

 

Bağıran kişi gür sakallı, orta yaşlı bir adamdı. Güçlü bir vücuda sahip olduğu üzerine giydiği cübbeden kolayca belli olan adamın kaşları çatıktı.

 

“Efendim, burada tam olarak neler olduğunu açıklayabilir misiniz acaba?”

 

Konuşan kişi Clad’dı. Ancak o, yanındaki orta yaşlı adam ve sessiz kalan yaşlı bir adamın hepsi aynı soruyu soruyormuş gibi görünüyorlardı. Paul bu sorunun kendisine yönlendirildiğinin farkındaydı.

 

“Bir tekniği denerken aşırı yükleme gerçekleşti. Bir sıkıntı yok…”

 

“Bir sıkıntı var!”

 

Paul’ün sözünü bağırarak kesen kişi sakallı orta yaşlı adamdı. Gözlerinde öfkeli bir ifade olan orta yaşlı adam bağırırken Büyük Aziz seviyeli aurası etrafı titretiyordu.

 

“Bu aşırı yükleme yüzünden evin bölgesindeki mana akışı değişti ve birçok ölümlü mana akımı yüzünden bayıldı. Zayıf öğrencilerin bazıları bir süre gelişime devam edemeyecek seviyeye geçtiler! Hepsi senin bu ‘deneyin’ yüzünden oldu!”

 

Bu adamın bağırışı üzerine Clad’ın yüzü ekşise de bir şey dememişti. Çünkü o da Paul’ün yaptığının biraz aşırı olduğunu düşünüyordu. Hem, bu orta yaşlı adam onun düşmanı olan 4.Büyüktü ve yaşlı adam da 2.Büyüktü. Yani Paul’e karşı durmazsa ikisine birden karşı duracaktı. Bundan o kadar çekinmiyordu, sonuçta zaten rakip sayılırlardı. Ancak bir yabancı için aileye karşı geldiği duyulursa aile içindeki itibarı düşerdi.

 

“Oh? Bu işi nazik bir özür ile kapatmak istemiştim ama bana epey öfkelisiniz ha?”

 

Clad’ın herhangi bir şey demediğini fark eden Paul eğer şimdi kendisini savunmazsa planlarını değiştirmek zorunda kalacağının farkındaydı. Clad ve diğerlerine kendisinin basitçe ezilemeyecek birisi olduğunu göstermeliydi.

 

“B-b-b-b-am!”

 

Paul’ün aurası etrafa yayılmaya başlarken gökyüzünde patlama sesleri yankılanmaya başlamıştı. O sırada, Paul’ün altın renkli gözleri üçlüye dikilmiş ve nefeslerinin bir anlığına kesilmesine neden olmuştu.

 

“Yalnızca bir tekniğin geri seken enerjisi yüzünden bayılacak kadar zayıf birkaç öğrenci için bana saygısızlık gösterdiğinize göre benim de kendi saygımı çekmeme bir şey demezsiniz değil mi? Başında beri sizlerle iyi bir bağ kurmaya çalışıyorum ama şimdi bunu bozan sizsiniz. Yani ustam da bir şey demeyecektir.”

 

“Woosh!”

 

Paul’ün sırtından bir çift saf beyaz kanat fırlamıştı. Işığın Kutsal Fiziği anka formunun da renk değiştirmesine neden olduğundan kanatların da renk değiştirmesi normaldi. Ama Paul’ün o anki görüntüsü Clad’ın da dahil olduğu üçlü için şok ediciydi.

 

“K-Kanatlar… Bu yarı anka formu!”

 

Saf soyların arasında bile kan soyu farkı olurdu ve yalnızca en saf kan soyuna sahip olanlar yarı anka formuna geçebilirlerdi. Saf beyaz kanatlar bu formun bir kanıtıydı ve ana ailede bile böyle bir soya sahip olan öğrenciler dâhiler olarak görülürlerdi.

 

“Kaybolun! Hâlâ eşim buraya varmadığı için mutlu olmalısınız. Çünkü geldiğinde onu karşılayan şeyin yıkılmış bir ev ve onlarca ölü vücut olmasını istemiyorum. Bugünden sonra bahçeme izinsiz adım atmaya cüret eden bir kişi bile olursa onu en acımasız yollarla öldürürüm ve ailenin benim tarafımı tutacağından emin olabilirsiniz!”

 

“Gulp.”

 

Paul’ün sözleri üzerine üçlü yutkunmuşlardı. Paul’ün söyledikleri doğruydu. Eğer onlar ölürse aile elbette daha saf soya sahip olan kişinin yanını tutacaktı. Peki onları öldürebilecek güce sahip miydi? Elbette sahipti. Paul de Büyük Aziz seviyedeki bir gelişime sahipti ve kan soyu da, teknikleri de daha üstündü. Yani üçünü öldürmesi mümkün olmalıydı.

 

“Kaybolun!”

 

Paul bir kez daha bağırdığında üçü de kendilerine gelmiş ve bahçeden hızla uzaklaşmışlardı. Paul ise onların arkasından bir süre baktıktan sonra aurasıyla kanatlarını geri çekmişti. Cehennem Çukurunu oluşturup geliştirmesi gerekiyordu ve bu ailenin işleriyle daha fazla uğraşamazdı. Zaten Cehennem Çukurunu oluşturduktan sonra da aileye ‘doğal’ zararlar vermek için uğraşması gerekecekti.

 

 

Paul’ün ilk deneyinden sonra mana akışı birkaç kez daha bozulsa da büyüklerden hiçbiri onu rahatsız etmeye cüret edememişti. Hepsi Paul’ün o günkü sözlerini hatırlıyorlardı ve ölüme isteyerek gitmeyi düşünmüyorlardı.

 

Ama mana akışının bozulması ciddi bir sorundu. Bu yüzden bir süre sonra, İlk Büyük olaya el atmayı düşünmüştü. İlk Büyük sürekli kapalı kapı eğitiminde sayıldığından Paul’ün gelişi hakkında haberi yoktu ve mana akışındaki bozulmanın doğal bir olay yüzünden olduğunu düşünüyordu.

 

Bu yüzden ilk tepkisi vücudundaki mananın büyük bir bölümünü Paul’ün denemelerini yaptığı bölgeye gönderip o bölgedeki manayı zorla düzene sokmaya çalışmak olmuştu. Ancak o gün, Paul hâlâ evindeydi ve bu bir sıkıntı oluşturmuştu.

 

Paul anında olduğu yeri sarmalayan manayı hissetmiş ve kaşlarını çatmıştı. Bu mananın yoğunluğu kendisininkinden zayıftı ancak miktarı oldukça yüksekti. Çevredeki manaya olan etkisine de bakıldığında bu mananın sahibinin bu bölgedeki bozulmayı düzeltmeye çalıştığını anlayabiliyordu.

 

Ama kendisinin bu bozulmaya ihtiyacı vardı. Cehennem Çukurunu en ‘mükemmel’ forma ulaştırmak için farklı mana koşullarını deniyordu ve bu bozulma yapay bir şekilde yaratılmıştı. Şimdi bu mananın sahibi onun elinden deneme şansını çalıyordu.

 

“O üçü buna cüret edemezler ve güçleri de zaten yetersiz görünüyor. Yani bu kişi ailenin başı olabilir. Hmph. Biraz kargaşa çıkarmak için iyi bir fırsat, değil mi?”

 

Paul’ün yüzünde kurnaz bir gülümseme belirirken bir huzme katliam manası vücudundan ayrılmış ve mana akışının kaynağına doğru ilerlemeye başlamıştı. Doğasını saklayarak ilerleyen mana huzmesi kısa sürede 1.Büyüğün evine ulaşmış ve içeriye dağılmıştı.

 

O sırada 1.Büyük vücudundaki manayı yenilemeye çalışıyordu. Mana çekirdeğine güvenerek vücudundaki manayı yenileyebilirdi ama bu uzun zaman alırdı. Bu yüzden dışarıdaki manayı da çekmesi gerekmişti. Elbette, o manayı içine çekerken fark edilmeyecek miktardaki katliam manası da vücuduna girmiş ve çekirdeğinde toplanmaya başlamıştı.

 

“Pu!”

 

Birinci Büyük bu garip mana yığınını fark ettiğinde mana çekirdeği çoktan yıkılmanın eşiğine gelmişti. Yıkıcı bir doğaya sahip olan katliam manası diğer büyükler haber vermeye çalışan Birinci Büyük bunu yapamadan önce onun hayatını sonlandırmıştı. En kötüsü, Birinci Büyük kapalı kapı eğitimine girerken kimsenin onu rahatsız etmemesini söylediği için cesedi birkaç yıl boyunca burada yalnız bir şekilde bekleyecekti…

 

 

Sonraki gün, genç ve güzel bir kadın kucağında bir kediyle birlikte şehre adımını atmıştı. İçeriye girdiği anda etrafındakilerin ilgisini çeken bu genç kadın birçok kişinin gözlerini ondan alamamasını sağlayan bir güzelliğe sahipti. Kucağındaki kedi ise büyülü canavarlarla yarışabilecek bir asilliğe sahip görünüyordu.

 

Bu genç kadın Aleena’ydı ve kucağındaki kedi de Grim’di. İkili dış dünyadaki hazırlıklarını bitirmişlerdi ve şimdi Paul ile buluşmaları gerekiyordu. Planın geri kalanı Paul’ün işi olacaktı ve herhangi bir şekilde karışmamaları gerekiyordu.

 

“Pardon.”

 

“E-evet?”

 

Aleena yoldan geçen bir genç adamı durdurduğunda parlak kıyafetlerin içerisindeki genç adam birden heyecanlanmıştı. Kendisi şehirde köklü bir aileden geliyor sayılsa da her gün böyle bir kadın göremezdi. Eğer yapabilirse onunla biraz yakınlaşmayı elbette istiyordu.

 

“Guren Ailesi’nin bölgesi neresi acaba?”

 

“Ah, bu yoldan, hanımım.”

 

Ancak kadının ağzından ‘Guren Ailesi’ lafı çıktığı anda tüm düşünceleri değişmişti. Ana Aileye direkt soy adıyla hitap etmek yalnızca Ana Aileden olan kişilerin yapabileceği bir şeydi. Ana Ailenin saf soyundan birisiyle karşılaştığında en ufak flörtlü davranış bile ölüm cezasına çarptırılmasına neden olabilirdi.

 

“Teşekkürler.”

 

Aleena genç adama hafifçe gülümseyerek başını salladıktan sonra yola koyulmuştu. Grim ise ilerledikleri yollara keskin bakışlar atıyordu. Sanki her yolu ezberlemeye çalışıyormuş gibiydi.






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 46883 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr