Bölüm 1: Genç Dante ve Daniel
Yemyeşil bir ormanda nispeten küçük bir köy...
Köyde yaşayanlar tarlalarını sürüyor hayvanlarını besliyorlardı. Çocuklar koşuşturuyor ellerindeki tahta kılıçlarla oyun oynuyorlardı.
Yine de sıradan görünen bu köyde insanların ellerinde ateşin yanması suyun hareket etmesi rüzgarın etraflarında dolaşması gibi şaşırtıcı olaylar görülebiliyordu. Bu dünyada insanlar 16. doğum günlerinde doğanın onlara bahşettiği elementi uyandırabiliyorlardı. Ayrıca elementlerini uyandıran insanlar o andan itibaren etraftaki manayı vücutlarına emebiliyor böylece vücutlarını güçlendirip çeşitli yetenekler kullanabiliyorlardı.
16 yaşına giren gençlerin manayı emebilmelerinin nedeni aslında zamanla karın bölgelerinde oluşan bir tür kristal nedeniyleydi.
Vücut güçlendikçe ve mana emildikçe kristal gelişirdi.
Kristal ilk oluştuğunda siyah rengindeydi. Geliştikçe sırasıyla kırmızı, turuncu, sarı, yeşil, mavi ve mor renklerini alırdı.
Yine de insanların büyük kısmının çekirdeği siyah renkte dururdu. Çünkü çekirdek geliştirmek oldukça zorlu bir süreçti. Bu küçük köyde sadece köy şefi kırmızı renkli çekirdeğe sahipti.
Çekirdeğin uyanışıyla beraber insanlar bir tür meditatif duruma girer uyandırdıkları elementi de vizyon şeklinde görürlerdi.
İnsanların büyük kısmı sadece tek bir elementi uyandırırken çok küçük bir kesim iki element uyandırırdı. Onlara adeta mücevher gibi davranılırdı. Bununla beraber daha fazla elementi uyandıran insanların varlığıyla ilgili masallar da anlatılırdı.
Ayrıca bilinmesi gereken diğer bir şey bu dünyada insan dışında bilinçli varlıkların ve vahşi canavarların da yaşamasıydı.
İnsanlar, elfler, cüceler, orklar, yarı insanlar ve iblisler toprakları kendi aralarında paylaşmışlardı. Ancak goblinler ve troller gibi bilinçli olup dünyanın geneline yayılmış yine de kendi topraklarına sahip olmayan canlılar da vardı. Canavarlarsa bu dünyanın herhangi bir yerinde görülebilirdi.
İnsanların büyük kısmı tek element uyandırsa da bu her ırk için aynı değildi. Örneğin elflerin tümü hava ve su olmak üzere iki element uyandırırdı. Elf Kraliyet ailesinden olanlarsa ışık elementine de sahip olurlardı. Başka hiçbir elf ışık elementini uyandıramazdı. Yine de ışık elementine sahip diğer canlılara da çok saygı duyarlardı.
Orklar, yarı insanlar ve cüceler ateş, su, hava, toprak, ışık ve karanlık elementlerinden birini uyandırabilecekken iblislerin tamamı da biri karanlık olmak üzere 2 en az iki element uyandırırdı. Bu durum özellikle iblislerin ve elflerin bu dünyadaki baskın ırklar olmalarına neden oldu.
Aslında bugün köyün dış kesimlerinde oturan bir çift ikiz kardeşin doğum günüydü. Kardeşlerin isimleri Dante ve Daniel idi. Avcı babaları ile yaşayan ikizlerden Daniel babası gibi sarı saçlara ve mavi gözlere sahipken Dante annesi gibi siyah saçlara ve gözlere sahipti. En azından babası öyle söylemişti çünkü annesi onlar doğduktan kısa bir süre sonra ölmüştü. Babası ise bebekleri çocukluğunu geçirdiği köye getirmişti. Babaları Frank, anneleri hakkında konuşulmasından pek hoşlanmazdı bu yüzden daha fazla bir şey bilmiyorlardı.
Daniel her zaman köy ahalisi tarafından sevilen ciddi, sorumluluk sahibi bir çocukken Dante daha çok yaramazlığıyla bilinirdi. Ayrıca babalarının öğretileri sayesinde kardeşler küçük yaşlarda kılıç kullanmayı öğrenmişlerdi.
Bugün ise o iki kardeş evlerindeki küçük odada karşılıklı oturup bağdaş kurmuş gözleri kapalı duruyorlardı. Çekirdeklerini ve elementlerini uyandıracaklardı. Yanlarında babaları Frank onları izliyordu.
Yaklaşık bir saat sonra kardeşlerden Daniel konuşmaya başladı.
"Baba anlaşılan su elementini uyandırdım."
Bunu duyan Frank gülümsedi ve " Bu harika evlat!" dedi.
Su yaşamın kaynağı olduğundan herkes tarafından saygı duyulan ve uyandırılmak istenen bir elementi.
Frank Daniel ile konuşurken Dante'nin oturduğu yerde terlediğini ve kafası karışmış bir şekilde beklediğini gördü.
"Oğlum iyi misin, senin elementin nedir?"
"Ah merak etme baba iyiyim. Elementine gelince... Elementim ateş baba."
İyi olduğunu söylemesine rağmen Dante tamamen şoktaydı çünkü uyanış sırasında vizyonunda yanan kırmızı alevin yanında kapkara bir sis bulutu da bulunuyordu. Bu karanlık elementin simgesiydi. Karanlık elementse iblislerle ilişkilendirildiği için hor görülür hatta nefret edilirdi. Bu nedenle ki Dante ikinci elementini söylememeyi seçmişti.
"Hahaha ateş elementiyle kolayca iyi bir avcı olabilirsin evlat. O canavarlar elementinle uğraşırken oldukça zorlanacak."
Gülmesine rağmen Frank Dante'de bir sorun olduğunu anlayabiliyordu ama bunu yorgun olduğu sonucuna vardı.
"Hadi gidin ve biraz dinlenin yarın seyyahlar köye uğrayacak o zaman av malzemelerini satmamız gerekecek dolayısıyla çokça çalışacaksınız. Şimdi ikinizde yatağa."
Babasının sözleriyle yatağına giden Dante o gece bir rüya gördü. Simsiyah bir yılan yine simsiyah saçlı bir kadını ısırıyor, onu öldürüyordu.
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..