King of Gods - Bölüm 650: Saklı Güç

---

 

 

Çevirmen: Ratel

 

Küçük hırsız kedi ağzını açtı ve İllüzyon Tanrı Şarabını kupayla beraber yuttu.

 

Chen Yilin, Jiang Fan ve diğerleri hayrete düşüştü.

 

Hepsinin yoğun çabalar sonucu elde edemediği İllüzyon Tanrı Şarabı bir kedi tarafından çok kolay bir şekilde elde edilmişti.

 

Miyav miyav!

 

İllüzyon Tanrı Şarabını yuttuktan sonra kedinin gözlerinde sarhoşluk emareleri belirdi. Ardından, kırmızı ahşap bir kupayı ve yeşil-bronz bir şişeyi yuttu.

 

Tüm bunları yaptıktan sonra sallanmaya başladı ve bilinci bulanıklaştı.

 

"Şu kedinin alkol toleransı çok yüksek..."

 

Denizkızı Prenses dehşete düşmüştü.

 

Chen Yİlin ve yanındakiler bile alkol havasına bu kadar uzun süre dayanamazlardı.

 

Küçük hırsız kedi dördüncü hedefine gitmek üzereyken:

 

"Uzaysal Hareket!"

 

Ufak bir göz-soyu gücü küçük hırsız kediyi yuttu.

 

Zhao Feng güvenli oynamaya karar vermişti.

 

Miyav miyav miyav!

 

Sarhoş küçük hırsız kedi Zhao Feng'in omuzunda belirdi ve sağa sola zıplamaya başladı.

 

Herkes şaşkındı ve küçük hırsız kediye ateş saçan bakışlarla bakıyorlardı.

 

Küçük hırsız kedi sadece yüksek alkol kapasitesine sahip değildi aynı zamanda son derece zeki ve çevikti. Tahminleri doğruysa, küçük hırsız kedinin eşyaları bedeninde saklama yeteneği de vardı.

 

"Küçük hırsız kedi."

 

Zhao Feng'in sol gözü küçük hırsız kediyi başkan aşağı tarayan soğuk bir his yaydı.

 

Miyav!

 

Küçük hırsız kedinin sarhoşluğu bir nebze azaldı.

 

"Buz Ruhu Gözünün alkol karşıtı hafif bir etkisi var."

 

Zhao Feng gizlice başını salladı.

 

Küçük hırsız kediyle ruhları aracılığla bağlı olduklarından, Zhao Feng de küçük hırsız kedinin yüzleştiği alkol havasından etkilenmişti.

 

Bu detay Chen Yilin ve beraberindekiler tarafından anlık olarak fark edilmemişti.

 

Zhao Feng alkol havasıyla yüzleşse de bu onun ruhuyla sınırlıydı, yüzünde en ufak bir sarhoşluk emaresi yoktu.

 

Zhao Feng'in Tanrının Manevi Gözü alkol havası dahil tüm zihinsel enerjilere karşı son derece dayanıklıydı.

 

Tabii ki, Zhao Feng bunu kendi bedeniyle denemek istemezdi. Varoluş durumu ve bedeni bir Kralınkine yakın olsa da, alkole olan dirençleri kesinlikle Tanrının Manevi Gözü kadar yüksek değildi.

 

Ölüm aurası Mor Duman Gölü içinde bir yerlerdeydi, ve Zhao Feng yanılmıyorsa, sıcak kanlı genç yakınlardaydı.

 

"Kardeş Zhao, İllüzyon Tanrı Şarabını mı aldın?"

 

Chen Yilin ve beraberindekilerin bakışları sabırsızdı.

 

Zhao Feng küçük hırsız kediye doğru baktı.

 

Miyav miyav!

 

Küçük hırsız kedi ağzını açtı ve %70 dolu olan mor renkli kristal kupayı kustu. Göz alıcı bir sarhoşluk aurası yayan olağanüstü bir alkol.

 

"Doğru, bu İllüzyon Tanrı Şarabı."

 

Zhao Feng alkolü metal yüzüğüne yerleştirirken özgüvenle konuştu.

 

Miyav miyav!

 

Küçük hırsız kedi de antik metal yüzüğe atlamıştı.

 

"Hepsini çıkart!"

 

Zhao Feng güldü ve küçük hırsız kediyi kuyruğundan yakaladı.

 

Miyav!

 

Küçük hırsız kedi kırmızı ahşap kupayı ve yeşil-bronz şişeyi kusmaya isteksizdi.

 

Ne ateşli bir sıcak enerji!

 

Herkes ruhları yanıyormuş gibi hissediyordu.

 

"Ejder Alevi Şarabı!"

 

Denizkızı Prensesi haykırdı.

 

Ejder Alevi Şarabının gücü ve aurası İllüzyon Tanrı Şarabınkinden bile daha kuvvetliydi. Tabii ki, bu sadece içinde barındırdığı ham enerjiydi.

 

Diğer yandan yeşil-bronz şişe hafiften hissizleştirici bir duygu veriyordu.

 

"Yıldırım Bulut Şarabı!”

 

Denizkızı Prensesinin sesi titremeye başlamıştı.

 

Shua! Shua!

 

Bİr el sallayış ile Zhao Feng Ejder Alevi Şarabını ve Yıldırım Bulut Şarabını kaldırdı.

 

Ejder Alevi Şarabı ateş elemetindendi, bu yüzden şu anda Zhao Feng için pek bir kullanışı yoktu. Diğer yandan Yıldırım Bulut Şarabı yıldırımla alakalıydı ve ona büyük bir fayda sağlayabilirdi.

 

Ancak iki şarabında auraları fazla yüksekti, bu yüzden Zhao Feng onları şu anda içinde bulunduğu ortamda denemeye cesaret etmedi.

 

"Ejder Alevi Şarabının ve Yıldırım Bulut Şarabının seviyeleri muhtemelen İllüzyon Tanrı Şarabınınkinden çok da düşük değildir."

 

Chen Yilin ve diğerlerinin yüz ifadeleri titredi ve sarhoş Çekirdek öğrencilerden biri Zhao Feng'e kötü niyetle baktı, ancak sonunda hepsi de Zhao Feng'e saldırma dürtülerini kontrol altına aldılar.

 

Onun ne kadar korkunç olduğunu biliyorlardı. Onun yanında Denizkızı Prensesi ve de bilinmeyen yeteneklere sahip bir kedi varken, Chen Yilin'in yanındaki Çekirdek öğrencilerin çoğu sarhoştu ve daha az savaş gücüne sahiplerdi.

 

Şu anda sadece Jiang Fan ve Chen Yilin tam anlamıyla ayık sayılabilirdi.

 

Jiang Fan Ölümsüz Pınar Şarabından küçük bir yudum aldı ve ardından Gerçek Yuanı ve yaşam aurası bedeninde dalgalanmaya başladığında yere oturdu.

 

"Ölümsüz Pınar Şarabından beklendiği gibi."

 

Zhao Feng dikkatle baktı ve Jiang Fan'ın varoluş durumunun, bedeninin ve yetişiminin hepsinin birden güçlendiğini gördü.

 

Eğer işler umdukları gibi giderse ve Jiang Fan Ölümsüz Pınar Şarabı içmeye devam ederse, birkaç gün içinde başka bir küçük aşama sıçraması mümkündü.

 

"Usta, gücünle biraz Ölümsüz Pınar Şarabı toplaman zor olmamalı."

 

Denizkızı Prensesinin gözleri hayranlıkla doluydu.

 

Miyav miyav!

 

Küçük hırsız kedi yardım etmek istedi.

 

Zhao Feng kafasını salladı ve bir ip çıkardı, ardından küçük hırsız kediyi kristal çeşmeye atmadan önce sıkıca bağladı.

 

Gücünün üzerindeki kontrolü Jiang Fan'ınkinden çok daha iyiydi ve küçük hırsız kedi tam da denizkızı heykelinini avret bölgesine atılmıştı.

 

Miyav!

 

Küçük hırsız kedi ağzını çeşmeye dayadı ve tam üç nefes boyunca kana kana içti.

 

Küçük hırsız kedinin topladığı Ölümsüz Pınar Şarabı miktarı Chen Yilin ve diğerlerinin topladıkları toplam miktardan en az on kat daha fazlaydı.

 

"Geri gel!"

 

Zhao Feng küçük hırsız kediyi geri çekti ve Chen Yilin'in ve diğerlerinin ifadeler daha da çirkinleşdi. Anlaşma yaparlarken saraya girdikten sonraki ödüllerin herkesin kendi yeteneğine bağlı olduğunu kararlaştırmışlardı ve aslında sayı konusunda avantajlı olmalarına rağmen Zhao Feng'in topladığı hazineler onlarınkinden çok daha fazlaydı.

 

Aniden:

 

"Şu Zhao Feng'de... hiç sarhoşluk belirtisi yok!"

 

Chen Yilin farkına vardı ve tüm kalbi sarsıldı.

 

Zhao Feng ve küçük hırsız kedi ruhları aracılığıyla birbirlerine bağlı olduklarından, alkol havasının onu da etkilemesi gerekiyordu ve küçük hırsız kedi çoktan iki kez gitmişti, ancak Zhao Feng'de hiçbir sarhoşluk emaresi yoktu. Bunun anlamı neydi?

 

"Daha tüm gücünü kullanmadı."

 

Chen Yilin bu sonuca vardu ve bu düşünceyle sarsıldı.

 

Zhao Feng'in daha ortaya çıkarmadığı güçleri vardı.

 

Neden? Bize karşı tetikte mi?

 

Chen Yilin kalbinden iç çekti. Zhao Feng beklenmedik bir şekilde ihtiyatlıydı.

 

Tabii ki, Zhao Feng'in tetikte olduğu şeyin kendileri olmadığını bilmiyordu.

 

Tu Jiuseng ve yanındakiler de Denizkızı Kutsal Sarayına girmeyi başarmıştı ve şu sıcak kanlı genç, Wen Luolan da Denizkızı Krallığı'nın yakınlarında.

 

Zhao Feng'in düşünceleri şu anda çok uzaklardaydı. Uzaklarda, Denizkızı Krallığına dağılmış pek çok askeri vardı.

 

Whoosh! Whoosh! Whoosh! Whoosh!

 

Adımlardan kaynaklanan su akışı sesleri geldi.

 

"Hahaha...! Bulduk!"

 

Tu Jiuseng ve ondan fazla kişi yeraltı mahzenine ulaşmıştı.

 

Bu nasıl mümkün olabilir!?

 

Mistik Gerçek Kutsal Klanı öğrencilerinin yüzlerinde inanmazlık belirdi.

 

Denizkızı Kutsal Sarayına girebilmelerinin tek nedeni Denizkızı Prensesini kaçırmış olmalarıydı. Tu Jiuseng ve yanındakiler nasıl içeri girebilirdi?

 

Tek bir olasılık var.

 

Zhao Feng içinden soğukça gülüyordu.

 

Denizkızı Kralı onlara izin vermeseydi Tu Jiuseng ve diğerleri içeriye kolayca girebilmeleri mümkün olmazdı.

 

Yeraltı mahzenindeki atmosfer anında gerildi.

 

Tu Jiuseng'in tarafı sayı üstünlüğüne sahipti ve Mistik Gerçek Kutsal Klanı öğrencilerinden birkaçı sarhoş durumdaydı, bu yüzden savaş güçleri %20 ila 30 oranında azalmıştı. Ek olarak, Tu Jiuseng birkaç Hükümdar Lorda, canavar terbiyecisine ve Ruh Daosu'nda ve Hayalet Ceset Daosu'nda uzmanlaşmış yetişimcilere sahipti.

 

Bu grubun kombinasyonu son derece güçlüydü.