Bölüm 724: Ahlaksız Qin Yu

avatar
6011 9

Martial God Asura - Bölüm 724: Ahlaksız Qin Yu


 

Çeviri: Wolfcobain Düzenleme: Sajapyu

 

"Kimsin sen? Ablamı görmene rağmen gelip de hürmetlerini sunmadın. Kim olduğunu biliyor musun sen onun?!" Chu Feng'in öylece durduğunu gören Lan Yanzhi bağırmaya başlamıştı. Gerçekten de Zhang Tianyi'nin dediği gibi baskıcı bir karakterdi.

 

İnsanlar zaten onun böyle bir şeyler demesini bekliyordu, bazıları da çok şok olmuştu çünkü Lan Yanzhi'nin söyledikleri Lan Xi'yle arasındaki ilişkiyi açık açık belli etmişti. Görünen o ki Lan Xi gerçekten de ablasıydı.

 

Chu Feng'in yüzünde hiçbir değişiklik yoktu. Umursamazca gülümsedi ve "Neden ablana hürmetlerimi sunacakmışım?

 

"Lan Xi, Chu Feng bir arkadaşım. Dört Deniz Akademisinin bir müridi değildir."

 

Zhang Tianyi hemen açıklamaya çalıştı durumu, Chu Feng'in Lan Xi'ye hürmetlerini sunmasına gerek olmadığını anlatmaya çabalıyordu.

 

Zhang Tianyi ne göktekilerden ne de yerdekilerden korkardı ama bazen de eğilmesi gerekirdi. Lan Yanzhi'den korkmuyordu ama Lan Xi farklıydı. Gücü de statüsü de kendisinden çok yükseklerdeydi, onu sinirlendiremezdi.

 

"Bu yabancının burada işi ne? Dört Deniz Akademisini ne sanıyorsunuz siz? İsteyenin kafasına göre girebileceği bir yer mi?" Diye bağırdı Lan Yanzhi öfkeyle.

 

"Tamam, Yanzhi." Lan Xi önce Lan Yanzhi'ye bir bakış attı sonra da Zhang Tianyi ve diğerlerine bakarak kibarca gülümsedi, "Aynı yerden geliyoruz ve aynı nesildeniz, bu kadar kibar olmanıza gerek yok. Bir daha beni selamlamanıza da gerek yok." dedi.

 

"Teşekkürler Sayın Lan Xi." Zhang Tianyi ve diğerleri ayağa kalktı.

 

Ablasının böyle bir şey demesinin ardından Lan Yanzhi'nin diyecek bir şeyi kalmamıştı. Şeytani bakışlarını Su Rou ve diğerlerine çevirerek "Oh? Dördünüz de ne güzel gizlemişsiniz öyle yetişiminizi! Daha yeni benden zayıf olmadığınızı görüyorum, özellikle de Zhang Tianyi... Geçmişsin beni! Görünen o ki alıştırmalarınızı bayağı bir ciddiye almışsınız, düşünceleriniz de derin.”

 

"Ama sırf yetişiminiz yüksek diye Milenyum Antik Kentte istediğinizi yapabileceğinizi sanmayın. Şu gücünüzle Dövüş Lordu İlaçlara bile dokunmaya layık değilsiniz."

 

Lan Yanzhi'nin gözleri önünde nişanlılarına ve kardeşlerine böyle patronluk tasladığını gören Chu Feng öfkesine daha fazla sahip çıkamadı ve bir şey demek üzereydi ki...

 

"Yanzhi, başkalarıyla nasıl böyle konuşursun? Sana böyle nahoş şeyler söyleme ve kibar ol demedim mi ben?" Ama beklenmedik bir şey oldu ve Lan Xi Chu Feng daha ağzını açamadan kardeşine ağzının payını verdi.

 

"Abla ne nahoş konuşuyorum ne de kabalık ediyorum."

 

"Dördü de yetişimlerini gizlemiş sırf gardımı indireyim diye. Sonra da gizliden gizliye geçmişler beni. Bu rezalet bir şey. Beni utandırmaya çalıştıkları bariz." dedi Lan Yanzhi öfke ve keder içerisinde. Neyse ki böyle bir sebep gelebilmişti aklına.

 

"Kendin yetişim yapmıyorsun da sonra başkalarını mı suçluyorsun? En baştan beri çalışkan olup da yetişimine devam etsen başkalarının ne yaptığını umursamazdın. Seni engelleyemezdi kimse."

 

"Ama zaten senden kabiliyetlilerse ve seni geçmişlerse ne kadar çalışırsan çalış seni geçmelerine engel olamazsın."

 

"Yanzhi, ablan olarak seni eleştirmek istemem ancak Amcam ve Yengem seni çok şımartmış. Bazen cidden mantıksız davranıyorsun. Herkesin arkasında biri vardır biliyorsun değil mi? Eğer böyle devam edersen bir gün sonuçlarına katlanmak zorunda kalacaksın," dedi Lan Xi sözünü hiç esirgemeden.

 

"Abla, ben..."

 

Lan Yanzhi genelde baskın bir karakterdi ancak bu diğerlerine karşıydı. Ablasına birazcık bile tavır koymaya cesaret edemezdi. Sadece sessizce kafasını eğebilirdi. Ne de olsa Dört Deniz Akademisinde bu kadar baskın olmasının tek sebebi ablasının gücü ve pozisyonuydu.

 

"Lan Xi kardeş sen de mi geldin?" Birden uzaktan bir kahkaha geldi ve havadaki utancı dağıttı.

 

Hemen sonrasında da gökten iki kişi indi. İki kardeş Wang Long ve Wang Yue gelmişti.

 

Wang Long'un Lan Xi'yle yakın olduğu belliydi. Yere indikten sonra onunla konuşmaya başladı ve Chu Feng ve diğerlerine bakmadı bile. Wang Yue daha da küstah biriydi. Öyle bir gururla yürüyordu ki Lan Yanzhi yanında bir hiçti.

 

Ancak Chu Feng'in kıvrak bir zekâsı vardı. Hemen Lan Xi'nin aslında Wang Long'la konuşmaktan çok da zevk almadığını fark etti. Ama ayıp olmasın diye onu görmezden gelmiyordu. Wang Long'un da diyecekleri bir türlü bitmiyordu, araları yakın gibi durmalarının sebebi de buydu zaten.

 

Ama Chu Feng, Wang Long'un gülerek konuşurken kendisine doğru birkaç bakış attığını fark etmişti. Bakışlarında arzu vardı.

 

Wang Long gerçekten de dikkati seven biriydi, çoktan Su Mei ve Su Rou'yla ilgili şeyler düşünmeye başlamıştı bile. Chu Feng'in biraz daha uyanık olması lazımdı.

 

"Oh? Şimdiden ne kadar canlı burası! Görüyorum ki ikiniz de gelmişsiniz çoktan." Sonra birden gökten biri daha indi. Kibar, zarif ve sıra dışı bir havaya sahip, güçlü bir gençti bu.

 

Bu kişi geldikten sonra On Kutsal Eğitmenin kadın müritleri kalplerinden vurulmuşa döndü, yüzleri kızardı. Lan Yanzhi bile tatlı tatlı gülümsüyordu. Adamın karizmasına dayanamadıkları belliydi, büyülenmişlerdi hatta.

 

Ama adam ne kadar karizmatik olursa olsun Su Mei ve Su Rou tamamıyla görmezden gelmişti onu. Bakmadılar bile onla, Lan Xi de oldukça sakindi.

 

Bu yakışıklı çocuğu Chu Feng daha önce görmüştü. Dört Deniz Akademisinin en iyi üç dâhilerinden Qin Yu'dan başkası değildi bu.

 

"Neden o da gelmiş?" Bunun Qin Yu olduğunu fark eden Su Mei kaşlarını çattı ve sinirli sinirli söylenmeye başladı.

 

"Minik Mei, tanıyor musun sen bunu?" Diye sordu Chu Feng.

 

"Tanıyorum. Dört Deniz Akademisinin en iyi üç dahilerinden, çok utanmaz ve sinir bozucu biri. Nefret ediyorum ondan." Su Mei dudaklarını büktü, sinirleri bozulmuş gibiydi.

 

Ama Chu Feng'e baktıktan sonra "Bir şey değil. Sadece birkaç kez gördüm onu." Konuşurken Chu Feng'in koluna sıkı sıkı sarıldı. Çok yakın duruyorlardı.

 

Chu Feng bir süre düşündükten sonra Su Mei çok bir şey dememiş olsa da işin özünü anlamıştı.

 

Qin Yu'nun Minik Mei'yi kafasına taktığı belliydi. Ve muhtemelen Su Mei'yi daha önce rahatsız da etmişti, yoksa ondan bu kadar nefret etmezdi.

 

"Qin Yu kardeş, sen de mi geldin? Burada kardeşlerin falan mı var?" Dedi Wang Long ve güldü. Qin Yu'yla arası çok iyiydi, sürekli birbirlerine takılır dururlardı.

 

"Hayır yok." Qin Yu kafasını salladı.

 

"Haha, biliyordum! Bunlar nasıl QinYu kardeşimle akraba olabilir zaten?" Wang Long'un kahkahası Qin Yu'nun kafasını salladığını gördüğünde daha da artmıştı. Sözleriyle Chu Feng ve diğerlerini yerin dibine sokmuştu resmen.

 

"Ahh, WangLong kardeş deme öyle şeyler! Onlarla kan bağım olmasa da hepsi de çok iyi insanlardır, hepsi de güçlüdür," dedi Qin Yu yüzünde bir gülümsemeyle.

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44266 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr