Bölüm 316: Geriye Hediye Bırakmak

avatar
9191 13

Martial God Asura - Bölüm 316: Geriye Hediye Bırakmak


 

 

Hazinelikten çıktıktan sonra, Chu Feng oradan ayrılmak için acele etmedi. Aksine, Lingyun Okulu’nun etrafında dikkatlice gezindi, çünkü kaplanı dağdan uzaklaştırmak sözünden bazı şeyleri anladı.

 

Yaşlı adam Yan Yangtian’ın, Lingyun Okulu’na geri dönüp dönmediğinden emin olmak istedi. Eğer dönmediyse, o zaman Lingyun Okulu’nda büyük bir kaos yaratırdı, çünkü Lingyun Okulu’nda Yan Yangtian’dan başka Chu Feng’e tehdit oluşturabilecek veya onu durdurabilecek birisi yoktu.

 

“Ahh, okul başkanı hazretleri ve diğerlerinin şimdiye kadar Azura Ejderha Okulu’na varıp varmadığını ve savaşın nasıl gittiğini merak ediyorum.”

 

“Bu sefer, neredeyse Lingyun Okulum’daki tüm uzmanlar yola çıktı ve hepsi en üst kalite beyaz başlı kartallara bindiler. Zamana bakarsak şimdiye kadar Azura Ejderha Okulu’na varmış olmalılar. Eminim şimdiye kadar Azura Ejderha Okulu, Lingyun Okulum tarafında dümdüz edilmiştir.”

 

“Hmph, bunu onlar hak ettiler. Lingyun Okulum’a karşı gelmeye cüret ederek, ölmeyi hak ettiler.” Chu Feng hazinelikten çıkar çıkmaz, 2 iç öğrenciyi kibirli bir şekilde,  öfkelerini ….. yapıyormuş gibi kendi okulları hakkında konuştuklarını duydu.

 

“Yan Yangtian benim Azura Ejderha Okulum’a mı gitti?” Chu Feng’in yüz ifadesi hızla değişti ve kaşları sıkıca çatıldı. Aklına bir olasılık geldi. Tahminleri arasında olan ama gerçekleşmesini hiç de istemediği bir olasılık.

 

Bu yüzden, etrafta gizlenmeyi bıraktı. Aniden bulunduğu köşeden fırladı ve önündeki 2 iç öğrenciyi işaret etti ve yüksek sesle seslendi: “Siz ikiniz, kıpırdamayın!”

 

“Bu siktiğimin sesini yapan da kim?” Lingyun Okulu’nun öğrencilerinin her birisi kibir konusunda ustaydılar. Yürürken başlarını indirmezler, yüzlerini göklere ulaşıncaya kadar kaldırmak isterlerdi. Özellikle iç öğrenciler! Kibirlerinin bir sonu yoktu, böyle olunca birisinin kendilerine böyle yüksek sesle bağırmasına nasıl tahammül edebilirlerdi?

 

Son derece öfkeyle dolu bir şekilde, 2 öğrenci hemen sesin geldiği yöne döndüler. Kızgın yüzleri bir grup çocuğu korkudan öldürebilirdi. Ama yüzünde şeytani bir gülümseme olan Chu Feng ile yüz yüze gelince, şaşkına döndüler.

 

Gözleri kocaman açıldı ve biraz önceki kana susamışlıklarını kaybettiler. Onun yerinde bitmez tükenmez bir korku vardı ve geri çekilirken korkudan titrediler. Chu Feng’i işaret ettiler ve söylediler, “Sen…sen…sen” daha fazla konuşamayacak kadar korkmuşlardı.

 

O andaki Qilin Prens Konağı, Chu Feng’i tutuklamak için Lingyun Okulu ile ittifak kurmuştu, bu yüzden Chu Feng’in portreleri tüm okul boyunca çoktan sergilenmişti. Bu yüzden, birisinin Chu Feng’i görmüş olup olmaması fark etmiyordu, herkes Chu Feng’in görünüşünü biliyordu.

 

Chu Feng’in daha önceden yapmış olduğu eylemleri de eklersek, Azure Eyaleti’ndeki genç neslin kalbinde çoktan korkutucu bir gölge bırakmıştı. Korkmamış olmaları mümkün müydü ki? Neredeyse altlarına kaçırdılar.

 

İkisinin yüksek sesle bağıracağını gören Chu Feng hızla öne atıldı ve göz açıp kapatıncaya kadar önlerinde belirdi. İkisinin ağızlarını kapatmak için ellerini kullandı ve korkutucu bir şekilde gülümsedi ve söyledi: “Doğru, ben Chu Feng’im. Ama ikinize de sormak istediğim bir sorum var. Şimdi Yan Yangtian nereye gitti demiştiniz?”

 

Azure Eyaleti’nin bir numaralı okulu olarak, sayı bakımından da, eğitmen ve öğrencilerin güçleri konusunda da, Lingyun Okulu diğer okullarla kıyaslanamazdı bile. Pek çok okul arasında Lingyun Okulu gerçek hükümdardı. Diğer okullar birleşseler bile Lingyun Okulu’nun pozisyonunu sarsamazlardı. Çünkü onlar o kadar güçlüydüler.

 

Bu olaylar olurken, Lingyun Okulu’nun ana merkezinde, lüks ve geniş ana salonda, Lingyun Okulu’nun öz ve iç bölümündeki en güçlü elderler, en yetenekli iç öğrencilerle bir araya geliyorlardı. En azından on binlerce insan vardı.

 

Liderleri, 12 koruyucudan birisiydi. Ana salonun ortasındaki ve çevreye göz atabilmek için diğerlerinden yüksekte bulunan upuzun sahnenin en tepesinde oturuyordu. Yüksek sesle seslendi;

“Azure Ejderha Okulu’ndan bir öğrenci olan Chu Feng, Lingyun Okulu’mdan bir öğrenciyi öldürdü ve Qilin Prens Konağı’nın Lordu’na suikast yapmaya çalıştı. Kibri gökleri kaplayacak kadar büyümüş ve işlediği suçlar affedilemez.”

 

“Şu anda, Lingyun Okulumuz’un başı, Qilin Prens Konağı ile iş birliği yaparak, okulumuzun seçkin ordusunu yönetiyor. Chu Feng’i  ve suç ortaklarını öldürmek için Azure Ejderha Okulu’na doğru ilerliyorlar. Onlar Azure Eyaleti’nin günahkarlarıdırlar.”

 

“Bize gelirse, şu anda Lingyun Okulu’ndaki ana güç biziz ve okulun huzurunu korumak bizim görevimiz. Bu yüzden, okul lideri geri dönene kadar, herkesin daha da fazla tetikte olmasını ve okul boşken okula girip okulumuz öğrencilerine zarar vermeye çalışanları engellemenizi istiyorum.”

 

“Lord koruyucu, merak etmeyin. Okul lideri burada olmasa bile, okulumuz hala Azure Eyaleti’nin lideridir ve kimse buraya gelip olay çıkarmaya cesaret edemez.”

 

“Doğru diyorsun. Sorun çıkarmak için gelen olsa bile, hepsini donlarına sıçıp, altlarına yapıncaya kadar öldürürüz. Onlara gücümüzü göstereceğiz. Ve onlara Lingyun Okulu’nun itibarının hiçbir hakarete izin vermeyeceğini öğreteceğiz.” O anda, Lingyun Okulu’nun öğrencisi veyahut eğitmeni olsun, özgüvenle, yüksek sesle bağırdılar.

 

“Gümm”

 

Ama tam o anda, ana salonun kapalı büyük kapıları aniden parçalandı ve açıldı. Aynı anda bir figür ana salona bir hayalet gibi girdi ve uzun sahneye ulaştı. Bir ayağıyla koruyucuyu yere tekmeledi ve ayağının altına aldı.

 

O kişi, Chu Feng’den başkası değildi. Kolunu bir sallamasıyla, bitmek bilmez ruh formasyonu ana salonun tüm çıkışlarını mühürledi. Ve ondan sonra Chu Feng sert bakışlarını Lingyun Okulu’nun eğitmenleri ve öğrencileri üzerinde gezdirdi. Şeytani bir şekilde gülümsedi ve söyledi: “Azure Eyaleti’nin hükümdarları, son görüşmemizden bu yana nasılsınız?”

 

“Chu Feng?”

 

Bu ani değişim birçok insanın afallamasına neden oldu. Ama gelenin ve koruyucuyu ayağının altında ezenin kim olduğunu gördükten sonra, tarifi edilemez bir şekilde paniğe kapıldılar. Her birisi korkudan şaşkına döndü ve biraz önceki özgüvenleri, biraz önceki o vahşi kibirleri aniden yok oldu.

 

“Kaçınnnnnn!”

 

Sonunda birisi yüksek sesle bağırdı, Lingyun Okulu’nun elitleri okun sesinden korkan kuşlar gibiydiler. Ana salonunu çıkışlarına doğru delicesine koşmak için ellerinden geleni yapmaya başladılar.

 

Ama hepsi boşunaydı. Çıkışlar Chu Feng tarafından çoktan mühürlenmişti. Chu Feng’in hazırladığı ruh formasyonu geçilmesi imkansız bakır ve demir bir duvar gibiydi ve o yerdeki her bir insan kilitliydi.

 

“Chu Feng, ne yapmaya çalışıyorsun?” O anda, Chu Feng’in ayağı altında ezilen koruyucu tarifi imkansız bir şekilde paniklemişti ve yüksek sesle bağırdı.

 

O anda, o salondaki insanlar Lingyun Okulu’ndaki en güçlü kişiler olmasalar da, onlar yine de Lingyun Okulu’nun gelecek umutlarıydılar. Özellikle iç öğrenciler. Onlar Lingyun Okulu’nun korunması gereken önemli hedefleriydiler, çünkü okulun gelecekte güç olarak yükselip yükselemeyeceği onlara bağlıydı.

 

Fakat o anda tüm bu insanlar, salonda kapalı kalmışlardı. Koruyucu nasıl olurda endişelenmezdi? Ne de olsa, Chu Feng ve Lingyun Okulu ateş ve su gibiydi ve birleşemezlerdi. Orada belirdiğinde, bir aptal bile Chu Feng’in ne yapacağını hayal edebilirdi.

 

“Ne yapmayı mı planlıyorum?” Koruyucunun sorusu karşısında Chu Feng hafifçe gülümsedi ve sonra aniden yeri tekmeledi ve koruyucunun kafasını parçaladı. Taze kan püskürdü ve uzun sahneye saçıldı.

 

Bunun ardından, Chu Feng kafasını kaldırdı ve öldürme isteğiyle dolu yüzünü salona sıkışık bir şekilde doluşan figürlere çevirdi ve soğuk bir şekilde söyledi;

“Yan Yangtian şu anda 1000 yıllık tarihi olan Azure Ejderha Okulum’u yok etmek için Lingyun Okulu’nun ordusunu yönetiyor. Bu yüzden, burada tek yapmak istediğim onun için geriye bir hediye bırakmak.”

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 43988 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr