Bölüm 574: Yeniden Kadim Rüya Alemini Keşfe Çıkmak

avatar
10797 30

King of Gods - Bölüm 574: Yeniden Kadim Rüya Alemini Keşfe Çıkmak


 

Bölüm 574: Yeniden Kadim Rüya Alemini Keşfe Çıkmak

 

Sınırsız okyanusta, Tianlu Adalarının sınırlarına yakın bir yerde, Mavi Yıldırım Deniz Gök Gemisi, Sekiz Issız Dağdan gittikçe daha uzağa doğru ilerliyordu.

 

Kaptan kabininin içinde:

 

Peng! Peng! Peng! Peng!

 

Zhao Feng'in sol gözü onu uyarır bir şekilde küt küt atmaya başlamıştı. Sol gözünün derinliklerindeki Ölüm aurası yeniden kabarmıştı.

 

Zhao Feng ruhunun içindeki baskının ve tehlikenin daha berrak bir hale geldiğini hissediyordu, sadece iç geçirebilmişti.

 

Hiçlik Uzay Göz Kesişini kullanmamış olsa, Ölüm İmparatoru tarafından sezilmiş olmayacaktı. Ölüm İmparatorunun bunu kullanarak kolay bir şekilde izini bulduğu hayal edilebiliyordu.

 

Her halükarda, Zhao Feng kararından pişman değildi. En güçlü saldırısını kullanmazsa, iskelet Bölüm Lideri, Lord Hu Suo’nun önünde ezilecekti.

 

“İskelet Bölüm Lideri.”

 

Zhao Feng, On Bin Hayalet İncisinin içindeki İskelet Bölüm Liderinin yaralarını inceliyordu. Kemiklerinin çoğu kırılmış, bedenin her tarafında çatlaklar ortaya çıkmıştı.

 

“Neyse ki, Usta beni zamanında kurtardı, bundan dolayı sadece fiziksel olarak yaralıyım. Temelim ve çekirdeğim güvende. Dokuz Ölümcül Yin Kemiği benimle birleşmiş olduğu için, On Bin Hayalet İncisi içerisinde iki ay için iyileşebilirim.” dedi İskelet Bölüm Lideri minnettar bir şekilde.

 

Zhao Feng başını salladı. Neyse ki, İskelet Bölüm Lideri, Kemik Güçlendirme Dao’sunda yetişim yapıyordu, bundan dolayı son derece sertti.

 

İskelet Bölüm Liderinin yerinde normal bir Hükümdar olsa, onun dayandığının yarısı kadar bile dayanamazdı.

 

Göz açıp kapayıncaya kadar, iki-üç ay daha geçmişti.

 

Zhao Feng zamanın çoğunu yetişim yaparak geçiriyordu. Bir gemiye sahip olmanın yararlarından biri de buydu; yolculuk sırasında kişi zamanını uçmak yerine yetişim yapmaya harcayabilirdi.

 

“Zhishui, neredeyiz?”

 

Zhao Feng’in sesi Loulan Zhishui’nin zihninde yankılandı.

 

“Kaptan.”

 

Loulan Zhishui, Kaptan kabininin bulunduğu yere döndü başını eğmişti. Kaptan geminin lideriydi. Zhao Feng, Lord Hu Suo’yu ağır bir şekilde yaraladığından beri, denizcilerin her biri Kaptana karşı minnettar ve meraklıydı.

 

“Neredeyiz?”

 

Zhao Feng yeniden sordu. Son birkaç ayını yetişim yaparak geçirmiş ve dış dünyaya fazla dikkat etmemişti.

 

“Kaptan, daha yeni Bin Akan Adaların dış sınırına girdik.” dedi Loulan Zhishui.

 

“Daha yeni dış sınırına mı girdik?”

 

Zhao Feng’in kaşları çatılmıştı.

 

İki-üç aylarını yalnızca Tianlu Adalarından çıkıp, Bin Akan Adalara girmek için harcamışlardı. Beklediğinden daha yavaş ilerliyorlardı. Eğer bu hızla devam ederlerse, Süzülen Rüya Kutsal Diyarı bölgesine girmek kim bilir ne zaman sürerdi?

 

Zhao Feng, Cang Okyanusunun haritasına bir göz gezdirdi.

 

Cang Okyanusunda üç büyük Ruhani Kutsal Diyar vardı, şu an Gerçek Dövüş Kutsal Diyarının bölgesi içerisindeydiler.

 

Azur Çiçek Kıtası, Tianlu Ada Bölgesinin sınırlarında olan Azur Adalarına aitti. Tianlu Adaları Bölgesi ile Bin Akan Adalar Bölgesinin ikisi de Gerçek Dövüş Kutsal Diyarının sınırları içerisindeydi.

 

Zhao Feng’in bildiklerine göre, Gerçek Dövüş Kutsal Diyarı, Tianlu Adalar Bölgesi gibi yüzlerce bölgeyi kontrol ediyordu. Bundan çıkarak, bir Ruhani Diyar ile başka bir Ruhani Diyar arasındaki mesafenin ne kadar uzak olduğu anlaşılabiliyordu.

 

“Kaptan, okyanusun derinliklerinde saklandığımız için, hızımız çok daha yavaştı. Bu on kat hız farkı gibi büyük bir fark oluşturabilir. Üstüne üstlük, kuvvetli canavarların etrafından geçiyorduk. Gemi çoktan birkaç defa saldırıya uğradı.”

 

Loulan Zhishui açıkladı.

 

Bunu duyan Zhao Feng düşünmeye başladı. Okyanustaki sürtünme beklediğinden daha büyüktü, ayrıca birçok kez rotalarından çıkmak zorunda kalmışlardı.

 

Neyse ki, Mavi Yıldırım Deniz Gök Gemisi, Sekiz Issız Dağı etrafındaki en iyi gemilerden biriydi; savunması normal bir Hükümdardan birkaç darbe kaldırabiliyordu, üstüne üstlük gizli bir şekilde de yol alabiliyordu.

 

Ama buna rağmen Mavi Yıldırım Deniz Gök Gemisinin bile okyanusta özgür bir şekilde yol alması imkansızdı.

 

Okyanusta Çekirdek Köken Alemine ulaşmış canavarlardan bir sürü vardı.

 

“Geminin yüzeyi farklı yerlerden zarar gördü. Eğer bu devam ederse, hız azalmaya devam eder ve denizcilerin güvenliği tehlikeye girer.”

 

Loulan Zhishui rapor verdi.

 

“O zaman önerin nedir?”

 

Zhao Feng alnını ovmaktan kendini alıkoyamadı. Durum düşündüğü kadar kolay değildi.

 

“Havada uçmamız gerektiğini düşünüyorum. Havadaki sürtünme okyanusun kendisinden çok daha küçük, hem canavarlarla karşılaşma ihtimalimiz de çok daha düşük.”

 

Loulan Zhishui önerdi, Zhao Feng bile onun durumu mantıklı bir şekilde düşündüğü kabul etmeliydi.

 

Fakat:

 

“Hayır.”

 

Zhao Feng anında başını sallayıp bunu reddetmişti.

 

“Neden…?”

 

Loulan Zhishui bunun sebebini anlamamıştı. Az önce önerdiği şey son derece mantıklıydı.

 

Artık yeni bir ada bölgesine girdikleri için, Sekiz Issız Dağ ve üç tarikatın oluşturduğu tehdit çok daha küçüktü, yani hızlarını yükseltebiliyor olmalıydılar.

 

“Nedenini sormana gerek yok. Geminin hasarına gelirsek, onarmayı çalışın yeter.”

 

Zhao Feng bir açıklama yapmamıştı. Şu an yüzleştikleri asıl tehlike üç tarikat değil, Ölüm İmparatoruydu.

 

Akrep ile arasındaki bağ kırıldığı için, üç tarikat artık onu sezemiyordu. Halbuki, Ölüm İmparatoruyla durumları farklıydı. O Zhao Feng’in vücudundaki aurayı sezebilecek bir yönteme sahipti.

 

“Sınırsız okyanus, Ruhani Duyuyu kısıtlama yeteneği sahip; doğal bir bariyer.”

 

Zhao Feng’in kendi düşünceleri vardı. Hız ile güvenlik arasında seçim yapmak zorunda kalırsa, Zhao Feng tereddüt etmeden güvenliği seçerdi.

 

“İskelet Bölüm Lideri.”

 

Zhao Feng’in bilinç tutamı On Bin Hayalet İncisine girmişti. Bu birkaç ay içerisinde, iskelet Bölüm Liderinin yaraları iyileşmişti, hem de beklediğinden daha hızlı bir şekilde.

 

İskelet Bölüm Lideri yaralarını iyileştirmekle kalmamış, Yüz Ceset Planına da odaklanabilmişti.

 

“Usta, şu an yetmiş beş ceset işlenmiş bir halde.”

 

İskelet Bölüm Liderinin sesinde bir tutam sevinç vardı. Bu haber Zhao Feng’i de mutlu etmişti.

 

Yetmiş beş. Bitiş çizgisi yavaşça yaklaşıyordu.

 

Lanetli hayalet cesetlerin her biri en azından zirve Gerçek Lord Derecesindeydi, büyük sayıda canavar ve Hükümdar özünü emdikten sonra, lanetin gücü Yüz Ceset Lanetinin orijinal lanetini aşmıştı.

 

Yüz Ceset Laneti, yalnızca yüz Gerçek Lord Derecesini katletmekten gelen nefretten oluşmuşken Zhao Feng’in Hayalet Ceset Lanet Düzeneği Hükümdarların özünü emmişti.

 

İskelet Bölüm Liderine göre, Hayalet Ceset Lanet Düzeneği yüz Hükümdar yedikten sonra, kuvveti inanılmaz bir şekilde yükselecekti.

 

“Devam et.”

 

Zhao Feng başını salladı ve bilincini geri çekti.

 

Kaptan kabininin içinde, Zhao Feng yeniden gözünü kapamıştı. Kavrayışı ve yetişimi son iki-üç ay içerisinde kesintisiz bir şekilde yükselmişti.

 

Zirve Gerçek Lord Derecesine yaklaşıyordu, fakat kısa bir süre içerisinde darboğazı kıramayacaktı.

 

Üstelik, çok Gök ve Yeryüzü Yuan Qi’si olmayan sınırsız okyanusta yetişiminin aşması zor olacaktı.

 

Hadi oraya gidelim. Diye düşündü Zhao Feng.

 

Shua!

 

Bilinci sol gözündeki boyuta girmişti. İçerideki, göl yaklaşık yirmi yedi metre genişliğine kadar büyümüştü.

 

Gölün ortasında gizemli bir girdap vardı.

 

Di! Da!

 

Gizemli girdaptan soluk bir kadim aura geliyordu. Zhao Feng girdabın içerisinde dikkatli bir şekilde bilinci soktu.

 

Shua!

 

Zhao Feng’in zihni kararmış, tıpkı geçen seferki gibi serap benzeri bir hale girmişti.

 

“Kadim Rüya Alemi.”

 

Zhao Feng ıssız bir kara parçasına gelmişti.

 

Bu kara parçası son derece eskiydi. Hiçbir yerde herhangi bir yapıya dair bir iz yoktu. Burada durmak bile Zhao Feng’in ruhuna baskı uyguluyordu.

 

“Bu Kadim Rüya Alemi gerçeklikten son derece farklı. Her şey çok eski ve basit…”

 

Zhao Feng buradaki, Gök ve Yeryüzü Yuan Qi’sini sezdi. Sol gözündeki boyuttan yayılan kadim aura buradan geliyordu.

 

Her toz ve kum parçacığı akıl ermez bir kuvvet içeriyordu.

 

Devam.

 

Zhao Feng’in bedeni ve ruhu her salise sınırsız bir baskıyla yüzleşiyordu.

 

Yarım nefes… Bir nefes… İki nefes…

 

Zhao Feng, baskıyı kaldırabilmek için iradesini kullanıyordu.

 

Geçen sefer, burada yalnızca üç nefes kalabildiğini hatırladı. Bu sefer baskıyla yüzleşmeye hazırdı.

 

Wu~

 

Zhao Feng vücudunun acı içerisinde kıvrandığını hissediyordu. Kemikleri gıcırdıyor, kanı da bu dünyanın aurasıyla yüzleşiyordu.

 

Zhao Feng karşı koydukça,  kadim dünyadan gelen kuvvet güçleniyordu.

 

Vücudunda baskı altında olmayan tek yer Tanrının Ruhani Gözüydü. Tanrının Ruhani Gözü bu dünyadaki baskıyı azaltıyor ve Zhao Feng’in bir “yabancı” olmamasını sağlıyordu, öbür türlü on kat daha güçlü olsa bile patlayıp ölürdü.

 

İki nefes… Üç nefes… Dört Nefes.

 

Zhao Feng, bedeninin sınırlarına ulaştığını hissediyordu.

 

Sonunda, dört buçuk nefeste, Zhao Feng artık devam edemeyecek bir hale gelmişti.

 

Wah!

 

Zhao Feng’in bir ağız dolusu kan kusmasıyla zihni kararmıştı.

 

Hu~~

 

Kaybolmadan önce, Zhao Feng kadim aura diyarından bir nefes çekmişti.

 

Sonraki an, kaptan kabininde sınırsız okyanusun derinliklerinde:

 

Shua!

 

Zhao Feng gözlerini açıp dudaklarındaki kanı sildi.

 

Kadim Rüya Aleminde aldığı hasar gerçeklikte de ortaya çıkmıştı. Bunu geçen sefer de tecrübe etmişti.

 

“Hmm?”

 

Zhao Feng bir anda bedenindeki kadim auranın yavaşça yayıldığını hissetti.

 

Aura yayılırken, bedeni ve ruhu iyileşiyordu.

 

Di! Da!

 

Bedenindeki soy gücü, sağanak bir yağmur sonrasında suyu emen çorak bir toprak gibiydi.

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44266 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr