Bölüm 431 - Havadan Takip Etmek

“İnsan gerçekten bir kaç tane numaran var. Onların saldırılarını sadece tek hareketinle durdurdun bile.”

Yüce Ağaç bunları neşeli bir ses tonuyla söyledi.

Zhao Feng’in bu saldırısından önce, yedi Gerçek Lord ve yüz Gerçek Ruh Alemi dahileri tarafından çok acı verici olan sayısız saldırıya maruz kalmıştı.

Zhao Feng hareket ettiğinde, o da aynı şekilde konumunu değiştirdi.

Bu sırada, içlerinde iki Gerçek Lord da olan yirmi-otuz dahi Zhao Feng’in Yanılsama Şehri Labirentinde kaybolmuştu.

Yanılsama Şehri Labirenti, Zhao Feng’in Göz Yanılsaması üzerine inşa edilmişti ve geniş kapsamlı bir yetenekti.

Derinlik açısından, Yanılsama Şehri Labirenti Göz Yanılsamasından daha yüksek değildi fakat onun zorluğu alabildiğine açılmış bir zihinsel enerji yeteneğiydi ve çok sayıda düşmanı tuzağa düşürebiliyordu.

Önceleri, Zhao Feng kendi yetişme tarzı tarafından kısıtlandı ve böyle bir yeteneği elde edemedi. Ayrıca ilk defa Zhao Feng bu kadar çok sayıda düşmanla karşılaşıyordu.

Daha önce bunların çoğuyla ya teke tek ya da küçük bir grup halinde karşılaşmıştı ki bu durumlarda göz soy yeteneği fazlasıyla yeterli olmuştu.

Yanılsama Şehri Labirenti böyle koşullar etrafında oluşturulmuştu.

“Yanılsama Şehri Labirenti özellikle çok sayıda insanla aynı anda mücadele etmek için oluşturuldu. Ne kadar kişi olursa olsun, onların bir adım dahi atmalarına müsaade etmeyeceğim.”

Zhao Feng ağacın dallarına oturdu. Gözleri ucu gözükmeyen bir uçurum gibiydi ve mavi saçları rüzgarda gizemli ve şeytani bir şekilde dalgalandı, bu onun soy asilliğini gösterir nitelikteydi.

Zhao Feng’in Yanılsama Şehri Labirenti Yüce Ağaç Yao’nun içindeki bir boşluğun yakınlarında oluşturulmuştu ve bu yakınlık ne kadar fazla olursa etkisi o kadar artabilirdi.

Bununla beraber,Zhao Feng yavaşça Yanılsama Şehri Labirenti’ni genişletiyordu.

“Ağaç Kardeş, bana ne kadar çok yardım edersen göz soyu tekniğim o kadar güçlenicek.”

Bir gülümseme belirdi Zhao Feng’in dudaklarında.

Bunu der demez, Zhao Feng zihinsel enerji dünyasına giren daha öncekinden bile daha güçlü ruh özünün çok güçlü dalgalanmalarını hissetti. Bu Yüce Ağaç Yao’nun kaynağıydı.

Weng~

Zhao Feng’in ruhu anında yukarıdan aşağıya dökülen bahar yağmurları gibi arındırıldı.

Bu his, spa havuzuna girmeye benziyordu.Gizli ve ağır yaralarının hepsi iyileşmiş olabilirdi.

“Harika.”

Zhao Feng çok memnundu. Yüce Ağaç Yao’nun yardımlarıyla, Ağaç Ruhu’nun Esansını kavraması normalden iki kat daha etkili olmuştu.

Bu durumda, onun zihinsel enerji seviyesi son seviye Gerçek Lordlarınkine yaklaşmaya başlamıştı.

Yanılsama Şehri Labirenti sağlamlaştırıldı ve genişletildi.Yanılsama Şehri Labirenti’ne düşen dahi sayısı artıyorken buradan çıkmak için mücadele edenlerin sayısı azalıyordu.

Plop Plop!

Nadiren bu yanılsamanın içinde kaybolup Yüce Ağaç Yao’nun gübresi olan bir veya iki tane dahi vardı.

Zhao Feng kasten çıkışlar ve kusurlar oluşturuyordu Yanılsama Şehri Labirentinde. Bu çıkışlar ve kusurlar yere yakındı ve bu labirentten kaçtıklarını düşünenleri ölümün kapısına götürüyordu.

“Müritlerimizi kurtarmak için Zhao Feng’i öldürmeliyiz.”

Elinde saydam bir kılıç belirirken Ye Yanyu’nun yüzünün rengi attı, öldürme niyeti beslediği anlaşılıyordu.

Yüzünü Zhuang Wan’er’e döndürdü.

Zhao Feng bugün eskiden olduğundan farklıydı. Kendilerine güvenlerini geri getirmek için en azından iki tane son seviye Gerçek Lorda ihtiyaçları vardı.

Zhao Feng Yüce Ağaç Yao’nun derinliklerine saklandı ve konum olarak avantaj elde etti.

Normal Gerçek Lordlar daha yaklaşamadan yerle bir olurdu bu durumda.

Asıl olay şuydu; Zhao Feng inanılmaz derecede güçlüydü ve öldürdüğü üç Gerçek Lord’un ikisinin ruhu, kanla kaplı olan herhangi birisini öldürebilirdi.

Normal koşullar altında, sadece Ye Yanyu ve Zhuang Wan’er Zhao Feng’in gözünü korkutabilirdi.

Ye Yanyu’nun önerisinden sonra Zhuang Wan’er’in yüzünden bir tereddüt etme okundu.

“Hayır.”

Zhuang Wan’er’in sesi çaresizlikle doluydu.

Neden?

Ye Yanyu aşırı derecede şaşırdı.

Zhuang Wan’er’in sesinden kararlılık okunuyordu.

Ye Yanyu duraksadı.

Yüce Ağaç Yao’yu öldürmek uğruna, üç mezhebin çok büyük kayıplar verdiği ve Saf Ay Ruhani Mezhebinin içinde Yu Luo da olmak üzere üç Gerçek Lord kaybettiği doğruydu.

Tam bu sırada,durum daha da kötü hale geliyordu ve Zhao Feng’in geniş menzilli zihinsel enerji yanılsaması çok sayıda insanı tuzağı içine düşürmüştü. Herkesin ölme ihtimali vardı.

“Saf Ay Ruhani Mezhebinden olan herkes…. Geri çekilin.”

Zhuang Wan’er emir vermeden önce dallardaki mavi saçlı gence derinden baktı.

Şeytani Ay Sarayından dahiler geri çekilmeden önce birbirine baktı ve yanılsamaların içindekiler de dahil olmak üzere ayrılmadan önce birbirlerine yardımcı olmak için ellerinden geleni yaptılar.

Zhao Feng geri çekilen bu dahileri çok umursamadı ve ağırlı olarak Saf Ay Ruhani Mezhebindekilere odaklandı.
“Siyah Uçurum Sarayından olan herkes geri çekilsin.”

Chi Gui durumun farkına vardı ve Zhuang Wan’er’e gerekli talimatları verdi.

Soyda uzmanlaşmış biri olarak, şu anda Zhao Feng’in ne kadar korkutucu olduğunun farkına vardı.Chi Gui bundan daha dehşet verici bir şey görmemişti daha önce. Büyük ihtimalle sadece Sekiz Muhteşem Tanrı’nın Gözü Zhao Feng’i durdurabilirdi.

Bunun yanı sıra,Zhao Feng’in zihinsel enerji seviyesi Ağaç Ruhunun Esansı sayesinde normal ilk seviye Gerçek Lordlarının enerji seviyelerini aştı, onun enerji artımı sürekliydi.

Zhuang Wan’er ve Ye Yanyu’nun dışında hiç kimse büyük ihtimalle Zhao Feng’in bir veya iki bakışına dayanamazdı.

“Geri çekilin.”

Ye Yanyu dudaklarını ısırdı ve kalbindeki kızgınlığı ve karşı koyma isteğini bastırdı.

Belki üç mezhepten bütün insanların birleşimi Zhao Feng’i hatta Yüce Ağaç Yao’yu öldürebilirdi fakat bunun sonucunda hayatta kalan kaç kişi olacaktı?

Bedel ve ödül birbiriyle kıyaslanamazdı. Bunun nedeni Zhuang Wan’er’in pes etmesiydi.Sonuçta Şeytani Ay Sarayı’nın ve Zhao Feng’in intikam isteği o kadar büyük değildi.

“Kız kardeş Ye gerçekten geri mi çekileceğiz….?”

Li Hong aşırı derece isteksizdi.

“Onları öldürmeyi senden on kat daha fazla istiyorum ama kaç kişi daha ölmek zorunda Yu Luo ve mezhebin yıkımı için?”

Ye Yanyu kafasını acı bir şekilde salladı. Zhuang Wan’er geri çekildikten sonra Zhao Feng’i artık öldüremeyeceğini biliyordu.

Sadece o ve Zhuang Wan’er birleşirse Zhao Feng’i öldürme şansları 50-60% arasındaydı. Sadece Lu Tianyi Zhao Feng’i tek başına öldürmek için yeterli gereksinimlere sahipti.

“Hahaha…. Bütün bu insanlar geri mi çekiliyor?

Yüce Ağaç Yao güldü. Onun memnuniyeti tarifsizdi.

Üç mezhepten herkes geri çekildi, arkalarında on-yirmi ceset bırakarak.
Şu anda, on Gerçek Lorddan sadece altısı hayattaydı.Zhao Feng’in Göz Yanılsaması bir tanesini daha arkada bırakmıştı.

Üç mezhepten olanların yüz ifadeleri kasvetliydi.

On gerçek Lord’un yarısından biraz daha azı mağlup olmuştu.

Bunun hakkında düşünmek bile dahilerin kalplerini soğutuyordu.

Zhao Feng dalların üzerinde ayağa kalktı ve gözleriyle üç mezhepten dahileri uzaklaştırdı.
Dört, beş mil kadar geriye çekildiklerinde Zhao Feng:”Ağaç kardeş durmanın zamanı değil. Kaçan köpekleri yakalayacağız.”

“Hay hay.”

Yüce Ağaç Yao Zhao Feng’in gücüne inandı ve üç mezhebin kaçtıktan bir süre sonra geri dönebileceğinin farkına vardı.

Düşmanı zayıflatmanın en iyi yolu bu olabilirdi.

“Dört, beş mil uzaklaşanlar ve benim köklerimin dışına çıkan bu insanlar.Nasıl onların icabına bakmayı düşünüyorsun?” diye sordu Yüce Ağaç Yao.

“Deneyebileceğim bir yol var.”

Zhao Feng’in gözleri parıldadı.

Ağaç Ruhunun Esansına sahipken, Zhao Feng o hareketi kullanmaya karar verdi.

Nasıl yapacağını tasarlarken, Zhao Feng derin bir nefes aldı ve tabiatla bir olup tamamen enerjisine odaklandı.

Bu Xin Wuheng’den çaldığı kavrama biçimiydi ve bu amacın Gerçek Lordların limitlerini aştığını düşündü.

Tam bu sırada,Zhao Feng’in sol gözü aurasını yoğunlaştırmaya başladı.

Aniden.

Antik, sınırsız,dehşet verici bir aura yayılmaya başladı Zhao Feng’den ve Zhao Feng’in üstünde durduğu Yüce Ağaç Yao tedirgin oldu:”Bu aura çok eski zamanlardan geliyora benziyor. Yoksa bu On Bin Antik Irk’tan olabilir mi…. Bu mümkün olamaz!”

Yüce Ağaç Yao’nun Ağaç Özünün Ruhu kontrolsüz bir şekilde Zhao Feng’in içine aktı.
“Hehe, demek böyle oluyormuş.”

Antik aurayı serbest bırakan genç(Zhao Feng) aniden hafifçe güldü.

Hemen ardından, Yüce Ağaç Yao ‘Acaba Zhao Feng ruhunu mu kaybetti ?’ diye düşündü.

Shua!

Zhao Feng’in bilinci kabuğundan çıktı ve bulutlara doğru adım attı.

Aynı anda,üç mezhepten dahiler beş, altı mil uzaklaştılar, Yüce Ağaç Yao’nun mezilinden çıktılar.

“Herkes sakin olsun. Bu velet başka bir yüz geliş yolu dahi bile olsa buraya gelmeye cesaret edemez.”

Grubun içinden isteksiz sesler duyuldu.

Ama, bu durumda herkes huzursuz edici bir baskı hissetti.

Gökyüzünde her hareketlerini soğukkanlı bir şekilde izleyen bir göz varmış gibi hissettiler.

Tedirginlik ve üzerlerindeki baskı daha da güçlü bir hale gelmeye başladı.

Alt seviye yetiştirme seviyesindekiler vücutlarının donduğunu ve kendilerini çıplak bir şekilde buzdan bir havuza atılmış gibi hissettiler.

“Aman Tanrım, bu….”

Bir grup dahi içgüdüsel olarak baktı ve anında felç oldular. Sesleri titredi ve sersemlediler.

Gözlerini gökyüzüne doğru doğrultanlar yıldırım çarpmışa döndüler.

Hiç kimse farkına varmadan,şeffaf bir Cennetin Gözü gökyüzünde belirdi ve soğuk bir şekilde altındaki yeri izledi.

“Bu göz….”

Ye Yanyu ve Zhuang Wan’er’in kalpleri titredi.

Gerçek Lordların alt seviyesindeki insanlar oluşan baskıdan dolayı ürperdi.

“Yine bu göz….Ne tür güçlere sahip?”

Chi Gui derin bir nefes aldı.

Bu ikinci kez Cennetin Gözünü görüşü olmasına rağmen,gözün ilk seferde getirdiği güç hiçbir yerde bu kadar güçlü değildi.

Ama, bu gücün getirdiği aura ve moment Chi Gui’nin sadece saygı duyacağı bir şeydi. Sezgileri Chi Gui’ye bu gözün hayal bile edemeyecek kadar güçlü olduğunu söylüyordu.

Bu Zhao Feng’in test ettiği şeydi.