Yine günlerden bir gün okulda kampüs turu yaparken değişik bir yer bulduk. Binaların arkasında uzun ince bir yol vardı.

Yol çamurluydu bu yüzden önceden geçenlerin ayak izleri vardı üstünde. Bir köpeğin ayak izi, iki tane insanın ayak izi ve...

Bu ne lan böyle.

Bir bataklık canavarı ayak izi vardı. İz kocamandı. Normal bir insanın ayağının 2 katı boyunda ve dinazor ayak izine benziyordu.

Biz hemen araştırmaya başladık. Az öteden darbuka sesleri geliyordu.

Yavaşça yaklaştık, yaklaştık. Orada bir kamp ateşinin etrafında oynayan 2 şey vardı. Bunlar bataklık canavarlarıydı.

Biri 3 metre diğeri 1,5 metre kadardı. Büyük olan kapalı kahverengi çamur, yoğun yosun ve dallardan oluşuyordu. Küçük olansa açık kahverengi ve biraz yosunluydu. Kafasındaki dallar boynuz gibiydi.

Küçük darbuka çalarken büyük oynuyordu. 

"Oh, yandan yandan." Büyük olan konuştu.

Bizde bunu görünce yanlarına gittik ve oynamaya başladık. İki saat kadar oynamışızdır herhalde. Onlarla vedalaşıp bir ara tekrar oynayak diye anlaştık ardından ayrıldık.

Şimdi sırada yeni hedefimiz vardı. Ondan sonra tekrar oynardık canavarlarla. 

Mutant Canavarların yaşadığı bölgeye sızacaktık.