Weed ve oyuncular periler tarafından bir ziyafete davet edilmişlerdi. Versay Kıtası, Ruhlar Dünyası ve kendi yerleşim yerleri; periler farklı bölgelerden özel lezzetler getirerek gelip gidiyorlardı.
─ Gömülün.
─ Kraliçemizi iyileştirdiğiniz için teşekkürler.
Geomchiler birbirleriyle bakıştıktan sonra zindandan ilk ayrılanlar olmuşlardı. Yemeklerin lezzetleri iyi olsa da porsiyonlar onlar için çok küçüktü. Bunun da iştahlarına zarar vereceğini düşünüyorlardı. Biraz et kızartmak ve rahat rahat bir şeyler yemek için dışarı çıkmayı seçmişlerdi.
Ama Weed sonuna kadar kalmış, perilerin getirdikleri yemekleri yemişti.
----------------------------------------
Yeni bir duyguyu tattınız.
Aşçılık beceriniz Orta seviyenin üzerinde olduğu için Ustalık arttı.
----------------------------------------
Ruhlar Dünyası’ndan ve Peri Dünyası’ndan gelen bu nadir yiyecekler, pişirme becerilerini arttırmıştı.
“Hmm, bu yenilebilir.”
Eğer tadına baktığı yemek, Weed’in önceden de çokça kullandığı malzemelerle yapılmışsa tarifin ne olduğunu kavrayabiliyordu. İnsanların kullanmadığı eşsiz baharatlar ve şifalı bitkilerle yeni tarifler oluşturmak gerçekten zordu. Bu, Weed’in kullanması gereken nadir bir fırsattı.
Çünkü perilerin yemekleriyle doymak istiyorsa bu yemeklerden en az 250 tane yemesi gerekecekti.
‘Eğer bu Ruhlar Dünyası yemeklerinin reklamını yapabilirsem müşterileri soyar soğana çeviririm.’
Hwaryeong ve Bellot ise daha farklı yemekleri zarif bir şekilde yiyorlardı. Ziyafete uygun kıyafetler giyinmişlerdi ve hatta hoş olmayan yemekleri bile zarafetle yiyip içiyorlardı.
----------------------------------------
Perilerin verdikleri şölen vasıtasıyla saygınlığınız ve terbiyeniz arttı.
----------------------------------------
Şölenin bitiminden sonra ise Vargo Kalesi’ne dönmüşlerdi.
__________________________________________
Weed kasvetli bir şekilde güldü.
“Ahahahaha.”
Balkan’ı avladıktan sonra düşen hazine ve eşyaların miktarını hesaplamıştı ve onun payı sadece 680 bin altındı. Hazinelerin satılması zaman alacaktı. Bu yüzden tüccarlar Vargo Kalesi’ne geldiklerinde, tüccarlar ne kadar şey alabilirse o kadarını satacaklar ve altını bölüşeceklerdi.
“En azından bonus oldukça iyi.”
Vargo Kalesi artık onun bölgesiydi. Şu anda sadece taş yığınları, yıkılan kuleler ve bina enkazları kalmıştı geriye. Hasar, yaşanan savaşla gayet tutarlıydı.
“Burası nasıl bir yer merak ediyorum. Bölge Bilgi Penceresi!”
----------------------------------------
Vargo Kalesi
Bir zamanlar Ölümsüzlerin elinde olan bir kale.
Daha son zamanlarda insanlar geri aldı.
Geçmişte; önemli bir geçit görevi gördüğü Niflheim İmparatorluğu tarafından işgal edilen bir kaleydi.
Geniş orman alanları ve sivri dağlar bölgenin bir parçasıdır.
Şu anda herhangi bir sakini yok.
Savaş nedeniyle kale ağır hasar gördü ve kapsamlı onarımlara ihtiyacı var.
Nehir kirlenmiş durumda ve içme suyu elde etmek de zor.
Canavarlar nedeniyle bölge güvenli değil.
Özel Durum: Yok.
----------------------------------------
Her an çökebilecekmiş gibi görünen evlerle dolu olan Morata’nın ilk zamanlarına kıyasla çok daha kötüydü. Sakin nehir aşağısı bölgelerinin ya da huzurlu tepelerin, canavarlar tarafından tehdit edilme tehlikesiyle karşı karşıya kaleden çok daha iyi olabileceği barizdi.
Weed gibi; başka insanların da kendi maceralarıyla kralın, soyluların veya köylülerin güvenini kazanarak lord olmaları yaygın karşılaşılan bir durumdu. Ama ara sıra kendi köyünü kurarak lord olan insanlar da oluyordu.
Versay Kıtası oldukça büyük olduğu için herkes bir dağın veya nehrin yanına bir ev inşa edebilir ve çiftçiliğe başlayabilir, hayvancılık yapabilirdi. Bir süre sonra göçebeleri kabul edip köyü genişletince de bir anda kendilerini köyün lordu olarak bulabilirlerdi.
“Ama burada böyle devasa bir kalenin olması, geçmişte oldukça aktif olduğu anlamına geliyor. Burası önemli bir kale sayılıyor olmalı.”
Vargo Kalesi, tüm Ölümsüz Lejyonu’nun içinde kalabileceği kadar büyüktü. Kemik Ejderhaların çatılarda koşturmasına bile imkân tanıyan geniş bir kaleydi. Haliyle yıkımı da daha büyük olmuştu.
“Yerler tamamen gömülmüş Ölümsüzlerle dolu. Rahipler temizlerlerse biraz tahıl ekmek için yeterli olur. Ama yine de bu kirlilikler varken pek hasat alınmaz. Burası en az 2 yıl işe yaramaz.”
Nehir bile çok genişti ve çok görkemli bir şekilde akıyordu. Bir kuraklık belirtisi olmadığının ve oldukça bol bir kaynak olduğunun kanıtıydı işte bu. Dağları ve nehri ile birlikte genel doğa manzarası, Morata ile aynı seviyedeydi.
Weed yeni topraklar kazanmıştı ve bu sayede burayı da geliştirebilirdi. Morata’yı zaten yükselttiği için ondan edindiği tecrübeler burası konusunda ona çok yardımcı olurdu.
“Morata Bölgesi Bilgi Penceresi!”
----------------------------------------
Morata Bölgesi
Bir zamanlar Niflheim İmparatorluğu’nun bir parçası olan bir bölge.
Şu anda Lord Weed’in mükemmel seçimlerinin gücüyle birlikte gelişmeye devam ediyor.
Morata, Kuzey’in en iyi taraflarını sergileyen temsil şehri haline geldi. Ve sanat, ticaret ve maceraların merkezi konumunda.
İki büyük yapı, Freya Katedrali ve Kuzey’in Büyük Kütüphanesi tamamlandı.
Askeri Güç: 259 Ekonomik güç: 2.969
Kültür: 3129 Teknoloji: 843
Dini Etki: 87
Bölgesel Politika: 69
Yakın Bölgelere Etkisi: %74
Geçmişteki Niflheim İmparatorluğu'nun Etkisi: %16.5
“Etki; orduya, ekonomiye, kültüre, teknolojiye, dine, nüfusa görevlere vb. çok bağlıdır.)
Şehir Gelişim Oranı: 269
Hijyen: 39 Kamu Düzeni: %88
Son zamanlarda Ölümsüz Lejyonu herhangi ciddi bir hasar almadan geri püskürtüldü.
Nüfus akını devam ediyor ancak yollar ve yeteri kadar konut önceden hazırlandığı için bölge sakinleri herhangi bir rahatsızlık hissetmiyor.
Aktif ticaret sayesinde yüksek bir gelir dilimi oluşturulmakta.
Morata'nın bölgesel ününün artmasıyla birlikte üç spesiyalite eklendi: gümüş eşyalar, palmiye şarabı, lüks tekstiller.
Katedral ve Büyük Kütüphane, sakinlerin gururu.
Morata, yakınındaki bölgeleri siyaset, ekonomi ve kültür açısından yoğun bir şekilde etkiliyor.
Bu yıl bereketli bir hasat bekleniyor.
İsyan düşünceleri hayal dahi edilemez.
Canavarlarla savaşmak için yeterli askeri güç sağlandı.
Askeri harcamalardaki artış sayesinde, askerler ve şövalyeler daha fazla sadakate eriştiler.
Görkemli heykeller sakinlere mutluluk getiriyor.
Resimlerin standartları yükseliyor.
Sanatçıların sonsuz güvenleri ve maddi destekleri, kültürel gelişimin dinamiği haline geldi.
Morata’nın Sanat Merkezi, tüm Kuzey kıtasındaki yeni sanatçıların yarattıkları birçok eseri depolayan bir temel taşı haline geldi.
Büyük Kütüphane sayesinde eğitim, büyü ve maceralar sağlam durumda.
Eğitim ve yüksek kültür sayesinde akıllı ve bilge birçok çocuk doğuyor. Onlara 10 şey öğretilmesi halinde ayın sonunda sadece 5 tanesini unutuyorlar!
Terzilik endüstrisinin becerisi miras kalıyor. Terziler deri, kumaş ve gösterişli ürünleri kullanarak giysi yapabilirler.
Demircilerin demiri kullanma becerisi, demiri ısıtıp çekiçle vurabilecek düzeyde. Usta zanaatkârlar ortaya çıktı ve becerinin gelişimine öncülük ediyorlar.
Bölgesel din: Sakinlerin çoğu Freya’ya inanıyor.
Çorak araziler, verimli bir tahıl ambarı bölgesi olacak şekilde düzenlendi.
Bu yıl bol ekin görülecek bir yıl.
Güçlü inanç ve istikrarlı kamu düzeni sayesinde suç oranı da büyük ölçüde azaldı.
Uzmanlıklar: Sanat, deri ve kumaş, domates, üzüm, pirinç, inek, süt, peynir, şarap, gümüş eşyalar, palmiye şarabı, lüks tekstiller.
Toplam Nüfus: 1.175.704
Aylık Vergi Geliri: 953.290 altın
Köy İşletme Giderleri: Askeri %5, Ekonomik kalkınma %36, Kültürel yatırım %14, Görevler ve Canavar Avları %16, Köy Onarımları %25, Freya Kilisesi’ne Yapılan Sunular %4.
----------------------------------------
----------------------------------------
Morata sakinlerinden, ‘Kuzeydeki En Büyük Hükümdar’ unvanını aldınız.
Bu, halkın sadakatinin düşmesini önler ve nüfus akışını artırır.
----------------------------------------
Morata, Weed’in her yerde övünebileceği harika bir şehirdi. Kendisi hiçbir şey yapmadan günden güne genişlemiş ve gelişmişti.
Kuzeydeki maceracılar bir nesneyi oyup bunun bir sanat eseri olduğunu keşfettiklerinde onu Sanat Merkezi’nde sergiliyorlardı. Katedral’e dini eşyalar sunuyorlar ve diğer eşyaları da Büyük Kütüphane’de sergiliyorlardı. Maceracılar tarafından getirilen eşyalar sayesinde kuzey, macera ateşiyle yanıp tutuşuyordu.
Büyük yapıların etkisi çok büyüktü. Ayrıca Morata’da başlayan oyuncuların ağızdan ağza yayılan sözleri, her gün daha fazla insanın orada toplanmasına yol açıyordu. Oyuncuların ve sakinlerin akışıyla birlikte Morata’nın teknolojisi, iş dünyasındaki rekabetle de birlikte her gün gelişmiş ve şehir için daha güçlü bir finansal pozisyona yol açmıştı.
Yukarıdan bakıldığında binalar geniş bir alana yayılmış durumdaydı. Tanrıçanın heykeli, ışık kulesi ve diğer büyük yapılar çok ihtişamlı duruyorlardı. Morata, ilk dönemlerine kıyasla hayal bile edilemez bir değişiklikten geçmişti.
__________________________________________
Morata’da iş yapan tüccarlar sürüler halinde Vargo Kalesi’ne gelmişti.
“Burası benim yerim.”
“Ne saçmalıyorsun? Ben çoktan bir çizgi çizdim ve önüne oturdum!”
Weed ve oyuncular, Ölümsüz Lejyonu ile yaptıkları savaşlarda muazzam miktarda eşyalar ve japtem elde etmişlerdi. Kemik Ejderhalarından ve Vandal Şövalyeleri’nden gelen eşyalar, o kadar kolayca elde edilebilecek şeyler değildi.
Morata tüccarları da bu eşyalar üzerinden ticaret yapmak için sürüler halinde buraya gelmişti.
“Ben Dapala, genel mal satışı konusunda profesyonelim. Lütfen Dapala’yı istediğiniz zaman arkadaş listenize ekleyin ve ürünlerime rahatça göz atın.”
“Ben de silah tüccarı Cormac. Basit onarımlardan değerlendirme ve takasa kadar her şey! Lütfen gelin, size iyi fiyatlar veririm!”
“Ben ise malzeme uzmanı Hapote. Bunları bir komşunun evinden taze taze topladım. Bu malzemeleri mümkün olan en küçük kârla satıyorum. Lütfen kendinize lezzetli yemekler yapın!”
Yaklaşık 100 tüccar gelmişti Vargo Kalesi’ne ve dükkânlarını iş yapmak için hazır etmişlerdi.
“Buraya gelmek için arabalarını da mı çekmişler?”
“En iyi ihtimalle burada sadece 1000 kişiyiz... Çok fazla tüccar var.”
Her ne kadar onların hizmetlerini kullanmak çok elverişli olsa da oyuncular kendilerinden daha kötü durumda görünen birilerini rahatsız ettikleri için üzülmüşlerdi. Az müşterili bir yerde iş yapmaya çalışmanın rekabeti gerçekten çok zorlu olmalıydı. Morata’nın ünlü tüccarlarıyla bile tanışabilmişlerdi burada.
Ama aynı gün öğleden sonra diğer oyuncular akın etmişti Vargo Kalesi’ne!
“Vardık!”
“Hiç asfalt yol olmadığı için buraya gelmek gerçekten zor. Ama yine de burada çok fazla avlanma yeri olduğunu söylüyorlar.”
“Elflerle tanışabileceğimizi duydum. Acele edelim ve onlarla konuşalım haydi.”
“Vay canına, burası tamamen harabe! Yeni bir ev yapacağım ve burada yaşayacağım.”
Morata’da seviye atlayan oyuncular Weed’in yeni bir bölge edindiği bilgisini alır almaz Vargo Kalesi’ne koşmuştu. Buranın lordu Weed olduğu için; inanılmaz derecede hızlı bir gelişme yaşayacak olan sıradaki bölgenin Vargo Kalesi olacağını varsaymışlardı.
Erken gelip yerlerini önceden belirtirlerse daha sonradan elde edecekleri ayrıcalıklar da artacaktı. Sadece yaşamak için bile Vargo Kalesi yakınında tuğla evler inşa etseler; bununla arkadaşlarına övünebilirlerdi. Öncülük edecek çok arazisi vardı buranın ve etrafa yayılmış pek çok bilinemeyen avlanma bölgesi de vardı.
“Önce araziye bir bakacağım.”
Çiftçiler verimli taşkın ovaları aramak için nehir çevresinde arama yapıyor; maceracılar ise elfler ve barbarlarla sohbet ederek civarda uygun bir zindan arıyorlardı. Zindanlara giden birçok rahip ve paladin vardı ve Geomchiler de yeni keşfettikleri popülerliklerinin tadını çıkarıyorlardı. Cesurca savaşmışlardı ve rahipleri tüm süre boyunca korumaya çalıştıkları için güvenilirlerdi de. Herkes onları kendi grubuna dâhil etmek istiyordu.
Taştan inşa edilen kale enkazlarla kaplıydı ama birçok insan çoktan doldurmuştu bölgeyi. Tüccarlar da bunu sezmişler ve aceleyle oraya koşmuşlardı. Güneş batmadan önce ikinci, hatta üçüncü bir yerleşimci grubu dalgası daha gelmişti.
Vargo Kalesi’nde Morata’daki gibi sihirli lambalar olmadığı için büyük ateşler ve meşaleler kullanıyorlardı.
Ve bir han veya lokanta olmadığı için de kısa bir şekerleme yapmak için ateşin yanındaki taş molozların üzerine yatıyorlardı. Yıldızlara bakarken et kavurmanın farklı bir romantizmi vardı!
“Hmm! Güzel aroma yayan bir bira!”
Cüceler bira kokusuna doğru cezbedilmişlerdi.
“Lütfen oturun. Bir bira ister misiniz?”
“Elbette.”
Cücelerle içki paylaşmak, onları birbirlerine yaklaştırmıştı. Ve kraliçe Teneidon iyileştikçe periler de daha aktif hale gelmişlerdi.
Morata’da ve diğer yerlerde ara sıra bir mavi ay görebiliyorlardı. Ama burada, Vargo Kalesi etrafında dolaşan, gizemli gümüş kanatlarıyla sağda solda uçan birçok peri vardı.
İş ve bira içmek arasında biraz duraksamaları halinde de perilerin konuşmalarını bile duyabiliyorlardı.
─ Bu et, et.
─ Aroması çok güzel.
─ Yiyin, yiyin.
Periler, insanların tuttukları kaburgaları yiyorlardı.
Geomchi27 bir kadın rahiple arkadaş olmuştu. Çakıl taşlarının üzerinden yürüyerek bir randevuya doğru gidiyorlardı.
“Buranın güzel bir atmosferi var, değil mi?”
“Biraz korkutucu. Yıkılan tuğla duvar… Her an bir canavar dışarı fırlayacakmış gibi geliyor.”
“O halde ne olursa olsun seni korurum.”
Geomchi27, güvenilir erkeksi çekiciliğini sergiliyordu.
Peşlerinde onları takip eden periler de vardı. Tıpkı denizdeki martılar gibi peşlerinden gidiyorlardı. Kadın rahip onlara sırt çantasından yiyecek bir şeyler verdiğinde havadaki becerilerini bile göstermişlerdi!
Gece böyle geçtikten sonra sabah Vargo Kalesi’nde daha da fazla insan toplanmıştı.
Bazen periler, borçlarını geri ödemekte olduklarını söyleyerek diğer bölgeden bütün meyve bahçelerini veya tarım arazilerini getiriyorlardı.
“Bir grup için iki paladin ve üç rahip aranıyor. Hedefimiz bir zindan.”
“Yakındaki bir zindan avı için bir kişiye ihtiyacım var! Leveli en az 310 olmalı. Çok tehlikeli bir av olacak, bu yüzden gitmeden önce mümkün olduğunca çok oyuncu toplamam lazım.”
“Balık tutan var mı? Hadi alıkçılıkla ilgili bilgi alışverişinde bulunalım ve biraz gerçek balık yakalayalım.”
----------------------------------------
Vargo Kalesi’ndeki yerleşik nüfus 2.000’i aştı.
----------------------------------------
Bu sayı, sadece bir günde Morata’dan gelen nüfusu temsil ediyordu.
----------------------------------------
Aktif ticaret nedeniyle artık vergi geliri var.
Tüm vergiler kaleyi onarmak için kullanılacak.
Eğer Lord’un ofisi hazırlanırsa vergi dağılımı ayarlanabilir.
----------------------------------------
Sakinlerin göçü ile birlikte Vargo Kalesi’nin büyük onarımı başlamıştı. Kale oldukça büyük olduğu için onarıma ihtiyacı olan birçok yer vardı. Yıkılan kuleler ve binaların da tamamen yeniden inşa edilmeleri gerektiği görülüyordu.
Ancak göçmenler ve yeni maceralar arayan oyuncular gelmeye devam ettikçe kale yeni bir hayatla dolup taşıyordu.
Vargo Kalesi’nde mallarını satanlar sadece insan tüccarlar değildi.
“Ağaç meyveleri, şifalı otlar ve tohumlar satıyoruz!”
Dişi elfler de ticaret yapmaya gelmişlerdi. Ormanlardan getirdikleri malları satıyor ve ihtiyaç duydukları malları da alıyorlardı. Cüceler de gelmişler, kaliteli savaş malzemeleri satmışlar ve biralarla dolu arabalarla geri dönmüşlerdi. Barbarların da ihtiyaç duydukları birçok eşya vardı. Onlar da deri ve japtem getirmişlerdi.
Bu, Kuzey kıtasının önemli bir kapısı olan Vargo Kalesi’nin eski formunu geri kazandığının kanıtıydı.
Weed böyle umuyordu.
“Elflerden elde edilen meyvelerden alkol yapmak, barbarları av malzemelerini satarak soyup soğana çevirmek ve zırh ve ev yapmak için cüceleri işçi olarak kullanmak…”
Bu onun hayalini kurduğu ütopik şehirdi!
____________________________________________________________
“ROOOOOAAAAR”
Bingryong, Morata yakınlarındaki dağda avlanıyordu! Her kükrediğinde canavarlar ondan saklanacak yer arıyordu. Bingryong dağın çevresinde uçarken, iri bedeni canavarlara korku salıyordu.
“Bu adam benim!”
Ejderler ormanları bölmüştü ve avlanmak için çok çalışıyorlardı. Kendilerinden daha güçlü bir canavar ortaya çıkması halinde bir araya gelip onun üzerine çullanabilirlerdi.
“Daha da ileri gitmeliyiz.”
“Buradan da mı ileriye?”
“Büyük bir şey öldürmek istiyorum ben.”
Büyük alevli Anka kuşu denizin üzerinden uçmuş ve çeşitli büyük canavarları avlamıştı. Onlara kıyasla Altın Kuş, Gümüş Kuş, Altın Adam ve Sarı Oğlan sessizce hareket ediyordu.
“Bu taraftan. Kuşlar söyledi.”
Kuşların kendilerine bahsettiği av bölgelerinde birlikte avlanıyorlardı. Dostça ve mutlu bir zamandı bu!
Las Phalanx’tan olan Heykel Yaşam Formları da kendi topraklarında avlanıyordu. Ne yazık ki canavar saldırıları nedeniyle ölenler olmuştu ama çoğu iyi adapte olmuştu ve gelişiyordu.
Aniden hepsine bir fısıltı gönderilmişti.
- İyi gidiyor musunuz?
Fısıltıyı gönderen, onlara hayat veren yaratıcılarıydı!
Bingryong hızla cevap verdi.
- Gerçekten çok mutluyd… Yani, ee… İyiyim.
Ejderler de sahiplerini selamladılar.
- Karnım tok, sırtım pek.
- Bugün lezzetli bir hayvan yedim.
- Ej-Üç daha fazla yedi.
Ejderler her şeyi tatmamak için zor tutuyorlardı kendilerini.
Altın Kuş, Gümüş Kuş ve Altın Adam da kibirli bir şekilde iyi olduklarını söylemişlerdi.
Sarı Oğlan dostça bir cevap verdi.
- Sizi özledim usta.
Weed’in de uysal ama cesur Sarı Oğlan hakkında olumlu görüşleri vardı.
- Ben de aynı şekilde. Şimdi en azından seslerinizi duyabildiğim için rahatladım. Tekrardan bir araya gelebiliriz. Hepiniz buraya gelin.
Artık Heykel Yaşam Formları ile birlikte biraz aksiyon görme zamanıydı.
...
Güzel ve tatlı bir bölüm olmuş. Bölümün son kısmına kadar bölüm isminin neden Weed’in Çağrısı olduğunu anlayamamıştım doğrusu. Ama sonda Heykel Yaşam Formları’nı çağırınca anlayabildim. Acaba Weed onları tam olarak neden çağırdı, orası da bir merak konusu. Bunun dışında Vargo Kalesi’nin hızla gelişmeye ve nüfusla dolmaya başlaması çok güzel ve umut verici. Weed’in elinde bir bölge daha olacak. Heyecanlanmıyor değilim açıkçası. Okumaya devam dostlar!
Takipte kalın! Yorumlarınızı bizimle paylaşmayı ve serimizi beğenmeyi de unutmayın lütfen! Görüşmek üzere!
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..