King of Gods - Bölüm 395: Kara Işık Hayalet Gözü

---

Çeviri:RassNt  Düzenleme:Berkay Lamba

Siyah Uçurum Sarayı dahilerinin bulunduğu alan ölüm aurasıyla doluydu. Tam o sırada diğer dahiler başlarını sağa sola salladılar.

“Belki değildir! O kişi benim siyah şeytani kargamı etkiledi ve Qiao Changning’ni sorgulamasında o kişinin Qiao Xiaoxue’yi rehin aldığını ve ganimetlerini çaldığını öğrendik. Onun kuvveti ve yöntemleri küçümsenecek gibi değil.” Burnu delik Chi Gui konuştu.

Eğer Zhao Feng burada olsaydı şaşırırdı çünkü Rüzgarlı Kar Köşkünden kartal gözlü genç en sonunda kabustan kaçamamıştı.

 

Kartal gözlü genci sorguladıktan sonra Siyah Uçurum Sarayı Zhao Feng’i küçük tepeden buraya kadar takip etmişti.

 

Zhao Feng Habis Diş üçlüsüyle bu yüzden karşılaşmıştı.

 

“Eğer normal şartlar altında olsa bu kişi için bu kadar çaba sarf etmem ama o kişi Mor Aziz Harabeleri hakkında üç tarikatın bile bilmediği sırları biliyor olabilir, buraya miras nişanı olmadan girebilmiş. Onu canlı yakalamalıyız.”

 

Chi Gui’nin gözleri cehennem ateşi gibi parladı. O sırada Siyah Uçurum Sarayı figürleri saygıyla dolmuştu ve başlarını kabul eder gibi aşağı yukarı salladılar. Chi Gui Siyah Uçurum Sarayının Gerçek Lordlarından biriydi ve tarikatın güvendiği son derece güçlü biriydi.

 

Chi Gui’nin hareketleri aynı zamanda tarikatın çıkarları doğrultusundaydı.

 

Eğer Mor Aziz Harabelerinden deliği kontrol edebilirlerse, tarikat bu işten çok karlı çıkacaktı.

 

“Kıdemli kardeş Chi Gui, eğer suçlu gerçekten de o velet ise, o zaman o kesinlikle bir dahaki sefere daha dikkatli olacaktır.” Hayalet yüzlü bir zirve Gerçek Mistik Derece adam konuştu.

 

“Son seferki iz sürme işini şu an muhtemelen ölü olan Habis Diş grubundan Li Youlian yapmıştı. Bu sefer bu işi ben yapacağım.” Chi Gui önemli bir karar veriyormuş gibi derinden konuştu.

 

“Hahaha, en iyi iz sürücümüzün kıdemli kardeş Chi Gui olduğunu neredeyse unutuyordum, Li Youlian ve diğer yoldaşları bile ondan nasihat almış kişilerdi.”

 

“Siyah Uçurum Sarayını geçtim, Mor Aziz Harabelerinde Kıdemli Kardeş Chi Gui ile iz sürme konusunda yarışabilecek başka biri var mı?”

 

Siyah Uçurum Sarayı insanlarının yüzlerinde övgü dolu ve neşeli bir ifade belirdi.

 

“Beni koruyun!”

 

Chi Gui oturdu ve aniden diğer insanlar onun etrafını sararak etrafa bakmaya başladı.

 

Mor Aziz Harabeleri herkes için tehlikeliydi ve Siyah Uçurum Sarayı bile kibirli davranamazdı.

 

Shua!

 

Chi Gui’nin elinde küçük bir matara belirdi. İçinde açık mavi ve azur renk bir aura vardı, bu çıplak gözle görülmese de ruhani duyuyla hissedilebiliyordu.

 

Eğer Zhao Feng’i tanıyan biri burada olsaydı bu auranın Zhao Feng’e ait olduğunu anlardı.

 

Gerçekte bu Siyah Uçurum Sarayının Zhao Feng’den topladığı auraydı.

 

“Kara Hayalet Boşluğu!”

 

Chi Gui’den siyah saydam dalgalar çıktı ve görünmez bir zihinsel enerji dalgası yüz metre yakınındaki her şeyi ezip geçti. O anda on mil çevredeki her şey ölümcül bir sessizliğe büründü.

 

“Siyah Habis göz!”

 

“Bu kıdemli kardeş Chi Gui’nin göz soyu, Yin ve Yang ile etkileşim kurabiliyor ve iz sürme konusunda uzmanlaşmıştır.”

 

Chi Gui’nin gözleri bembeyazdı ve tam ortasında siyah bir nokta vardı.

 

Peng Peng! Peng Peng!

 

Siyah Uçurum Sarayı dahileri zihinsel enerji bilinçlerinin donduğunu hissettiler.

 

Shua!

 

Zhao Feng’in küçük mataradaki aurası havaya süzüldü, ardından Chi Gui’nin Siyah Habis göz bakışıyla siyah bir dumana dönüşerek yok oldu. Hemen bunun ardından Chi Gui’nin Siyah habis gözünden saydam bir ışık fırladı.

 

Herkes yukarı baktı ve gökyüzünde fener gibi süzülen siyah bir ışık gördüler.

 

Wu...

 

Fener sanki bir şey hissetmiş gibi göründü ve belli bir yöne doğru parladı.

 

“Kara Işık Hayalet Gözü!”

 

“Bu Kara Işık Hayalet Gözü Habis yolun gizli bir tekniğidir ve belli bir göz soyu olmadan kullanılamaz.”

 

Siyah Uçurum Sarayı dahileri hayranlıkla baktılar.

 

Kara Işık Hayalet Gözü gökyüzünde onlar için belli bir yönü işaret ediyordu.

 

“Ben göz soyumu kullanarak Siyah Habis Gözü devam ettiriyorum. Kara Işık Hayalet Gözü sadece yüz millik alanın içindeki her şeyi taramakla kalmaz, eğer hedef beş yüz milin içindeyse onun yönünü hissedebilirim. Dahası gece vakti bu tekniğin gücü artar.” Chi Gui güldü.

 

“Gidelim!”

 

Sou! Sou! Sou!

 

Chi Gui liderliğindeki yedi Siyah Uçurum Sarayı dahisi Kara Işık Hayalet Gözünün gösterdiği yöne doğru havada uçtu.

 

Yüzlerce mil ilerde Zhao Feng ve siyah nilüferli kız bir ağacın üzerine konmuştu.

 

“Sen kıdemli kardeş Chi Gui’nin takibinden kaçamayacaksın. En iyisi pes et ve benim gitmeme izin ver, belki de bu sayede hayatta kalabilirsin.”

 

Kız sakinmiş gibi davransa da içten içe kalbi korkuyla doluydu.

 

Şu ana kadar Zhao Feng’in iskelet adamı ve testere adamı iki bakışla öldürmesi kızın aklında sürekli tekrarlanıp duruyordu.

 

Zhao Feng cevap vermek yerine kızı aramaya başladı.

 

“Sen… sen ne yapıyorsun? Lütfen dur!”

 

Çığlıklar atan kızın vücudu kaskatı kesildi.

 

Zhao Feng aldırmadı ve kısa sürede kızın elbisesinin içinde antik bir kitap buldu. Onu alırken kızın tenine dokunmuştu ama bakışları kitabın üstüne düşünce tuhaf bir ışıkla parıldamıştı.

 

“Sen… nereden bildin ?”

 

Kız afalladı. Bu kitabı şimdiye kadar hep yanında tutmuştu ve onu uzaysal bileziğin içine bile koymamıştı.

 

“Altın Hayalet Cesedi gizli tekniği, Yüksek düzey Ruhani derece. Yin, Ölüm, Hayalet, Ceset, Zehir ve türevlerinin havasını özümseyerek hayalet cesetlerini kontrol et ve dünyaya hükmet….”

 

Zhao Feng hızla tekniğin özetini okudu ve gözleri parladı.

 

Siyah Uçurum Sarayının onu kullandığını görmüştü ve bu yeteneğin çizgisindeki yetenekler Azur Çiçek Kıtasında çoktan yok olup gitmişti. Sadece Kızıl Ay Şeytan mezhebi buna benzer bir yönteme sahipti.

 

Dahası bu yetenek Yüksek düzey Ruhani dereceydi, Yıldırım Mirası ve Mistik Çiçek Değerli İncilden bile daha iyiydi.

 

Shua!

 

Zhao Feng ilk önce Tanrının Ruhani Gözünü açtı ve Altı Hayalet Cesedi gizli tekniğinin içeriğini kopyaladı. Ardından kızdan siyah nilüferi aldı. Siyah nilüfer Hayalet Tao’sunda değerli bir silahtı ve Zhao Feng’in Üç Çiçekli Değerli Nilüferinden bile daha değerliydi. Dahası onun içinde güçleri neredeyse zirve Gerçek Mistik Derecede olan iki tane yeşil bronz hayalet cesedi vardı.

 

“Hayalet cesetlerini nasıl kontrol ettiğini anlat bana.” dedi Zhao Feng soğukça.

 

Zhao Feng bir seferinde hayvan terbiyecisi olmuştu ve ruhani hayvanları kontrol etmişti, bu yüzden hayalet cesetlerini kontrol etme konusu hafiften ilgisini çekmişti.

 

Eğer bu tehlikeli Mor Aziz Harabelerinde bir kaç hayalet cesedi kontrol edebilirse, Zhao Feng için oldukça yararlı olacaktı.

 

Örneğin bu kızın iki yeşil bronz hayalet cesedi canlı kalkan görevi görebilirdi, onların savunmaları Shi Chengtian ile kıyaslanabilir düzeydeydi.

 

Eğer Zhao Feng bu canlı kalkanlara sahip olabilirse ve onları Tanrının Ruhani Gözüyle birleştirirse bu mükemmel olurdu.

 

“Hayalet cesetleri kontrol etmek mi? Sana anlatsam bile bunu yapamayabilirsin. Hayaletleri kontrol etme yetenekleri yetiştirmediğin için habis ölüm havası bilincini yer…”

 

Kızın ağzı açık kalmıştı.

 

“Kapa çeneni! Sadece sana söyleneni yap yoksa senin sonun diğer ikisinden daha kötü olur.”

 

Zhao Feng sol gözüyle kızı inceledi ve kalbinin titremeye başladığını gördü. Böyle bir korku doğrudan ruhuna kadar ulaşmış gibiydi. Böyle bir korkuyu yalnızca tarikatın iki Gerçek Lord Derece dahilerine karşı hissediyordu ve onlardan biri de Chi Gui idi.

 

“Burada Altı Hayalet Ceset kontrolü gizli tekniğinin üçüncü sayfasıyla kıyaslanabilecek bir yeteneğim var….”

 

Kız titrek bir tonla konuştu, yüzü soluktu.

 

Zhao Feng yeteneği öğrendikten sonra onu hayvan terbiye etme yetenekleriyle ve eksiz Karanlık Göz sayfası gibi habis yeteneklerle karşılaştırdı, bu yetenekler onunla bir uyuma sahip gibiydi.

 

Zhao Feng geçen bir kaç yılda bir çok teknik ve yetenek kopyalamıştı ve Çekirdek Köken Aleminin altında en bilgili kişi sayılabilirdi.

 

Zhao Feng bir süre sonra bir şey anlamış gibi oldu.

 

Hayalet cesetlerini kontrol etmek ruhani evcil hayvanları kontrol etmek gibiydi. Bu yeteneğin odağında zihinsel enerjiyi nasıl kullanacağın vardı ve bu Zhao Feng’in en iyi olduğu konuydu.

 

“Sonraki adım ne? Bu hayalet cesetler herhangi bir zekaya sahip değil, onlarla nasıl bağlantı kurmam gerekiyor?”

 

Zhao Feng sordu.

 

Bu hayalet cesetler ölü varlıklardı.

 

“Öğrendin mi?”

 

Kız inanamaz bir şekilde başını sağa sola salladı.

 

“Kapa çeneni, boş boş konuşma.”

 

Zhao Feng sabırsızca konuşurken kız içten içe güldü. Tabi tabi kesin öğrenmişsindir.

 

Tabii kız Zhao Feng’in gücüne direnecek durumda değildi, konuşmaya devam etti: “Kendi zihinsel enerji sembolünü hayalet cesedine koymalısın. Altı Hayalet Cesedi Kontrol tekniğinin ikinci sayfası….”

 

Zhao Feng başını aşağı yukarı salladı ve öğrenmeye başladı.

 

Belli bir süre sonra Tanrının Ruhani Gözü saydam bir yıldırımla iki yeşil bronz hayalet cesedine doğru parladı.

 

Shu!

 

İki yeşil bronz hayalet cesedi dumanlandı ve değişmeye başladı.

 

Wah!

 

Şaşkınlıkla bağıran kızın ağzında bir kan sızıntısı belirdi. “Bir anda benim zihinsel enerji sembolüm silindi…. Bu nasıl mümkün olabilir. Bir Gerçek Lord Derece uzman bile bu beceriye sahip olamaz.”

 

Zhao Feng Tanrının Ruhani Gözüyle Yıldırım Alevi Tanrı Gözünü ve yıldırım ile ateş elementini kullanarak kızın zihinsel enerji sembolünü silmişti.

 

Yıldırım ve ateş Habis yolun can düşmanıydı ve zihinsel enerji sembolünü silmesi oldukça kolaydı. Dahası Zhao Feng’in zihinsel enerji seviyesi Gerçek Lord Derecesine denkti ve Tanrının Ruhani Gözünün avantajına da sahipti.

 

Bu nedenle.

 

Kızın artık iki yeşil bronz hayalet cesetleriyle bir bağlantısı kalmamıştı ve şu an onların üzerine Zhao Feng kendi zihinsel enerji sembolünü yerleştirmişti.