Bölüm 730: Oluşum Açıklarını Ortaya Çıkarmak

Heyecanlanan tek kişi Jiang Wushang değlidi. Su Mei, Su Rou ve Zhang Tianyi de heyecandan yerlerinde duramıyordu. Şok ve hayranlık dolu gözlerle Chu Feng'e bakıyorlardı.

Chu Feng'in yüzünde hâlâ gülümsemesi vardı, o da onlara bakıyordu. Kafasını salladı ve konuştu, "Kesinlikle doğruyu söylüyorum."

"Haha, Kıdemli Kardeş Chu Feng, cidden çok güçlüsün! Vallahi ne desem bilemiyorum."

"Milenyum Antik Kent Dört Deniz Akademisinin eline geçtiğinden beri kim bilir kaç uzman burada araştırmalar yapmıştır? Ama hiçbir şey bulamadılar."

"Ama sana birkaç kere bakmak yetti. Gerçekten de sana nasıl teşekkür etsem bilemiyorum. Kesinlikle büyük borçlandım sana, büyük!" Chu Feng'in doğruyu söylediğini duyan Jiang Wushang duygularının büyüklüğü ve yoğunluğuna dayanamadı daha fazla. Chu Feng'e sarıldı ve kükremeye benzeyen kahkahalar atmaya başladı.

Chu Feng Jiang Wushang'in niye böyle olduğunu çok iyi anlıyordu, İmperiyal Soy onun için çok önemliydi. Bu İmperiyal Soy bütün ömrü boyunca çabalasa bile elde edemeyeceği bir şey olabilirdi . Ancak Chu Feng ona bir umut vermişti. Nasıl heyecanlanmasındı?

Ama Chu Feng de antik kentin gizlenen kısmında İmperiyal Soyla ilgili bir şey olup olmadığını bilmiyordu. Ortamın keyfini kaçırmamak için, "Wushang kardeş, şu anki hâlini çok iyi anlıyorum ama doğruyu söylemek gerekirse bu oluşumu kırabilsek bile altında İmperiyal Soyla ilgili bir şeyler var mı yok mu bir fikrim yok." dedi.

"Chu Feng ağabey, hissedemedin mi?" Bunu duyan Jiang Wushang Chu Feng'e şaşkın şaşkın baktı .

"Neyi hissedemedim mi?" Chu Feng'in kafası karışmıştı.

"İmperiyal Soyun yaydığı kudreti!" dedi Jiang Wushang.

"İmperiyal Soyun kudreti mi?" Bunu duyunca Chu Feng'i bırakın, Su Rou ve diğerleri bile dona kalmıştı; hiçbiri İmperiyal Soydan gelen bir kudret falan hissetmemişti.

Jiang Wushang'ın dediğine ilk tepki Chu Feng'ten geldi, "Wushang kardeş, şu İmperiyal Soyun kudreti dediğin şey... Yoksa bu hissettiğimiz baskı mı?"

"Evet! Chu Feng ağabey, hissetmiyor musun?" dedi Jiang Wushang.

"Baskıyı hissediyorum ama özel bir soydan mı geliyor bilemiyorum." Chu Feng kafasını salladı.

Bunu duyunca Jiang Wushang Su Rou, Zhang Tianyi ve diğerlerine baktı. Onlar da Chu Feng'le aynı tepkiyi vermişti, kafasını sallıyordu hepsi.

Jiang Wushang Chu Feng'e geri çevirdi bakışlarını, duyguları daha da karmaşıktı artık, "Aslında onların hissetmemeleri normal. Sonuçta onlarda özel soy gücü yok. Ama sen, Chu Feng ağabey, sen bile hissedemiyor musun bu ruhun derinliklerinden gelen baskıyı? Hissedemiyorsan eğer geriye iki seçenek kalıyor."

"Wushang kardeş, ne demek istiyorsun?" diye sordu Chu Feng hemen.

"Birinci seçenek şu, sen de özel Soy yok. Bu yüzden de İmperiyal Soyu hissedemiyorsun."

"İkinci seçenek ise gerçekten de İrsi Soyun var ancak senin soyun İmperiyal Soydan daha üstün olduğu için bu baskı senin baskına üstün gelemiyor," dedi Jiang Wushang.

"Anlıyorum." Chu Feng bir aydınlanma yaşamıştı. Görünen o ki Kraliyet Soyuna sahip olan Jiang Wushang buraya girdikten sonra herkesin hissettiği baskı dışında bir de kimsenin hissedemediği bir soy baskısı hissetmişti, İmperiyal Soy baskısı.

"Acele etmemiz gerekiyor. Bu baskı gizli yerden gelse de gelmese de öğrenmemiz lazım," dedi Chu Feng gülümseyerek.

Sonrasında Chu Feng tek başına Milenyum Antik Kenti terk etti. Hemen ormanın derinliklerine girdi, burada bir Oluşum Açığı olması ihtimali çok yüksekti.

Su Rou ve diğerleri ise Gök İlaçları yakalamak için ormana girmedi. Chu Feng'in dönmesini beklerken Milenyum Antik Kentte dinleniyorlardı.

Chu Feng uçar gibi koşuyordu, çok hızlıydı. Yetişimi sınırlanmış olsa da hızı yine de çok yüksekti. 

Ama hepsi bu kadar da değildi. Çimlerin üstünde koşan Chu Feng arkasında iz de bırakmıyordu. Arkasında ne bir aura izi bırakıyordu ne de ses çıkarıyordu ilerlerken. Bunun sebebi ise hedefine daha hızlı ulaşmak isteyen Chu Feng'in üç şimşeği kullanmış olmasıydı. Şu anda ikinci seviye bir Dövüş Lorduydu ancak gücü dördüncü seviye bir Dövüş Sanatı Tanrısınınkini aşıyordu.

Chu Feng birden hareket etmeyi bıraktı. Bir cirit gibi olduğu yerde saplandı kaldı, hiddetli bakışlarını önündeki küçük alana yöneltti. Birden yüzünde bir heyecan belirdi, "Oluşum Açığını bu kadar hızlı bulmayı beklemezdim!" diye düşündü kendi kendine.

Çıplak gözle bakınca burada bir şey yok gibiydi. Ruh Gücüyle bakınca bile burası sıradan bir yerdi. Kişi Kraliyet-cüppeli Dünya Spiritisti değilse buradaki özel şeyi Ruh Gücüyle görmek imkânsızdı. Ama Chu Feng görmüştü.

Chu Feng burada Milenyum Antik Kentin Oluşum Açıklarından birinin gizli olduğunu görmüştü. Ama kısa bir süre sonra Chu Feng'in yüzündeki sevinç ifadesi kayboldu.

Çünkü bu sekiz açıktan sadece bir tanesiydi. Bir tanesi antik kentte, diğer yedisi ise dışarıdaydı. Bir de bu Oluşum Açıklarını özel bir sırayla kırmak gerekiyordu. Eğer bu sıra bozulursa büyük tehlikeler doğabilirdi. Muhtemelen ormandaki herkes ölürdü.

Oluşum Açıklarını döşeyen kişi bilerek böyle bir şey yapmıştı. Açıkları döşeyen kişi bu oluşumu kırmanın bir yolunu bırakmıştı ancak şu güne kadar bunu becerebilen çıkmamıştı. Bunlar daha keşfedilmemiş bile olabilirdi, ilk keşfedenin Chu Feng olma ihtimali yüksekti.

"Heh, böyle moralini bozmana gerek yok. Dövüş Lordu seviyesinde olan Altın-cüppeli Dünya Spiritistlerinin bile burayı bulamadığını bil. Sadece Kraliyet-cüppeli Dünya Spiritistleri bulabilir burayı ve bulsalar bile bir sıraya göre kırmaları gerektiğini bilemezler ama sen bir bakışta hepsini anladın."

Eggy genelde kenardan olanları izleyerek eğlense de Chu Feng'in kendine olan güveni sarsıldığında ya da bir zorlukla karşılaştığında hemen Chu Feng'e destek olur, ona tavsiyelerde bulunur ve karşısına çıkan bilmeceleri çözmesine yardımcı olurdu.

"Mm. Hâlâ vakit var. Bu oluşumun gizemini on gün içerisinde çözüp kırmam lazım." Chu Feng gülümsedi. Sadece kendinin görebileceği bir iz bıraktıktan sonra tekrar sıçradı ve aramaya devam etti.

Belki de Tanrı çalışanların emeğini boşa çıkarmadığındandı belki de Chu Feng gerçekten şanslıydı; daha gök aydınlanmadan Chu Feng ikinci Oluşum Açığını bulmuştu. Bir de birinci sırada olandı bu. Hemen kırabileceği bir Oluşum Açığıydı.