Bölüm 18: Ormandaki Çığlık

avatar
9770 22

Martial God Asura - Bölüm 18: Ormandaki Çığlık


 

Çeviri için Wertyul kontrol için Ahmet_61 arkadaşlarımıza teşekkürler. Keyifli okumalar.

 

“Diyorum ki Chu Feng, sen de iyi değilsin. Tüm bir günün sonunda senin de hiçbir şeyin yok.” Chu Feng’in boş çantasını görünce, Chu Xue soğukça gülümsedi ve zorlukla sataşmaya da başladı.

 

“Öyle mi? Toplam 10 kişiyle birlikte benden daha iyi olduğunuz görünmüyor.” Chu Feng bakışlarıyla etrafı taradı, aynı boş çantanın Chu Xue’de de olduğunu gördü ve güldü.

 

“Ben Chu Wei’nin ne düşündüğünü gerçekten anlamıyorum. Bir yere işe yaramaz 10 kişiyi koydu ve 10 insan iç kesime koştu. Kamp yapmak için mi buradasınız? Yeterli erzağınız var mı?”

 

“Saçmalık.” Chu Feng’in sözünü dinleyince, Chu Xue tedirginleşti ve kızdı. Diğer 9 hizmetçi de iyi durumda değildi.

 

Özellikle bu Chu Gao. O, Chu Feng’i işaret etti ve bağırdı. “ Ailemin hanımına daha fazla saygısız olmaya cesaret edersen o zaman seni sakat bırakırım.”

 

“Yapabileceğini hissediyorsan, o zaman gel ve dene.” Chu Feng, Chu Gao’ya küçümseme dolu bakış attı. Daha sonra aşağı baktı ve erzağını yemeye devam etti.

 

“Cesaret edemeyeceğimi mi düşünüyorsun?” Chu Gao konuştuğunda, agresifçe Chu Feng’in üzerine koştu. Dönen rüzgar ayaklarının altından yükseldi ve büyük yaprakları süpürdü. Chu Gao tamamen Ruh Aleminde 4. Seviye gücünü gösterdi.

 

Fakat Chu Gao, Chu Feng’e yaklaştığında, Chu Feng başını kaldırdı ve bir çift göz Chu Gao’yu bıçaklar gibi baktı.

 

“adım atar.”

 

O anda Chu Gao, adımını durdurdu ve aynı zamanda iki adım geri attı. Çünkü Chu Feng’in bakışını gördüğünde, bir şeyler hissetti. Caydırıcılık gücünü.

 

Bu caydırıcılık, Chu Gao’ya omurgasından bir ürperti hissettirdi. Kalbinde panikleşti çünkü bu caydırıcılığı daha önce de hissetmişti ve onun böyle hissetmesine sebep olan kişi, son derece korkunç biriydi.

 

Bunu 4. seviye olan ve iç sahaya yeni giren Chu Feng’den hissetmesi akıl almaz olmasına rağmen bu caydırıcılık Chu Feng ile kavga etmemesini söyledi.

 

“gu”

 

Boğazındaki tükürüğünü yuttuktan sonra, Chu Gao aniden etrafında döndü ve kaçtı.

 

Bu sahne Chu Xue ve diğerlerinin ne yapacağını bilememesini sağladı. O niçin dövüşmeden geri dönüyordu?

 

Chu Gao’nun yalnızca Chu Feng’in göz ifadesiyle korktuğunu bilseler, daha sonra daha fazla haysiyetlerini kaybettiklerini hissederlerdi.

 

“Chu Gao, sana ne oldu?” Chu Xue, öfkeyle ateş püskürdü.

 

“Hanımefendi, ben….” Chu Gao, nasıl cevap vereceğini bilmiyordu.

 

“İşe yaramaz çöp.”

 

Chu Gao’nun zayıf görünümüne bakınca, öfkeyle dişini ısırdı fakat ne yapacağını bilmiyordu. Sonunda, Chu feng’e sadece şiddetle söyleyebildi,

 

“Chu Feng, gerçekten büyümüşsün. Küçükken, Hongfei tarafından dövüldüğünü unuttun mu?”

 

“Seni uyarıyorum. Chu ailesine asla geri dönmemelisin, yoksa senin Hongfei tarafından daha fazla dövülmeni sağlarım.”

 

Chu Xue’nin sözlerini duyan Chu Feng, ellerini sıktı ve elindeki erzağı ezdi toz haline getirdi. Çekirdekten çıkmış gibi şiddetli bir rüzgar, Chu Xue ve diğerlerinin önünde patladı. Chu Gao bile zorlukla direniyordu.

 

Chu Hongfei. Daha önce Chu Feng’i ağırca aşağılamış biriydi. Chu Feng, 8 yaşındayken 10 yaşındaki Hongfei tarafından ayağa kalkamayana kadar dövüldüğünü hiçbir zaman unutamazdı. Chu Feng, bir buçuk ay yatakta kalmak zorunda kalmıştı.

 

Sonrasında önemli olan şeyse, Chu Guyu gidip ve Hongfei’yi bulduğunda, onu da fena bir şekilde dövmüştü.

 

Bu olay, Chu Feng’in kalbinde bir diken olmuştu. Dışarı çıkarılmadığından, her zaman acıyacak bir diken.

 

Chu Feng yavaşça kafasını kaldırdı ve gözlerinden yoğun, soğuk bir aura yayıldı. Chu Xue’ye çok soğuk bir tonda söyledi:

 

“Chu Xue, bu yılki toplantıya katılacağımı Hongfei’ye söyle. Onun diz çökme ve yalvarma hazırlıklarını yaptığından emin ol.”

 

“Ve şimdi, gözümün önünden hemen kaybolsanız iyi olur, yoksa sizi pişman edeceğim.”

 

Normal şartlar altında olsaydı Chu Xue cevap vermek isterdi. Ama şimdi, bunu yapacak cesareti yoktu. O anda, Chu Feng’den yayılan aura, bacaklarını zayıflatmaya ve vücudunu titretmeye yeterliydi. Bu duygunun korku olduğunu biliyordu.

 

Sonunda Chu Xue bir şey demedi, etrafında döndü, daha sonra ormanın ve dağın içine daha uzağa gitti. Chu Gao ve diğerlerine gelince, onlar da hızlıca takip ettiler çünkü onlar da Chu Xue gibi Chu Feng’in aurasına direnememiştiler.

 

Chu Xue ve diğerleri gidince, Chu Feng basitçe çantasını topladı ve devam etti.

 

Chu Hongfei’nin yağ biriktiren bir lamba olmadığını biliyordu. Geçmişte Chu ailesinde sadece dövüşmekte iyi değildi, hatta bugün bile Chu Guyu’nun peşindeydi.

 

Chu Hongfei, Chu ailesindendi ve Chu Guyu’dan başka birinci sınıf okula giden biriydi. Dövüş sanatlarındaki yeteneği birinci sınıf bir okul tarafından kabul edilmesini mümkün kılmıştı.

 

Chu Hongfei okula girdiğinden beri, Chu ailesine geri dönmemişti. Bu yüzden kimse onun gücünü bilmiyordu.

 

Fakat Chu Feng bu yıl Chu Hongfei’nin geri gelebileceğini hissetmişti. Sonuçta, öz babası adaylardan biriydi.

 

Chu Hongfei’nin yeteneğine gelince, o Ruh Aleminde 6. Seviyeye ulaşmamış olsa bile, en azından 5.Seviyedeydi. Yani, Chu feng gücünü hızla arttırmalı ve en azında 5.Seviyeye ulaşmalıydı.

 

“Dokunma bana….”

 

Fakat Chu Feng fazla yürümeden, ormandan keskin bir çığlık geldi. O ses, Chu Xue’ye aitti.

 

O anda Chu Feng kaşlarını çattı ve biraz tereddüt ettikten sonra sesin geldiği yöne doğru koştu.

 

Aynı zamanda, dağın boş bir alanında dayanılmaz bir sahne yaşanıyordu.

 

Chu Gao ve diğer 9 kişi, korku dolu yüzlerle ayakta dururken, titriyorlardı. Ortadaki boş bir alanda, Chu Xue yaklaşık üç erkek tarafından oynanıyordu.

 

Bu üç erkek yirmi ya da o yaştaydılar ve yüzleri son derece kaba idi. Fakat vücutlarının arkasında, omuzlarında demir bir kılıç vardı. Bunlar Kılıç Birliği üyeleriydi.

 

“Astım, korkmana gerek yok. Bizim kötü bir niyetimiz yok. Biz sadece birazcık sohbet etmek istedik.”

 

Chu Xue’nin mor elbisesini çeken erkeklerden birinin yüzü, kabarcıklarla doluydu. Bir kovan onun tarafından parçalanmış ve bembeyaz yüzü açığa çıkmıştı.

 

“Hehe. Bu oldukça beyaz. Böyle teklif eden kızları severim.”

 

Diğer ikisi de Chu Xue’nin vücuduna dokunuyordu. Onların da gözleri parladı ve zaten ağızlarının suyu akıyordu.

 

“Biz aynı okuldanız bana böyle davranırsanız Elderlerin sizi cezalandıracaklarından korkmuyor musunuz?” Chu Xue’nin yüzü zaten gözyaşıyla doluydu ve gücü olmadan mücadele etti.

 

“Astım, biz seni koruyoruz. Elderlerin, övmek için bile yeterli zamanları yokken, bu yüzden niçin bizi cezalandırmak istesinler ki?”

 

“Doğru, onlar gibi yararsız insanları takip etmek, sadece sana daha fazla tehlike getirecek. Bizi takip etmen daha iyi, av sona erdiğinde, biz sana biraz ödül vereceğiz. Hehehe.”

 

Zaten geceydi ve üçü çok yalnızdı. O anda, Chu Xue gibi bir koyun bulmuştular. Bu şansı nasıl kaçırabilirlerdi?”

 

“Kıdemliler, ailemizin hanımefendisini bırakın lütfen.” Chu Gao titrerken, yalvardı.

 

“Bommmm.”

 

Cümlesini bitirmeden önce, Kılıç Birliğinin üyelerinden biri kılıcını çıkardı ve Chu Gao’ya salladı ve güçlü bir rüzgar Chu Gao’nun önünde uçtu.

 

“pof.”

 

Bu kuvvetli rüzgardan sonra, Chu Gao’nun bacaklarının üstünde kanlı bir yara çıktı ve bir pufla diz çöktü.

 

“Ruh Aleminde 5. Seviye.”

 

Bunu görünce, Chu ailesi kalabalığı geri çekildi. Rüzgarı bir bıçak gibi kullanabilmek ve Chu Gao’yu bir vuruşla yenmek, hiç şüphesiz Ruh Aleminde 5. Seviyeydi.

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 43988 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr