King of Gods - Bölüm 418: Yetişim Artışı

---

Çeviri:RassNt  Düzenleme:Berkay Lamba

“Kardeş Yu Luo!”   Bu sahne Saf Ay Ruhani Tarikatın iki kadın üyesinin çığlık atmalarına neden oldu.   Diğer iki tarikatın dahileri ise derin bir nefes aldılar, şaşkınlardı ve kafaları karışmıştı.   “Yu Luo nasıl yere bu kadar yaklaştı?”   “O muhtemelen aç gözlülükle doluydu, aklını kaybetti ve kazara köklerin menziline girdi.”   “Zhe Zhe, bir Gerçek Lord sahte bir görüntüyle kandırıldı. O veledin pelerini oldukça iyi bir eşya.”   Diğer tarikatın üyeleri tabii ki buna sevinmişlerdi. Saf Ay Ruhani Tarikat çok güçlüydü ve diğer iki tarikat bir araya gelse bile onları yenemeyebilirlerdi.   Şimdi bir Gerçek Lord kaybetmişlerdi, kuvvetleri düşmüş ve aralarındaki denge sağlanmıştı.   Saf Ay Ruhani Tarikat dahileri Yu Luo’nun ölümünü kabullenemediler, ama olay olup bitmişti ve artık bunu değiştiremezlerdi.   “Zhao Feng nereye gitti?”   “Kardeş Yu Luo’nun ölümüyle ilgisi var mı?”   Yu Luo ile ilişkileri iyi olan iki kadın üyenin gözleri şüpheyle pırıldadı.   Shua!   Ağaçlıkta bir yıldırım parlaması belirdi.   “Zhao Feng!”   Hemen herkesin bakışları Zhao Feng’in üzerine geldi.   Zhao Feng telaş içindeymiş numarası yaptı ve dişlerini sıktı: “O Yu Luo beni öldürmek ve Ağaç Yao’su Öz Meyvesini almak istedi. Herkes gördü mü bunu? Saf Ay Ruhani Tarikatın, misafirlerine muamelesi böyle midir?”   Başka bir şey söylemeden hemen Yu Luo’yu suçlamaya başladı.   “Nereye gitti o?”   Zhao Feng hemen Saf Ay Ruhani Tarikatın bulunduğu tarafa doğru yaklaştı. Tarikat üyelerinin ifadeleri çirkindi ve iki kızın yüzleri soluktu.   “Kardeş Yu Luo… o…. O ağaç tarafından öldürüldü.”   Zhao Feng’e yakın olan kız titrek bir sesle konuştu.   “Ne? O Büyük Ağaç Yao’su tarafından öldürüldü mü? Kendimi kurtarmak için arkamda sadece bir görsel ikiz bırakmıştım. O nasıl ölebilir?”   Zhao Feng anlamamış gibi davrandı. Yu Luo ölürken o ağaçların arasında saklanmıştı ve görünmez haldeydi. Hiç kimse onu görememişti.   Bu ilk noktaydı.   İkincisi Yu Luo’nun sırtı diğerler insanlara dönüktü ve Kalp Gözü yüzünden ifadesindeki gerçekleşen değişim kimse tarafından görülememişti.   Herkes sadece onun aklını kaybettiğini ve Zhao Feng ile birlikte Ağaç Yao’su Öz Meyvesinin de ölüp gideceğinden korktuğunu ve bu nedenle kökleri unutarak ileri atıldığını düşünmüşlerdi.   Tabii ki çoğu insanın fark etmediği bir detay daha vardı. Zhao Feng Ağaç Yao’su Öz Meyvesini almış ve bir süre yere yakın halde seyahat etmişti. Bu Öz Meyvesi Büyük Ağaç Yao’sunun özüydü ve onun “oğlu” gibiydi.   Zhao Feng yere yakın seyahat ederken Ağaç Yao’su da bir çok kökünü ona yakın bir noktada toplamıştı.   Zhao Feng tüm bunları Tanrının Ruhani Gözüyle görmüştü.   Yu Luo yere indiğinde çok sayıda kök zaten orada toplanmış ve onu anında öldürmüştü.   Saf Ay Ruhani Tarikat tarafında. Zhao Feng’in hala neler olduğunu anlamadığını gören bazı öğrencilerin duyguları tarif edilemez durumdaydı.   Mantığa göre Zhao Feng’in Büyük Ağaç Yao’suna ölmüş olması gerekiyordu ve Zhao Feng orada bile değildi, üstüne bir de “mağdur” durumundaydı.   Tüm bunlar onların gözleri önünde gerçekleşmişti.   İlk olarak Zhao Feng orada değildi. İkincisi, mağdur olan taraf oydu ve üçüncüsü, ikisi arasındaki yetişim farkı çok büyüktü.   “Hmph, Zhao isimli çocuk. Kardeş Yu Luo senin tarafından öldürülmemiş olsa da, yine de bu olayda rol oynadın.”   “Bu doğru. Eğer sen olmasaydın Kardeş Yu Luo ölmeyecekti.”   Yu Luo ile iyi ilişkiler içinde olan iki öğrenci vahşice konuştular.   Zhao Feng anında diyecek bir şey bulamadı. Bu nasıl bir mantıktı?   “Hepiniz sakinleşin, Zhao Feng aynı zamanda mağdur taraf. Eğer Kardeş Yu Luo bu kadar aç gözlü olmasaydı ölmeyecekti.”   Zhao Feng’e yakın olan kızlardan biri ister istemez bu sözleri sarf etti ve Saf Ay Ruhani Tarikat öğrencileri bu problemi çözmek için Ye Yanyu’nun gelmesini beklemeye karar verdiler.   Ne de olsa Saf Ay Ruhani Tarikat doğrucu bir güçtü ve Zhao Feng’in Ye Yanyu ile bir anlaşması vardı.   “Çocuk, Kardeş Ye gelmeden önce meyveyi teslim etsen iyi olur, yoksa….”   Zirve Gerçek Mistik Derece bir erkek gözlerindeki aç gözlülüğü gizlemeye çalışarak konuştu.   Sahip olduğu yetişimle eğer o Ağaç Yao’su Öz Meyvesini yerse Gerçek Lord Derecesine aşma şansı çok yüksek olacaktı.   Bu iki derece arasındaki fark çok büyüktü.   Zhao Feng gülümsedi ve cevap vermekle uğraşmadı. Bunun yerine meyveyi çıkarttı ve ısırarak yemeye başladı.   Meyvenin boyutu bir karpuz kadardı ve Zhao Feng’in onu bitirmesi için biraz zamana ihtiyacı vardı.   “Ağaç Yao’su Öz Meyvesi. Çocuk, sen ne cüretle….”   Yu Luo ile iyi ilişkisi olan iki erkek öğrenci kükrediler ve Zhao Feng’e doğru atıldılar.   “Hehe, demek siz ikiniz Yu Luo’nun ölümünü umursamıyorsunuz, sadece Ağaç Yao’su Öz Meyvesini almak istiyorsunuz.” Zhao Feng alaycı bir tonla konuştu.   Geber!   İki öğrenci saldırırken ifadeleri değişti.   Bir tanesi bir dağı yarıp geçebilecek bir zayıf ay ışığı kılıcı gönderirken diğeri küçük bir hayvan sürüsünü katledebilecek bir ay ışığı dalgası çağırdı.   Voossshhhh!   Zhao Feng’in figürü ortadan kayboldu ve bir yıldırım parlamasıyla birlikte diğer tarafta beliriverdi, bu sırada meyveyi yemeye devam ediyordu.   “Öldür!”   İki öğrenci Zhao Feng’e saldırmaya devam ettiler.   Shua Shua! Boom Boom!   Zhao Feng’in figürü parladı ve o ikisinin saldırıları ne kadar vahşi olursa olsun, Zhao Feng’in elbisesine bile dokunamadılar.   On nefes sonra. Zhao Feng meyveyi yemeyi bitirdi. Yüzü kıpkırmızıydı ve ondan hayat dolu bir aura yayılıyordu.   İki öğrenci nefretle dişlerini sıktılar ve nefes nefese kaldılar.   Onlar belli ki kasten Zhao Feng’e “sıkıntı” çıkartmak istememişlerdi. Onların gerçek hedefi Ağaç Yao’su Öz Meyvesiydi.   Fakat Zhao Feng’in hızı inanılmaz bir seviyeye çıkmıştı. Bir taraftan meyveyi yerken diğer yandan da o ikisiyle adeta oynamıştı.   Zhao Feng meyveyi yemeyi bitirince kuvveti tekrar yükselecekti ve bunu engelleyecek güçleri olmayacaktı.   “Ağaç Yao’su Öz Meyvesi’nin etkisi cidden çok güçlü.”   Zhao Feng kendini hayat ile dolmuş gibi ve tüm vücudunun arındığını hissetti.   Sahip olduğu zihinsel enerji seviyesi meyvenin enerjisini maksimum miktarda özümsemesine olanak sağlamıştı.   Eğer başka normal bir Gerçek Mistik Derece olsa meyvenin en az 80%’ini boşa harcayacaklardı ya da onu ayrı ayrı yiyeceklerdi.   Fakat belayı başından def etmek için Zhao Feng hepsini bir anda herkesin gözü önünde yemişti.   Sahip olduğu zihinsel enerji seviyesiyle, meyvenin en az 60%’ını özümseyebilmişti ve bu da onu zirve Gerçek Mistik Dereceye ilerletmişti.   O anda Zhao Feng’in aurası hızla yükseliyordu. Cildi taze ve narindi, bu durum yakındaki insanlara onun gençleşiyormuş gibi bir hissiyata kapılmasına neden oluyordu.   Ömür artışı ve görünüş, Ağaç Yao’su Öz Meyvesinin yan etkilerindendi.   Meyvenin asıl becerisi Zhao Feng’in Yuan Qi’sini artırmaktı.   Kısa süre sonra Zhao Feng’in yetişimi zirve Gerçek Mistik Dereceye yaklaşmaya başladı.   Eğer o normal bir geç aşama Gerçek Mistik Derece olsaydı, bu meyveyi yese bile bu kadar hızlı gelişemeyecekti.   Fakat Zhao Feng’in zihinsel enerji seviyesi erken aşama Gerçek Lord Derecesindeydi ve normal erken aşama Gerçek Lordlardan bile daha üstündü.   Bir kişinin zihinsel enerjisi yeterince yüksek olduğunda, yetişimleri hızla yükselecekti.   O sırada üç Gerçek Lord Büyük Ağaç Yao’sunun derinliklerinden çıkmaya çalışıyorlardı.   Chi Gui darmadağın olmuş haldeydi ve en sonunda bir tane meyve almayı başarmıştı.   Ay Şeytanı Sarayından Zhuang Wan’er de bir tane meyveye sahipken küçük hırsız kedi ve Ye Yanyu birer tane meyve kapmayı başarmışlar ve küçük hırsız kedi kendisininkini çoktan yemişti bile.   Fakat, Ağaç Yao’sunun derinliklerinden çıkmak, girmekten daha zordu.   Wu~   Büyük Ağaç Yao’su kükredi ve dallarını etrafa savurarak dört bir yanda korkunç rüzgarlar yarattı.   Büyük Ağaç Yao’sunun içinde, toz dumana karıştı ve yer sarsıldı.   Xiu Xiu Xiu---   Yerden bir ağ şekillendiren kökler belirdi ve üç Gerçek Lordun kaçış rotasını engellediler.   Ağaç Yao’su Öz Meyvesi bu ağacın soyu gibiydi ve onları çalınmasını izlemek bu ağaç için katlanılamaz bir şeydi.   Büyük Ağaç Yao’su suçluları tutmak için, neredeyse çılgına dönmüş ve hatta kendi dallarını ve köklerini yok etmişti.   Bunun anlamı Büyük Ağaç Yao’su üç Gerçek Lordu burada tutabilse de, kendisi de yaralanacaktı. Ama öfkeli ağaç bunu artık önemsemiyordu.   “Yalnızca üçümüz iş birliği yaparsak hayatta kalabiliriz.”   Zhuang Wan’er bağırdı ve neredeyse Gerçek Ruh Qi’sini yakma seviyesine gelerek şeytani gizli tekniğini deveran etti.   Onu tuhaf, karanlık bir aura sardı ve dış dünyadan gelen bütün saldırıları yuttu.   “Özel gizli bir teknik.”   Zhao Feng bunu Tanrının Ruhani Gözüyle izledi ve Zhuang Wan’er’in etrafındaki alanın Çekirdek Köken Alemi aşağısındaki bütün saldırıları yutabileceğinden emin oldu ve hatta normal Çekirdek Köken Alemi saldırıları bile yüzde otuz ya da kırk oranında zayıflatılacaktı.   “Bu Ay Şeytanı Sarayının, Göksel Şeytan Gücü Alanı tekniğinden türettiği Şeytani Ay Kuvvet Alanıdır. Onun gücü ay ışığında iki katına çıkar.”   Aynı sırada Chi Gui ve Ye Yanyu da gizli tekniklerini kullanarak hayatlarını kurtarmaya çalıştılar.   Bu üç Gerçek Lord iki yıldızlı güçlerden geliyorlardı ve belli ki böyle bir durum için ellerinin altında gizli kozları vardı.   Onların arasından Ye Yanyu tuhaf yeşim bir kayış çıkartarak onu ezdi ve ondan ay cübbeli kutsal tanrıça çıktı.   “Neler oluyor? O bizim tarikatımızın Ay Azizi Teyze Tanrıçası değil mi?”   “Bu, Boş Tanrı Alemi uzmanlarının kendi kan özlerinin kullanarak ve Boş Tanrı Alemi materyallerinden yarattıkları koruyucu bir eşya. O Kız Kardeş Ye’ye Aziz Ay Teyze Tanrıçanın gücünün onda birini saldırı yada savunma için verebilir.”   Saf Ay Ruhani tarikat öğrencileri derin bir nefes aldılar.   Boş Tanrı Korumasıyla birlikte Ye Yanyu Çekirdek Köken Aleminde olanlara karşı bir süre direnebilecekti.   “İki yıldızlı tarikatlardan beklendiği gibi. Böylesine yöntemler akıl almaz seviyede. Üç yıldızlı yada daha yüksek güçlerin nasıl olduğunu hayal etmek bile zor….”   Zhao Feng gözlerini geleceğe dikti.   O anda Gerçek Ruh Qi’si bir bariyeri açtı ve artık zirve Gerçek Mistik Dereceye ulaşmıştı