Bölüm 755: Detaylı Plan

avatar
6857 5

Martial God Asura - Bölüm 755: Detaylı Plan


 

Bölüm 755: Detaylı Plan

 

Su Mei'nin kaldığı yerdeki binalar tam bir genç kızın zevklerine göre yapılmıştı. Burayı tarif etmek için iki kelime yeterdi; güzel ve estetik.

 

O sırada küçük güzellik Su Mei odasında oturuyordu. Bütün hizmetlileri kadın olduğundan kıyafetleri de oldukça rahat ve gündelik kıyafetlerdi.

 

Uzun pembe bir etek ve bol kıyafetler giyiyordu. Su Mei gerçekten de seneler boyunca olgunlaşmıştı. Göğüsleri tam şekillerini almış sayılırdı. Bunu gören bir adamın arzudan yanmaması mümkün değildi, kendini zor kontrol ederdi.

 

Bu yüzden de Su Mei çok fazla dekolteli şeyler giymezdi. Ancak dinlenecekken rahat, bol kıyafetler giyerdi.

 

"Küçük Kırmızı, bugün beni soran oldu mu?" Diye sordu Su Mei önündeki hizmetçiye.

 

"Hayır efendim kimse gelmedi," diye hizmetçi saygıyla cevapladı.

 

"Hâlâ gelmedi demek ha?" Su Mei farkında olmadan kaşlarını çattı. Yıldızlar kadar çekici gözlerinde endişe vardı.

 

Chu Feng ona kendi evinde onu beklemesini, gelip onu göreceğini söylemişti. Milenyum Antik Kentten ayrılmalarının üzerinden bir gün geçmişti ama Chu Feng hâlâ gelmemişti. Endişelenmemek elinde değildi.

 

Ama Chu Feng'de Taikou'nun rozeti vardı ve Chu Feng'in ne kadar güçlü olduğunu kendi gözleriyle de görmüştü. Dört Deniz Akademisinde Chu Feng'e zarar verebilecek kimse yoktu. Bunları düşününce endişesi dağıldı ve beklemeye koyuldu yine.

 

Onun gibi sabırsız küçük bir kız için aşığını beklemek acı verici bir şeydi.

 

"Küçük Kırmızı, tütsüleri mi değiştirdin?" Diye hizmetçiye sordu havayı koklayan Su Mei.

 

"Efendim, ben..." Bu soruyu duyan hizmetçinin yüz ifadesi değişmişti. Korku dolmuştu birden gözleri ve bir de çok kötü bir suç işlemiş gibi birden diz çökmüştü.

 

Su Mei hizmetçinin böyle davrandığını görünce gülümseyerek sordu, "Ne yapıyorsun? İznim olmadan tütsüleri değiştirme demiştim ama seni suçlamıyorum. O kadar korkmana gerek yok, kalk hadi!"

 

Su Mei ayağa kalktı ve hizmetçiyi kendisi kaldırmaya gitti.

 

Su Mei'nin kendisine bu kadar iyi davrandığını gören hizmetçinin gözlerinden yağmur gibi gözyaşları boşalmaya başlamıştı. Ağlarken, "Efendim sizi hayal kırıklığına uğrattım ama başka şansım yoktu! Bunu yapmazsam sadece ben değil ailem de mahvolacaktı!" dedi.

 

"Küçük Kırmızı, ne oldu? Ailenle uğraşan biri mi var? Kim? Bana anlatabilirsin! Sana yardımcı olurum," dedi Su Mei. Bunu duyunca kaşlarını çatmıştı, hizmetçisiyle uğraşan biri olduğunu düşünüyordu.

 

"Özür dilerim, özür dilerim..." Küçük Kırmızı ne cevap veriyordu ne de ayağa kalkıyordu. Olduğu yerde diz çöküp ağlamaya devam ediyordu.

 

Su Mei neler olduğunu anlamaya çalışırken birden başının döndüğünü hissetti. Birden ateş basmıştı ve içinde garip bir his doğmuştu.

 

Su Mei'nin kalbi temiz olabilirdi ama aptal da değildi. Bir şeylerin yolunda gitmediğini anlayınca hemen sebebini araştırmaya koyuldu. Kısa bir süre sonra gözlerini odadaki tütsüye çevirdi.

 

Tütsüyü alıp incelemeye başladı. Bir süre inceledi ve birden öfkeden kızardı. Eliyle tütsüyü ezdikten sonra hizmetçiye bağırmaya başladı, "Küçük Kırmızı! Uyuşturdun beni!"

