Bu ülkenin "Akademi" denilen yerleri var. Önceki dünyamda her çocuğun okula gitmesi normaldi, ancak burada okula giden çocukların sayısı oldukça az. Genellikle, Asil olanlar, Aristokratlar, varlıklı ya da olağan dışı yeteneği olan çoğunluk okula gidiyor.
Ben kraliyetten olduğum için, akademiye katılmak benim için problem değil. Sue için de aynı, ve Katia'a da bir dükün kızı olduğu için gelebilir. Böylece hepimizin akademiye aynı anda kaydedilmesi kararlaştırıldı.
Orijinal dünyamdaki okullar gibi, akademiler öğrencilerine genel dersleri öğretiyor. Aynı anda savaş hakkında talimatları öğreniyoruz. Daztordia kıtasında biz, insanlar, yaşıyor. ancak diğer kıtalarda hala iblisler ve canavarlara karşı savaşlar var. Burada, Daztordia'da da canavarlar var, ve onlarla savaşacak yeteri kadar insan yok. Bu yüzden akademi bize nasıl savaşılacağı hakkında bir sürü ders veriyor.
Sue, Katia ve ben öğrenci kaydı seremonisi için okulun toplantı odasında buluştuk. Bir çok yeni öğrenci de bizim etrafımızda oturuyor, seremoninin başlamasını bekliyor. Bu akademi buradaki en büyük akademilerden biri, diğer ülkelerden okula katılmak için uzun yol gelmiş pek çok öğrenci var. Kalabalıkta yarı-insanları görebiliyorum. Etrafıma baktığım zaman bazı öğrenciler gözlerini kaçırıyor, bazıları bana bakıyor. Bazen, insanların bana baktığını seziyorum ve söylentileri fısıldadıklarını duyabiliyorum.
"Hey, buraya bak. Bu ülkenin prensi."
"Onun bir dahi olması gerektiğini söylediler ama hiçte güçlü birine benzemiyor."
"Acaba onunla bir şekilde tanışabilir miyim?"
Benim hakkımda bir sürü şey söylendi, Geliştirilmiş Duyma’m sağ olsun her şeyi duyabiliyorum. Bu beni gerçekten rahatsız ediyor.
"Günaydıııııııın~!"
Kaygısız bir ses geldi ve kasvetli ortamı tamamen parçaladı. Arkamı döndüm, beklediğim gibi, Oka'yı gördüm; diğer bir deyişle, Elflerin Filimes'i.
(ÇN: Oka'nın bu dünyadaki adı Filimes Hyphenas.)
"Günaydın," Cevapladım. "Öğretmenimizin bir öğrenci olduğunu görmek çok garip."
"Gençliğin heyecanını tekrar tecrübe ediyorum! süüüüper heyecanlıyım!"
Bayan Okazaki benim yanıma oturdu. Sue, öbür tarafıma oturdu, Ona donuk ve düşmanca bir bakış attı. Sanırım, düşmanca bir bakış diyemem, sadece herkese attığı gibi bir bakış atmış da olabilir. Şimdi düşününce, sanırım onun Bayan Okazaki'yi ilk görüşü değil mi?
Sonraki anda, bir titreme omurgamı kapladı.
"Shun'un küçük kız kardeşi"dedi Bayan Okazaki, parlak bir gülümsemeyle,"Eğer bana bir daha o tarz bir kana susamışlık ile bakarsan seni öldürürüüüü~üm!"
Her zamanki gibi, ses tonu hafif ve umursamaz. gülüşü, gözlerine ulaşmak üzere. Sue bile onun karşısında biraz baskı hissetti.
Katia ve ben bu ifadeye şok içinde baktık. Oka'nın şirin bir takma adı olmasının sebebi onun her zaman çok sevimli olmasıydı. Her zaman arkadaş canlısıydı ve hiçbir zaman sinirlendiğini görmezdik. Biri çok ciddi bir hata yapsa bile, o hiçbir zaman bu tarz titretici kana susamışlık yayabilecek biri değildi.
"Haha, seni ko~orkuttum mu? Eğer bu dünyada hayatta kalmak istiyorsam, en azından bu kadarını yapabilmem gerekirrrrr! Elfler insanlardan çoooook daha yavaş olgunlaşıyor, bu yüzden biz küçükken insanlar bize aşağı bakıyor, ancak bu küçük öğretmenle bir kavga istiyorsan ölmeye hazırlıklı olmalısın, tamaaaaam mı?"
Bayan Okazaki "Ölmeye hazırlıklı ol" gibi cümleleri bu kadar ciddi kullanabilmek için hayal edemeyeceğimiz zorluklarla karşılaşmış olmalı. Gizlice, Yeni seviye atlamış değerlendirmemi üzerinde kullandım.
|Değerlendirme bloke edildi.
"Shun," dedi, beni kafamdan yumrukladı, "Bir leydi'nin profiline onun izni olmadan bakmak hiç de kibar değil! Ben öğrencilerimi gözetleyen erkekler olmaları için yetiştirmedim!"
Bunu nasıl yaptığını bilmiyorum, ama bayan Okazaki Değerlendirme girişimlerini tespit edebilir, engelleyebilir ve karşılayabilir gibi gözüküyor. Bununda üstüne, onun kullandığı metot benim hiçbir şekilde ulaşamadığım bir metot, bu şekilde onu yenemeyeceğimi anladım.
"Üzgünüm. Sadece merak etmiştim."
"Evet Kötü bir şey yaptığın zaman, en iyisi özür dilemek! ama bir daha ki sefer beni benim iznim olmadaaaaan değerlendirirsen, senin için hoş olmaz, tamaaaaam mı?"
"Evet, hanımefendi. Bunu hatırlayacağım."
Cidden. Karşı tarafta böyle biri varken, küstahça şeyler yapmamalıyım.
Birdenbire aklımda bir düşünce belirdi. "Ama, bayan Okazaki, Eğer bu kadar güçlüyseniz akademiye yazılmanıza gerek var mı?"
Gerçekte, Sue, Katia ve benim sürekli eğitim görmemize rağmen hiç gerçek bir savaş tecrübemiz yok. Temellerimizi mükemmelleştirmek için akademiye geldik. Oysa Bayan Okazaki'nin yeteneğinden ve konuşmasından bir yığın savaş tecrübesi olduğunu düşünüyorum. Yani, neden akademideki derslere ihtiyacı olsun ki?
"Benim bu akademmiii~iden öğrenebileceğim bi~iiir dolu şey var! ancak bu nedenlerimin sadece yaa~aarısı. Kısaca, bu ülkeyi operasyonlarım için bir üs olarak kullanmak istiyoruu~uum."
"Ama bunun için akademiye gitmenize gerek yok..."
"Diğer öğrencileri aramaktan bahsee~eetmiyorum."
"...Uh, o zaman, .... hangi operasyondan bahsediyorsunuz?"
"Bu hala bir sır, ama araştırmanın geri kalanını eeeelflere bırakıyorum."
Şok edici ifadesi sırtımın sertleşmesine neden oluyor. En son karşılaştığımızda 6 öğrenciyi daha bulamadığından bahsetmişti. Bu görevi terk etmesine ney neden olabilir ki?
"Biliyorum, kalpsizmişim gibi gözüküyor, ama onları aramak için yapabileceğim her şeyi yaptım! aramadığım tek yer iblis diyarları ve balta girmemiş vahşi alanlar, Ve dürüst olmam gerekirse yaşadıklarından bile emin değilii~iim."
"Ne?!" Bağırdım.
"Bayan Okazaki, ciddi misin?" Katia afallamış bir şekilde sordu.
"Ciddiyim, çok ciddiyim, aşırı ciddiiii~iiyim. Bir afet yaşanınca en önemli şey anında yapılan yardımlardır. Doğduğumdan beri yapabileceğim her şeyi yaptım, ama~aa başladığımda yarınızı bulabilmemin bile çok iyi olacağını düşünüyordum, anlıyo~oor musun? Zorlukla sayıyı arttırmaya başardım ve sonucumun çok iyi olduğunu düşünüyoruuu~uum."
"Ama..."
Aniden beni omuzlarımdan yakaladı."Tamam, sen onları bulmaya çalışacak mısın?" benden istedi, konuşması tamamen normaldi. "Peki bunu nasıl yapacaksın? Sadece dışarı çıkıp dolaşmaya mi başlayacaksın? Sadece dolaşarak onları bulabileceğini mi düşünüyorsun?"
Acımasız saldırısı karşısında sertleşmiş kalbim parçalanmaya başladı. Bayan Okazaki gözlerimi gördü ve derin bir nefes aldı.
"Ne dediğimi biliyoru~uum, ama emin ol, yapılabilecek her şeyi yaptım. Bundan sonra yapmam gerekenin bulabildiğim öğrencilerin güzel hayatlar yaşamasını sağlamak olması gerektiğini düşünüyorum. Yani~iii, Buraya birçok farklı şeyi çalışırken, aynı anda başka işlerimi halletmek için geldi~iim, anladın mı?"
"Ben.. anladım."
Hala kalbimin içinde ona katılmıyorum ancak Bayan Okazaki gerçekten de yapabildiğinin en iyisini yaptı. Ayrıca, ona araması konusunda hiç yardım etmedim, fikrimi belirtme hakkım olduğunu sanmıyorum. Belki de, şu anda en çok acı çeken kişi o olabilir.
"Üzgünüm. Bu şekilde boynuzladığım için."
"Shun, haksız olduğunu söylemedii~im. Sadece, bazen haksız olmaman haklı olduğun anlamına gelmez."
Bundan sonra hazırlık töreni başladı. Dürüst olmak gerekirse törene biraz bile dikkatimi vermedim. Ayrıca tam yanımda oturmasına rağmen Sue'nin surat ifadesini fark etmedim ve Sue'nin yanında oturan Katia'nın ifadesini de fark etmedim.
(ÇN: Bayan Okazaki'nin uzatmaları hem güzel hem sinir bozucu oluyor. tonlamaları elimden geldiğince düzeltmeye çalıştım.)
(DN: Bence sadece sinir bozucu Kumo’nunkilerin yanında. Not bırakmışken, okuyuculara bir şey sormak istiyorum. Normalde tırnak içindeki her şeyi kalınlaştırıyordum, TDK serisinde hem konuşmalar hem düşünceler tırnak içinde olduğundan ayırt etmek kolay olsun diye sadece konuşmaları kalınlaştırmaya başladım. Kumo’da da Leydi Değerlendirme’nin dedikleri ve yetenek isimleri kalın olduğundan konuşmaları kalınlaştırsam mı yapmasam mı ikilemde kaldım. Kumo’nun zaten konuşacak kimsesi olmadığı için sadece bu prensli bölümlerde konuşuyorlar. Bu bölümlük kalın konuşmalar düşüncenizi yorumlarda belirtirseniz iyi olur.)
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..