Bölüm 450 - Gözün Değişimi (2)

avatar
13816 30

King of Gods - Bölüm 450 - Gözün Değişimi (2)




Zhao Feng’in durumu belli ki hem dostlarının hem de düşmanlarının dikkatini çekti. Sonuçta o bir Gerçek Mistik ve başına Bir Numaralı Öldürme Emri konulan kişiydi.

 

Ama Zhao Feng’in bu hali, diğerlerinin onun ayağa bile kalkamayacağı konusunda şüphelenmesine neden oldu.

 

“Zhe zhe, bu görev baya kolay olacak. Temeli-hasar görmüş bir Gerçek Lord ve zayıf haldeki bir Gerçek Mistik dahisi.”

 

On Sekizinci Çekirdek Kıdemli havada süzüldü.

 

Birliklerinin bir kısmına liderlik edip, Zhao Feng, İhtiyar Su, Prenses Jin ve diğer kilit karakterler üzerine yapılacak bir kıskaç saldırısı düzeni oluşturdu.

 

“Su Tianchen, bir Gerçek Lord, şimdi benim ellerimde can verecek.”

 

Siyahlar içindeki ince kadın elindeki kısa hançeri ovuşturdu.

 

Aslında o anda yaptığı saldırı İhtiyar Su’yu çok fazla yaralamamıştı fakat o çoktan bu savaşın galibinin kendisi olduğunu düşünüyordu çünkü İhtiyar Su’nun zayıf noktasını biliyordu.

 

İhtiyar Su şüphesiz güçlüydü. Bu iki Kıdemli sadece birleşirlerse onu yenme konusunda kendilerine güvenirlerdi.

 

Fakat İhtiyar Su’nun diğerlerinin yaşamı konusunda endişe duyması, tam gücünü kullanamamasına neden oluyordu.

 

Buna ek olarak, ince kadının kafasını karıştıran şey, başına Bir Numaralı Öldürme Emri koyulan Zhao Feng’di.

 

Demir Ejderha İttifakının bir çekirdek üyesi olarak, Bir Numaralı Öldürme Emrinin ne anlama geldiğini iyi biliyordu.

 

Genelde Bir Numaralı Öldürme Emriyle arananlar ya Gerçek Lordlar ya da Demir Ejderha İttifakını aşağılayan kimselerdi.

 

“Bir Numaralı Öldürme Emrinin hedefi bu yorgun ve zayıf görünen genç mi?”

 

İnce kadın bunun gerçek olamayacağını düşündü.

 

Bir Numaralı Öldürme Emriyle aranan birisiyle yüzleşince, o bile tedirgin olup, işini ciddiye alırdı.

 

Fakat bir kızın korumasına muhtaç duyan, bu mavi saçlı gencin hiç tehlike oluşturan bir havası yoktu.

 

Bir Numaralı Öldürme Emrinin hedefi bu kadar basit mi?

 

İnce kadın ve şişman kel birbirlerine içten bir neşeyle baktılar.

 

Bir Numaralı Öldürme Emrinin yerine getirilmesinin ödülü Gerçek Ruh Alemindekilerin çoğunun kıskanmasını sağlayacak kadar çoktu.

 

“Jin’er, bu genç …?”

 

Sorgulayıcı bir şekilde bakarken, İhtiyar Su’nun beyaz kaşları yukarı doğru kalktı.

 

Onun için, kendi Gerçek Lord yetiştirmesi vasıtasıyla Zhao Feng’in gerçek yetiştirmesini görmek zor değildi, ayrıca o saldırı esnasında Onuncu Çekirdek Kıdemli Zhao Feng’i hedef alarak önemli birisi olduğu izlenimini vermişti.

 

“Onuncu Kıdemli sen gidip, İhtiyar Canavar Su’yu oyala. Ben bu veledi yakalayacağım. Unutma, öldürmek yok.”

 

Şişman kel neşeyle dolup taşıyordu.

 

“Hmph, bütün övgüyü senin almana izin veririm mi sanıyorsun? İhtiyar Canavar Su’yu sana bırakıyorum.”

 

İnce kadın On Sekizinci Kıdemliye umursamayıp, Zhao Feng ve Prenses Jin’e doğru çok hızlı bir şekilde hareketlendi.

 

Şişman kel dişlerini gıcırdattı fakat onu durdurmaya çalışmadı.

 

O, bu hatunun ne kadar güçlü olduğunu ve itibar kazanacakları bu durumda onu durduramayacağını biliyordu.

 

“Su Tianchen, hadi oynayalım.

 

Şişman kel sönük bir yüz ifadesiyle beyaz kemik kılıcını salladı ve İhtiyar Su’yu oyalamak için kılıcının alevlerini ona doğru fırlattı.

 

İnce kadına göre, Prenses Jin ve Zhao Feng’i hedef aldığı saldırısı, tahmin edilemezdi.

 

Fakat İhtiyar Su yetiştirme düzeyi sayesinde, ince kadının nereye hareket ettiğini görüp, iki Çekirdek Kıdemliyi de engellemeyi başardı.

 

“Onuncu Kıdemli, neden ilk önce bu ölümsüz ihtiyarı öldürmüyoruz? Bunun da kazancı çok fazla olur.”

 

Şişman kel biraz kızdırıcı bir ses tonuyla öneri yaptı.

 

“Enn, bu ölümsüz ihtiyar oldukça zahmetli.”

 

İnce kadın saldırılarıyla çoklu hedef alıp, İhtiyar Su’yu zayıf noktasından vurmaya çalıştı.

 

İhtiyar Su aynı anda Zhao Feng ve Prenses Jin’i korumak zorundaydı, kalbinden acı bir şekilde ağladı.

 

Zirvesinde olsaydı, bu iki Kıdemliyi kısa süre içinde öldürebileceği çok açıktı fakat şimdi gücü Gerçek Mistik seviyesine gerilemişti.

 

“Usta…”

 

Prenses Jin’in gözleri dolmaya başladı ve yanındaki mavi saçlı gence doğru döndü.

 

Derin bir iç çekti ve “Kutsal Gerçek Ejderha Toplantısındaki gücünün yarısını bile kullanabilirsen, bu durumdan kolay bir şekilde kurtulabiliriz.” dedi.

 

O anda, mavi saçlı genç hafifçe hareket etti.

 

“Tanrı’nın Ruhsal Gözündeki değişim, geçen seferkinden daha farklı duruyor.”

 

Zhao Feng inleyerek sol gözünü örttü. Şişkinlik hissinin verdiği acı yüz kat arttı.

 

Güçlü bir iradeye sahip olmasaydı, büyük ihtimalle çoktan bayılmış olurdu.

 

Sol gözünün boyutlarında, dokuz nokta dokuz metrelik donmuş gölet neredeyse tamamen erimiş ve üzerinde dalgalanmalar oluşmuştu.

 

Ama, bu durum tam olarak dengede değildi.

 

Ara sıra, su buza dönüşüyor ve bir soğukluk yayıyordu.

 

Tanrı’nın Ruhsal Gözünün gücü, su ve buz arasında değişip durdu. Değişim bu kadarla sınırlı değildi, su ara sıra gök mavisi renginde ışıldayıp, elementinin aurası değişiyordu.

 

Bu her olduğunda, Zhao Feng’in sol gözü gök mavisi rengini alıyordu.

 

“Saçın…”

 

Prenses Jin bir anlığına Zhao Feng’in mavi saçlarının gök mavisine döndüğünü fark etti.

 

Miyav miyav!

 

Küçük hırsız kedi, sessizce Zhao Feng'in gözünü ve saçını tuhaf bir bakışla inceledi.

 

“Neler oluyor? Tanrı’nın Ruhsal Gözüm gelişmedi fakat buz ve su arasında değişim gösterip, bundan önceki elementine geri dönebiliyor.”

 

Zhao Feng bu yaşananlarla ilgili bir örnek bulmaya çalıştı.

 

Son değişimden önce, Zhao Feng’in sol gözü ve saçı gök mavisi rengindeydi ve Tanrı’nın Ruhsal Gözü tam değişim başlamadan önce bir aura yaymıştı.

 

Ding Ding Peng Boom----

 

Zhao Feng beyaz sakallı bir kıdemlinin onu koruduğunu hissetti.

 

Zaman geçtikçe, İhtiyar Su daha da yorgun bir hale geldi. Zhao Feng ve Prenses Jin’i korurken, iki Çekirdek Kıdemliyle savaşmak zorundaydı.

 

Bir süre sonra, iki Çekirdek Kıdemlinin saldırı gücü zirveye çıktı ve İhtiyar Su’yu geriye ittirdiler.

 

Zhao Feng ve topluluğu korurken yaralanan İhtiyar Su’nun bu sefer eski yaraları patlak vermişti.

 

Wah!

 

İhtiyar Su bir ağız dolusu kan kustu ve yüzü beyaza döndü.

 

“Usta!”

 

Prenses Jin üzüntü içinde bağırdı.

 

“Tam fırsatı!”

 

İki Çekirdek Kıdemli birbirlerine mutlu suratlarla baktılar.

 

Gökyüzü Yanılsaması Sahte Bıçaklama!

 

İnce kadının silüeti bir anda bulanıklaştı.

 

Qiu-----

 

Birbirinin üzerine yığılmış bir bıçak dalgası, gökten Zhao Feng ve Prenses Jin’e doğru yağmaya başladı.

 

Bir anda beliren bıçak dalgası ilk önce Prenses Jin’e geldi. Bundan kaçınması imkansızdı.

 

“İlk olarak Prenses Jin’i öldür daha sonra Zhao Feng’i yakala.”

 

Öldürme arzusu etrafa yayılırken, ince kadının bulanık silüeti karanlığın içine karışıyordu.

