Geomchilerin avdan vazgeçmekten başka seçeneği yoktu. Kraken engin açık denizlerde yüzüyordu, yani belirli bir süre içerisinde bulmak zor olacaktı.
Yalnızca mükemmel denizcilik becerileriniz varsa Kraken gibi deniz canlılarını takip edip yakalayabilirdiniz. Ancak tekneyle Kraken yakalamaya çalışmak çok fazla zaman alırdı.
"Hadi Morata’ya gidelim artık."
Böylece açlığını bastıran Geomchiler, Morata’ya giden bir gemi aramak için Bellona Adası limanına gittiler.
Ancak karşılaştıkları tüm denizciler kafa sallıyordu.
"Morata’ya kadar gitmeyeceğim."
"İki kat ödeme yaparım."
"Bu dönemde deniz çok tehlikeli. Büyük dalgalar çıkıyor ve şiddetli rüzgarlar esiyor. Kıtanın hemen kuzeyindeki erişim yolu da fırtınalar tarafından engellendi."
Denizden izlenen başka bir rota da vardı ancak mevsime bağlı olarak Ana Kıtadan Morata’ya gidiş yolunda pek çok engel çıkıyordu.
Yetenekli bir kaptanla karşılaştığınız takdirde fırtınada yelken açmak bile sorun olmazdı.
Tek sorun pek fazla iyi kaptan bulunmayışı ve iyilerin de adada bir şeyler içip mola verme ihtimalinin düşük oluşuydu.
Bu sırada denizcilik yapan bir oyuncu, yaklaşık bir hafta içerisinde Krallıklardan lüks bir kruvazörün geleceğini söyledi.
Bu gemiyle 3 krallığı aşarak Morata’ya ulaşabileceklerini de belirtti.
400ü aşkın Geomchi, limanda mahsur kalmıştı.
Oradan ayrılmak için ellerindeki tüm ufak tekneleri sattılar.
Kruvazörü beklemek, yeni bir gemi alıp yelken açmaktan daha hızlı olacaktı.
Derken bir gün Geomchi 405, “Dalgalar güçlü olsa da... Yüzmek eğlenceli olur bence, Sahyung!” dedi.
Ancak Geomchi 405 fırtınalı bir günde denizde yüzüp eğlenme isteğiyle düşüncesizce böyle söylerken eğitmenlerin bakışları değişti.
“Sahiden kulağa eğlenceli geliyor.”
“Aynen öyle, Sahyung. Hadi burada oturup konuşmaktansa yüzerek gidelim.”
“Zaten buraya gelme sebebimiz de yem…. yo, her şeye meydan okuyup sınırlarımızı zorlamaktı, öyle değil mi?”
Geomchiler Kraliyet Yolunda canavarlarla savaştıkları süreçte kılıç becerilerini de geliştiriyordu.
Gerçek hayatta deneyimlemesi zor olan bu gerilim, ölüm kalım mücadelesi ve dalaşmalar, gerçek bir savaşı anımsatıyordu.
Gerçek gibi olmasa da eksik olduğunuz noktaları bulmanız mümkün oluyordu.
Geomchiler de gizemleri çözmeyi gerektiren görevlerle uğraşmaktansa basit mücadeleleri tercih ediyordu, bu yüzden mütemadiyen savaşıyorlardı.
İradelerini güçlendirmek için bu tarz ekstrem koşullara meydan okumaları gerekiyordu.
Etrafına toplaşan öğrencileri inceleyen Geomchi, “Hadi Morata’ya yüzelim!” dedi.
Orada bir denizci olsaydı beleş sushi verme pahasına olsa bile onları durdurmaya çalışırdı.
Denizle ilgili en ufak bir bilgisi olan hiç kimse böylesine pervasızca bir işe kalkışmazdı.
Becerikli dalgıçlar bile böyle bir şey yapmazdı.
“E hava da sıcak zaten, yapsak mı ki?”
“Efendim, bence bu harika bir plan.”
“Hadi bir an önce Morata’ya gidip biramızı içip domuz rostomuzu yiyelim.”
Öğrenciler de bir hevesle kabullenerek plana dahil oldu.
Ve böylece grup, hiçbir hazırlık yapmaksızın yağmur altında denize atladı.
Limandaki insanların şaşkına dönmemesi imkansızdı.
“Bu kadar delice bir şey yapmalarına anlam veremiyorum.”
“Oha, gerçekten gidiyorlar mı?”
Hiç unutamayacakları bir şeye tanık oluyorlardı.
Morata’ya doğru yüzme eyleminin ilk günü gayet rahat geçiyordu.
Bunu Geomchi3 ve Rahiplerin yanı sıra sahip oldukları hayvan gibi canlılığa da borçluydular.
“Hoş ve serin.”
“Bunu daha önce yapmalıymışız.”
Ama bir sonraki gece geldiğinde Rahipler Geomchilerin canlılığına ayak uyduramaz ve daha fazla destek olamaz hale geldiler.
Hiç değilse açık deniz sularında yüzmeye ve yelken açmaya iyice alışmışlardı.
Yüzerken dalgaların akışına ters gitmemeleri ve nefes alıp verişlerini ayarlamaları gerekiyordu.
Başı çeken Geomchiler yarışıyor, Geomchi 3 ve Geomchi 5 birer balık gibi birlikte ilerliyordu.
Uzun bir süre yüzdükten sonra kuvvet ve konsantrasyon rahatlıkla kötüye giderdi.
Derin okyanus sularında yaşayacağınız en ufak bir aksaklık fena bir hataya dönüşebilir ve deniz suyu yutarak boğulmanızla sonuçlanabilirdi.
Geomchiler de ölümden kaçınmak için grup halinde köpekleme yüzüyordu.
Gökyüzündeki martılar bile Geomchi2nin benzer isimli 503 insana köpekleme yüzme emri vermesine bakakalmadan edemiyordu!
‘Taze balık mı? Kapıp yemem gerekir, öyle değil mi?’
Canavar kuşlar onlara saldırmaktan yana tereddüt ediyordu. Derken aniden yağmur bastırdı.
Rüzgar şiddetlendi ve koca dalgalar kuşları dehşete düşürdü.
-Canlılık %15 azaldı.
-Soğuk su nedeniyle vücut hareketleriniz yavaşladı.
-Etobur balıkların saldırısı altındasınız.
-Dalgalar tarafından savruluyorsunuz.
Yapılan uyarıların ardı arkası kesilmiyordu!
Ekstrem dövüş sanatları görevleri sayesinde çokça Canlılık edinseler de denizleri aşmak imkansızdı.
Geomchiler saldırıya uğradıklarında pek de harika bir durumda değillerdi ve yorgun, bitkin olmalarına rağmen insan yiyen köpekbalıklarının saldırılarıyla baş etmek zorunda kalmışlardı.
Uzaklarda dalgaların üzerinde ilerleyen sivri köpekbalığı yüzgeçleri görünüyordu.
Ttudung…. ttudung... ttudung... ttudung.. ttudung. ttudung!
Korku filmlerinden alınmış bir manzaraya benziyordu.
Geomchi3, köpekbalıklarının yaklaşışını izledikçe heyecana kapılıyordu.
“Hey beyler, leziz bir şeyler buldum!”
Köpekbalığı yüzgeçlerinden harika yemekler yapılırdı.
Bunu duymuş olsalar da daha önce tadına bakma fırsatı bulamamışlardı.
Peki şimdi o yüzgeçler ayaklarına gelmiyor muydu?
“Saldırın!”
“Güzelce halledelim şunları!”
Böylece insanların köpekbalıklarına gerçekleştirdikleri sıra dışı saldırı başladı ve bu süreçte 15 öğrenci can verdi.
Karada savaşsalardı köpekbalıklarını avlamaları kolay olabilirdi ama kabaran dalgalar yüzünden denizde beden kontrolü yapmak zor oluyor ve hasar alıyorlardı.
"Sizi keratalar, bize yem olacaksınız."
"Katılıyorum, cezanız ölüm."
Yakınlardaki bir adaya iniş yapan grup, mangalda köpekbalığı pişirdi ve ölü öğrenciler dirilip geri döndüğünde tüm grup yeniden yola koyuldu.
Balık yakalayarak açlıklarını yatıştırıyor ve denize yağan yağmurla taze su toplayarak susuzluklarını dindiriyorlardı.
Aynen öyle, kesinlikle ekstrem zorlukta bir yüzme aktivitesiydi.
Çeşitli deniz yaratıkları üzerlerine geliyor, onları kıyıya itiyordu.
Geomchilerin çoğu 300. seviyeyi geçmişti. Dört beş kez ölümün eşiğine gelseler de bu meydan okumayı memnuniyetle karşılıyorlardı!
Ama henüz Morata’nın bulunduğu kuzey kıtası yolunu yarılamayı bile başaramamışlardı.
Bu noktada normal bir insan en yakın kıtaya ve adaya gidip yardım isteyelim derdi ama onlar normal insanlar değillerdi, Geomchilerdi!
Onlar kuvvetleri sayesinde kendilerini geliştirmek için zorlu ve tehlikeli görevler seçerlerdi.
“Eğlenceli değil mi?”
“Aynen!”
“İnsan canını böyle şeylerle riske atmalı.”
“Hadi hiç durmadan hedefimize varalım!”
Uçsuz bucaksız açık denizde yüzen grup, bir noktada bir şeye denk geldi.
Ve uzaklarda gördükleri bir ticaret gemisine yaklaştılar.
"Bakın! Bu bir gemi enkazı, hadi oraya gidelim!"
Kaptan ve mürettebatsa kurbanları kurtarmak için hızlıca halat attı.
Geomchi317 tüm gücüyle bağırdı.
“Burası… *gurp gurp*, bizi merak etmeyin, devam edin beyler.”
“Sanırım yanlış anladınız, biz korsan değiliz. Sizi karaya ulaştıracağız, hadi binin.”
Geminin kaptanı gerçekten de bir tüccardı. Kazazede olduğunu zannettiği kişileri kurtarmaya çalışıyor, iyi kalplilikle hareket ediyordu!
“Biz yalnızca… *blub blub* yüzmenin tadını çıkarıyoruz.”
“Neden bahsediyorsunuz siz? Ortalıkta başka bir tekne bile göremiyorum.”
Ticaret gemisinin Geomchilerle karşılaştığı yer gerçekten de okyanusun ortasıydı.
“Yüzerek ulaşmaya çalıştığınız yer neresi peki?”
“Mo… rata.”
Geomchi417 bir yandan yüzüp bir yandan konuşmaya çalıştığı için bolca deniz suyu yutuyordu.
Bu zamanında yapmayacağı bir hata olsa da canlılığı öylesine düşmüştü ki artık doğru düzgün yüzemiyor, yalnızca kollarını bacaklarını çırpabiliyordu.
“Ne, Morata mı? Kıtanın kuzeyinde değil mi orası?”
Kaptanın suratında alnına kılıç darbesi yemiş bir Ork ifadesi vardı.
“Bunlar gerçekten Morata’ya mı gidiyorlar?”
“Bu yüzme işine tam olarak nerede başladınız? İki gün önce çılgınca bir fırtına vardı.”
“Yo, bırakın yüzmeye başlayacak noktayı, yakınlarda liman bile yok ki… ayrıca buradan Morata’ya ulaşıncaya dek durabileceğiniz bir liman da yok.”
Bunu duyan öğrenciler aralarında konuşmaya başladı.
Birkaç saattir dümen başında olan tüccar gemisi kaptanı, söylenenlere inanmakta zorlanıyordu.
Ama Geomchiler gerçekten de Morata’ya doğru ara vermeksizin yüzüyordu.
Kaptan, onların muazzam canlılığı karşısında şaşkına dönerken öğrencilerin bazılarının daha fazla dayanamayıp denize batmaya başladığını da fark ediyordu.
‘Canlılıkları bu kadar yüksekse bayağı yüksek seviyeli savaşçılardır...’
Bir tüccar olarak bir şeyleri idrak etmekte bambaşka bir seviyedeydi.
Geomchiler, epey yüksek seviyelerde olmalarına rağmen hafif zırhlar ve deriler içerisindeydi, halbuki bazıları 340 seviye ekipmanları bile kuşanabilecek düzeydeydi.
Ve böylesine yüksek seviyeli oyuncular, kıtayı yüzerek aşmaya teşebbüs ediyordu!
Savaşçılar zorlu canavarları avlayarak şöhret ve istatistik kazanırdı.
Ama gereksiz yere öldükleri takdirde bu istatistikleri kaybedebilirlerdi, bu da gerçekten zorlu bir maceraydı.
Bu Kraliyet Yolu oyuncuları arasında yaygın bir bilgiydi, en ilgisiz kişiler bile istatistik ve yetenek yetkinliklerinin oyun için önemli olduğunu bilirdi.
Açık Denizdeki bu adamlar da öyleydi, denizde et yiyen koca yaratıklar olsa bile yetkinliklerini arttırıyorlardı.
Kaptan bu durumu kıskanarak ağır ağır iç çekti.
“Gerçekten mutlu herifler.”
Hafta boyunca şirkette çalışıp bolca stres biriktirmişti.
Ama Kraliyet Yolunda yelken açıp ticaret yaparak eğlenmeye çalışırken Geomchileri görünce gururu kırılmıştı.
"Sanırım fazla rahat davranmışım."
Depo işlevi gören tüccar kamarasında çok sayıda yüksek fiyatlı cam ve kıymetli metal vardı. Tüccar kaptan, mesleğinde Versailles Kıtasının ilk 300ü arasındaydı. Tüccarlar da az çok savaşçılara benzer ama ticaretle seviye atlarlardı.
Açık denizlerdeki seyir defteri de gelecekteki halinize göz atmanız için bir fırsattı.
“Bu ticaret işi sona erdikten sonra yeni bir tekne ve mürettebat bulup oraya gidelim!”
Diyen tüccar, daha önce ele geçirdiği bir okyanus haritasını açtı. Geomchilerin denizden yüzerek çıkma ihtimali çok düşükken kararlılıkları bir o kadar yüksekti.
Üstüne üstlük korsanların olduğu yerlere, ıssız adalara veya insanların gidip de dönmediği yerlere yöneliyorlardı.
Tüccar kaptan da onları görerek kalbini çarptıracak bir maceraya atılmaya karar vermişti.
Tabii Geomchilerin arada bir okyanusta boğulduğunu veya deniz canavarlarına yem olduğunu görseydi macera konusunda ne kadar ileri gittiklerini ve ne kadar büyük riskler aldıklarını fark edebilirdi.
Hele bir de Geomchilerin yüzmeye Neria Denizindeki Bellona Adasından başladığını ve buraya Okyanus Geçidini aşarak ulaştıklarını bilseydi…
Yo, belki de hikayelerini dinlemesine veya ne kadar uzaklardan geldiklerini anlamasına bile gerek olmayabilirdi. Kaptan birazcık daha cesur ve erkeksi olsaydı, o saniyede soyunur ve Geomchilerle birlikte yüzmeye başlardı.
#Canım Geomchiler ya, onların maceralarını bir kez daha okuyup çevirme şansı bulduğuma sevindim. Zorlu şartlar yüzünden gemilerin aşamadığı denizleri yüzerek aşmaya çalışmaları ve bu arada köpekbalığı sürüsüyle savaşıp keyif almaları da bir harikaydı. Yazarın da dediği gibi, onlar normal insanlar değiller, onlar Geomchiler! Bir sonraki bölümde yeniden Weed cephesine döneceğiz, orada görüşmek üzere!
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..