King of Gods - Bölüm 581: Kötü Usta

---

 

Bölüm 581: Kötü Usta

 

Gemilerinin büyüklüğü Mavi Yıldırım Deniz Gök Gemisinin iki katıydı, güvertede neredeyse yüz korsan vardı.

 

Üstüne üstlük üç Hükümdarları vardı.

 

Birisi ─ az önce konuşmuş olan korsan─ gümüşler içerisinde bir erkekti. Onun yanında da yüzünde siyah bir örtü olan bir kadın vardı. Gözleri su kadar sakin gözüküyordu.

 

Ancak, ikisi de Metal Üçgen Korsanlarının gerçek lideri değildi.

 

Geminin üstünde, metalimsi bir his yayan büyük, canavar-derisi kıyafetler giymiş, mor yüzlü bir erkek vardı. Boynunda paslı bir metal üçgen sallanıyordu.

 

“Etrafını sarın!”

 

Mor yüzlü erkek güldü.

 

“Metal Üçgen Korsan Kaptanı, bu balina benim tarafımdan öldürüldü. Yine de kalp kan özü hariç her şeyi size bırakabilirim.” dedi gömlek giyen Elder.

 

Teke tek olsalar balinanın vücudundan vazgeçmezdi. Ama şu an durum onun için çok kötü gözüküyordu. Düşmanı üç Hükümdardı, yanındaki iki genç yalnızca ayak bağı olacaktı.

 

“Hahaha, Gan Bulut Köşkünün Üçüncü Elderi, neler olduğunu anlamıyorsun gibi gözüküyor. Burası Gan Bulut Köşkünün bölgesi değil. Bu taraftaki okyanus benim bölgemdir.”

 

Metal Üçgen Korsanlarının kaptanı kahkaha atarak kükredi.

 

“Ne istiyorsun?”

 

Elderin yüz ifadesi kararmıştı.

 

Gan Bulut Köşkü etraftaki en kuvvetli güçlerden biriydi; bir buçuk yıldız seviyesine ulaşmışlardı.

 

Metal Üçgen Korsanı, elderi biliyor olsa da, umursamıyor gibi gözüküyordu. Sınırsız okyanus korsanların ve canavarların bölgesiydi.

 

İki yıldızlı bir tarikattan olmadıkları sürece, Metal Üçgen Korsan Kaptanı düşmanlarından korkmazdı.

 

“Hehe, ne mi istiyorum? Burası Metal Üçgen Korsanlarının bölgesi. Her şey benim.”

 

Metal Üçgen Korsan Kaptanının yüzünde alaycı bir ifade belirmişti.

 

“İhtiyar, eğer hayatına önem veriyorsan, siktir git, o zaman belki seni canını bağışlamayı düşünebiliriz.”

 

Gümüşler içindeki erkek güldü.

 

“Saçmalık!”

 

Gömlek giyen elderin yüzü çirkinleşmişti. Öfke içerisinde titremeye başlamıştı. Karadayken, eğer yağmur isterse, yağmur olurdu. Eğer rüzgar isterse, rüzgar olurdu. Tüm normal Küçük Çekirdek Köken Alemi Hükümdarlar ona karşı saygılıydı.

 

Korsanlar etrafını sarmaya başlamıştı. Hatta bazıları balinayı kesmeye başlamıştı.

 

Metal Üçgen Korsanlarının kaptanı eldere doğru soğuk bir şekilde bakıyordu. Elderin gözleri de ışıldıyordu. Bakışları bir anda Zhao Feng ile Mavi Yıldırım Deniz Gök Gemisinin üstüne düştü, gözleri parladı; gemide başka bir Hükümdar daha vardı.

 

Zhao Feng ile önceden konuşurken, değersiz bir Küçük Çekirdek Köken Alemine fazla dikkat etmemişti, ama şimdi onu fark etmişti.

 

Üstelik, Zhao Feng’in ruhu da son derece kuvvetliydi, elder bunu da sezmişti.

 

Gemilerinin sınırsız okyanus balinasının vücudunda yok olmamasıı gerçeği de normal insanlar olmadığı anlamına geliyordu.

 

“Ufak dostum ve yoldaş Hükümdar kardeş, durumu görüyorsunuz. Metal Üçgen Korsanları kimseye değer vermeyen, kana susamış hayvanlardır. Eğer sınırsız okyanus balinasını onlara verirsek, hayatta kalmanıza izin vermezler.”

 

Elder Ruhani Duyusuyla konuştu.

 

Metal Üçgen Korsanlarına karşı koyabilmek için yapabileceği tek şey Zhao Feng ve tayfasını kendi tarafına çekmek olurdu.

 

“Velet, eğer bu ihtiyarla birleşirsen, sonra seni parçalara ayırıp balıklara besleyince beni suçlama.”

 

Metal Üçgen Korsanlarının kaptanı tehdit etti.

 

Korsan liderlerinin gözleri Mavi Yıldırım Deniz Gök Gemisine bakarken açgözlülükle doluydu. Geminin yüksek kalite olduğunu anlamıştı.

 

Kuvvetine karşı tedbirli olduğundan gömlekli eldere saldırmasalar da, zayıf düşmanları yağmalama şansını ellerinden kaçırmayacaklardı.

 

“Kıdemli, bizi balinadan kurtardın. Elbette size katılmayı reddetmeyeceğiz.”

 

Zhao Feng, Metal Üçgen Korsanlarının tehdit edici gözlerini umursamıyordu.

 

“Güzel.”

 

Elderin kalbi daha hızlı atmaya başlamıştı. Zhao Feng ve tayfasının yardımıyla, iki taraf arasındaki güç dengesi daha eşit bir hale gelmişti. Ama yine de savaşlarının sonucu iki Büyük Çekirdek Köken Alemini tarafından belirlenecekti.

 

“Şu iki genci sana bırakıyorum.”

 

Elder elini sallayıp, yanındaki iki genci gemiye doğru itti, sonra da kuvvetli bir aurayla Metal Üçgen Korsan kaptanına doğru saldırıya geçti.

 

“İhtiyar, benimle savaşmaya cesaretin yetiyor mu?”

 

Metal Üçgen Korsan kaptanı dudaklarını yalayıp gaddar bir yüz ifadesiyle saldırıya geçti.

 

Güm~~ Bam~~~

 

İki Büyük Çekirdek Köken Alemi çarpışarak, düzinelerce mil yayılan şok dalgaları yaratmıştı.

 

Herkes yalnızca gökyüzünde çarpışan iki siyah noktayı görebiliyordu.

 

“Diğer herkesi öldürün.”

 

Metal Üçgen Korsan kaptanı kahkaha atıp, gömlekli elderin kalbine baskı uygulamaya çalışmıştı.

 

Astlarına güveniyordu.

 

Gömlekli elder tüm gücünü kullanıyordu, Büyük Çekirdek Köken Alemi aurası çevrenin değişmesine sebep oluyordu. Her halükarda, düşmanı da savaş bakımından tecrübeli olan bir Büyük Çekirdek Köken Alemiydi.

 

Biraz zaman geçtikten sonra bile, gömlekli elder herhangi bir avantaj elde edememişti. Zhao Feng ve tayfası için endişeli ve kaygılı hissetmekten kendini alıkoyamıyordu.

 

Ancak, genç kaptan şaşırtıcı bir şekilde sakindi ve paniğe kapılmamıştı, denizciler, Mavi Yıldırım Deniz Gök Gemisinin koruyucu düzeneğini açarken sanki kuvvetli bir düşmanla karşılaşıyormuş ciddiliği ile hareket ediyordu.

 

“Zhishui, gemiyi koru.”

 

Zhao Feng emretti.

 

Mavi Yıldırım Deniz Gök Gemisinin savunması bir Büyük Çekirdek Köken Alemi saldırmadığı sürece bir saat dayanabiliyor olmalıydı.

 

Asıl savaş ise İskelet Bölüm Lideri ile kendisine kalmıştı.

 

Shua! Shua!

 

Zhao Feng ve İskelet Bölüm Lideri geminin başında duruyordu.

 

“Kaptanınız şu genç mi?” dedi güzel kadın Zhao Feng’e sakin bir şekilde bakarak. Zhao Feng çok genç olmasına rağmen yarım adım Çekirdek Köken Alemi bir yetişime sahipti. Geldikleri adada onun kadar olağanüstü birisi yoktu.

 

Üstelik, yanındaki Hükümdar bile onu dinliyordu.

 

“Usta, iki Hükümdar var. Hangisini seçeceksin?”

 

İskelet Bölüm Liderinin gözlerindeki alevler kahkaha atarken parlıyordu.

 

Whoosh! Whoosh!

 

O an, gümüşler içerisindeki erkek ile siyah örtülü kadın bir grup korsanla saldırıya geçmişti.

 

Aynı zamanda kuvvetlerinin bir kısmını balinanın vücudunu kesip içine girmeleri için yollamışlardı.

 

“İkisini de sana bırakıyorum.” dedi Zhao Feng duygusuz bir şekilde.

 

“Ney…?”

 

İskelet Bölüm Lideri neredeyse şaşkınlıktan yere düşecekti.

 

İki Hükümdarın teki orta aşama Küçük Çekirdek Köken Alemi diğeri de son aşama Küçük Çekirdek Köken Alemindeydi.

 

Hayalet Ceset Lanet Düzeneği olmadan, ikisine karşı tek başına savaşması zor olacaktı.

 

“Ve Hayalet Ceset Lanet Düzeneğini de kullanma.” diye ekledi Zhao Feng, ki bu da iskelet Bölüm Liderinin daha da üzülmesine sebep olmuştu.

 

Zhao Feng’in kölesi olduğundan beri, hiç rahatlayamamıştı. Neredeyse birkaç kez parçalanmıştı.

 

Shua!

 

Zhao Feng arkasında soluk mor bir ard görüntü bırakarak balinaya doğru ilerleyen korsanlara doğru uçmaya başlamıştı.

 

“Sadece bir yarım adım Çekirdek Köken Alemi.”

 

İki korsan lideri, korsanların arasında da yarım adım Çekirdek Köken Alemine ulaşmış on kişi olduğu için Zhao Feng’i umursamıyordu.

 

Onların gözünde en büyük tehdit İskelet Bölüm Lideriydi.

 

Onu katlettikleri sürece akıntı yönünü değiştirecekti.

 

“Geber!”

 

İki korsan lideri İskelet Bölüm Liderine doğru saldırıya geçti.

 

Whoosh! Whoosh!

 

İskelet Bölüm Lideri, Dokuz Ölümcül Yin Kemiğini bedeniyle birleştirip gizli bir teknik kullanmıştı.

 

Weng~~

 

Bedeni iki veya üç metre daha uzamış ve üstünden dumanlar çıkarmaya başlamış, bir tür yanan iskelet devine dönüşmüştü.

 

Bam~~~~

 

Yanan dev iskeleti avucunu ileriye iterek erkeği geriye doğru fırlatmıştı.

 

“Bu nasıl bir güç. İçinde Kuvvetli bir Yeryüzü Sınıf silahın aurası var gibi gözüküyor.”

 

Vücuduna Ölüm ve Yin havası giren erkek neredeyse bir ağız dolusu kan kusmuştu.

 

Siyah örtülü kadının yüz ifadesi hafifçe değişmişti. Bu iskeletin bu kadar güçlü olduğunu düşünmemişti.

 

“Yürü~~!”

 

Kadının parmağıyla işaret etmesiyle, habis ve ölüm dolu beyaz bir alev İskelet Bölüm Liderine doğru saldırıya geçmişti.

 

Bu da yetmezmiş gibi:

 

Whoosh!

 

Kadın, İskelet Bölüm Liderine doğru saldıran siyah alevler yayan bir iskelet çağırmıştı.

 

“Çekirdek Köken Aleminde bir hayalet cesedi!”

 

İskelet Bölüm Lideri haykırmaktan kendini alıkoyamadı, yüz ifadesi değişmişti. Hayatında ilk defa Hükümdar bir hayalet cesedi görüyordu.

 

Siyah örtülü kadının iskelet Bölüm Liderine benzer tekniklerde yetişim yaptığı apaçık ortadaydı.

 

Ding! Ding! Güm~~~~~!

 

O an, iki korsan lideri ve bir Hükümdar hayalet cesedi aynı anda iskelet Bölüm Liderine saldırıyordu.

 

“Neden hep ben…?”

 

İskelet Bölüm Lideri neredeyse öfkeden patlayacaktı. Ama neyse ki Dokuz Ölümcül Yin Kemiği ile birleştiğinden beri, yanan dev kemiklerinin savunma ve kuvveti çarpıcı bir şekilde yükselmişti.

 

Ding! Ding! Ding!

 

Hükümdar hayalet cesedinden gelen saldırılar yanan kemik devine değdikçe kıvılcımlar yaratıyordu. En azından o bir süreliğine sorun çıkaramayacaktı.

 

Aynı zamanda, iskelet Bölüm Lideri bu savaştan kaçan ustasına küfür ediyordu.

 

“Hehe, ne kadar güçlüysen, o kadar sorumlu olmalısın.”

 

Gördükleri Zhao Feng’i biraz şaşırtmıştı. İskelet Bölüm Lideri yalnızca güçlenmekle kalmamış, aynı zamanda siyah örtülü kadın da Hükümdar bir hayalet ceset çağırmıştı.

 

“Şu iskeletin savaş gücü çok yüksek.”

 

Gemideki gençlerin ağzı açık kalmıştı.

 

İskelet Bölüm Lideri üstünlüğü elde etmiş gibi gözükmese de, aynı anda üç Hükümdara karşı savaşıyordu.

 

“Piçe bak. Kaptan bu şansı kullanarak kaçtı.”

 

Zhao Feng’in savaştan yıldırım hızıyla kaçtığını izleyen güzel kadının kaşları çatılmıştı.

 

Yanındaki yakışıklı erkeğin yüzünü de küçümseyici bir ifade bürümüştü.