Bölüm 454 - Yine Karşılaştık

avatar
13912 33

King of Gods - Bölüm 454 - Yine Karşılaştık




Koyu kırmızı gemide, siyah cüppeli genç  – “Lin Tong” – ilginin merkezi haline gelmişti.

 

Demir Ejderha İttifakının dahileri soylu bu yeni yüz hakkında meraklılardı.

 

Sadece çok az sayıda insan Lin Tong’un hikayesini biliyordu.

 

İttifak Ziyafetindeyken Lin Tong, Cang Yuyue, Xu Zixuan ve Ao Yuetian’ın da içinde bulunduğu Dört Yıldızdan biriydi.

 

Bu jenerasyonda hiç kimse Lin Tong’la savaşmaya cesaret edemezdi. Fakat hem o hem de Cang Yuyue bir başkasının şanı için basamak taşları haline gelmişlerdi ve o kişi şu anda, onlara çok uzakta olmayan dağın üzerinde duruyordu.

 

“Zhao Feng, son seferde kaybetmiş olmama rağmen, Kızıl Ay Mirasından döndüğüm gibi intikamımı alacağım senden.”

 

Lin Tong’un siyah gözleri çarpık, gizemli ve karanlıktı.

 

Havaya soğuk bir zihinsel enerji aurası yayıldı ve yakındaki seçkinlerin kalplerinin ürpermesine neden oldu.

 

Aynı anda Kan Ceset Sarayı Lordu köşesine çekildi. Zhao Feng’in o zamanki genç olduğundan emindi artık. Lin Tong’un “savaşma bahanesini” düşündü ve başını salladı, “Sen onun rakibi olamazsın.”

 

Lin Tong’un yüz ifadesi donmuştu ve şaşkınlık içindeydi, gözlerinden isteksizliği okunuyordu.

 

Ama, önünde duran bu kişi Demir Ejderha İttifakının dört hükümdarından biriydi ve Kızıl Ay Şeytani Mezhebinin bir Koruyucusuydu.

 

Hiç kimse, Kan Ceset Sarayı Lordunun söylediklerini sorgulamaya cesaret edemezdi. Bilgisi ve deneyimi, Bulut alanının standartlarının üstündeydi.

 

Lin Tong bir şey söylemek üzereyken, mavi saçlı genç aniden döndü ve yüzünde bir gülümsemeyle gemiye doğru baktı.

 

Gerçek Ruh Alemi seviyesindeki uzmanları görme kabiliyetleri aşırı derecede hassastı ve bu sahneyi gördüklerinde, kalpleri titredi.

 

Gencin(Z.F.) sol gözü okyanus kadar genişti. Zhao Feng’in hareketleri doğal olarak İhtiyar Su’nun dikkatini çekti.

 

“Görünüşe göre iyileşmem çok fazla dikkat çekti.”

 

İhtiyar Su iç çekti fakat Zhao Feng, İhtiyar Su’nun bu dediklerinin doğru olmadığını biliyordu.

 

Zhao Feng Demir Ejderha İttifakına meydan okumuştu.

 

Kan Oraklı Kasap, On Sekizinci Çekirdek Kıdemli, Onuncu Çekirdek Kıdemli, bunların hepsi Zhao Feng yüzünden ölmüştü.

 

Zhao Feng’in Demir Ejderha İttifakını tehdidi, yüksek kademelerin dikkatini çekmişti.

 

Zhao Feng’i şaşırtan şey birden fazla tanıdık yüz görmesiydi.

 

Zhao Feng’in Kan Cesedi Koruyucusuna dair derin bir izlenimi olduğu açıktı. Kızıl Ay Mağarasındaki savaşları tehlikeli olmasının yanı sıra zeka ve cesaret gerektiriyordu.

 

Lin Tong da iki yıl önceki İttifak Ziyafetindeki güçlü düşmanlarındandı.

 

O zamanlar Cang Yuyue, Lin Tong ve Zhao Feng bir “üç partili ayrılık” oluşturmuşlardı.

 

“İhtiyar Su, sen Ejderha Öldürme İttifakı üyelerini alıp geri çekil. Ben biraz bu adamlarla eğleneceğim.”

 

Zhao Feng gülümsedi. Uyandıktan sonra şişkinlik hissi ve ağrıları çok hafiflemiş ve sol gözünün boyutlarındaki gölet neredeyse on metreye ulaşmıştı.

 

Soyu öncekine kıyasla kontrol edilebilirdi ve tam anlamıyla yeni bir seviyeye ulaşmıştı.

 

“Tamam, ben geri çekilmeyi organize edeceğim. Sen de dikkatli ol.”

 

İhtiyar Su, az da olsa Zhao Feng’in gücünü biliyordu ve teklifini geri çevirmedi. Sonuçta Demir Ejderha İttifakı oldukça güçlüydü ve İhtiyar Su’nun dışındaki Ejderha Öldürme İttifakı üyeleri yalnızca Zhao Feng’in yoluna çıkarlardı.

 

Shua!

 

İhtiyar Su’nun silüeti dağdan kayboldu. Ejderha Öldürme İttifakı üyeleri hızlıca gözden kaybolurken, vadi boyunca İhtiyar Su’nun sesi yankılandı.

 

Dağda kalan tek kişi Zhao Feng di. Mavi saçları rüzgarda dalgalanırken, ellerini başının arkasına koydu ve yüzünde bir gülümseme belirdi.

 

“Saray Lordum, Ejderha Öldürme İttifakının köpekleri geri çekiliyor.”

 

“Hmm? Görünüşe göre, onları koruması için geride bir kişi bırakmışlar.”

 

Koyu kırmızı gemi kargaşanın içine girdi.

 

Gerçek Lord seviyesindeki İhtiyar Su da dahil olmak üzere Ejderha Öldürme İttifakından herkes geri çekildi fakat mavi saçlı genç arkada kaldı ve yaklaşan gemideki insanlara doğru kendinden emin bir şekilde baktı.

 

Bu sahne Lin Tong’un kalbinin ürpermesine neden oldu. Zhao Feng hangi seviyedeydi acaba şimdi? Lin Tong, Zhao Feng’i ve onun okyanusa benzeyen aurasını tam anlamıyla göremiyordu.

 

Zhao Feng’in gösterdiği ufak bir cesaret, Lin Tong’un iç çekmesi için yeterli olmuştu.

 

Aynı durumda kendisi olsaydı, arkasına bakmadan olabildiğince hızlı bir şekilde kaçardı.

 

Geçmişteki düşmanı bunun yerine arkada kalıp, kendinden emin bir şekilde onlarla yüzleşmeyi seçmişti.

 

Bu cesurluk sadece Lin Tong’u değil gemideki gemideki diğer uzmanları da sarsmıştı.

 

“Ne kadar da kibirli bir velet. O sadece bir vagonun önündeki ufak bir karınca.”

 

“Saray Lordum, hemen bu veledin işini bitirmeliyiz. Ejderha Öldürme İttifakı çok uzaklaşamadı.”

 

Gemideki Gerçek Ruh Alemi yetiştiricileri kızgınlık ve öldürme arzusuyla doluydu.

 

Zhao Feng’in hareketleri onları kudurtmuştu.

 

Kan Ceset Sarayı Lordunun yüz ifadesi alevlendi. Fakat nefret ve öldürme arzusuyla dolmasına rağmen, hemen saldırmadı.

 

“Hehe, Kan Cesedi Koruyucusu, birbirimizi uzun zamandır görmüyorduk. Umarım iyisindir.”

 

Hafif bir kahkaha geldi dağdan.

 

Bu sırada Ejderha Öldürme İttifakı geri çekiliyordu fakat hem dostlar hem de düşman Zhao Feng’in sesini net bir şekilde duyabildi.

 

“Neler oluyor? Bu Zhao Feng, Kan Ceset Sarayı Lordunu uzun zamandır tanıyormuş gibi konuşuyor.”

 

İki taraf da bu durumu tuhaf buldu. Zhao Feng’in ses tonu, Kan Ceset Sarayı Lorduyla önceden karşılaşmış ve hatta onunla savaşmış izlenimi veriyordu.

 

Hatta bazıları bu gencin yaşlı bir canavar olduğunu düşündü.

 

Gemide, tüm Demir Ejderha İttifakının bakışları Kan Ceset Sarayı Lorduna yöneldi, onun emirlerini bekliyorlardı.

 

“İhtiyar Su gücünü geri kazandı. Ejderha Öldürme İttifakının hepsini öldürmek çok gerçekçi durmuyor fakat madem ki bu velet onları koruyabileceğine bu kadar güveniyor, bize de onunla eğlenmek düşer.”

 

Zarif bir tavır takınan, Kan Ceset Sarayı Lordunun rahatsız edici sesi duyuldu ve bu Gerçek Ruh Alemi uzmanlarının kalplerinin seğirmesine neden oldu.

 

Kan Ceset Sarayı Lordunu tanıyanlar bunun, onun bütün gücünü kullanacağı manasına geldiğini biliyordu.

 

Kan Ceset Sarayı Lordu olayları net bir şekilde hatırladı ve birilerini hatırladığı zaman, onlara zarif bir tavırla işkence ederdi.

 

Fakat, bir gencin işini bitirmek için iki Sarayın seçkinlerini ve bir Saray Lordunu göndermek biraz fazla abartılı değil miydi?

 

“Zhao Feng, geride kalacak kadar cesaretli oluşuna hayranım fakat hayatın boyunca bu verdiğin kararın pişmanlığını yaşayacaksın.”

 

Kan Ceset Sarayı Lordu elindeki kan rengindeki bayrağı salladı.

 

Hu~

 

Uğursuz rüzgarın oluşturduğu düzensiz fırtına dağın zirvesini süpürdü.

 

“Emri yayın…. Zhao Feng’in canlı bir şekilde yakalanmasını istiyorum.”

 

Kan Ceset Sarayı Lordu geminin önünde oturdu, hemen saldırıya geçmedi.

 

Zhao Feng’in zihinsel enerji aurasını tam olarak sezemese bile Lin Tong ve beraberindekilerin onun dengi olmadığından emindi.

 

Zhao Feng Gerçek Lorda yakın veya karşılaştırılabilecek düzeyde bir güce sahip olmasaydı, tek başına geride kalmaya nasıl cesaret edebilirdi?

 

“Anlaşıldı.”

 

Üç Gerçek Mistik, işleri halletmek için bu seviye bir güç kullanmanın arkasındaki Kan Ceset Sarayı Lordunun Zhao Feng’e beslediği düşmanlıktan bir haberdiler fakat sorgulamadan itaat ettiler.

 

“Saray Lordum, ben onun soyunu kısıtlayacağım.”

 

Lin Tong öneri yaptı. Herkes Bir Numaralı Öldürme Emrinin hedef aldığı adamın uzmanlığını biliyordu.

 

Zhao Feng’in soyu korkutucuydu.

 

On Sekizinci Çekirdek Kıdemli ve Onuncu Çekirdek Kıdemli’yi soy gücü sayesinde yenmişti.

 

Demir Ejderha İttifakının, Lin Tong’u göndermesinin nedeni buydu.

 

Sou Sou Sou---

 

Lin Tong önderliğindeki Üç Gerçek Mistik ve bir grup uzman üç ışık ışınına dönüşüp, Zhao Feng’e yaklaşmaya başladılar.

 

Yukarıdan aşağıya bakan birisi, üç Gerçek Mistik ve topluluğun dağın etrafını yarım şekilde kuşatan bir düzene geçtiklerini görebilirdi.

 

“Usta, Demir Ejderha İttifakının Saray Lordu bile gelmiş. Zhao Feng tek başına, büyük ihtimalle…”

 

Prenses Jin geri çekilirken arkasına doğru baktı.

 

Prenses Jin huzursuzdu ve mavi saçlı gencin Demir Ejderha İttifakıyla tek başına yüzleşmesini istemiyordu.

 

“Jin’er, sakin ol. Zhao Feng sadece onlarla eğleniyor. Kötü bir durum ihtimaline karşı ben de tetikte olacağım.”

 

İhtiyar Su gülümsedi.

 

Onlarla eğleniyor mu?

 

Prenses Jin’in gözlerinden şaşkınlık akıyordu. Ustasının ağzından bu kelimelerin çıkacağını hayal bile etmezdi.

 

“Kızıl Şeytani Ay Gözü!”

 

Bu sırada, Lin Tong birkaç mil öteden gözleriyle, kan renkli bozucu bir ay gönderdi.

 

Katliam, kana susamışlık, karanlık ve kaos…. Bu negatif auraları gözünde yoğunlaştırarak, havayı delip geçen görünmez bir güç haline getirdi.

 

O anda, çevresindeki Gerçek Ruh Alemi dahilerinin hepsine bir üşüme geldi.

 

Kan renkli ay bulutlar boyunca parladı ve mavi saçlı gence doğru hareketlendi.

 

Zhao Feng’un gözleri, Lin Tong’un her hareketini yakaladı. Negatif güçlerin yoğunlaştırılmasıyla oluşan ve baskın,acımasız,doğrudan ruhu hedef alan bir güç meydana getiren bu Kızıl Şeytani Ay Gözünün engin bir soy yeteneği olduğu açıktı.

 

Normal Gerçek Ruh Alemi dahileri ve hatta bazı Gerçek Mistikler bile bu saldırı karşısında anında diz çökerlerdi.

 

Güç açısından, Lin Tong’un soyu, birkaç ay önceki Kutsal Gerçek Ejderha Toplantısındaki üç ana ailenin yetiştiricileriyle kıyaslanabilecek seviyedeydi.

 

Shua!

 

Kızıl Şeytani Ay Gözü, Zhao Feng’in zihinsel enerji dünyasını sarsmayı amaçlayan güçlü bir kan-ay zihinsel enerjisi yaydı.

 

Lin Tong ve diğer Gerçek Mistiklerin yüzleri neşeli bir ifadeye büründü.

 

Beklenmedik bir şekilde, Zhao Feng ne hareket etmiş ne de savunma yada kaçınmaya yönelik bir harekette bulunmuştu.

 

“Hmm? Neler oluyor…?”

 

Aniden Lin Tong’un vücudu dondu ve yüzündeki şaşkınlığın yerini korku ve panik aldı.

 

Zhao Feng,  Lin Tong’un saldırısını umursamamıştı bile.

 

Sol gözünün boyutlarındaki göletin içinde, kan renkli ayı yutan bir dalgalanma oluştu.

 

Dünyadaki en dingin şey suydu. Su bir şeyi kuşatıp, yutabilirdi.

 

Güçlü Kızıl Şeytani Ay Gözü şu anda okyanusa düşen bir taştan farksızdı, hiçbir işlevi yoktu.

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44260 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr