Lms 26.6 : Oymacılığın Doğuşu

avatar
776 4

Legendary Moonlight Sculptor - Lms 26.6 : Oymacılığın Doğuşu


Çevirmen : Clumsy-nim



“Kılıcı teslim etmeye ve size dünyayı Balkan’dan kurtarmak için çarpışıp kanını döken insanların cesaretinden bahsetmeye geldim.”

 

“Oh, Tanrı Kılıcı! Böyle bir şeyin kilisemize geri döneceği aklımın ucundan geçmezdi!”

 

Diyen Piskopos, Lugh Kılıcını kabul etti.

 

“Balkan’ın mağlubiyetine dair hikayeler işitmiştim. Savaşçı, Kıtanın selameti adına büyük bir başarı elde etmişsin.”

 

--------------------------------------------------------------------

-          Lugh Kılıcını geri verdiniz.

-          Lugh Kilisesi, Ölümsüzlerin Kralı Balkan Demoph’u durdurmak uğruna muazzam fedakarlıklarda bulundu. Nihayetinde Tanrı Kılıcı Balkan’ın bedenine saplandı, Liçin sınırsız denilebilecek büyü gücü başarıyla mühürlendi. Sonuç olarak Balkan bir savaşçı grubu tarafından mağlup edildi ve kılıç kiliseye geri döndü.

-          Şöhret 1,700 arttı.

-          Lugh Kilisesiyle dostluğunuz 32’ye ulaştı.

-          Lugh Kilisesine Katkı Puanınız 1,950 arttı. İnanç sekmesi altında Kiliselerin katkı puanlarını kontrol edebilirsiniz. Lugh Kilisesine Toplam Katkı Puanınız: 2,573

-          Bu denli kutsal bir inanışı savunuşunuzla İnanç 13 arttı.

--------------------------------------------------------------------

 

Bu bildirimlerle aynı anda Weed’le birlikte Ölümsüz Lejyonuyla çarpışan Rahip ve Paladinler de bir değişim yaşadı. Lugh Kilisesine Katkı Puanları ve İnançları hatırı sayılır ölçüde arttı. Morata nüfusu çoğunlukla Freya’ya inansa da Ölümsüz Lejyonuyla çarpışan Rahipler pek çok farklı mezhepten oluşuyordu.

 

Lugh Kilisesi Rahip ve Paladinlerinin İnanç artışı bilhassa yüksek olsa da diğer mezheplere mahsup oyuncuların artışı da az buz değildi. Bazı üst düzey Rahiplerin İnancı 30 artarken Paladinlerin İnanç ve Kuvvete dayanan saldırı yetenekleri bile gelişme göstermişti.

 

Elbette ki Ölümsüz Lejyonuna karşı verilen mücadelede hayati bir rol oynayan Geomchilerin de İnanç ve Katkı Puanı artmıştı.

 

“Aa, Katkı Puanımız artmış.”

 

“Katkı Puanı ne ki?”

 

“Sahyung, kötü bir şey olmasın bu?”

 

Vargo Kalesinde toplanmış et yiyen Geomchiler ansızın beliren mesaj karşısında afallamıştı. Aralarındaki Geomchi127, bilgisayar kullanma sertifikasının verdiği bilmişlikle açıklamaya girişti.

 

“Katkı Puanınız çok olunca o yerde bedava yemek yiyebiliyorsunuz.”

 

“Oo, valla mı?”

 

“Aynen. Daha önce bir yerlerde görmüştüm. Katkı Puanın fazla olursa onları kullanarak bir şeyler alıp, beleşe beslenebiliyorsun.”

 

“Kilisenin et vereceğinden emin misin peki?”

 

“Biraları bile yoktur bence.”

 

“O zaman bir halta yaramaz, haksız mıyım?”

 

Katkı Puanları artmış olsa da bunda sevinilecek bir şey bulamıyorlardı. Halbuki zor bir görevi kabul ederek NPClerle dostluk geliştirmiş, ayrıca Başarı ve Katkı Puanlarını az da olsa arttırmışlardı.

 

“Geomchi3 Sa-hyung, bu İnançla ne yapacağız peki?”

 

“8 Numara, savaşta bir işimize yarar mı sence?”

 

“I ıh, hiç yaramaz.”

 

“O zaman bu da faydasızmış.”

 

Aslına bakarsanız İnancın Geomchiler gibi Savaşçılara pek faydası dokunmazdı. Savaşçılar İnançla bir tapınakta korumalık yapabilir, onların fetih gücü olarak canavarlarla çarpışıp görev alabilirdi. İnancı olan ve tapınak adına bir göreve çıkan Savaşçılar çok nadiren özel bir kutsama alabilir ya da bir mucizeyle karşılaşabilirdi. Ama genel olarak İnancın Savaşçıların gözünde önemi azdı.

 

İnanç lanetlere karşı direnci arttırsa da büyük bir fark yaratmazdı. Weed gibi bir Oymacı bile İnançtan yalnızca ekipman parçalarını kuşanır ya da dini bir görev yaparken bir zerre faydalanıyordu. Özetle bir Rahip veya Paladin olmadıkça İnanç proaktif olarak kullanılamıyordu.

 

“Boş yere heyecanlanmışım. Biz yemeğimize bakalım.”

 

“Tamam, Sa-hyung.”

 

O sırada başta Morata vatandaşları olmak üzere tüm Kuzey Kıtası belli bir mevzuyu konuşuyordu.

 

“Balkan’ı mağlup eden kahraman bugün Lugh Kılıcını geri vermiş.”

 

“Kıtayı didik didik etseniz bile Morata Lordu kadar harika işler başaran ve onun kadar gizemli maceralara atılan tek bir kişi bulamazsınız.”

 

“Duyduğum kadarıyla kendisine verilen tüm görevleri yerine getirmiş.”

 

*****

 

Piskopos konuşmaya devam ediyordu.

 

“Lord, Lugh Kilisesine gösterilen bu iltimas, bu muazzam başarı ilelebet yıllıklarımızda kayıtlı kalacak.”

 

“Ben yalnızca vicdanımın emrettiği şeyi yerine getirdim. İnsanların hakkaniyet dediği bu mudur bilmem ama güçlünün haklı olduğuna inanan Balkan’ın yaptıklarına göz yumamazdım. Ödül veya şöhreti düşünmeksizin doğru olduğuna inandığım şeyi yaptım.”

 

Tabii ki tüm bunlar yüzsüzce, ikiyüzlü söylemlerdi ama Piskopos Weed’in anlattığı her şeye inanmıştı.

 

“Gerçekten de büyük bir iş başardınız.”

 

Weed daha fazlasını umsa da bir şey elde ettiği yoktu. Evet, kritik bir rol oynamıştı ama göreve katkı sağlayan çok fazla kişi olduğu için Weed’in özel bir ödül kazanması imkânsız hale gelmişti. 

 

‘Anlaşılan Katkı Puanıyla yetinmem gerekecek.’

 

Gerçi yalnızca Lugh Kilisesiyle dostluğunu geliştirmesinin bile faydası dokunacaktı. Weed Morata Lordu olduğu için Lugh Kilisesi daha çok Paladin sağlayacak, şehre daha çok yatırım yapacaktı.

 

Piskopos ellerini kılıcın kararmış bölgelerinde gezdirdi.

 

“Balkan’ın büyüsü Lugh Kılıcını lekelemiş maalesef.”

 

“Bunu duyduğuma çok üzüldüm.”

 

“Hemen umudumuzu kaybetmeyelim. Kılıcın ilahi gücü felaket içinde yaşayan Argoldia diyarında geri kazanılabilir.”

 

Argoldia, Kıtanın 10 Yasaklı Bölgesinden biriydi. Bir parça çimenin bile yetişmesinin imkansız olduğu çorak topraklardı. Lugh Kilisesi orada kutsal bir mesken edinse de Kara Orman Büyücüleri, Kimera ve canavarları salarak bölgeyi yaşanmaz hale getirmişti.

 

“Cesur maceracı, Lugh Kilisesi en iyi Paladin ve Rahipleriyle bu kutsal meskene bir sefer düzenlemeyi planlıyor. Aralarına katılıp onları doğru yolda tutmayı düşünmez misin?”

 

*DING!*

 

-----------------------------------------------------------------------

Kutsal Mesken Rehberliği

Lugh Kilisesi Piskoposu kılıcın gücünü geri kazanması için Argoldia’ya bir sefer düzenlemeyi planlıyor. Meskene uzanan tehlikeli, kayalarla kaplı dağ yollarında rehberlik edecek misiniz? Ölümüne sadık Paladin ve Rahiplere komuta edebileceğiniz için seferin başarısız olması durumunda sorumluluk öncelikle size ait olacak.

Zorluk: S.

Görev Kısıtlaması: Katil statüsüne sahip veya kötü gruplara dahil olan kişiler görevi kabul edemez. İnanç istatistiği gereklidir. 

Görev başarısızlıkla sonuçlandığı takdirde İnanç ve Lugh Kilisesiyle Dostluk azalır.

-----------------------------------------------------------------------

 

‘Şansıma Argoldia çıktı…’

 

Jigolaths, Grapass derken 10 Yasaklı Bölgeyle bir çeşit bağlantısı olduğunu hissetmeye başlıyordu. Üstüne üstlük zorluk seviyesi de inanılmaz yüksekti!

 

“Istırap kapıları benim için otomatik olarak açılıyor resmen.”

 

Diye düşünen Weed kafasını salladı.

 

“Maalesef halletmem gereken bir iş var ve bu göreve zaman ayırmam mümkün değil.”

 

“Maceracı, Tanrı Kılıcını onarmak hayati bir görevdir!”

 

“Söz konusu Lugh Kilisesi Paladinleriyse canavarları bastırmakta zorlanacaklarını sanmam.”

 

Argoldia’yla Grapass arasında dağlar kadar fark vardı. Argoldia Ana Kıtanın dağlık bölgesinin derinliklerindeydi ve korkunç uçan canavarlarla doluydu. Grapass’ta arada bir avlananlar olsa da Argoldia’yla ilgili en ufak bir bilgi yoktu.

 

Yine de Kilise en iyi Paladin ve Rahiplerini gönderdiği takdirde Argoldia’ya sefer düzenlemek mümkün olurdu. Ama Weed Oymacılık Üstatlığı Görevini ya da son gizli oymacılık mirasını daha önemli buluyordu.

 

“Ama Maceracı, namını çok duydum. Senden inançlısını bulamayacağımdan eminim. Gerçekten de rehberlik pozisyonunu ret mi edeceksin?”

 

“Lugh Kilisesine karşı yükümlülüğümden öte tüm Versailles kıtasının iyiliği için başarmam gereken bir iş var maalesef. Öncelikle o görevi tamamlamalıyım.”

 

“Ehh, madem öyle…. yapabileceğim bir şey yok demektir. Seni zorlayamam ama yine de fikrin değişecek olursa gelip beni bilgilendir lütfen.”

 

-          Görevi reddettiniz.

-          Lugh Kilisesi ile dostluğunuz 7 azaldı.

-          Lugh Kilisesine Katkı Puanınız 149 azaldı.

-          İnanç 2 azaldı.

 

*****

 

Weed’in Piskoposun teklifini reddedişinin ardından Lugh Kilisesi tarafından bir görev yaratıldı.

 

----------------------------------------------------------------

Argoldia Seferi

Balkan’ın ölümü sonrası göğsüne saplanan Lugh Kılıcı Kiliseye geri döndü. Fakat Liç’in Kara Büyüsü kılıcın gücüne leke sürdü. Lugh Kilisesi, bizzat Piskoposun rehberliğindeki 80 Elit Paladin ve 45 Elit Rahibin gerçekleştireceği sefere katılacak kişiler arıyor. Güvenilir olanlara Lugh Kilisesi tarafından büyük bir görev verilecek.

Zorluk: A.

Görev Kısıtlaması: Katil statüsüne sahip veya kötü gruplara dahil olan kişiler görevi kabul edemez.

----------------------------------------------------------------

 

Zorluk bir derece düşmüş ve Argoldia seferi Morata oyuncularına açık hale gelmişti.

 

“Vaay… inanılmaz.”

 

“Bu görevi tamamladığınızı düşünsenize.”

 

“Gerçek bir macera resmen. Üstelik 10 Yasaklı Bölgeden biri olan Argoldia’da.”

 

“Bu kesinlikle haberlere konu olacaktır.”

 

Morata’da başlangıç yapan oyuncular sefere katılabilecek olanları kıskanıyordu. Çoğu yalnızca çaylak olduğu için yalnızca Ana Kıtadan gelen oyuncular bu görevde yer alabilecekti.

 

“Görevi kabul eden olmuş mu?”

 

“Bilmem ki. Ama zindanlarda ve avlanma sahalarında olan yüksek seviyeli oyuncuların büyük gruplar halinde geri döndüğünü duydum.”

 

“Ben de az önce Spencer’ın sefere kaydolmak için Lugh Kilisesine girdiğini gördüm.”

 

Spencer Kraliyet Yolunun en dikkat çekici maceracılarındandı! Kuzey Kıtasına ilk ayak basan kişiydi. Morata’ya yerleşmişti ve ara sıra kazılarıyla gösteriş yapıyordu.

 

Onun bu görevi kabul ettiği söylentisi kulaktan kulağa yayıldıkça sefere yazılan şövalye ve savaşçıların sayısı artıyordu. Oyuncular Rahiplerin desteğini alabilecekti ve görev başarısız olsa bile bu seferle Lugh Kilisesiyle aralarındaki bağ kuvvetlenecekti, haliyle göreve pozitif bakanların sayısı çoktu.

 

*****

 

Weed Lugh Kilisesinden ayrılarak Morata’daki Oymacı Loncasına giriş yapmıştı.

 

Boğa Meydanına çıkan sokaklara oyuncuların en çok ihtiyaç duyduğu hizmetlere dayanarak bolca Lonca inşa edilmişti.

 

“Weed-nim bugün geri dönmüş galiba. Gidip bir bakalım mı?”

 

“Olmaz. Yaklaşan festivalde sergilenecek kilden eserlerle ilgili programımızı aksatamayız.”

 

Şehir çapındaki resmi festivallerin yanı sıra oyuncular tarafından planlanan festivaller de çoktu. Farklı meydanlarda işlerini yürüten Tüccarlar Birliği belirli tarihlerde festivallere ev sahipliği yapıyordu.

 

Bu festivallerde Ozanlar amfitiyatroda şiir okuyor, Sanat sınıflarına dahil oyuncular eserlerini sergiliyordu. Aşçılar sokaklara dağılıp ucuza yemek satıyordu, en çok rağbet görense sığır etiyle haşlanmış çimen lapasıydı. 

 

Morata sayısız eğlenceye kucak açan bir şehirdi! Oyuncular ağır vergilerin altında ezilmiyordu. Düzgün bir şehir planlaması vardı ve gelişmekte olan bir şehirde yaşamak bile başlı başına keyifliydi. Son zamanlarda periler de şehirde eğlenmeye geliyor ve oyuncuların dikkatini çekiyordu.

 

Kraliyet Yoluna yeni başlayan ve henüz şehirden dışarı adımını bile atmayan oyuncular, şehirde tadılması gereken eğlenceleri deneyimliyordu. Dolayısıyla sınıf seçme zamanları geldiğinde şehirden çıkmalarına yol açacak macera veya savaşla ilişkili sınıflardansa sanat sınıflarını ya da tüccarlığı seçiyorlardı.

 

“Püff. Yine gececiyiz anlaşılan.”

 

“Sıkı çalışalım da üzerine birer bira içeriz.”

 

“Aynen. Yanına da bir barbekü geyik patlatırız.”

 

Oymacılar, Tanrıça heykelinin dikilmesinin yıldönümü için düzenlenen festivalde Weed’in kilden heykellerini sergilemeye niyetliydi. Weed’e dair tek bir tema bile pek çok konu sağlıyordu. Ork Karichwi, Ölümsüz ve bir de son Rosenheim vakasında büyük bir etki doğuran Buz Trolü. E Bingryong ve Wyvern de bayağı popüler heykeller olunca onlar da bazı eserlere ekleniyordu.

 

Oymacıların sohbetleri işitiliyordu.

 

“Weed harika biri ya.”

 

“Büyük maceralara atılan bir oymacı olduğu için mi diyorsun?”

 

“Yo, yani bize düşen onca işe baksana. O heykellerinin çoğunu nasıl kendi başına yapıyor ki?”

 

“Sanat işte. Tamamen Sanata olan çılgınca tutkusu ve odaklanışı sayesinde.”

 

Weed basit işleri en verimli şekilde yapmakta ustaydı! Gerçek hayatta düğme dikmek gibi angarya işlerle katılaştırdığı disiplini olmasaydı, Kraliyet Yolundaki heykellerinin çoğu doğmayacaktı.

 

Weed’in gerçeğine çok benzeyen ekipmanlarıyla insan formundaki heykelleri de vardı. Yüz hatları tüm detaylarıyla bilinmese de giydiği kıyafetler oyuncuları etkilemeye yetiyordu.

 

“Bu pek iyi olmamış. Benden daha kısa gibi.”

 

Weed ayrıntıları inceleye inceleye heykellerin yanından geçiyordu. Ama esasında heykeller öyle uzundu ki kafa kısımları görünmüyordu bile.

 

“Ah?”

 

“Yok artık…...”

 

Weed, kendisini şekillendiren oymacıların arasından geçerek eğitmene yaklaşıyordu.

 

“Weed-nim mi o?”

 

“Valla o! Oymacı Loncasıyla bir işi var herhalde.”

 

Sıralarını bekleyen Oymacılar Weed’e yol veriyor, sanırsınız ki Kızıl Deniz yarılıyordu.

 

‘Duyduğuma göre bayağı eksantrik biriymiş.’

 

‘Büyü Kıtasında tepesinin ne zaman atacağı hiç belli olmazdı.’

 

Bir Lordun güç ve otoritesine sahipti! Gerçekten iyi ve kibar biri olsaydı sırasını beklerdi. Ama sağduyulu davranmaktansa işine geleni yapmayı yeğleyen Weed, doğruca eğitmenin yanına geçti.

 

“Merhaba tüm Oymacıların yürüdüğü yolun öncüsü, Weed-nim.”

 

Diyen eğitmen saygıyla eğildi. Bu bile Morata’da olmalarının sonucuydu.

 

Weed ise ezberlenmiş cümlelerini dile getirmek için ağzını açtı. O cümleler Oymacıların el kitabında yazılıydı ve yalnızca zirveye ulaşmak isteyen bir Oymacının dilinden dökülebilirdi.

 

“Göz kamaştıran heykeller yaptım. Şimdiyse bir efsaneye yeltenmek istiyorum.”

 

*****

 

Kraliyet Yoluyla ilgili paylaşımlar yapılan siteler vızır vızır çalışıyordu.

 

*Weed Oymacılık Üstadı Görevine kalkıştı. Görev Morata Oymacılık Loncasında başladı.*

 

Buna saniyesinde yorum yağmış, yalnızca birkaç dakikada birkaç bin yanıt gelmişti.

 

-          Yok artık! Kim bir sınıfın üstatlığına oynayabilir ki? Hem de oymacılık sınıfı.

-          Söz konusu Weed’se her şey mümkün.

-          Hızlı at binme yeteneğinde uzmanlaşmak bile zor. Salyangoz hızıyla ilerleyen oymacılık yeteneğinin zirvesine ulaşmak, ha? Bu Kraliyet Yolunda ilk günün falan mı?

-          At binmekte uzmanlaşmak kolay mı? Hiç değilse İleri Düzeye ulaşabildin mi ki? O seviyede at sırtında nehirleri aşabilip rüzgar gibi koşabiliyorsunuz.

-          Weed bir mucizeye daha imza atıyor.

-          Gerçek mi bu? Yalan mı? Yoksa şaka mı?

-          Ben Oymacılık Yeteneğimi Başlangıç düzeyi 5. seviyeye ulaştırmayı zar zor başardım ya… ciddi mi bu herif!?!

 

Zamanında Kraliyet Yoluna dair ‘Versailles Kıtası Hikayeleri’ adlı yayın programında sınıf üstatlığından bahsedilmişti. Programda Üstatlık görevinin oyuncuları Kıta için bir şeyler yapmaya yönlendirebileceği ve Irkların görevleri arasında bazı bağlantılar olsa da kimsenin olayların hangi doğrultuda ilerleyeceğini bilmediği söylenmişti.

 

Kraliyet Yoluyla ilgili herhangi bir bilgiyi açıklama konusunda fazlasıyla isteksiz olan Unicorn Şirketi yalnızca tek bir bilgi daha eklemişti.

 

Hangi sınıf söz konusu olursa olsun ilk Üstatlık Görevi nispeten daha özel olacaktı. Büyük ödüller kazanılacak ve süreç biraz daha zorlayacaktı.

 

Oyuncular o ilk Üstatlık Görevini yapabilmek için yetenek seviyelerini yükseltmek adına birbirleriyle yarış halindeydi. Ama buna kendini adayanların sayısı çok azdı. Bir süre yeteneklerini gizledikten sonra ya bir lonca açıyor ya da mevcut olanlardan birine girerek güç mücadelesine başlıyorlardı.

 

Sonrasında kimileri savaş alanlarında ya da sağda solda dolanıp uzmanlık kazanmaya çalışırken can veriyor, kimileri de yetenek uzmanlıkları daha fazla artmaz hale gelince bunalıp pes ediyordu.

 

Bir Üstatlık Göreviyle herhangi bir sınıfı temsil etmek, oyuncuların bilinmezliğe adım atmasını sağlayacak büyük bir zaferdi.

 

*****

 

Kızıl Saz Ormanı.

 

Pusu hazırlığındaki Hermes Loncası oyuncuları ve ödül avcıları büyük bir kargaşa içerisindeydi. Zavallılar öylece zaman öldürüp Weed’in gelmesini bekliyordu.

 

‘Bambaşka bir yere gitti demek. Rosenheim Krallığında ne işi vardı ki...?’

 

‘Buraya gelmek zorunda artık. Kesin buraya gelecek.’

 

‘Morata’da mı? Öyleyse şimdi buraya gelir.’

 

Aşıkların bekleyişi bile bu denli gergin olmazdı.

 

Kızıl Saz Ormanı tehlikeli bir yerdi ve orada canavar avlamak çok zordu. Çok uzun zamandır Weed’i bekliyorlardı ama onun Oymacılık Üstatlığı Görevine başlayası mı tutmuştu yani?!? Demek ki şimdi nereye gideceğini tahmin etmek bile umutsuz vakaydı.

 

“Hayııır!”

 

“Bakın, artık Ana Kıtaya dönelim gitsin bence.”

 

“Yuvamdan hiç ayrılmayacaktım, onca zaman ve çile boşunaymış.”

 

Başarısızlığa uğrayıp hayal kırıklığı duyan ödül avcılarının çoğu kendi yoluna gitmekte karar kılarken Hermes Loncası oyuncuları ne yapacağını bilemez haldeydi. Loncanın verdiği görevle buraya gelmişlerdi ve elleri boş dönemezlerdi.

 

“Acele edemez mi bu adam?”

 

“Gelecek mi gelmeyecek mi? Gelmeyecekse delikanlı gibi söylese ya!”

 

Tabii Weed Kızıl Saz Ormanına geleceğine dair kesin bir söz vermemişken söylenecek pek fazla şey yoktu.

 

*****

 

Weed, Oymacılık Üstatlığı Görevinde kendisine nispeten güveniyordu.

 

‘Ne çeşit bir görev olursa olsun büyük bir sıkıntı çıkacağını sanmam.’

 

İster savaş ister macera, her şeyde ustaydı, haliyle Kraliyet Yolu ona nasıl bir görev verirse versin başarılı olacağına inanıyordu! Şimdiden 5 gizli Oymacılık mirasını toplamıştı, Üstatlık Görevinin de aşırı zor olacağını sanmıyordu.

 

Tek sıkıntı görevi almak için minimum yeterlilik olan İleri Düzey 8. Seviyede takılıp kalmış olmasıydı. Görev sırasında Oymacılık yeteneği uzmanlığını arttırmak için varını yoğunu ortaya koyması gerekecekti.

 

“Öyleyse sana Oymacılar arasında kulaktan kulağa aktarılan eski bir efsaneden bahsedeyim.”

 

Diyen eğitmen konuşmaya başlarken Weed şahsi bir görev olması gereği dikkat kesildi, loncadaki meraklı oymacılar da kulak kabarttı.

 

“Oymacılık yeteneğinin bir kültür, bir sanat formu olmasından önceymiş. Canavarların tüm kıtayı kapladığı zamanlarmış. Irkından bağımsız olarak tüm İnsanlar, Elfler, Orklar, Cüceler ve Barbarlar canavarlara yem olurmuş.”

 

Weed’in önünde yalnızca onun izleyebileceği bir video belirmişti.

 

Geihar Von Arpen’in Kıtayı birleştirmesinin bile öncesiydi. Tanrılar Versailles Kıtasını yaratmış ve hemen ardından çeşitli ırklar belirmeye başlamıştı. İnsanların, Elflerin, Cücelerin ve Orkların güçlerini birleştirmek zorunda kaldığı medeniyetten uzak bir çağdı.

 

İnsanlar canavarlara karşı gard alıyor, Elfler ekin ekip besin sağlıyor, Cüceler madenleri kazıp Orkların silah yapabilmesi için taşları yontuyordu. Orkların doğurganlığı, İnsanların liderliği, Elflerin bitki yetiştirme becerisi ve Cücelerin bir şeyler yaratma kabiliyeti sayesinde dört ırk hayatta kalmayı başarıyordu. Mağaralarda huzur ve uyum içerisinde yaşıyor, birlikte bir kültür ve düzen geliştiriyorlardı. 

 

Bu videonun sona erişiyle birlikte eğitmen sözlerine devam etti.

 

“İşte o sıralarda ilk Oymacılık yeteneğinin doğduğu söylenir. İnanması zor bir hikaye olsa da bu efsane olağanüstü bir hafızaya sahip uzun ömürlü Elfler tarafından nesilden nesle aktarılıyor. Sanıyorum ki Kıdemli Elf Randelia yaratılmış en eski heykel hakkında daha bilgili olabilir.”

 

*DING!*

 

-----------------------------------------------------------

Oymacılığın Doğuşu

Oymacılık yeteneğinin ırkların kum ve taşla çalışmaya başladığı sıralarda ortaya çıkışı dört ırkın tarihiyle çeliştiği için ilk Oymacılık tekniği hakkındaki gerçekler araştırılmalı.

Zorluk: Oymacılık Üstatlığı Görevi.

Görev Kısıtlaması: Oymacılık yeteneği İleri Düzey 8. Seviye olmalı. Elflerle dostane bir ilişki gerekli.

-----------------------------------------------------------

 

Daha önce Üstatlık Görevi yapmış başka bir Oymacı olsaydı Weed’in bir referans noktası olabilirdi. Yine de üzerinde çalışacak en ufak bir bilgisi olmamasına rağmen başka bir insanın izinden gitmektense kendi mücadelesini vermenin daha iyi olduğu düşüncesindeydi.

 

“Öyleyse onu bulup gerçeği açığa çıkartacağım.”

 

-          Görevi kabul ettiniz.

 

*****

 

Hermes Loncası, Weed’in Kıdemli Elf Randelia’yla görüşmek üzere olduğu bilgisini edinmişti.

 

“Weed Üstatlık Görevine mi kalkışmış?”

 

Hermes Loncası Kallamore Krallığının üçte ikisini fethetmişti bile. Diğer ünlü loncalara en ufak bir fırsat tanımaksızın gerçekleştirdikleri yıldırım saldırılarıyla Kıtanın en büyük Krallığı adının hakkını veriyorlardı.

 

Hermes Loncası bir imparatorluğa dönüşmeye çalışsa da Weed’in Üstatlık Görevini yapmasına izin vermek sinirlerine dokunuyordu.

 

“Weed’i durdurmamız lazım. Hemen birliklerimizi harekete geçirelim.”

 

“Bu uğurda Elf köyünü tuzla buz etmemiz gerekse bile ne yapıp ne edip onu durdurmalıyız.”

 

Lafaye ve yakın arkadaşları arasında yapılan bir toplantıda Hermes Loncasının bir saldırı gücü göndermesine karar verilmişti. Kıdemli Elf Randelia’nın Hayat Ormanındaki ufak bir köyde yaşadığı biliniyordu. Ve oraya saldırmaları gerekse bile Weed’in görevine mani olmaya kararlıydılar.

 

“Sizlere gerekirse tüm Elfleri öldürme izni veriyorum.”

 

Aslında geriye dönüp bakınca Hermes Loncası biraz daha sabırlı davranmalıydı. Ama şu anda Weed’i durdurmak için her yol mübah diye düşünüyorlardı. Oymacılık Üstatlığı Görevinin epey dikkat çektiğini biliyorlardı ama Hermes Loncası insanların ne düşündüğünü zerre kadar umursamıyordu.

 

*****

 

Weed, Oymacılık Loncasından ayrılır ayrılmaz Yurin’le buluştu. Resme Işınlanma yeteneğiyle doğrudan Elf köyüne ya da yakınlarına ışınlanmayı planlıyordu. Yurin onca zaman sonra hala 80. seviyede olsa da bunun tek sebebi Kraliyet Yolundaki zamanının çoğunu ünlü mekanlarda dolaşıp etrafı kolaçan ederek geçirmesiydi.

 

“En leziz meyvelerin orada olduğunu duyunca gitmiştim o köye. Girişine götürsem uygun olur mu?”

 

“Hı hı.”

 

Yurin hatırladığı kadarıyla köyü çizmeye başladı. Harika görünüyordu; kara kalemiyle resmini çiziktirirken uzun saçları önüne dökülüyordu.

 

Tanınmış güzel ünlülerin bile bazı kusurları bulunurdu. Boyları kısa, memeleri küçük, parmak veya bacakları kalın olurdu. Yani mutlaka güzelliklerini gölgeleyen bir şeyler çıkardı.

 

Ama neresinden, nasıl bakarsanız bakın Seo Yoon’un güzelliğinde en ufak bir kusur bulmak imkansızdı. Onu sessizce izlemeye bir saat ayırsanız kusur bulacağınıza güzelliğinin yeni bir yönünü açığa çıkarırdınız. Bu da onu temel alarak yaptığı onca heykelden sonra bile Weed’in yepyeni şeyler denemesine imkan tanıyordu. Sesi ve aurası bile başlı başına bir harikaydı!  

 

Weed’in kardeşi Yurin de oldukça güzeldi.

 

‘Benim kardeşim olması ne üzücü.’

 

Evdeki fakirlikleri yüzünden erkeklerin gözüne daha yeni girebilmeye başlıyordu.

 

Weed, ciddi bir ses tonuyla lafa girdi.

 

“Bugünlerde eve geç geliyorsun.”

 

“Kütüphanede geç saatlere kadar çalışıyorum.”

 

“Geçen ay cep telefonu faturan da bayağı kabarıktı.”

 

“Bir arkadaşıma ödünç vermiştim, olanlar oldu.”

 

Shashak. Yurin bir yandan resmini çizip bir yandan laf yetiştiriyordu.

 

“Birkaç gün önce evden çıkmadan makyaj yaptığını fark ettim.”

 

“Makyaj yapmanın nasıl hissettireceğini merak ettim.”

 

“Dün de etek giymiştin...”

 

“Bu fizikle etek giymesem ayıp ederdim.”

 

Sha Sha Sha Sha Shak. Yurin’in çizim hızı giderek artıyordu. O ana dek pek çok resim çizmiş olsa da ilk defa bu denli hızlıydı. E sonuçta Weed dırdıra başlarsa bir iki saat çenesi durmazdı. Bundan kaçınmanın tek yolu da bir an önce resmini tamamlayıp sıvışmaktı…

 

Böylece Elf köyü resmi kaşla göz arasında tamamlandı.

 

“Hadi gidiyoruz! Resme Işınlanma!”

 

Ve Yurin yeteneğini aktive eder etmez resim su gibi dalgalanmaya başladı. Mesafe arttıkça resmin sarsılışı kuvvetlendi.

 

Sonra da Yurin, kendini ve Weed’i Elf köyünün girişinde resmetti.  

 

#Sığınmacıları kaçırma görevi biter bitmez yasaklı bir bölgede yeni bir sefer başlayacak diye hem korkup hem heyecanlanmıştım ki bir anda kendimizi Oymacılık görevinde bulduk. Yine peşimizde Hermes Loncasıyla kimseciklerin yapmadığı bir göreve girişiyoruz, bakalım bizi neler bekleyecek. Bir sonraki bölümde görüşmek üzere!






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44382 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr