King of Gods - Bölüm 818: Grup Dayağı

---

 

Bölüm 818: Grup Dayağı

 

Mavi Yılan Kral Wei Jing etrafındaki alan, çok uzaklardan görülebilen renkli ışıklarla kaplıydı.

 

Whoosh! Whoosh! Whoosh!

 

Güçlü auralar birbiri ardına yaklaşmaya başladı.

 

"Hahaha...! Mor-saçlı hırsızları bulmuşlar mı?” Siyah savaş elbiseli kel bir erkek yaklaşırken bağırdı.

 

Büyük Dük Yuan Sarayı'ndan, Shi Ailesi'nden ve Dong Ailesi'nden gelen yarım adım Krallar ve normal Krallar da yola çıkmıştı.

 

İlk gelenler Zhao Yufei, buruşuk suralı yaşlı ve On Üçüncü Prens'di.

 

Kardeş Feng, ortaya mı çıktın? Zhao Yufei mor bir çizgiye dönüştü. Aralarındaki en hızlı kişi oydu.

 

Jiu Wuji'nin sırtından bir çift siyah renkle yanan kanat çıkmıştı ve diğer taraftan gelen kaotik bir rüzgar çağırdı.

 

Dahilerin hepsi bu işareti gördü ve mor saçlı hırsızları bulduklarını düşündüler. Ancak geldiklerinde, hedefin aurasının son derece güçlü olduğunu fark ettiler ve bu durum soylarını titremesine neden oldu.

 

“Kardeş Dokuzuncu Prens...! Sen neden buradasın?”

 

“Aman Tanrım! Shi ailesinin bir numaralı dehası, Shi Xin, Mavi Yılan Kral tarafından öldürüldü!”

 

Bazı dâhiler haykırmaktan kendilerini alıkoyamadı.

 

Hem Zhao Yufei hem de Jiu Wuji Mavi Yılan Kral Wei Jing'in korkunç aurasını hissedince durakladılar.

 

Sou! Sou! Sou!

 

Uzmanlar gelip Mavi Yılan Kral Wei Jing'in etrafını sardı.

 

Neler oluyor? Büyük Gan Lord Hanedanlığı'nın dahileri tarafından kurulmuş bir tuzağa mı düştüm? Mavi Yılan Kral Wei Jing de şoktaydı. Bir Kralı öldürmüştü ve birden bir grup uzman ortaya çıkmıştı.

 

Bu harika ama... Bu mor saçlı hırsızlar da kim? Dokuzuncu Prens şaşkın olduğu kadar sevinçliydi. Tesadüf müydü bu?

 

“Mor saçlı hırsızlar... Yoksa...” Mavi Yılan Kralı Wei Jing ister istemez kendi alanından kaçan iki kişiyi hatırladı.

 

Demek böyle. Dokuzuncu Prens çok geçmeden durumu anladı. Mor saçlı Zhao Feng ona bu yönde koşmasını söylemişti çünkü güçlü bir takviye grubu olduğunu biliyordu.

 

“Herkes takım olsun ve Mavi Yılan Kral Wei Jing'i öldürsün!” Wei Jing'i tuzağa düşürüp kesmek için eski yeşil yıldırım kılıcıyla yıldırım yayları gönderen Dokuzuncu Prens'in kalbinde savaş niyeti dalgalandı. O anda amacı kaçmak değil, Wei Jing'i öldürmekti.

 

“Tamamlanmamış Cennet Sınıfı Duruş — On Bin Solduran Avuç!” On Üçüncü Prens'in yanında duran buruşuk suratlı yaşlı, avuçlarını dışarı doğru açtı ve Mavi Yılan Kral'ın olduğu yere bir avuç içi bulanık bir görüntü gönderdi.

 

Eyvah! Wei Jing'in yüz ifadesi biraz değişti. Kan soyunun solmaya başladığını hissetti ve gücü, vücudunda bulunan Mavi Yılan Kanını etkilemek üzereydi.

 

On Üçüncü Prens'in kişisel koruması olarak buruşuk suratlı yaşlı, Kutsal İmparator tarafından bizzat atanmıştı ve bu yüzden aynı yetişimdeki kişiler arasında elit bir statüye sahipti.

 

“Kutsal İmparator'un Kılıcı!” Onüçüncü Prens, mor-altın savaş cübbeleriyle, ejderha gibi görüntülerle çevrili olan altın bir kılıç çıkardı.

 

O anda bir İmparator'un yükselen gücü Mavi Yılan Kral'a doğru ilerledi. İnanılmaz bir şekilde Kutsal İmparator'un Kılıcından gelen bu saldırının baskısı, On Üçüncü Prens yarım adım bir Kral olmasına rağmen bir İmparator'unkine yakındı.

 

Shua!

 

Ejderha gibi görüntülerle çevrili olan kılıcın ışığı, yağmur gibi etrafa saçıldı ve Wei Jing'in mavi renkli pullarında kanlı bir iz bıraktı.

 

“Kutsal İmparator'un Kılıcından beklendiği gibi. Şu güce bak!”

 

“Büyük Gan Lord Hanedanı topraklarında kullanılsaydı, Yüce Ejder Tanrısı'nı çağırabilirdi ve gücü iki kat daha fazla olurdu...”

 

Bölgeye yeni gelen elitlerin kalpleri sarsılmıştı. Ne de olsa On Üçüncü Prens sadece yarım adım bir Kraldı ve yine de Kutsal İmparator'un Kılıcını bu gücü çağırmak için kullanabiliyordu.

 

"Hahaha...! Geber, pislik!” Onüçüncü Prens bağırdı. Zhao Yufei'nin önünde gösteriş yapmak istiyordu.

 

Zhao Yufei o sırada gelmişti.

 

Boom~~~~!

 

Mor bir figür, tıpkı mor renkli bir meteor gibi yanmaya başladı ve etrafta bulunan Yuan Qi'yi bozdu. Aynı zamanda mor renkli bir boyut da somut bir hal alıyor gibiydi.

 

“Küçük Dünya!” Wei Jing bağırdı. Etki alanı anında ezildiğinde yüz ifadesi büyük ölçüde değişti.

 

Bam~~~

 

Dokuz Cennet'i sarsan bir patlama, toprağın üzerinde bin metre derinliğinde bir krater oluşturmuştu.

 

“Yani, Zhao Yufei'nin gerçek gücü bu mu? On Bin Kadim Irk'ın 19. sırasında yer alan Ruhsal Irk'ın soyunun ne kadar potansiyeli var böyle?” Buruşuk suratlı yaşlı saldırmaya devam ederken hayrete düşmüştü.

 

Whoosh! Whoosh! Whoosh!

 

Giderek daha fazla uzman bölgeye toplanmaya başladı. Dokuzuncu Prens, Jiang Ailesi, Dong Ailesi, Büyük Dük Yuan Sarayı ve diğer güçlerden uzmanlar saldırılarını yapmaya başlamıştı.

 

“Şeytani Gökyüzü'nün Eli!” Şeytani kanatları olan kel bir figür bölgeye indi. Bir kol yanıyordu ve dev bir siyah renkli ele dönüşürken genişliyor gibiydi.

 

Boom~~~~!

 

Şeytani Gökyüzünün Büyük Eli, Cennet ve Dünya'yı yok eden kara alevleri çağırdı. Jiu Wuji'nin saldırısı, Mavi Yılan Kral Wei Jing'in en zayıf noktası olan sırtına isabet etmişti. Bu sırada Wei Jing, Zhao Yufei, Dokuzuncu Prens, On Üçüncü Prens ve buruşuk suratlı yaşlının saldırılarıyla uğraşıyordu.

 

Bam!

 

Uzun mavi pullu figür ileri doğru uçtu ve bir ağız dolusu kan tükürdü.

 

“Saçmalık!" Mavi Yılan Kral Wei Jing, kalbinde beliren öfkeyle birlikte bağırdı. Bir şekilde insanların pususuna düşmüştü ve birçok elit tarafından saldırıya uğruyordu. İlk saldırılar onu çoktan yaralamıştı.

 

“Bu Wei Jing, Karanlık Başkent Tarikatı'ndan gelen eşsiz bir dahi, öldür onu!”

 

“Herkes Karanlık Ay Lord Hanedanlığı'nın Büyük Gan Lord Hanedanlığı ile savaşabilmesinin sebebinin dört yıldızlı Karanlık Başkent Tarikatının onları desteklemesi olduğunu biliyor.”

 

Büyük Gan Lord Hanedanlığı'nın uzmanları saldırmaya devam ettiler. Bu uzmanların arasında Zhao Yufei, Jiu Wuji ve Dokuzuncu Prens ana güç kaynağıydı.

 

Mavi Yılan Kral Wei Jing ne kadar güçlü olursa olsun bu kadar dahiyi ve eliti aynı anda engelleyemezdi.

 

Yalnızca Dokuzuncu Prens, zirvesinde olsa bile ona düzinelerce kez vurabilirdi.

 

Zhao Yufei'nin gerçek gücü beklentilerini aşmıştı ve onun da kendi Küçük Dünyası vardı.

 

On Üçüncü Prens'in Kutsal İmparator'un Kılıcı durdurulamazdı.

 

“Sizi piç insanlar, yiyosa teker teker gelin ulan ~ ~!” Wei Jing öfkesini bastırırken kükredi ve kendisine bir kaçış yolu oluşturan masmavi bir Buz Yılanı'na dönüştü.

 

Mavi Buz Yılanı'na dönüştükten sonra Wei Jing'in savunma ve savaş gücü arttı. Orada bulunanlar yalnızca onun havada hızlanıp mavi bir ışığa dönüşmesini izleyebiliyordu.

 

“Yine de kaçmayı başardı.” Dokuzuncu Prens biraz pişmandı.

 

“İmparatorluk Dao soyunun ilk 10'unda yer almaya gerçekten layık. Yılan İmparator soyu, On Bin Kadim Irk'ının Mistik Buz Pul ırk soyuna biraz benziyor...” Buruşuk suratlı yaşlı mırıldandı.

 

İmparatorluk Dao soyları listesi, Büyük Gan Lord Hanedanlığı ve etrafındaki bölgelerdeki en iyi beş yüz soyu arasında yer alıyordu. İmparatorluk Dao soyları ile On Bin Kadim Irk soyları arasındaki fark, eski çağın sonundan günümüze kadar tüm yeni soyları sıralamasıydı.

 

“Dokuzuncu Prens, Wei Jing neden senin peşindeydi? İmparatorluk Dehası sıralamasında 13. sırada değil misin sen? Nasıl böyle bir yenilgiye uğradın?” On Üçüncü Prens'in garip bir ifadesi vardı. Dokuzuncu Prens'le alay ediyor ve böbürleniyor gibiydi.

 

Dokuzuncu Prens yetenekli olmasına rağmen doğumu normaldi. On Üçüncü Prens'in doğumu asilken ve Kutsal İmparator tarafından tercih edilirken, yarı gayri meşru bir çocuk olarak düşünülebilirdi.

 

Dokuzuncu Prens ciddi bir şekilde, “Size önemli bir haber vermeye geldim.” dedi.

 

Wei Jing'in neden onun peşinde olduğunu açıklamak istemiyordu. İlk olarak, Wei Jing onu pusuya düşürmüştü, ki bu utanç vericiydi. İkincisi, aralarındaki fark zaten oldukça büyüktü.

 

“Önemli bir haber mi?” Dokuzuncu Prens'in tekrar konuşmasını beklerken herkes sessizleşti.

 

“Bu haber Gizemli Kadim Saray ve kısa zaman önce ortaya çıkan Kara Yıkım Yılan Ejderhası ile ilgili.” Dokuzuncu Prens derin bir nefes aldı.

 

Gizemli Kadim Saray mı? Kara Yıkım Yılan Ejderhası mı?

 

Bu sözleri duyunca tüm dahilerin kalpleri sarsıldı.

 

Dokuzuncu Prens liderliğindeki elitler Kara Yıkım Yılan Ejderhası'nın izlerini bulmuştu ve Gizemli Kadim Sarayın sırrına tesadüfen denk gelmişlerdi. Ancak bu süreçte birçok güçlü canavarla karşılaşmışlardı ve Mavi Yılan Kral Wei Jing onları pusuya düşürmüştü.

 

“Gizemli Kadim Saray! Bu efsane gerçek. Orası Kutsal İllüzyon Boyutunun çekirdeği!”

 

“Ama Kara Yıkım Yılan Ejderhası Yıkım Ejderha Irkının soyuna sahip ve savaş gücü Kutsal İllüzyon Boyutunun içerisinde eşsiz.”

 

Bazıları mutluyken bazıları endişeliydi.

 

O sırada herkes bu haberi kendi arasında tartışıyordu.

 

“Dokuzuncu Prens, bizi nasıl buldun? Yolda biriyle karşılaştın mı?” Zhao Yufei sordu. Saraya kıyasla bu sorunun cevabını daha çok merak ediyordu.

 

“Oh, aynen... O mor saçlı hırsızlarla karşılaşmış olabilirim,” Dokuzuncu Prens bir şey hatırlıyor gibiydi ve söyledi.

 

“Mor saçlı hırsızlar! Dokuzuncu Prens, onlarla gerçekten karşılaştın mı?”

 

Jiu Wuji, Jiang Chen ve yanındakilerin gözleri aydınlandı, Zhao Yufei'nin gözleri endişeyle doluydu.

 

Dokuzuncu Prens hayrete düşmüştü. Bu kadar insanın mor saçlı hırsızları, takip etmek için takım kurma noktasına kadar önemsemesini beklemiyordu. Ancak bu durum olağanüstü olmasaydı, Mavi Yılan Kralı Wei Jing bu kadar kolay yenilemezdi.

 

Dokuzuncu Prens onlara mor saçlı hırsızlara ne olduğunu anlattı.

 

“Mor saçlı hırsızlar çok garipti. Vücutlarını rafine etmek için Mavi Yılan Kral'ın alanını kullanmaya bile cesaret ettiler...?”

 

“O iki şeytani hırsız Mavi Yılan Kral'a karşı avantaj kazanıp kaçmayı başardı mı?”

 

Herkes olanlara inanamıyordu ve mor saçlı hırsızların kalplerinde bıraktığı korku hissi giderek artıyordu. Sanki bu iki şeytani hırsız gittikleri her yerde avantaj sağlamayı başarıyor gibiydi.

 

Zhao Feng ve Nan Gongsheng farkında olmadan Büyük Gan Lord Hanedanlığı'nın elitleri arasında yeni bir unvan kazanmıştı, Mor Saçlı Şeytani İkili.