Çeviri: Wolfcobain Düzenleme: Sajapyu

Wang Long kimdi? Chu Feng onu tanımakla kalmıyordu, daha önce görmüştü de.

Sisli Tepedeyken, Wang Long ve Dört Deniz Akademisinden iki mürit Qin Yu ve Lan Xi Chu Feng'e yakınlaşmaya çalışmıştı ancak Chu Feng çok oralı olmamıştı.

Chu Feng önceden dördüncü seviye bir Dövüş Lordundan korkardı belki ancak artık Gök aleminin sekizinci seviyesindeydi. Üç şimşeği kullanırsa ikinci seviye bir Dövüş Lordu olurdu.

Birinci seviye bir Dövüş Lorduyken rahatlıkla üçüncü seviye bir Dövüş Lordunu ezebiliyordu. Bu yüzden de ikinci seviye bir Dövüş lorduyyken doğal olarak dördüncü seviye bir Dövüş Sanatı Tanrısını yenebilirdi. Bu yüzden Wang Long'un Dört Deniz Akademisinin en iyi üç dâhisinden biri olmasının bir önemi yoktu. Chu Feng onu ciddiye bile almıyordu.

Bu yüzden sordu, "Sadece yeni müritler katılamıyor muydu? Wang Long Dört Deniz Akademisine gireli bayağı bir zaman olmuş olmalı, nasıl girebiliyor?"

"Evet öyle ama Wang Long özel. Ne de olsa 'üç muhteşem dâhi' Dört Deniz Akademisinin reklam yüzü. Herkese onları gösteriyorlar. Girmek isterse Dört Deniz Akademisi izin verir." dedi Su Mei çaresizce. Wang Long'un Milenyum Antik Kente girebiliyor olmasının sinirini bozduğu belliydi. Ama elinden de bir şey gelmiyordu.

"Eğer sadece Gök ilacı ve Dövüş Lordu ilacıysa konu bu seferlik boşverin çünkü size birkaç bir şey hazırladım!"  Dedi Chu Feng yüzünde bir gülümsemeyle. Su Rou ve diğerleri için getirdiği hazinelerin beklentilerini aşacağını biliyordu.

Ama kim "hediye" lafını duyan Jiang Wushang'ın yüzünün düşeceğini tahmin ederdi ki? Milenyum Antik Kenti çok umursuyor gibiydi.

"Wushang kardeş, ne oldu böyle?" Diye sordu Chu Feng.

"Chu Feng kardeş konu sadece Gök İlacı ve Dövüş Lordu İlacı olsa böyle olmazdık. Gök İlacı konusunda sıkıntımız yok zaten ve Dövüş Lordu İlaçları kıymetli ve güçlü şeyler olsa da yakalarız o da sıkıntı değil, Milenyum Antik Kent asıl Wushang kardeş için bir fırsat olacaktı." dedi ZhangTianyi.

"Ne sebeple?" Diye sordu Chu Feng.

"Wushang kardeş, sen anlat bunu."Zhang Tianyi Jiang Wushang'a çevirdi bakışlarını.

"Chu Feng ağabey anlatayım durumu sana. Bu Milenyum Antik Kentin birkaç bin yıllık bir tarihi vardır. Geçmişi uzun yani, Dört Deniz Akademisi yokken varmış o."

"Bu Milenyum Antik Kentle alakalı bir efsane var. Birkaç bin yıl önce Milenyum Antik Kenti kontrol edenlerin özel bir soyu olan Azman Canavarlar olduğu söylenir. Bu ırk zamanında çok güçlüymüş. Doğu Deniz Bölgesinde tanınırlarmış. Kimse bu ırka karşı durmaya cesaret edemezmiş."

"Ancak bir gün birden silinip gitmişler. Bazıları bunu bir adamın yaptığını söyler, adamın alnında da bir şey yazıyormuş."

"Ne yazıyormuş?"

"İmparator!"

"İmparator mu? Bu adamın efsanevi İmperiyal Soya sahip olan adam olması mümkün müdür?" Bunu duyan Chu Feng de şok olmuştu.

"Eğer efsane gerçekse o zaman bu adam kesinlikle İmperiyal Soyun sahibi. Ayrıca duyduğum kadarıyla Azman Canavar ırkını yok eden adam Milenyum Antik Kentten çıkmamış."

"Milenyum Antik Kentin çekirdeğinin artık orada olmadığı da kanıtlanmış bir şey. Gizemli bir şekilde ortadan kaybolmuş."

"Bu yüzden birçok kişi o adamın kutsal yetenekleriyle Milenyum Antik Kentinin çekirdeğini gizlediğini ve içinde huzurla yattığını söyler."

"Benim için Antik Kentin gizli çekirdeğini ortaya çıkartmak imkânsız gibi bir şey olsa da belki de Milenyum Antik Kentte bu adamla ilgili birkaç bir şey öğrenebilirdim. Azıcık bir şeyin bile çok yardımı dokunurdu."

"Ama Wang Long da giriyorsa korkarım birçok şey kısıtlı olacak. Özgürlüğümüz de kısıtlanacak diye korkuyorum. Oradaki işime karışacak ve her şeyi mahvedecek gibi hissediyorum."Jiang Wushang'ın endişesi konuştukça artıyordu.

Chu Feng her şeyi anlamıştı artık. Jiang Wushang'da sadece Kraliyet Soyu vardı. İmperiyal Soyu elde etmekti amacı.

İmperiyal Soy ve Kraliyet Soyu arasındaki fark bir kelime gibi gözükse de aslında aralarında uçurumlar vardı, büyük uçurumlar. Kraliyet Soyundan İmperiyal Soyuna geçerse büyük bir hayalini gerçekleştirmiş olacaktı.

Milenyum Antik Kentteki İmperiyal Soyla alakalı söylentiler sadece efsane olsa ve bir ipucu bulma şansı çok az olsa bile yine de Jiang Wushang için bu bulunamayacak bir fırsattı. Bu yüzden her şeyi bu kadar ciddiye alıyordu.

"Wushang kardeşimizin hüneri çok yüksek. Ne de olsa tüm Jiang Hanedanında en yoğun soy onunki."

"Ama Minik Mei ve ben de Buz ve Ateş İncileri var. Bunlar sayesinde yetişim hızımız çok yükseldi. Yarım seneden az bir sürede geçtik onu."

"Zhang kardeşin ise Yasaklı Gizemli Tekniği var, özel bir yetişimi var. Wushang kardeşten en başta birazcık daha güçlüydü ancak o darboğazı geçtikten sonra Wushang kardeşi çok geride bıraktı."

"Belli etmiyor, söylemiyor belki ama Wushang kardeşin morali çok bozuk. Son zamanlarda yetişime çok abanmaya başladı, ne dinleniyor ne uyuyor."

"Onu böyle görünce de içimiz acıyor. Yardım etmek istiyoruz ama nasıl yaparız bir fikrimiz yok. Uzun süredir bu Milenyum Antik Kenti düşünüp duruyor. Uzak bir umut belki ama yine de umut işte." O sırada Su Rou Chu Feng'e zihinsel mesajlar yolluyordu.

Bunu duyan Chu Feng'in de içi acıdı. Gerçekten de Dokuz Bölgedeyken Jiang Wushang'la ne çok kişi gurur duyardı. Chu Feng'ten bile güçlüydü.

Ama şimdi Doğu Deniz Bölgesine onunla aynı anda gelen herkes geçmişti onu. Hissettiği bu rahatsızlık çok doğaldı.

Ama bu rahatsızlık kıskançlık değildi. Kendini işe yaramaz hissediyordu. Eğer durum böyle devam ederse ileride kısa yollardan gücünü arttırmak için geleceğini çöpe atabilirdi.

"Kıdemli Taikou On Kutsal Eğitmenden biri mi?" diye sordu Chu Feng.

"Taikou mu? O garip yaşlı adam mı?"Taikou ismini duyan Su Rou ve diğerlerinin kaşları çatılmıştı. Chu Feng yüzlerinden bu yaşlı adamı çok sevmediklerini anlamıştı.

"Bir kere Taikou'yla karşılaşmıştım ve iyi bir izlenim bıraktığımı düşünüyorum. Eğer Dört Deniz Akademisindeyse gidip onu bulur ve benim de sizle Milenyum Antik Kente gelmeme izin vermesini rica ederim. Sizce bir şans var mıdır?" Diye sordu Chu Feng.

"Gerçekten mi? Chu Feng ağabey cidden Taikou'yla tanıştın ve iyi bir izlenim mi bıraktın? Bu inanılmaz bir şey! O yaşlı herifi düşünüyorum da ne garip biri!"JiangWushang için akıl almaz bir şeydi, o yaşlı adamın ne tuhaf olduğunu bilirdi.