Çeviri için Çılgın Hamsi, kontrol / düzenleme için Wertyul, Dike arkadaşımıza teşekkürler. Keyifli okumalar…

Yeşil ışığa bakan Situ Yu büyük bir hayal kırıklığıyla:

“Bu…”

Neden ve nasıl olduğu önemli değildi. Kendi yeteneğini hiç bu kadar düşük seviyede düşünmemişti.

Sonuçları gören kıdemliler ne hayal kırıklığına uğramıştı ne de mutlu olmuşlardı. Ruh halleri oldukça sabitti. Aralarından birisi:

“Düşük seviye yetenek. Sıradaki”

Bu emirden sonra diğer Kanatlar Birliği üyeleri sırasıyla testi yaptılar. Çoğu yeşil ışığı parlatabilmesine rağmen bazılarının ışıkları parlak bazılarınınkiyse sönüktü.

Bu sahneyi gördükten sonra Situ Yu içten içe mutlu oldu çünkü en azından bazılarından daha güçlü olduğunu anlamıştı. Yine de altı kıdemlinin yüzü asıldı ve memnuniyetsizliklerini açık bir şekilde göstermeye başladılar.

“Düşük seviye yetenek. Sıradaki.”

Sonunda Su Mei’nin sırası geldi. Diğerlerinin test sonuçlarını gördükten sonra Su Mei’nin özgüveni kaybolmuştu. Endişeli bir şekilde ilerleyip elini taşa doğru açtı.

Eğer birisi yakından baksaydı ellerinin hafifçe titrediğini görebilirdi.

Su Mei hazır olduğu zaman altı kıdemlinin de bakışları ciddileşti. Her şeyden öte Su Mei, Su Rou’nun küçük kız kardeşiydi ve Su Rou çekirdek öğrencisi olduğu zaman herkes onu bir deha olarak görmüştü. Dolayısıyla Su Mei’ye karşı biraz iyimser beklentileri vardı.

Biraz enerji gönderdikten sonra sarı kısım göz kamaştırıcı bir ışık yaymaya başladı.

Bunu gördükten sonra Su Mei biraz rahatladı. Yüzündeki gerginliğin yerini inanılmaz bir mutluluk ifadesi aldı.

Önceki ortalama hatta kötü yeteneklerden sonra sarı ışığın yanması herkesi heyecanlandırmıştı. Altı kıdemli başları onaylar bir şekilde tekrar tekrar salladılar ve ilk defa olarak memnun bir şekilde gülümsediler.

Hatta Situ Yu ve diğerleri hayranlıkla tuttukları nefeslerini bıraktılar. Bundan sonra herkes bakışlarını Chu Feng’e çevirdi.

Bu genç adam kısa bir süre önce iç kısma katılmıştı ve yine kısa bir süre içinde  çekirdek öğrenci sınavına katılmaya hak kazanmıştı.

Chu Feng’e gelecek olursak. Tamamen özgüven patlaması yaşıyordu. Test taşının önüne yürüdü ve avuç içini huzurlu bir şekilde taşın üstüne koydu. Sadece bir düşüncesiyle ruhsal enerjisini içine akıttı.

Ruhsal enerjisini taşa akıtmasından sonra herkes taşın dalgalandığını hissetti. Fakat sonuç şok ediciydi.

Hiç ışık yoktu. Kırmızı ve sarı kısmı bırakın yeşil kısımda bile ışık yoktu. Chu Feng’in ruhsal enerjisi hiç bir ışığı yakamamıştı. Olanlar bundan ibaretti.

*hmm, hmm*

Neler olduğunu gören Chu Feng, kaşlarını çatıp biraz daha ruhsal enerji gönderdi. Fakat sonuç değişmemişti. Üç kısımın herhangi birinden ışık yayılmamıştı.

Chu Feng tamamen şok olmuş bir şekilde:

“Kahretsin. Bu da ne şimdi?”

Yeteneği o kadar berbat bir durumda mıydı? En güçsüz parça olan yeşil kısmı bile mi etkinleştirememişti?

Chu Feng’den başka ona karşı sonsuz güven duyan Su Mei, Situ Yu ve diğerleri şok olmuşlardı. Chu Feng daha önce onların gözleri önünde sergilediği dövüş işleme yetenekleri gözleri önündeki durumla tamamen tutuşmuyordu.

Chu Feng’e küçümsemeyle bakan yaşlı kadının biri:

“Sınavı bu güç ve yetenekle mi geçtin? Sanki özel metotlar kullanmışsın gibi, doğru muyum?”

Bunları duyan Chu Feng sinirli bir şekilde:

“Ne söylemeye çalışıyorsun?”

Yaşlı kadın soğuk bir şekilde somurtarak:

“Gerçekten de anlamamazlıktan mı geliyorsun?

“Sen…”

Chu Feng tam inkâr edecekken Su Mei:

“Chu Feng”

Çekirdek kıdemlileri iç kısım öğrencileriyle kıyaslanmazdı bile. Su Mei onları olan saygısına rağmen Chu Feng’in yanlış bir şey yapmasına izin veremezdi.

Chu Feng at gözlüğü takmış bir aptal değildi hemen Su Mei’nin neyi ima ettiğini anladı. Aşırı derecede bozulmuş olmasına her şeye dayanmalıydı.

Her şeye rağmen taşı etkinleştirememişti bile yani diğerleri tarafından şüpheyle bakılması oldukça olağandı.

Diğer kıdemlilerinde bakışları küçümsemeyle taşmıştı:

“Neyse, bunu ona doğrudan söylemenin hiç bir anlamı yok. Güç her yere bağlıdır. Belirli bir düzey güce sahip olmaksızın çekirdek öğrencisi olursan sadece diğerleri tarafından ezilirsin ve bu senin için gayet zor olur.”

Yaşlılar biraz sinirlenmiş gözüküyorlardı ve açıkça görülüyordu ki Chu Feng’in kendi gücüyle buraya vardığına inanmıyorlardı.

Altı kıdemli ayağa kalkıp ayrılmak için hazırlanırken:

“Yaşlı Li, şu anki sınav sonuçlarını görmeliydin. Bu çocuğu senin ellerine teslim edeceğiz.”

“Su Mei gayet başarılıydın umarım ablanı gölgede bırakabilirsin fakat arkadaşlarını iyi seçmelisin yoksa senin ayağını tökezletebilirler.”

Altı kıdemlinin arkasında bakmakta olan Chu Feng’in öfkesi bir tırmanıp bir iniyordu. Fakat her şeye rağmen kendini tuttu çünkü tutmak zorundaydı. Yenemeyeceği insanlara meydan okumak hiçte akıl karı değildi.

Altı kıdemli ayrıldığında Su Mei:

“Şanslıyız ki burada patlamadın Chu Feng. Bu insanlar Azure Ejder okulunun altı koruyucusuydu ve hepside kaynak seviyede ustalardı.”

Tam bu sırada salonunun köşesinden yaşlı bir ses:

“Ha ha arkadaşlarım tebrikler çekirdek öğrencisi oldunuz. Beni takip edin.  Almanız gereken şeyler var.”

İşte o zaman Chu Feng ve diğerleri içeride başka yaşlı birisinin daha olduğunu fark ettiler.

Bu adamın aşırı derecede beyaz ve kabarık saçları vardı. Neredeyse kelde diyebilirdik. Ayrıca yüzünde bir sürüde kırışıklık vardı. Arkasının kamburluğuyla ölüymüş gibi bir his oluşturuyordu ve bu da korkunçtu.

Fakat Chu Feng adamı küçümseye cesaret edemedi çünkü adamın aurası önceki altı kıdemlininkilerden geri kalmıyordu. Diğer altı kıdemli kaynak seviyede usta olduğuna göre bu adamda öyle olmalıydı.

Adamın önderliğinde herkes çekirdek öğrencilerinin elbisesi olan mavi elbiseye geçti. Ve her birimiz bir tane token ile büyük kuşak aldık.

Kuşakların üstünde Azure Ejder Okulunun simgesi vardı. Azure Ejder Okulunun korumasına sahip olanlar bu kuşağa sahip olabilirdi. İnsanlar bu kuşağı Azure Ejder Yasaklayıcısı diye çağırırdı.

Çekirdek öğrenci eşyalarını aldıktan sonra Chu Feng ve diğerleri salonun dışına doğru yürümeye başladı. Uzun zamandır umdukları çekirdek kısmına doğru gitmeye başladılar. Yaşlı Li diye çağrılan adamsa test taşına doğru yürüyüp taşı incelemeye koyuldu.

Tüm ince ayrıntılarıyla taşı inceleyen ve herhangi bir ters bir şey bulamayan Li:

“Garip bu küçük canavar bahçedeki hareketlerini gördükten sonra onun Deha olması gerektiğini düşünmüştüm. Nasıl olurda düşük yeteneği dahi yakamadı.

Bakışları taşın tepesiyle karşılaştığı zaman aniden bakakaldı. Yüz ifadesi inanılmaz bir şekilde değişti.