King of Gods - Bölüm 47: Yeteneklerini Gösteriyor

---

 

Çeviri: RassNt Düzenleme: Berkay Lamba

Geçen yıl, dört büyük dahi sıralamasında Xin Wuheng kolay bir şekilde birinci olmuştu.İkinci Qiu Mengyu, üçüncü Zhao Linlong ve dördüncü de Qiu Changyi idi.

 

Birinci Xin ailesinden ikinci ve dördüncü de Qiu ailesinden olmuştu.Zhao ailesi aralarında en altta kalmıştı.Ama bu sene, herşey değişti!

 

Sadece Zhao Linlong altıncı dereceye ulaşmadı, Zhao Feng ve Zhao Yufei bu kadar genç yaşta beşinci dereceye ulaştı.

 

Ailelerin birbiriyle kıyaslanması genç nesilden kaç öğrencilerinin beşinci yada daha üst dereceye ulaştığına göre yapılırdı.

 

Zhao ailesinde beş öğrenci vardı: Zhao Linlong, Zhao Chi,Zhao Feng, Zhao Han ve Zhao Yufei.

 

Xin ailesinde üç kişi vardı, Xin Tong da onların arasındaydı.

 

Qiu ailesinde ise dört büyük dahiden ikisi dahil toplam dört öğrenci vardı.

 

“Bu yılın zirvesi oldukça çarpıcı olacak…”

 

Zhao ailesinin gücü diğer iki aile üzerinde baskı yaratıyordu.

 

Herkes geldiğinde, zirve resmi olarak başladı.Zirve daha çok sahte dövüş ve iletişim üzerinden gidecekti.Kurallara göre, herhangi biri çıkıp yeteneklerini gösterebilir ya da birisine meydan okuyabilirdi.

 

Dövüşlerini bitirdikten sonra işaretçilerini değiş tokuş edeceklerdi.

 

Zirvenin ortalarına doğru açık alanda.

 

“Ben Aşıran Bulut Bacağı isimli yeteneği çalıştım ve onu zirve seviyeye kadar öğrendim.”

 

Genç iki bacağıyla tekme savurmaya başladı.Hemen sonra iyice hızlandı.En sonunda kalan tek şey bir ardıl görüntüydü.O tıpkı bir kaotik tekme fırtınası gibiydi.

 

“Fena değil.Orta derece bir yeteneği zirve seviyeye kadar öğrenmiş.”

 

İnsanlar övgüde bulundu.

 

Bu genç büyük ailelerden birinden değildi.Küçük bir ailenin en iyisiydi.

 

Gösteriden sonra, ateş gibi gözlerle Qiu Mengyu’ya baktı: “Güneş Tüyü Şehrinin en güzel kızıyla dövüşmek isterim.”

 

Sözlerini bitirir bitirmez, kalabalıkta bir karmaşa oldu.

 

“Sen mi? Qiu Mengyu ile dövüşmek mi istiyorsun? Rüyanda görürsün!”

 

“Eğer Qiu Mengyu’ya meydan okumak istiyorsan önce beni yenmelisin!” Qiu ailesinden dördüncü derece yetişime sahip bir genç aniden ortaya çıkıverdi.

 

İkili daha sonra birbirleriyle çarpıştı.Qiu ailesinden olan genç yüksek derece bir dövüş sanatı öğrenmişti.Doğal olarak Qiu ailesinden olan genç elli ya da altmış hamle sonra kazandı.

 

“Hmph! Böyle cılız bir kuvvete sahipken ne yüzle zirveye geldin?” Qiu ailesinden olan genç alay etti.

 

Üç büyük ailenin yetenekli gençleri daha iyi yetişim tekniklerine ve yeteneklerine sahipti.Bu nedenle onların gücü diğerlerine kıyasla çok daha fazlaydı.

 

Daha sonra bu gence Xin ailesinden birisi meydan okudu.

 

Zirvenin bir kuralı vardı.İlk baştaki sahte dövüşler sadece dördüncü dereceler içindi.Beş ve daha üst dereceler katılamazdı.

 

Daha sonra Zhao Qin ve Zhao Ling de dövüştüler, bazılarını kazanıp bazılarını kaybettiler.

 

Zaman geçtikçe sahnede daha güçlü kişiler olmaya başladı.

 

“Ben, Zhao Han, ne kadar güçlü olduğunuzu görmek istiyorum.” Zhao Han açık alanın ortasındaydı.

 

Gözleri Qiu ve Xin ailelerindeki beşinci derece yetişimcileri taradı.Xin ailesinde üç kişi olsa da, hepsi de güçlüydü.

 

“Ben yaparım!” Xin Tong yavaşça ayağa kalktı ve kafasındaki hasır şapkayı fırlattı.

 

Zhao Han ile geçmişte dövüşmüşlerdi.Ama yetişim seviyesi düşük olduğundan kaybetmişti.

 

“Yenilmiş çöp!” Zhao Han soğukça güldü ve ilk önce saldıran kişi oldu.

 

“Çelik Duvar Kol!”

 

Xİn Tong’un kolu bronza dönüştü ve kolundaki kaslar sertleşti.İçsel Kuvvetini de deveran ederek, Zhao Han’a doğru yöneldi.

 

Soğuk Buz Avcu!

 

Tuhaf buz gibi bir İçsel Kuvvet Zhao Han’dan yayıldı ve avcunda ortaya çıktı.

 

Pah---

 

İki enerji birbiriyle ağır bir çarpışma yaşadı.Zhao Han bir kaç adım geri itilirken Xin Tong kolunun soğuktan uyuştuğunu hissetti.

 

İkisi de kendi avantajlarına sahipti: Zhao Han’ın avantajı İçsel Kuvvetinin beşinci derecenin zirvesinde olmasıydı, Xin Tong’un avantajı ise vücudunun ve savunmasının çok güçlü olmasıydı.

 

Xin Tong’un yetişimi beşinci dereceye ulaştığından İçsel Kuvveti de beşinci derece olmuştu ve bununla Çelik Duvar Kolu birleştirince, gücü yüksek seviyelere çıkıyordu.

 

İkili, bir sonuç çıkmaksızın on kez karşılıklı vuruştular.

 

Ama zaman geçtikçe Zhao Han yorulduğunu hissetti.Her çarpışmalarında artık kolunun uyuştuğunu hissediyordu.

 

Ve Xin Tong’un savunması son derece güçlü olduğundan kolayca yaralanmıyordu.

 

Sonunda, yüzden fazla hamle olduktan sonra Zhao Han zayıflamaya başlarken Xin Tong daha şiddetli saldırmaya başladı.

 

“Bu dövüş burada biter.” Qiu Mengyu nazikçe gülümseyerek ikisini durdurdu.

 

Bunun ardından, Qiu Mengyu iki tarafında zayıflıklarını ve güçlü yönlerini analiz etmeye başladı: “Zhao Han, İçsel Kuvvetin çok güçlü olsa da, onun temeli yeterince sağlam değil.Bir vücut güçlendirme tekniği öğrenmeni öneriyorum.Xin Tong içinse, savunma en güçlü özelliğin ve bunun yanında saldırıların da oldukça güçlü olsa da, saf güce çok bel bağlıyorsun.Senin dövüş sanatları yeteneklerin beklenen durumda değil…”

 

Qiu Mengyu’nun analizi kusursuzdu.Onun dışında, bu tartışmaya başkaları da katılmıştı. Onlarda Xin Tong’un bu karşılaşmayı kazandığını düşünüyordu.

 

“Hehe, Zhao ailesinden kim gelecek? Zhao Linlong? Yada Zhao Feng?” Xin Tong kolları göğsünde bağlı bir şekilde bir ot parçası çiğneyerek Zhao ailesine baktı.

 

Zhao ailesinin bu jenerasyonunda bir çok yetenekli genç vardı, bu yüzden diğer aileler Zhao ailesinin dahilerine meydan okumak için birlik olmuştu.

 

Sonunda, Xin Tong’un gözleri Zhao Feng’e kitlendi.Zhao Linlong’u yenebileceğine dair kendine güvenmiyordu.Zhao Linlong’un yetişimi altıncı dereceye ulaşmıştı ve dört büyük dahiden başka  kimse ona meydan okumaya cesaret edemiyordu.

 

“Biraz önce bir dövüş yaptın.Kazansam bile bu adil olmayacak.” Zhao Feng hafifçe gülümsedi ve ayağa kalktı.

 

Dediği doğruydu, biraz önce Zhao Han ile çetin bir dövüş yapmıştı ve enerjisi tükenmişti.

 

Ama bu sözleri Xin ailesi öğrencilerinin ona karşı nefret duymasına neden oldu.

 

“Çocuk! Bu kadar küstah olma!”

 

“Hmph! Bahane üretmeyi bırak!”

 

Bunun temel sebebi Zhao Feng’in Güneş Tüyü Şehrinde pek ünlü olmamasıydı ve onu tam olarak tanımamalarıydı.Onu sadece genç nesilden biraz yetenekli bir genç sanıyorlardı.

 

Zhao Feng sadece Zhao ailesinde galibiyetleriyle ünlüydü ve neredeyse hiç aile topraklarının dışına çıkmamıştı.

 

Sadece Xin ailesinden Xin Fei’nin yüzünde temkinli bir ifade vardı.

 

Qiu Mengyu bir öneride bulundu: “Zhao Feng başka biriyle dövüşürken Xin Tong da bu arada dinlensin ne dersiniz?”

 

Onun berrak kristal gözleri Zhao Feng’e ilgiyle baktı ve daha sonra bakışlarını Zhao Feng’in çok uzağında olmayan Zhao Yufei’ye çevirdi. Zhao Yufei hafiften utanmıştı ve dilini çıkardı.

 

Zhao Feng biraz tuhaf hissetmişti, sanki Qiu Mengyu onu tanıyor gibiydi.

 

“Benimle dövüşmek isteyen var mı?” Gülümseyerek konuştu.

 

“Ben varım!” Xin ailesinin tarafından yüzü yaralı bir genç hemen fırladı.

 

O Xin Fei idi.İki ay sonunda yetişimi dördüncü derecenin zirvesine ulaşmıştı.

 

“Sen benim rakibim değilsin.” Zhao Feng ona sakin bir şekilde baktı.

 

“Biliyorum.” Xin Fei derin bir nefes alarak gözleri keskinleşti.

 

Shua---

 

Elindeki bıçak havayı dalga dalga kesti.

 

“Çılgın Rüzgar Dansı!”

 

Xin Fei’nin bıçak yeteneği sınırına kadar zorlanmıştı, ve bir metre çapındaki alan onun “Bıçak Dansının Şarkısı” ile sarsılmıştı.

 

Böyle bir saldırıyla yüzleşince Zhao Feng istemsizce afalladı.Xİn Fei’nin gücü beşinci derecelere meydan okuyabilirdi.Saldırı anlamında, Xİn Fei Xin Tong’u bile aşıyordu.

 

Hafif Küçük Adım!

 

Zhao Feng’in figürü aniden kararsız bir hale geldi ve gittiği her yerde ardıl görüntülerini bıraktı.

 

Shua! Shua! Shua!...

 

Xin Fei’nin bütün saldırıları Zhao Feng’in bıraktığı ardıl görüntülere vuruyordu ve vurduktan sonra bu ardıl görüntüler boşluğa dönüşüyordu.Zhao Feng rakibinin saldırılarını kolayca atlatıyordu, Xin Fei onun elbisesine bile dokunamamıştı.

 

“Zhao Feng’in hız yeteneği Zhao Linlong’un Gölge Adımına benziyor.” Zhao Chi gizliden şaşırdı.

 

Öfkeli Ejderha Yumruğu!

 

Zhao Feng aniden bir saldırı başlattı ve yumruğu kükreyen bir ejderha gibi Xin Fei’ye doğru uçtu.

 

Peng! Dang!

 

Yumruk ve uzun bıçak bir çok kez çarpıştı, ama Xin Fei her seferinde geriye doğru itiliyordu.Zhao Feng yetişimini dördüncü derecenin zirvesine sınırlasa da sonuç buydu.

 

Dang~

 

On hamle sonra, Xin Fei’nin bıçağı Zhao Feng’in parmağı tarafından havaya uçuruldu.Bu tek parmak son derece normal görünüyordu ama içinde muazzam miktarda bir güç barındırıyordu.Xin Fei’nin bıçağı onlarca metre öteye uçarak yere saplandı.

 

“Xin Wuheng’den başka hayran olduğum tek kişisin.” Xin Fei’nin morali bozulmamıştı, arkasını dönüp bıçağını almaya gitti.

 

Sadece motivasyon ve baskıyla onun gücü artabilirdi.

 

“Günün birinde en iyi bıçak ustası olacaksın.” Zhao Feng ister istemez ona övgüde bulundu.Onun içinde diğerlerinde göremediği potansiyeli ve yiğitliği görmüştü.

 

Rakibi sadece dördüncü derece bir yetişimci olduğundan, Zhao Feng’in gücünün sınırının bu olmadığını biliyordu.Özellikle son hareketinde, parmağının tek dokunuşuyla Xin Fei’nin bıçağını uçurmuştu.

 

“Zhao Feng, görünüşe göre kendini baya geliştirmişsin!” Xin Tong hafifçe kalktı.

 

Bir süre dinlendikten sonra, bir önceki dövüşünde yaralanmadığı için neredeyse tamamen enerjisini yenilemişti.

 

“Bu sefer, geçen sefer sana kaybettiğim şeyi geri alacağım.” dedi Zhao Feng.

 

“Alçak gönüllülüğü bırak, o zaman daha dördüncü derece bile değildin buna rağmen ben senin hızına yetişememiştim.Ama umarım bu sefer sadece kaçmak yerine erkek gibi dövüşürsün.”

 

“Başlayalım o halde.” Zhao Feng derin bir nefes alarak basit bir yumruk attı.

 

“Güzel!” Xin Tong delice bir kahkaha attı, eğer doğrudan bir dövüş olacaksa kimseden korkusu yoktu.

 

Peng!

 

Çelikten yapılmış gibi olan iki yumruk şiddetli bir biçimde birbiriyle çarpıştı ve büyük bir patlamaya neden oldu.

 

Hu~

 

Çarpışmanın etkisi çevre alanlara kadar ulaştı.Dövüşü izleyen bir çok dahinin kulak zarları titredi.

 

“Ne korkunç bir kuvvet!”

 

Birçok izleyicinin kalbi duracakmış gibi oldu, sadece ses bile onları şok etmeye yeterdi.İki figür taştan heykel gibi meydanın ortasında duruyordu.Her yer sessizliğe büründü.

 

Kısa bir süre sonra, figürlerden biri titreyerek bir ağız dolusu kan tükürdü.

 

D.N: Kesilen yere bak be. Ama tabi ki baş karakter alır :D