Kumo Desu ga, Nani ka? - Kumo 149: Merhaba, Bu Şeytanın Ta Kendisi

---

---Merhaba, Bu Şeytanın Ta Kendisi
D ile olan Münasebetim
------------------------------------------------------------

Hiçbir şey görmedim.
Hiçbir şey göremiyorum

『Merhaba. Bu D.』

Aaaa.
Hiçbir şey duymuyorum.

『Ah, burada ne halt yiyoruz? Nasıl olduysa örümceğin kendini imha etme butonu ellerimdeydi!』

Üzgünüm, affet beni!
Dahası da, ne butonu bu böyle?!
Ne zaman ele geçirdin?!

『Şaka şaka. Öyle bir şey yok elbette. Onsuz dahi, hiç yoktan örümceği o bok çukuruna yollayabilirim.』

U-Um.
Hiç de rahatlamış hissetmiyorum.

『Endişelenme. Senin gibi şaklaban bir herifi öldürecek bir yaratığa hiçbir şey yapamam.』

Ah, öyle mi dersin?
Gurur duyarım.
Hoşça kal o halde.

『Kendini-İmha Et.』

Üzgünüm!

『Şaka yaptım! Şaka.』

Bu denli monoton bir ses tonuyla söylendiğinden ötürü hiç de şaka olarak almadım dediklerini.

『Ben hep böyle konuşurum.』

E ne istiyorsun o halde benden?

『Ölümsüzlüğü elde ettin yavrucağım, biraz mutlu görünsen fena olmaz.』

Ah.
Neden bu yetini kullandın?!

『Bir kişi iyice tatmin olabilecekken neden seninle dövüşsün ki? Bunu sana düşündüren nedir?』

Eh?

『Zenginlik, şöhret, askeri güç, otorite ve ölümsüzlük. Hangi dünyada olduğu önemsiz, bütün insanlar bunların peşinden koşar. Ayrıca, bunların elde edilebileceğini düşündüklerinde ne yapmalarını bekliyorsun ki?』

Onları ele geçirmek için her yolu deneyecekler.
Ah, anlıyorum.

『Demek bundan ötürü böyle oluyor... Bunlara ulaşamayacaklarını bilseler dahi yaşamlarını bahsettiğim o etkenler üzerine kurarlar. Her ne pahasına olursa olsun. En nihayetinde, deli gibi çalışırlar, hiçbir halt elde edemeden de geberip giderler. O deli gibi çalışmalarından elde ettiklerine gelince, Yöneticiler onlara el koyar. Çok verimli değil mi sence de?』

Hep böyle olur, kötü piç seni.

『Ben Şeytanım, ne bekliyorsun ki?』

O vakit, ben de bir şeyler kazandım... Bunun anlamı nedir?

『Zana Horowa ölümsüz bir canlı olarak dizayn edilmiştir her şeyden önce. Fani bir kimsenin ona evrilebileceği aklıma dahi gelmezdi.』

Hey.
O evrilmemesi gereken bir yaratıktı.

『Ona evrilmenin neresi yanlış? Ancak, Zoa Ere çok nadir görülen bir yaratıktır öncelikle. Yani olsa dahi, onun doğası evrilmeden önce ölmek üzerine programlanmıştır.』on S

Eh?
Nasıl yani?

『Zoa Ere Korozyon Saldırısı yetisine sahip değil mi? Ancak Korozyon Direnci hiç yok.』

Eh?
Öyle mi gerçekten?

『Evet. Böylece, sıradan Zoa Ere Korozyon Saldırısı yetisi kullanıldığı saniyede geberip gidecektir. Dayanıklılığa sahip olduğundan ötürü şanslısın.』

Nasıl olabilir?!
Ciddiyim.
Bunu bilmeden önce ölümle burun buruna geldim demek!

『Dayanıklılık sağolsun, yeti kullanıldığında hiçbir zarar almadan atladım. Hep böyle olacaksa eğer, normallerde direkt ölüme yol açabilir.』

Güzel bir defans ürünü.

『Düşmanını ve kendini aynı anda öldür. Böyle bir durumdan ötürü demek ki günahları temsil eden bir yaratık olduğu söyleniyormuş...』

Ah.
Madem ki böyle diyorsun, kesinlikle günahkârmış.
Bu büyük bir sıkıntı he.

『Ede Saine'nin asıl doğası çok da değişmedi aslında, İmha Şeytan Gözünü elde etti yalnızca. Evrilmeden önce ölür.』

Bu zamana dek Zana Horowa'ya evrilmiş tek bir yaratık var mı?

『 Yok. Tebrikler. Dünyadaki en nadir ve tek canlı olmayı becerdin. Alkış vallahi!』

Mutlu olmam gerekirken sen tarafından söylenince bu laflar bir şekilde kendimi huzursuz hissediyorum.

『Seni kutlamak için burada olmama rağmen...』

Hayır, her şeyi geçtim, bunun bir tuzak falan olmadığını anca kavradım.

『Şeytanım ben Şeytan!』

Haa.
"Tabu" ve "Ölümsüzlük", senin kişiliğin harbiden kötüymüş.

『Bunları az bir kibirle duyunca senden huzurlu hissettim bak. Saf kötülük mesela...』

Kendine bakarsan, görünüşünden fışkırıyor.
Çok kötüsün.

『Tabu'nun mükemmel dizayn edilmiş bir mühendislik harikası olduğunu düşünmüyor musun gerçekten?』

Çok da sayılmaz.
Benim yarı-dış kaynaklı gelmemden ötürü bu olayın bende huzursuz bir hissiyat yaratmasına rağmen, acaba bu dünyanın kendi yaşayanları "Tabu" yetisi son seviyeye ulaştığında benim gibi hissetmezler miydi?

『Geçmişte Tabu yetisini son seviyeye taşıyan insanlar aniden ölmemiştir.』

Bu kesin.

『İşe bu Tabu'dur, bundan ötürü böyle şeyleri kendinde içerir.』

Gerçekten sinir bozucu.
Peki, demek ki kötü bir şey yaptıktan sonra yaşadığın sıkıntılar bunlar demek ki, öyle tahmin ediyorum.

『Ee, Tabu hakkında çok şey öğrendin madem, neden burada duruyoruz söylesene.』

Evet.
Bunlar kendi ağzımdan çıkan cümleler olsa dahi bir şeylerin yanlış olduğunun farkındaydım.
"Beni alakadar etmez" diyip ardından yan gelip yatacak olan kişi eski bendi.

『Paralel İrade yetini kullandığın şekle bağlı biraz.』

Eminim ki öyledir.

『Bunları sana söylüyorum çünkü hala idrak edememiş gibisin, ancak sistemin kendisine dışarıdan bir müdehale var işte!』

Ah, ciddi misin?

『Hiç yoktan, bu yetiyi nasıl dizayn ettiklerini hatırlamıyorum.』

Oh.
Başka bir deyişle, Tanrının alanına yaklaşıyorum.

『Evet.』

Fufufu.
Tanrı olacağım güne çok yaklaştım gibi duruyor.

『Tahmin etmiştim.』

Hayır! Beni görmezden gelmenden ziyade bana adam gibi cevap vermeni bekliyorum!

『Ama hissettiğim şeyler bunlar. Bizim alanımıza yaklaşmanı bekliyorum.』

Ciddi misin?

『Evet.』

Amacın nedir?

『Söylemiş olmam gerek. Eğlence.』

Ah, haklısın.
Böyle demiştin evet.

『Bugün iyi hissettiğimden ötürü seni karşıma aldım da küçük bir ders hizmeti sunuyorum.』

Sen ciddisin!?

『Evet. Söyleyebileceklerim sınırında olsaydı bazı şeyler, bu dünya hakkında sana daha pek çok şey anlatırdım.』

Oh, evet.
O halde, ne sormam gerek sana?