Çeviri: khaleesi Düzenleme: Kharsmi

"Tabii ki kendime güveni kendim veriyorum. İşe yaramaz sözcüklerle konuşma. Devam et ve saldır. İlk saldırdığımda yüzünü kaybetmekten kaçınman için seni hemen yenmeyeyim diye kendini gösterme şansı vereceğim!"

Jie Qingming'in ellerinden birisini sırtın arkasında tuttu ve bir diğerinide göğsünün önüne serbestçe salmıştı. Olağanüstü bir uzmanın güçlü görüntüsüne sahipti ve konuşurken çok yüksek sesle konuştu, çünkü herkesin gerçekte Chu Feng'in aslında onunla etkileşime girmeye layık olmadığını bilmesini istedi.

"Çok kibar olduğunuzdan, tek elinizin saldırılarımı engelleyip engellemediğini görmeme izin ver."

Chu Feng soğuk bir şekilde gülümsedi, sonra çabucak ilerledi ve öne eğik bir ok gibi patladı. Jie Qingming'in önüne geldiğinde, herhangi bir dövüş becerisi kullanmadı. Boş eller ve yumruklarla Jie Qingming'e doğru saldırdı.

* whoosh whoosh *

Chu Feng'in yumruklarının her biri rüzgarı harekete geçirdi ve yıldırım kadar hızlıydı. Tek bir stilden basit bir yumruk, Jie Qingming'in gözleri büyüdü ve onu nasıl savuşturacağını bilmiyordu.

"Bu nasıl mümkün olabilir? Bu veledin hızı ve gücü aslında çok güçlü."

O anda Jie Qingming'in ten rengi büyük ölçüde değişti. Eski sükuneti ve isteksizliği ortadan kayboldu ve yerine bir şok ifadesi belirdi.

Çünkü şu anki Chu Feng, önünde olduğu sırada binlerce insan ve attan oluşan bir ordu gibiydi. Tek eliyle onu engellemenin hiçbir yolu yoktu, ama saldırmak içinde bir yol yoktu. Yani silahın ucundan kaçmak için ancak geri çekilebilirdi.

* Swish *

Jie Qingming sıçradı ve geriye kaçtı. Fakat Chu Feng onu izlerken bir gölge gibiydi ve bir kez daha saldırdı. Bununla beraber Jie Qingming sıkıca kaşlarını çattı, ancak kaçmaya devam etmekten başka bir şey yapamadı. 

Böylece, devasa alanda, insanları şaşkına çeviren bir sahne ortaya çıktı. Küstahça konuşan ve tek eliyle Chu Feng'i yenebileceğini söyleyen Jie Qingming şu anda her yerde Chu Feng tarafından kovalanıyordu. Çok berbat bir durumun içine düşmüştü.

"Bu nedir? Neden Jie Qingming saldırılarına karşı koymuyor?"

"Neler olduğunu anlamadınız mı? Açıkça, Jie Qingming, Chu Feng'in bir süre istediği şeyleri yapmasına izin veriyor ve daha sonra Jie Qingming saldırısını yaptığında Chu Feng'i bir darbede yenecek ve ikisi arasındaki büyük farkı gösterecek." Bazı Insanlar Jie Qingming'e güveniyorlardı. Hatta Jie Qingming'in Chu Feng'le kasten oynamakta olduğunu düşünüyorlardı.

"Bu Chu Feng oldukça güçlüdür. Saldırılarındaki hava kritik derecede güçlü, hem hızlı hem de güçlü. Tarzındaki değişiklikler son derece zekice. "

"Gösterdiği savaş gücü, sadece Bilge aleminin 7. seviyesindekilerle karşılaştırılabilir. Görünen o ki , Jie Qingming dikkatsiz davranmış ve düşmanını hafife almış. Bu sefer büyük bir hata yaptı ve tökezleyecek."

Ancak Jie Qingming'e körü körüne inanan insanlara kıyasla Jie Qingming'i anlayan Xu Zhongyu zafer için bir kapı gördü. Bu sefer, eğer Jie Qingming saldırıları karşılayıp saldırmazsa, muhtemelen yenileceğini hissediyordu.

"Size, Kardeş Chu Feng'in savaş gücünün sağduyuya meydan okuduğunu söylemiştim. Bu sefer doğru olduğuna inanıyor musun?"

"Her ne kadar Jie Qingming çok güçlü olsa da, Kardeş Chu Feng ile aynı seviyede bir yetiştirme düzeyinde olduğu için, onu kesinlikle yenemeyecektir. Elit Silah kullansa bile, sonuç hala kesin olmaz." Xu Zhongyu'nun Chu Feng'i övdüğünü görünce, Gu Bo'nun yüzü sanki övgüye değer bir kişi kendisiymiş gibi gururla doluydu. 

(D.N: Sende iyice yancı oldun Gu Bo bu karikatür senin için :D)

(D.N: Birde bu var tabii :D )

"Küçük Bo, Elit Silahların gücünü anlamıyorsunuz. Chu Feng'in savaş gücü gerçekten çok iyi olmasına rağmen, Jie Qingming de sıradan bir kişi değildir. Gerçekten Elit Silahı kullanacak olursa , Chu Feng'in ona karşılık vermekte zorluk çekeceğini tahmin ediyorum " Xu Zhongyu başını iki yana salladı. Elit Silahı vardı. Bu yüzden Elit Silahların gücünün ne kadar dehşet verici olduğunu derinden biliyordu.

"Büyük Kardeş Zhongyu, Chu Feng'in de kozu var. O gün Asura Hayalet Kulesi'nde Jie Bufan Jie Qingming'in Dikenli Zırhını giymişti. Ancak sonunda Chu Feng tarafından bir köpek gibi dövüldü. Onu caydırmaya kalkmasaydım, korkarım ki o gün Chu Feng Jie Bufan'ı öldürmüş olurdu. Elit Silah bile onu kurtaramazdı."Gu Bo, Xu Zhongyu'nun kulaklarına yaklaştı ve düşük bir sesle açıkladı.

"Aslında böyle bir şey mi oldu?" Bu sözleri dinledikten sonra Xu Zhongyu biraz şok oldu, o bundan sonra Chu Feng'e sakince bakarken bazı beklentiler bakışlarına eklendi:

"Bunları duyduktan sonra, Chu Feng'in Elit Silahın gücünü aşmak için hangi yöntemleri kullanacağını görmek istiyorum." 

"Fakat Jie Qingming, sözünden dönüp Elit Silahını kullanır mı?"

"Jie Qingming, maymun yılında mı doğdun? Oldukça hızlı koşuyorsun! Daha hızlı git, daha hızlı!, Ama yine de sana yetişeceğim!" Chu Feng, Jie Qingming'i her yerde takip ediyordu ve bazen de alaya alarak gülüyordu.

"Bunun nedeni yalnızca bedeninizin tüm gücünü kullanabilmen. Tam gücümü kullansaydım, burada böyle çılgınca davranma şansın bile olmayacaktı." Jie Qingming'in yüzü öfkeden kırmızıya döndü ve daha önce büyük konuşmasından pişman oldu. 

"Ah oh oh? O halde tüm vücudunuzun gücünü kullanın! Senin kullanmamı yasaklayan ben miydim? Hangi piç beni yenmek için tek bir ele ihtiyaç duyduğunu söyledi acaba?"

"Sorun nedir? Hadi saldırabilir ve beni hemen yenebilirsin! Bu el ne yapıyor? Bu el sadece şov için mi? Bacaklarınla koşmaktan sıkılırsan, ellerinin üstünde koşabilirsin! En azından değerinin bir kısmı görülebilir, değil mi?"

"Chu Feng, keskin dilden faydalanmayı düşünme. Kabul ediyorum, gerçekten dikkatsiz davrandım ve gücünü hafife aldım, fakat bir kişinin aşırı derecede kibirli olmaması en iyisidir. Kendine bir geri çekilme yolu bırakman iyi olur, yoksa gelecekte nasıl öldüğünü bile bilemeyeceksin."

Jie Qingming bu kelimeleri çok sessizce söyledi, sadece Chu Feng onları duyabiliyordu, çünkü o bu sözleri söylerken utanmıştı, sanki kendi yüzüne tokat atıyor gibi hissetti. 

Fakat Chu Feng bu şeyleri umursamadı. Kelimeleri çok yüksek sesle bağırdı, dağın tepesindeki insanlara bile duyurmak istiyordu, "Jie Qingming, ne dedin? Büyük sözcüklerle konuşmaya pişman olduğunu mu söyledin?" 

"Ama önemi yok. Ben Lord Chu Feng, büyük yürekli biriyim. Şu an sana bir şans vereceğim. Bana karşı savaşmak için iki elini ve iki ayağını kullanmana izin vereceğim. Ne dersin. Sorun değil, İyi gerçekten iyidir. Az önce söylediğin kelimeleri, osuruk sesini dinlemek gibiydi. Her tarafı kokuttun."

"Chu Feng, ölmek istiyorsun!"

Jie Qingming, Chu Feng yüzünden gerçekten öfkeliydi. Kısıtlamayı görmezden geldi, arkasını döndü, elleri ve ayakları birlikte hareket etti. Kaynak koşu teknikleriyle koştu, yumrukları göktaşlarının fırtınası oldu ve Chu Feng'e saldırmaya başladı.

"Bak, Jie Qingming saldırdı! Bu doğru değil. Tek elini kullanacağını söylemedi mi? Şuan açıkça tam gücüyle saldırıyor!" 

"Bu durumda ne? Chu Feng'in söylediği şey doğru olabilir mi? Jie Qingming Chu Feng'i bir eliyle yenemeyecek, bu yüzden onun tam gücünü kullanması için zorluyor mu? "

Birçok kişi Jie Qingming'in saldırısından şaşkına döndü çünkü beklentilerinden tamamen farklıydı! Bekledikleri şey tek elle Jie Qingming'in Chu Feng'i yere indirmesiydi, ancak şu anda fark biraz fazla büyük değil miydi?

"Ne olduğu biliyor musun? Unutmayın, Jie Qingming Gök aleminin 1. seviyesinde. Şu anda, yetiştiriciliğini, Bilge Aleminin 3. seviyesine kadar bastırıyor. O Chu Feng'e zaten kolay gidiyor. Peki ya ellerini ve ayaklarından birini kullanırsa? O sadece Chu Feng'in çok kötü şekilde yenilmesini istemiyor. "

Ortamda Jie Qingming'ın arkadaşları vardı, bu yüzden böyle bir durumda kendisi hakkında iyi konuşan pek çok kişi vardı. Ancak onun tarafıntaki insanlar ne derse desin, savaş iyi gözükmüyordu.

Çünkü Jie Qingming tam güce sahipken ve Chu Feng'e karşı savaşsa bile insanlar şaşkınlıkla Jie Qingming'in avantaj elde ettiğini değil, dezavantajlı olduğunu keşfetti.

Jie klanının gelecekteki şefi Jie Qingming'in, genç kuşak arasındaki bir numaralı dahi olduğu söyleniyordu. Ama aslında, yumruklarla ve tekmelerle mücadele açısından, Azure Eyaletinden geldiği bilinen Chu Feng veledi tarafından bastırılmıştı.