“Tüm ailesi, çocukken bir trafik kazasında hayatını kaybetmiş!”
Bir oda. Bir koltuk. Bir masa; üstünde dokümanlar ve hemen ucundaki dalgalanan Türk bayrağı.
“Evet efendim!”
Masanın öbür kısmında duran; siyah askeri üniforma, kalp hizasında tuttuğu siyah kep ve hazır ol da bekleyen ince bedeniyle bir bayan.
“Başka bir kimsesi olmadığı veyahut onu almak istemedikleri için yetimhaneye gönderilmiş,”Konuşan kişi; iri yarı bedeni, siyaha çalan kahverengi gözleri, subay tıraşlı kafa, sinekkaydı yanaklar, üstündeki askeri üniforma ve sert bakışlarıyla bir adam.”sürekli olaylara karışmış. Daha doğrusu olaylar onun peşini bırakmamış.”
Önündeki dokümanlardan kafasını kaldıran adam, küllükteki sigarasını alıp derin bir nefes çekti,”Huff,”dumanın uzaklaşıp dağılmasını izledi. Dokümanlara tekrar odaklandı,”ne zaman birini dövse ardından ondan özür dileyip kendine zarar verirmiş!”tek kaşını havaya kaldırıp bayana baktı.
Adamla göz teması kurmaktan korkan bayan, zorla yutkunup,”Evet efendim!”dedi.
“Hmm,”dedi adam. Daha fazla bayana bakmadı,”on yaşına kadar yetimhanede; dövüşerek ve öğrenerek kaldıktan sonra ayrılmış! Kendine bir iş bulup orada çalışmaya başlamış!”Sigarasını tekrar tüttürdü,”Peki nerede çalıştığı neden yazılmıyor!?”
“Bilinmiyor efendim!”diyen bayan,”elimizden gelen tüm imkânlarla ardında kadar araştırdık! Ama birileri, onun çalıştığı yerin bilinmesini istemiyor, sanırım.”
“Sanırım!?”Bayana kısa bir bakış attı.
Titremekten kendini alıkoyamayan bayan,”G-Genel kanı, efendim!”kekeledi.
“Hoh,”Kafasını sallayan adam,”birkaç yıl sonra aniden askeri okula girmiş. Hızla yükselmiş; önce komando. Sonra bordo bereli. Kimse detayları umursamamış! Neden peki!?”
“Bilinmiyor efendim!”
“Tamam,”dedi adam.”onu bul! Ve bana getir!”
“Emredersiniz efendim!”Askeri selam veren bayan, arkasını dönmeden kapıyı aralayıp beraberinde kapıyı geri çekerek ayrıldı.
Elindeki dokümanları masaya bıraktı, sigarasını söndürdü. Koltuğuna yaslandı,”Barlas, demek! Ne onurlu bir isim. Ama içinde öyle mi!?”gözlerinde bir anlığına ürkütücü parlaklıklar yayılan adam, derin bir iç çekip kafasını iki yana salladı.
Koltuğundan kalktı, bedenini gerdi. Masanın üstündeki koyu siyah kepini alıp kafasına taktı,”Hadi bakalım, bir şeyler öğrenebilecek miyim?”kapıya yönelip dışarıya çıktı. Yanındaki hazır ol da bekleyen askere selam verip uzun koridorda yürüdü. Kavşaktan döndü, dış kapıya ilerleyip kapıyı açan askere baş selamı verdi.
Soğuk havadan derin bir nefes çekti, talim alanındaki kan ter içinde kalmış çaylaklara baktı. Kafasını çevirip yürümeye başladı, uzaklardaki ormanlık alana doğru.
Fazla büyük değil, fazla da küçük olmayan; dört bir yanı dağlarla çevrili, ormanın içine kurulmuş Özel Kuvvetler Talim Üssü.
Ormanın içine yürüyen adam, durup kafasını kaldırdı.’Yağmur’ Gökyüzü açık olmasına rağmen bunu düşündüğü gibi birkaç saniyenin ardından bulutlar toplanmaya başladı. Ve yağmur, toprakla buluştu.
Yüzünde bir gülümseme açtı. Ve hemen kaybolup yerine eski soğukluğunu bıraktı. Tekrar yürüdü, ormanın içine. Kimsenin olmadığı, girmesine izin verilmediği bölgeye. Birkaç dakikalık yürüyüşün ardından önüne bir patika çıktı, yolunu değiştirmedi. Düz devam etti. Ve tekrar patika çıktı.
Yerinde durdu, homurdandı. Etrafındaki ağaçlar ve zemin, un ufak olup etrafa savruldu,”Kes şunu!”
“Hadi ama,”Uzaklarda ağaçlarının tepesinden bir ses yankılandı; ince ve alayla dolu.”niye bu kadar sertsin hiç anlamıyorum? Hâlbuki az önce gülümsüyordun, hehe,”
Kaşları seğiren adam, ayağını kaldırıp ileriye bir adım attı. Ve ağacın tepesinde oturan; atkuyruğu şeklinde bağlamış olduğu, beline kadar uzanan kop koyu siyah saçlar, koyu mavi gözler, giydiği askeri üniforma ve kafasındaki koyu siyah keple yirmili yaşların başındaki bayanın karşısında belirdi.
Ağacın dallarından birine kondu, nazik gülümsemesiyle kendisini izleyen bayana baktı,”Görüşmeyeli bayağı olmuştu. Değil mi, Ay?”
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..