 

Bu seviyede bir saldırı karşısında, Prenses Jin karşı saldırı yapması veya kaçınması mümkün değildi, yüzü soluk beyaza döndü.

 

“Jin’er!”

 

İhtiyar Su ağzından kanlar çıkarken bağırdı.

 

Prenses Jin'e yaslanan Zhao Feng, ifadesizdi ve yüzünden uyku akıyordu.

 

Onuncu Çekirdek Kıdemlinin gözlerinden tuhaf bir ışıkla parladı fakat bu durum Zhao Feng’i hiç korkutmadı.

 

“Eğer durum buysa…”

 

İnce kadının yüzü soğuk bir hal aldı ve Prenses Jin’in kar beyazı boynuna saldırdı.

 

O anda, Prenses Jin gözlerini kapattı, İhtiyar Su bağırmaktan başka bir şey yapamadı.

 

Üçüncü Ekselansları ve topluluk şoka girmiş, ne yapacaklarını bilmiyordu.

 

Ding!

 

Gevrek bir kopma sesi duyuldu gecenin karanlığında.

 

Zaman durmuş gibiydi bu anda. Zhao Feng hala yarı uyanık bir hale Prenses Jin’e yaslanıyordu.

 

İnce kadın Zhao Feng ve Prenses Jin’e sadece yarım metre uzaklıktaydı. Birbirlerinin nefesini hissedebiliyorlardı.

 

Fakat, tam o anda ince kadın donakalmıştı.

 

Crack!

 

Kadının elindeki hançerin yarısı koptu.

 

Miyav miyav!

 

Koyu gri kedi şeffaf bir hançerle oynadı ve bir parlamayla beraber kadının silahı ortadan ikiye ayrıldı.

 

“Bu nasıl mümkün olabilir? Benim Alaca Karanlık Gece Hançerim nadir rastlanan bir Orta-Seviye Ruhsal-Sınıf miras silahı ve az bulunan bir suikastçi hazinesi.”

 

İnce kadın afallamıştı. Bunu kabullenemiyordu.

 

“Ne!?”

 

Şaşkınlıktan şişman kelin ağzı sonuna kadar açıldı. Küçük hırsız kedinin hançerinin, ince kadının Alaca Karanlık Gece Hançerini ikiye ayırışına şahit olmuştu.

 

“Gökyüzü Yanılsaması Sahte Bıçaklama” Onuncu Çekirdek Kıdemlinin ünlü hareketiydi ve normal Gerçek Mistikler bile buna zamanında tepki veremezdi.

 

Küçük hırsız kedi nasıl Onuncu Çekirdek Kıdemlinin saldırısını bu kadar hızlı bir şekilde bir parlamayla beraber durdurabilmişti?

 

Bundan daha inanılmaz olan şey ise küçük hırsız kedinin hançeriydi. Ruhsal-sınıf silahlarını bir peynir gibi kesen bu silah, ne tür sırlara sahipti?

 

Gerçek Lordlar bile bunu yapamazdı.

 

O anda, iki tarafta anlık bir şaşkınlık içerisindeydi.

 

“Küçük hırsız kedi, silahının aurasını bu kadar kolay bir şekilde serbest bırakmamalısın…. Bırak ben halledeyim.”

 

Zhao Feng yorgun bir şekilde şakaklarını ovuşturdu.

 

Değerli Mor Aziz Sarayındayken, küçük hırsız kedi bu gizemli miras silahını aldığında, Taraflı Mor Aziz Ruhu bile paniğe kapılmıştı.

 

Miyav miyav!

 

Küçük hırsız kedi başını salladı ve anında gizemli şeffaf hançerini geri aldı.

 

Zhao Feng konuşmaya başlamasıyla beraber, yavaşça ayağa kalktı.

 

“Aptal velet, şu halinle bize karşı hiçbir şey yapamazsın buna rağmen karşı koymak mı istiyorsun?”

 

Şişman kel anlık şoktan çıktı.

 

Kedinin bu performansı onu afallatmıştı ama çok geçmeden tehdit oluşturan unsurun küçük hırsız kedinin gizemli hançeri olduğunu fark etti.

 

“O hançeri bana teslim et…”

 

Siyahlar içindeki kadının yüz ifadesi kısa süre içinde şaşkınlıktan, hırs ve karşı konulamaz bir sevince büründü.

 

Eğer bu gizemli hançer gerçek bir suikastçinin eline geçseydi, bu ne tür bir efsanenin başlangıcı olurdu?

 

Zhao Feng iki Kıdemliyi umursamadı. Uyuma dürtüsüne karşı koymaya çalışırken, sabırsızlıkla Tanrı’nın Ruhsal Gözünün gücünü açığa çıkardı.

 

Hu~

 

Zhao Feng’in sol gözü ilk önce durgun bir maviden dondurucu bir soğuğa daha sonrasında da keskin bir gök mavisi parıltısına dönüştü.

 

Su, buz ve rüzgârın üç elementi, bilinmeyenin başladığının işaretini verdi.

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44305 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr