Güçlü hatıraları koruyan bir buzul fırtınasıydı bu! Atmosferik sıcaklık keskin bir şekilde düşmüştü. Ölümsüzler soğuğu hissedemedikleri için bunu fark etmiyorlardı ama Weed ve Geomchiler tenlerine işleyen dondurucu rüzgârı hissedebiliyorlardı.
Bir veya iki kar tanesi etrafta dolaşmaya başlasa da kısa süre sonra kalın buz parçaları yere ağır bir şekilde çarpmıştı. Vargo Kalesi’nin tamamını kaplayan on binlerce buz parçası vardı! Buzdağları kadar büyük buz parçaları bile görülebiliyordu. Kasırgalar ve şiddetli rüzgârlar kaleyi süpürüyor, doğal afetin başladığını haber veriyordu.
Ölümsüzlerin arasındaki zayıf dirençli iskeletler ilk donanlardı ve kaskatı kesilmeye başlamışlardı. Havada kanat çırpan Kemik Ejderhası, buzul fırtınası tarafından tamamen süpürülmüştü. Buzul fırtınası karşısında buz parçalarına çarparak devasa vücudunu kontrol edememiş ve çılgınca taklalar atar olmuştu.
“Kyaaaaoo!”
Kemik Ejderhasını kalın buz tabakaları kaplamıştı ve ejderha görünüşe göre daha yükseğe çıkmaya çalışıyordu. Ama aniden kaleye çarpmıştı. Bu çarpışma da deprem gibi hissettiren inanılmaz bir etkiye neden olmuştu! Kalenin bugüne kadar gerilmiş, zayıflamış ve zar zor ayakta kalmış bazı yapıları çökmüştü.
“Ge-Gerçekten çok soğuk.”
Weed, Vargo Kalesi’nin ne kadar hızlı bir buz ülkesine dönüştüğünü görünce doğal afetin yıkıcı gücü hakkında yeni bir fikir edinmişti.
“Bir savaşın ortasında donarak ölmek son derece boş hissettiriyor olmalı.”
Yeteneği etkinleştirdikten hemen sonra Weed zırhının üzerine bir palto giymişti. Geomchiler ve rahipler de kalın giysiler giymişler ve bir binaya girerek buz parçalarından kurtulmuşlardı. Weed onlara bir buzul fırtınası çağırabileceğini söyleyince hemen harekete geçmişlerdi.
Fırtınadan kaçan ve etrafa bakan Ölümsüzler, buzul fırtınasından dolayı kaybolan giysileri ve ekipmanları olmadan çok cılız ve çıplak görünüyorlardı.
“Herkes saklanmaya devam etsin. Şu an dışarı çıkmamalısınız.”
“Birinin sağlığı aniden düşerse ve ölmek üzere olursa bana bildirin. Fazladan battaniyem var.”
Bu kargaşanın ortasında bile rahiplerle ilgileniyordu Geomchiler. Büyük Felaket Doğa Oymacılığı’nın süresi oldukça uzundu. Buzul fırtınası hala dalgalanıyorken Weed çatıdaki saklandığı yerden çıktı.
“Bu… Bu durum. Ge-Gerçekten…” Tak! “Böyle bitemez. Hık… Yoksa acı çekeceğim... Hayatımın geri kalanı boyunca. “
Soğuktan dolayı kelimeler bile doğru dürüst çıkmıyordu ağzından.
Buz parçalarının şiddetli fırtınasından kaçınarak merkez kuleye doğru koştu Weed.
----------------------------------------
Alnınızdan bir buz parçası geçti.
----------------------------------------
----------------------------------------
Çivili bir buz omzunuzu delmeye çalıştı, ancak Kaçınma Sanatı uygulandı.
----------------------------------------
----------------------------------------
Sırtınıza bir buz parçası gömüldü.
----------------------------------------
----------------------------------------
Bir buz parçası dizinizi sıyırdı. Hareket hızı azaldı.
----------------------------------------
Yüksek çevikliği ve Kaçınma Sanatı becerisine rağmen buz parçaları yağmurundan tamamen kaçınmak imkânsızdı. Weed için öncelik, rüzgâr tarafından savrulmamak için olabildiğince hızlı koşmaktı.
Sonra Geomchi3'ten bir fısıltı iletildi.
- Kemik Ejderhasını ortadan kaldırmak için bir planın var mı?
Başını indirip fırtınadan kaçan Weed yanıtladı. Tıpkı korktuğu gibi vücuduna soğuk rüzgârlar ve buz parçaları çarpıyor, vücudunun sertleşmesine neden oluyorlardı.
- Bir yol var. Ama bu gidişle sanırım başarısız olacağım.
Buzul fırtınası sona ermiş olsa bile vücudu donduğu için savaşması zor olacaktı. Bu olursa da daha ileri gidemez ve tekrar saklanmak zorunda kalırdı.
- Kuleye ulaşmaya çalışıyorsun değil mi?
- Evet. Baştaki plan buydu. Ama artık zor.
- Hadi gidelim.
Geomchiler saklandıkları yerden çıkmışlar ve tahta kalkanlarını kaldırarak merkez kuleye doğru koşmaya başlamışlardı.
Weed durumu incelediği için hızlı hareket edememişti ve tüm gücüyle koşarsa buz parçalarının ona çarpacağını hissederek ilerliyordu. Ama Geomchiler kalkanlarını tutuyorlar ve bu sayede maksimum hızda koşabiliyorlardı. Buz parçaları ve topakları tarafından yaralansalar bile koşmaya devam ediyorlardı! Weed’e yetişerek onu kalkanlarıyla örttüler.
“Hadi, gidelim! Da-Daha hızlı!”
Geomchiler kalkanlarını tutmuşlardı ve kendilerini buzul fırtınasından koruyorlardı. Etrafındaki korunaklı alan sayesinde Weed daha az hasar alıyordu. Bu halde merkez kuleye doğru koştular. Geomchilerin sağlığı düşüyordu. Bazılarının vücutları donmuştu ve öldükleri yerde bırakılıyorlardı ama onların kalkanlarını sonuna kadar taşımaya devam ediyorlardı.
Hiç görülmemiş bir buzul fırtınasını delip geçen dört kardeş temsil ediliyordu sanki şu anda! Onlar sayesinde Weed kale surlarını geçerek merkez kuleye başarılı bir şekilde atlamayı başarmıştı.
Onları merkez kulede bekleyen, son Kemik Ejderhasıydı. Ejderha, Weed'in kuleye girdiğini görmediği için buzul fırtınasına karşı mücadele ediyordu hala.
Aniden bir mesaj penceresi belirdi Weed’in önünde.
----------------------------------------
Dondunuz.
----------------------------------------
Geomchilerin korumasına rağmen Weed'in zırhı ve vücudu buzla kaplanmıştı ve aldığı yaralar da ciddiydi. Sağlığı rahiplerin kutsal büyüleri tarafından desteklense de ve yaraları tamamen iyileşmiş olmasa da o yaralar yine orada kalıyordu ve Weed’i uzun süre etkiliyordu. Weed, azim ve direnci sayesinde bu kadar uzun süre hayatta kalabilmişti.
Şiddetlice esen rüzgâr yavaştan diniyor ve buzul fırtınasının da etkisi azalıyor ve ortadan kayboluyordu. Yakında Ölümsüzler tekrar hareket edecek ve buza gömülü Kemik Ejderhası tekrardan yükselecekti. Yok olan bazı Geomchiler de Ölümsüz olacak ve yoldaşlarına saldıracaktı.
Enstrümanlarını çalarken yanında rahiplerle gelen Marey, bütün bunları görmüş ve düşünmeye başlamıştı.
“Bu sefer efsane başarısızlıkla sonuçlanacak.”
Merkez kuleye doğru ilerleyen Weed ve Geomchilerin görüntüsü duygularını boğmuştu. Ve Vargo Kalesi’ne girdikten sonra verdikleri savaş, muhteşem bir sahne çıkarmıştı ortaya. Eğer Weed ve yoldaşları olmasaydı başka hiç kimse Ölümsüz Lejyonu ve Balkan ile bu şekilde savaşamazdı.
Ancak Kraliyet Yolu, yalnızca sonucun önemli olduğu bir dünyaydı.
“Bu gerçekten talihsiz bir durum. Eğer Balkan’ı öldürselerdi muhteşem bir şey olurdu.”
________________________________________
“Ah…”
KMC medyasında canlı yayın yapan ekip durumdan yakınıyordu.
“Böyle mi sona erecekti?”
Farklı yayıncılarda da buzul fırtınası ortaya çıktıktan sonra bütün sunucuların sesleri kesilmişti. Ama hiç kimse bu kadar acıklı bir şekilde savaşacaklarını beklemiyordu.
İnsanlar Vargo Kalesi’ne gireli çok zaman geçmişti ama onlar ne kadar zamanın geçtiğinin farkında değillerdi. Ama Weed'in durumu düşündükleri kadar içler acısı da değildi.
----------------------------------------
-Sol elinizde “Bir Heykeltıraşın Bıraktığı Meşale’yi” tutmak sıcak bir aura aktarıyor.
Dondurulmuş hal hafifletildi.
Mana yenileniyor.
----------------------------------------
Buzul fırtınası yavaşlarken Weed de heykelden güç almıştı. Ve Geomchilerin onu koruma çabasıyla kısa bir süre içerisinde hareket edebilecek kadar iyileşmişti.
“ROOOAAAAR!”
Bir Kemik Ejderhasının kükremesiydi bu!
Ejderha Korkusu merkez kulenin dışından duyulabiliyordu. Geomchiler, Kemik Ejderhasına karşı verdikleri savaşta hayatlarını feda ediyor olmalılardı.
Pale’den Balkan ile sürmekte olan savaş hakkında rapor aldı Weed.
- Biz konuştukça zorlaşıyor. Balkan’ın manası hiç düşmüyor gibi. Sağlığını düşürsek bile kısa sürede düzeliyor… Ama yine de dayanabiliyoruz.
Balkan ile savaşan taraf da iyi durumda değildi.
Buzul fırtınasını delip geçtikten sonra bile sağlığına kavuşmak için zamanı olmamıştı Weed. Ama yine de hareket etmeyen bacağını merkez kulenin merdivenlerinden yukarı sürüklüyordu.
“İnsanlar buraya nasıl gelebilir…”
“Senin hayatını alacağım.”
Burada bile koruma görevi üstlenmiş Ölümsüz muhafızları vardı. Genellikle Vandal Şövalyeleri korurlardı geçitleri. Ancak hepsi savaşa gönderildiğinden dolayı şu anda nöbet tutanlar Kıyamet Şövalyeleri idi!
Weed kılıcını savurarak çevik bir şekilde yanlarından geçti.
----------------------------------------
İsabetli bir vuruş yaptınız.
----------------------------------------
----------------------------------------
Kritik bir vuruş yaptınız.
----------------------------------------
----------------------------------------
Zincirleme saldırıyı başarıyla gerçekleştirdiniz.
----------------------------------------
Kılıcının inanılmaz hızı karşısında dayanamayan Kıyamet Şövalyeleri’ni geride bırakıp yanlarından geçen Weed, zirveye girdi.
Merkez kulenin en üst katı oldukça geniş bir alandı. Buzul fırtınası tarafından kırılan pencereden Kemik Ejderhanın Geomchilere saldırdığını görebiliyordu. Kemik Ejderha her hareket ettiğinde kule titrerdi.
Ve Weed gözünün ucuyla bir ametist çömleği görebiliyordu! Bu, Liç Balkan’ın sağlığını içinde barındıran Hayat Kabı idi.
“Nihayet buraya gelmeyi başardım.”
Weed’in merkez kuleye girmesi ve yere çöken Kıyamet Şövalyeleri’nin çığlık atmaları sadece bir dakika sürmüştü. Ve dışarıda savaşan Kemik Ejderhası da ön ayaklarıyla kendini itti ve aceleyle merkez kuleye doğru uçuşa geçti.
“Böyle bir yerde öleceğimi mi sandın?”
Weed kılıcını çömleğe doğru savurdu.
Bu an, Versay Kıtası’nın tarihine yazılacak bir andı. Ve sayısız izleyici hayranlık ve şaşkınlıkla izliyordu.
Weed’in önemsiz sözleri bile o efsaneye kazınacaktı.
“Pirinç kasemi korumak zorunda olduğum sürece asla ölemem!”
Liderlik sorumluluğuyla ağırlaşan kılıcını savurarak çömleği yok etti. Sonra çömlekten titrek, karanlık bir aura çıktı ve havada kayboldu.
__________________________________________________________
Aniden Ölümsüzlerin enerjileri tükenmiş ve güçleri zayıflamıştı.
“Ben, ben bu şekilde ortadan kaybolamam...”
“Aaaa!”
Hayaletler güneş ışığının altında kayboluyor, iskeletler ve hortlaklar gibi Ölümsüzler de yere çöküyor ve gri bir ışıkla yitip gidiyordu. Vargo Kalesi’ndeki Ölümsüzlerin yaklaşık yarısı yere dönmüş ve bölgeyi kaplayan Ölümsüz Lejyonu’nun %80'inden fazlası da ortadan kaybolmuştu.
Balkan’ın Hayat Kabı’nın yıkımı her yere yayılıyordu.
“Cesetler Ölümsüz’e dönüşmüyor!”
“Bence Ölümsüzler zayıfladı. Kutsal büyü altında hemen öleceklerdir.”
Balkan’ın üç büyük büyüsünden olan Kara Hüküm ve Ölüm Aurası’nın etkileri kaybolmuştu. Son derece güçlü Ölümsüzler, ortalama durumlarına geri dönmüşlerdi. Bu başlı başına ürkütücü bir durumdu. Ancak kutsal güce direnme kapasiteleri azaldı.
“Nereye… Nereye gitmeliyiz?”
“Orada bir yaşam enerjisi hissediyorum.”
“Hadi, gitmeyi deneyelim...”
Morata’yı fethetmek için ayrılan Ölümsüzlerin çoğu çökmüş, geri kalan birkaçı da neredeyse dağılmıştı. Ancak en büyük değişiklikler Balkan ve Kemik Ejderhalarında görülmüştü. Balkan tarafından yapılan lanet büyüleri otomatik olarak çözülüyordu. Üstüne üstlük Romuna Balkan’a baktığında sağlığının da aniden büyük ölçüde azaldığını görmüştü.
“Balkan zayıfladı!”
“Kutsal gücümüze odaklanalım ve saldıralım.”
Oyuncuların umudu bir kez daha yüksekti.
Balkan’ın dışarı taşan manası yavaş yavaş azalıyordu. Bir Liç olarak çevresinden can ve mana çekebilirdi ama neredeyse sınırsız mana havuzu tükendiği için acı çekiyordu Balkan.
Kemik Ejderhasının zayıflaması bile gözle görülebiliyordu. Kanatları ve vücut hareketleri yavaşlıyor, kendini kontrol etmekte zorlanmaya başlıyordu.
“Hadi onları yere gömelim!”
“Her bir kemiğini doğrayacağım senin!”
Geomchiler Kemik Ejderhasına doğru atladılar ve merkez kulede sıkışmış diğer Kemik Ejderhasına doğru da mızrak fırlattılar. Silah yetenekleri sayesinde her türlü silahı kullanabilmeleri bu durumda büyük bir avantajdı.
“Kyaaaa...”
Kemik Ejderhası kükrese de korku etkisi çok zayıftı. Bu ejderhalar uzun zaman önce Balkan tarafından yaratıldığından dolayı şekillerini korumak için çok fazla güç ve mana tüketiyorlardı.
“Öldürün onu!”
“Yok edin!”
Geomchilerin neredeyse hiç canları kalmamıştı ama son bir saldırı için atlamaktan geri durmamışlardı.
Rahiplerin kutsal büyüleri Kemik Ejderhasının vücudunda patlıyordu. Artık Balkan’ın Hayat Kabı’nın yok edildiğini bildiklerinden dolayı topladıkları her türlü manayı kullanıyor ve acımasızca büyü yapıyorlardı.
Çatıda hala Ölümsüzler vardı ama sayıları büyük ölçüde azalmıştı ve kendileri de zayıflamışlardı.
Weed merkez kuleden çıktı ve izlediği yoldan geri döndü. Buzul fırtınası tarafından süpürülen ve buza gömülen Kemik Ejderhasını hedef almıştı.
“Bu adam bir keçi kadar inatçı.”
“Sağlığı ne kadar da fazla…”
20 Geomchi zaten oradaydı ve kılıçlarıyla saldırıyorlardı. Kemik Ejderhası buz katmanlarını kırmaya çalışıyordu ama Balkan'dan gelen Ölüm Aurası ve mana kaynağı olmadan bu imkânsızdı.
“Öylece öl!”
Weed de Geomchilerle birlikte Kemik Ejderhasına saldırdı. Ejderha her kıvrandığında Vargo Kalesi’nin binaları ile kuleleri yıkılıyordu ve binalar gürleyen bir sesle yere çöküyorlardı.
Önemli miktarda güç kaybeden Vandal Şövalyeleri gibi bazı Ölümsüzler görülebiliyordu sağda solda ama Weed’in görüşünce sadece Kemik Ejderhası vardı.
“Hadi biraz ciddi kazançlar elde edelim.”
Ve sonunda Kemik Ejderhası da gri bir ışıkla birlikte ortadan kaybolmuştu.
----------------------------------------
Vargo Kalesi’ndeki Kemik Ejderhası Voturia ebedi istirahatine geri döndü.
----------------------------------------
----------------------------------------
Ölümsüz Lejyonu’na bağlı Kemik Ejderhasını avlamada küçük bir rol oynandığından dolayı her istatistik 1 arttı.
----------------------------------------
Weed fazla tecrübe ve şöhret kazanmamıştı çünkü hasarların çoğu Geomchiler tarafından verilmişti. Buna rağmen istatistik artışından dolayı memnundu. Katılımcılar; zorlu ve büyük ölçekli bir baskını kazanarak büyük ödüllere ulaşabilirlerdi.
“Kemik Ejderhasını hakladık burada!”
“Kazandık! Tüm Kemik Ejderhalarının sonunu getirdik!”
Merkez kule yönünden bir haykırış gelmişti.
Oraya daha fazla Geomchi gitse de biraz daha yavaş avlanmışlardı çünkü Kemik Ejderhası merkez kulenin tabanına doğru gitmişti.
“Vargo Kalesi’ndeki Ölümsüzler artık bitmiş gibiler neredeyse.”
Birçok Ölümsüz yerde yatıyordu, ayağa kalkamıyorlardı ve Kemik Ejderhaların hepsi de avlanmıştı. Ve Weed bile geriye kaç Vandal Şövalyesi kaldığını bilmiyordu...
“Elflerin altındaki Birleşik Ordu ile yaptıkları savaş devam ederse Ölümsüzler zaten dayanamazlardı.”
Artık Vargo Kalesi’nde toplanan Ölümsüz Lejyonu’nun icabına bakıldığı söylenebilirdi.
Weed, güçleri tükenen ve doğrudan bodruma doğru topallayarak koşan Ölümsüzleri görmezden geldi. Çevikliği sayesinde inanılmaz bir hızla koşuyordu Weed. Balkan’dan ne elde edebileceğini bilmeden koşabildiği kadar hızlı koşuyordu.
Güçlerini kaybeden tonlarca Ölümsüz bodrum girişini tıkamıştı.
Birkaç Ölümsüz Weed’i fark etmişti. Weed onların saldırılarını bedeniyle karşıladı ve elinden geldiğince hızlı bir şekilde bodruma doğru koşmaya devam etti.
“Hoş geldin!”
Yorgun bir Hwaryeong, selamlamıştı Weed’i.
“Balkan?”
“Daha değil. Ama neredeyse ölüyor!”
Çabaları sayesinde geç kalmamış gibi görünüyordu Weed. Balkan’a karşı yapılan savaşın olduğu yere girdi.
“Haklayın onu!”
“Haydi, tek seferde tekrar saldıralım.”
“Rahipler, önce Ölümsüzleri arındırın! Balkan’ı sona bırakmak, avlanmayı çok daha hızlandıracaktır!”
Weed geldiğinde Balkan’ın avlanması devam ediyordu. Balkan’ın; Geomchilerin ve şövalyelerin cesetleriyle çağırdığı epey Ölümsüz vardı. Bu yüzden onları temizlemek için hiç bitmeyen bir savaş sürüyordu şu anda.
“Dinlenmenize dönün, Ölümsüze Dönüşün!”
Rahiplerin kutsal büyüleri, Ölümsüz bedenlere çarpıyordu.
Weed, Mapan aracılığıyla “Yedi Meleğin Gelişi’ni” getirtmişti. Bu sayede kutsal büyülerin etkisi artıyordu ve inanılmaz bir parlaklık çıkıyordu ortaya. İnsanların güçlerini artırıyordu ve Ölümsüzlere zarar veren insanların da canlılıklarını artırıyordu.
“Böyle bitemez. İnsanların ayaklar altına alınması ve bu kıtanın harap edilmesi gerekiyor.”
Bodrumda Balkan’ın ürkütücü sesi yankılanıyordu.
Kısa mesafelerde ışınlanan paladinlerin, rahiplerin ve Geomchilerin can ve manaları tükenmişti. Ama Balkan’ın vücuduna saplanan kutsal kılıçtan siyah bir duman çıkıyordu.
----------------------------------------
Bodrumdaki mana yoğunluğu arttı.
----------------------------------------
----------------------------------------
Mana yenileme oranı arttı.
----------------------------------------
Mühürlü yaşam gücü kırılan Balkan’ın sağlığı ve manası da kontrolsüz bir şekilde düşüyordu.
Bir büyü yaptı Balkan.
“Ben... Ben geri geleceğim. Kapı Aç!”
Bu büyü, birinin başka bir yere ışınlanmasına imkân tanıyan bir büyüydü.
Balkan’ın buradan kaçmasına izin veremezlerdi. Artık Weed’in can düşmanı olmuştu ve eğer şimdi kaçarsa Morata tehlikeye girerdi. Rahipler kutsal büyülerine odaklandılar ve ışınlanma büyüsü başarısız oldu.
----------------------------------------
Düşmanın ışınlanma büyüsü iptal edildi.
----------------------------------------
“Hızlı Rüzgâr!”
Weed Balkan’a doğru ilerledi ve aralarındaki mesafeyi bir anda kapattı.
“Kaiser Kılıcı!”
Bu, beklettiği bir beceriydi. Weed Balkan’ın vücudunu delmek için tüm gücüyle kılıcını savurdu. Ne kadar hızlı olursa vereceği hasar da o kadar fazla olurdu.
Geomchiler ve paladinler de gelmişlerdi ve Balkan’ı kesip doğruyorlardı. Balkan’ın çağırdığı Ölümsüzler zaten tüm güçlerini kaybetmişler ve yok olmuşlardı. Yani Balkan, geriye kalan son düşmandı.
Bu, asla göz ardı edilemeyecek bir saldırıydı.
Sağlığını, manasını kaybeden ve büyü yapamayan Balkan gücünü kaybetmeye başlamıştı. Weed, Geomchiler, paladinler ve rahipler her şeyi unutmuşlar, sadece saldırılarına odaklanmışlardı.
Ve nihayet… Nihayet o ana varmışlardı.
----------------------------------------
Ölümsüz Lejyonu’nun Hükümdarı, Karanlığın Büyücüsü, Ruh Çağıran Liç Balkan Demoph ebedi istirahatine geri döndü.
----------------------------------------
__________________________________________
Weed ve hayatta kalanlar, Vargo Kalesi’ndeki en yüksek kule olan merkez kuleye çıktılar. Pelerinlerini dalgalandıran esintiyi memnuniyetle karşılıyorlardı. Tam bir izolasyon ve özgürlük duygusunu paylaşıyorlardı.
Verdikleri bu eşsiz savaşın kalede bıraktığı hasarı canlı bir şekilde görebilecekleri bir yerdi merkez kule. Kemik Ejderhasının verdiği mücadele ile tamamen yok edilen yerlerdi buralar. Binalarda ve kulelerde yangınlar devam ediyordu hâlâ. Dış kaleyi koruyan Ölümsüzler de elflerin, cücelerin ve barbarların Birleşik Ordusu tarafından yok ediliyorlardı.
“Hm.”
“Ha.”
“Bu... Böyle bir duygu.”
Şu anda hissettikleri bu duygu, neşe ya da memnuniyet değildi. Kelimelerle ifade edilemeyen bir şeydi.
‘Hala ölümüne titriyorum.’
‘Savaşın gerçekten bittiğine inanamıyorum.’
‘Bir daha hiç böyle bir savaş olacak mı?’
‘Eğer Kraliyet Yolu’na başlamış olmasaydım hayatımın geri kalanında pişmanlık duyacaktım.’
‘Arkadaşlarıma, aileme ve meslektaşlarıma bununla övüneceğim.’
‘Başardım. Hayatta kaldım.’
Merkez kulede duran herkes, sahip oldukları en iyi duygunun tadını çıkarıyordu. Büyük çaplı bir savaşın sonuna kadar hayatta kalmanın sevincini paylaşıyorlardı. Geomchilerin, şövalyelerin ve rahiplerin birbirlerini arkadaş listelerine eklemeleri görülebiliyordu.
Weed de zaferden memnundu.
‘Çok kâr ettim.’
Genellikle çok sayıda katılımcının olduğu bir baskında sadece savaşı kazanarak bile elde edilen ödül çok büyüktü. Balkan’ı mağlup ettikten sonra ise katkılarına bağlı olarak toplam istatistikleri maksimum 5 ve minimum 2 olacak şekilde artmıştı. Weed’in genel istatistikleri 3 artmıştı çünkü başından beri Balkan ile savaşmadı.
Nitekim Balkan’a son saldırıyı yapan da Geomchi121 olmuştu. Onun leveli 12 artmıştı bu yüzden. Sadece son anda katılan Weed’in bile deneyimi %24 artmıştı. Bu bile tek başına büyük bir kâr olarak kabul edilebilirdi.
Ancak tüm çalışmaları bizzat hazırlayan katılımcılar bazı pişmanlıklar yaşıyor olabilirlerdi. Bu yüzden cömert bir yücegönüllülük yapmaya karar vermişti Weed.
“Bunların hepsi buradaki herkesin sayesinde.”
Zor bir savaşı bitirdikten sonra önce başkaları için endişeleniyordu.
“Sahyung, çok mu yaralandınız? Biraz bandaj koyayım.”
Sahyunglarla ilgilendi ve çekinmeden diğer oyunculara yaklaştı.
“Yoldaşlarımızın fedakârlıkları çok büyüktü… Neyse ki iç kalede hazineler elde ettik. Ve hepsini birlikte paylaşacağız. Biliyorum telafi etmeyecek ama… Ben de payımın bir kısmını bölüşeceğim.”
Oyuncular sadece bir zafer elde ederek bile mutlulardı.
“Nasıl olabilir böyle bir şey? Tüm bu başarı, Weed-nim sayesinde oldu.”
“Bize sadece anlaşılmış olan paylarımızı verebilirsin. Eğer sen Yaşam Kabı’nı yok etmiş olmasaydın kazanamazdık.”
Bu oyuncuların bir arlanma, utanma duyguları vardı!
Şöhret, istatistikler ve savaş deneyimleri… Aldıkları bu zaferle beceri ustalıkları da oldukça artmıştı. Ve şimdi onlar da ödüllerini alacaklardı ve Weed payını ortaya koymaya istekliydi. Bu övgüye değer kişiye olan hayranlıkları da doğal olarak artmıştı.
‘Genelde başkalarına güvenmem ama... Weed-nim gerçekten bir melek.’
‘Bir ahlâk kitabından fırlamış bir azizden hiçbir farkı yok.’
‘Weed-nim’in cimri ve sığ bir insan olduğu hakkındaki kötü söylentileri tam olarak kim yaydı? Gerçekten bir insanı tanımanın tek yolu deneyim ve tecrübe… Bu asılsız söylentileri yayan her kimse başı büyük bir belaya girecek.’
Oyuncuları tamamen aldatan bir ikiyüzlülük süregelmişti bugüne kadar!
Hazinelerle ilgili olarak da Weed eğer olumlu bir izlenim bırakabilecekse payının küçük bir kısmını vermeyi umursamıyordu.
Balkan’ın eşyalarının katılımcılara eşit olarak satılması ve dağıtılması gerekiyordu ve hazinelerle benzer olacak şekilde Weed’in payı %30’du. Lugh Kilisesi’nin kutsal kılıcı halinde de eğer kılıcı geri verirlerse katkılarına bağlı olarak ödüller alabiliyorlardı.
Ve Weed için tatmin edici bir ödül daha vardı.
----------------------------------------
- Ölümsüzler’in elinde olan Vargo Kalesi’ni fethettiniz.
Morata’nın etki alanı genişledi.
Vargo Kalesi çevresindeki bölge sizin bölgenize dâhil edildi.
Lord olarak nüfuzunuz ve ününüz arttı.
----------------------------------------
Topraklar ihanet etmezdi. Alan çorak ve canavarlarla dolu bir alandı. Ama altında gömülü birçok kalıntı olmalıydı. Pek çok maceracı ve avcı grubu oraya doğru akın edebilirdi.
Vargo Kalesi onarılabilir ve tekrar açılabilirdi. Bölge sakinleri tarım yapmaya ve yiyecek toplamaya gelebilirdi. Kademeli geliştirme ile yeni başlayanlar Vargo Kalesi’nde başlayabilirlerdi.
Yakın gelecekte; Kemik Ejderhasının saldırdığı yerin arkasındaki tepenin üzerinde, canlı bir gecekondu mahallesinin resmi çizilmişti Weed’in gözünde.
__________________________________________
Yayın istasyonlarındaki ve internetteki mesaj panoları patlıyordu!
Bu patlama, tamamen öngörülen bir durumdu. Ölümsüzlere karşı kazandıkları için sunucu, bunu bir insanın bakış açısından açıklamış ve tezahürat yapmıştı.
Kolay bir av değildi. Balkan ve Kemik Ejderhaları tarafından öldürülen oyuncular olmuştu ve Ölümsüzlerin verdikleri zayiat da çok büyüktü. Sunucunun dudakları kurumuştu ve Ölümsüzler’in dalgalar halinde Vargo Kalesi’ne geldiği sahneyi anlatırken gerilim yükselmişti.
Yeteneklerin ötesine geçen inanılmaz bir zafer kazanılmıştı!
“Bunları açıkça gördük işte… Sence böyle bir savaşı bir daha ne zaman görebiliriz?”
“Yüz kelime konuşmaktansa sadece bu yaşananlardan memnun olmanın yeterli olduğunu düşünüyorum. Şu anda orada olamadığım için gerçekten çok üzgünüm.”
“Amansız bir savaşın yaşandığı yerde mükemmel bir meltem esiyor şimdi. Bu, yarınki Noel için harika bir hediye olacak.”
İzleyicilerden tutkulu tepkiler alan sunucu, yayınına devam etti.
Vargo Kalesi savaşının yayınlarını izlemek için sabahın erken saatlerine kadar ayakta kalmıştı insanlar.
Ve işte bugün de Noel Arifesiydi!
Ertesi gün ise Noel idi. Pencerenin dışında bembeyaz bir kar yağıyordu.
...
Ne serüvendi be! Hem ne serüvendi hem de ne savaştı be! Balkan’ın sonunu getirdik nihayet. Çok çok çok keyifli ve eğlenceli bir maceraydı. Yazarı gerçekten tebrik etmek lazım, son birkaç bölümdür cidden üst düzey iş çıkarıyor bence. Helal olsun! Bakalım Weed-nim nasıl devam edecek yoluna, sabırsızlıkla bekliyorum! Siz neler düşünüyorsunuz dostlar bu macera hakkında, yorumlarınızı paylaşın bizimle! Okumaya devam!
Takipte kalın! Yorumlarınızı bizimle paylaşmayı ve serimizi beğenmeyi de unutmayın lütfen! Görüşmek üzere!
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..