[Respy Notu]: Bu bölümü dcde beni fazladan bölüm atmaya ikna eden delibela’ya ithaf ediyorum.
547.Bölüm – Bir Neslin Dünyası, Umut
Devasa bir uzay gemisinin içindeki 13.Antrenman Alanında, gümüş renkli ve yalnızca rütbeli askerlerin giyebileceği bir kıyafet giyen orta yaşlı bir adam sert adımlarla etrafı dolaşıyordu. Uzay gemisinde ilk açılan 12 Antrenman Alanına sonradan eklenen bu alan yalnızca en garip ve farklı yeteneklere sahip olan kişiler için açılmıştı ve onların eğitiminden sorumlu olan kişi de yine garip bir yeteneğe sahip olan bu adamdı.
Rütbeli asker elindeki saate bakarken yürümeye devam etmiş ve birkaç dakika sonra başını kaldırıp bağırmıştı. “Herkes, 20 dakikalık istirahat! Allen, sen elindeki silaha 20 devir daha yaptırmadan bir yere ayrılmıyorsun.”
Onun bu sözlerinin üzerine köşede elinde bir silahla duran Allen dışında herkes gülümseyip ortadan kaybolmuşlardı. Gümüş renkli saç ve gözlere sahip olan Allen ise elindeki enerji tabancasının kabzasını sıkarken derin bir nefes almıştı.
“Sakin ol Allen… sakin ol.” Allen kendi kendine mırıldanıp kendisini sakinleştirirken bir yandan da bir kez daha yeteneğini kullanmış ve elindeki tabancanın içindeki tüm enerjinin kaybolmasını sağlamıştı. Enerji bataryasını hızlı bir hareketle yeniden değiştirdikten sonra bu hareketi 20 kez tamamlaması toplamda 15 dakikasını almıştı ve düzgünce dinlenmek için yalnızca 5 dakikası kalmıştı.
Uzay Gemisi, Umut. Allen’in doğup büyüdüğü yerdi. Öğrendiklerine göre 30 yıl önce kalkan bu gemi insanların sahip oldukları güçleri tamamen kötüye kullanıp tüm evreni bozan bir hareket yapmalarından sonra birkaç akıllı kişi tarafından yapılmış ve 12 Milyar kişi gemiye bindirilmişti. Bu sayı yüksek görülebilirdi ancak o zamanlarda evrene yayılan insanoğlunun sayıları çoktan 20 haneli sayılara varıyordu ve 12.000.000.000 oldukça az bir miktar sayılabilirdi.
Bu uzay gemisine verilen isim içinde yaşayan kişilere bir ‘Umut’ olması için verilmişti. Ve sırf bu yüzden ‘Umut’ nesli olarak bilinen ve uzay gemisinin içinde doğup büyümeye başlayan nesil özenle güçlü savaşçılar olmak üzere yetiştiriliyorlardı.
“Yeteneğimi daha çevik bir hale getirmem gerekiyor.” Beş dakika hızlıca geçmiş ve herkes geri dönerken Allen de oturduğu yerden kalkıp yeniden tabancayla çalışmaya başlamıştı.
Umut gemisindeki herkes, zayıf veya garip de olsa bir yeteneğe sahiplerdi. Bu yetenekler basitçe vücutlarının bir parçasının şeklini değiştirmek olabilirdi veya hafifçe renk değiştirmek olabilirdi. Bu tip yetenekler basit yetenekler olarak biliniyorlardı ve o kişiler özel eğitim almadıkları sürece normal siviller sayılıyorlardı.
Farklı elementleri veya eşyaları kontrol edebilen veya kişiyi farklı yollarla güçlendirebilen askeri yeteneklere sahip olan kişiler özenle eğitiliyor ve güçlü askerler olmaları sağlanıyordu. İki tarafa da uymayan garip yetenekler ise gelecekleri bulanık bir şekilde bırakılıyorlardı ve Allen bunlardan birisiydi.
“Sıfırla.” Allen’in mırıldanışının üzerine tabancanın bataryasındaki enerji sıfırlanmış ve Allen bir kez daha bataryayı değiştirmişti. Allen’in yeteneği ‘Sıfırla’ bir şeyi geçici bir süreliğine başlangıç haline getiriyordu. Aslında ‘geri sar’ gibi bir ismi olsaydı daha mantıklı olurdu ancak yetenek yalnızca Allen ‘Sıfırla’ dediğinde aktifleştiği için ismi de böyle kalmıştı.
“Şu anda bataryaların eski hallerine gelmeleri beş dakika alıyor. Bu o kadar da iyi bir süre değil.” O anda Allen’in geri sarabildiği süre yalnızca 2 gündü. Yani bir şeyleri 2 gün öncesine sarabiliyordu ama bu şeyler yalnızca 5 dakika daha 2 gün önceki formlarında kalıyorlardı. Bu yetenek savaşırken o kadar işe yarar değildi ve düşmana karşı kullanılırsa onu geçici bir süreliğine yarasız formuna bile değiştirebileceğinden Allen yeteneğini silahlar üzerinde kullanmaya çalışıyordu.
Her gün yeteneğiyle silahları kullanmak uzun bir süre önce onun rutini olmuştu ve Allen diğerleriyle birlikte sessizce çalışmaya devam etmişti.
…
Askeri eğitim her hafta 6 gün boyunca devam eder ve 7. Gün askerler için bir dinlenme günü olurdu. O gün 6.gündü ve eğitim bittikten sonra Allen rahat bir şekilde evine gitmişti. Uzay gemisi Umut’ta neredeyse herkes aynı yaşama şartlarına sahipti çünkü uzay gemisinin daha fazla büyüyebileceği bir yer yoktu ve birisinin lüks bir ev yapabileceği yere 20 kişinin yaşayabileceği tek odalı evler yapılabilirdi. Bu yüzden uzay gemisindeki en güçlü kişi olan Kaptan dahil herkes tek odalı ufak evlerinde yaşıyorlardı.
Allen’in odasında yalnızca her odada genel olarak bulunan mobilyalar vardı. Bir yatak, bir dolap, bir masa ve bir sandalye. Her 20 oda tek bir ortak mutfak kullanıyordu ve bu mutfak genelde 10 oda büyüklüğünde olurdu. Umut oldukça büyük olsa da yarısından fazlası tarım ürünleri ve hayvancılık için kullanılıyordu ve bu mutfaklar her zaman dolu olurlardı.
Allen gelirken mutfağa uğramış ve oraya önceden bırakılan hazır yemeklerden birini almıştı. Onun bulunduğu oda grubundaki 2 kişi aşçı olmaya çalışıyorlardı ve yeni yemekler yapmayı denedikten sonra yalnızca denemek istediklerini alıyor ve kalanları mutfağa bırakıyorlardı. İsteyen onları gelip alabiliyordu ve bu Allen’in yemek yapmaya ihtiyaç duymamasını sağlıyordu.
“Eğer-” Allen yemeğinden bir lokma alırken düşüncelere dalacaktı. Ancak tam o anda, birden ayaklarının altındaki zemin titremişti. Bu Allen için farklı bir histi çünkü Umut neredeyse hiç sallanmazdı. Yalnızca motor odası biraz tehlikeli bir yer sayılırdı ve onun dışında her yer oldukça sağlam ve sallantısız bir zemine sahipti.
“Hey! Neler oluyor?”
“Bu titreme de ne? Gemiye bir şey olmuyor değil mi?”
Dışarıdan gelen sesleri duyan Allen yemeğini olduğu gibi bırakıp dışarıya çıkmıştı. Görünüşe göre titreyişi hisseden tek kişi kendisi değildi çünkü kısa bir sürede genel meydan olarak bilinen bir yerde birçok kişi toplanmaya başlamıştı. Allen de hızlıca onlara katılmıştı.
Yaklaşık on dakika içinde on milyondan fazla kişi genel meydanda toplanmıştı. Ve o anda, birden genel meydanın ortasında yuvarlak bir platform belirmiş ve bir figür bu platformun üzerinde belirmişti. Bu figür kısa sarı saçlara ve parlak sarı gözlere sahip bir kadına aitti. Gümüş kıyafetler giyen bu kadının omzunda onun bir Mareşal olduğunu belirten bir simge vardı.
“Mareşal Eldian!” Bu kadın Umut’taki askeriyenin zirvesi ve Umut’un lideri Kaptan Orwell’in sağ kolu Mareşal Eldian’dı. Yeteneği veya gücü bilinmiyordu ancak bu güzel kadının tek başına tüm güçlerini kullanan 10 generali neredeyse ölene kadar dövdüğü yayılmış bir bilgiydi. Onu o zaman durduran kişi Kaptan Orwell’di.
“Herkes sessiz olsun. Kaptan Orwell bir açıklama yapacak.” Mareşal Eldian konuştuğu anda herkes sessizleşmiş ve gözlerini ona çevirmişti. Aynı anda, Mareşal Eldian bileğindeki bir bilekliği çıkarmıştı. Kaptan Orwell’in yüksek rütbeli askerlere direkt olarak emir vermesini sağlayan bu bileklikten çıkan bir holografik görüntüde o anda oldukça ciddi bir ifadeye sahip olan orta yaşlı bir adam olan Kaptan Orwell’in yüzü görünüyordu.
Hologram ortaya çıktığında birçok kişi heyecanlı olsalar da ses çıkarmamışlardı. Mareşal Eldian hâlâ emrini geri almamıştı ve ses çıkarırlarsa kesinlikle ağır bir ceza alırlardı. Bir sivil veya asker olmaları herhangi bir şey değiştirmiyordu.
“Dostlarım, bugün büyük bir gün.” Kaptan Orwell konuşmaya başlamadan önce oradaki herkesin yabancı olduğu bir gülümseme göstermişti. Nedense, Allen bu gülümsemede hafif bir heyecan görebiliyordu ve Kaptan Orwell gibi kendisini neredeyse hiç kaybetmeyen bir kişide bu heyecan oldukça garip görünüyordu.
“Uzay Gemisi Umut, 30 yıl önce evrenden ayrılıp gizemli bir bölgede ilerlemeye başladığından beri rota ve hız gibi kavramlar önemini kaybetmeye başlamıştı. Bunun karamsar bir düşünce olduğunu bilsem de ben bile büyük ihtimalle benden yüzyıllar sonraki nesillerin bile burada yaşamaları gerekeceğine inanıyordum.”
“Ancak bugün, en sonunda aradığımız şeyi bulduk.” O bu sözleri söylediğinde kalabalıktaki gençlerin çoğu bir şey anlamasalar da daha yaşlı olanların bazılarının gözlerinde yaşlar belirmişti. “Dostlarım, Uzay Gemisi Umut en sonunda bizlerin yaşayabileceği gerçek bir evrene giriş yaptı.”
Bundan sonra, emre rağmen tüm kalabalık birden tezahüratlar ve şaşkın ancak mutlu çığlıklarla dolmuştu.
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..