 

"Özür dilerim, özür dilerim..." Hizmetçi Su Mei'nin suçlamalarına karşı gelmedi, daha da sesli ağlamaya başladı.

 

"Lanet olsun!" Su Mei hizmetçiyle daha fazla uğraşmadı, zehir çoktan vücuduna işlemişti ve problemler yaratıyordu.

 

Önce bir panzehir aldı ve sonra da hemen odanın kapısını açtı. Amacı yardım çağırmaktı.

 

Ama Su Mei kapıyı açar açmaz karşısında bir adam gördü. Adam Su Mei'nin yolunu kapatıyor ve kendisine alçak bakışlarla bakıyordu.

 

"Sen mi? Ne yapıyorsun evimde?" Bu adamı gören Su Mei çok şaşırmıştı. Geri çekilerek eteğini topladı ve omuzlarını örttü. Bu adam Dört Deniz Akademisinde iyi bilinen biriydi, Qin Yu'ydu.

 

Su Mei Qin Yu'dan hiç haz etmezdi. Qin Yu daha önce Su Mei'ye karşı olan hislerini açmıştı ve Su Mei de onu reddetmişti.

 

Ama Qin Yu utanmadan onun peşinden koşmaya devam ediyordu. Bu da Su Mei'yi zor bir duruma sokuyordu çünkü Qin Yu'nun Dört Deniz Akademisindeki statüsü bir hayli yüksekti, Su Mei'nin hocası bile ona bir şey yapamazdı. Bu yüzden dayanmak zorundaydı.

 

O anda bilmediği bir zehir vardı bünyesinde ve Qin Yu birden evinde belirmişti. Kimseye zehirle ilgili bir şey deme şansı olmamıştı, kötü şeylerin olmak üzere olduğunu hissedebiliyordu.

 

"Hehe, küçük güzelliğim benim. Ne de güzelmiş giysilerin. Yoksa... Seni ziyaret edeceğimi biliyordun da benim için mi hazırlandın böyle?"

 

Su Mei'nin yüzünün kızardığını ve gözlerinin kaydığını gören Qin Yu'nun gözleri parladı ve ağzından salyaları akmaya başladı. Alçak bakışları Su Mei'nin vücudunu tarayıp duruyordu.

 

"Qin Yu, ne dediğini anlayamıyorum. Acil bir işim var, gitmem gerekiyor. Lütfen yoldan çekil." Su Mei sanki ne olduğunu anlamıyor gibi davranıyordu, zorla odadan çıkmaya çalışıyordu.

 

"Ahh, güzelliğim benim. Nereye gitmek istiyorsun? Ben seni taşıyayım ister misin?"

 

Ama Qin Yu hiç o kadar detaylı her şeyi planladıktan sonra Su Mei'yi bırakır mıydı hiç? Kollarını uzatarak yolu tamamen kapattı. Hizmetçiye baktı ve, "Neden hâlâ buradasın sen? Defol! Unutma, kimsenin girmesine izin vermeyeceksin. Eğer biri beni rahatsız ederse bunun bedelini tüm ailen öder." dedi.

 

Hizmetçi tabii ki bir şey demeye cesaret edemezdi. Hemen ayağa kalktı ve dışarı çıktı.

 

Bunu gören Su Mei her şeyi anlamıştı. Tıpkı şüphelendiği gibi Qin Yu hizmetçisini tehdit ederek Su Mei'yi zehirlemişti, onu ele geçirmek istiyordu. Su Mei sıçradı, pencereye doğru harekete geçti. Amacı kaplanın ağzından kaçmaktı.

 

Ama Su Mei tam da pencereden dışarıyı görmüşken sanki çelikten bir duvara çarpmış gibi yere çakıldı.

 

"Nereye gidiyorsun böyle güzellik? Kaçabileceğini mi sandın?" Su Mei'nin arkasından tekrar Qin Yu'nun arsız sesi geldi.

 

Kafasını çeviren Su Mei'nin yüz ifadesi birden değişti. Qin Yu çoktan kıyafetlerini çıkarmıştı, çırılçıplaktı.

 

 

Bunu gören Su Mei hemen kafasını çevirdi, böyle bir şeye bakamazdı. Sinirli sinirli bağırdı, "Qin Yu böyle rezil ve ahlaksız bir şey yaparsan bana Chu Feng seni asla affetmez!"

 

"Hahahaha! Chu Feng mi?"

 

"Taikou'nun rozetine güvenen o velet mi?"

 

"Onla bayağı bir yakınsın gibi duruyor! Ama ne yazık ki Chu Feng'in gelip de seni kurtarmayacak."

 

"Gelip de seni kurtarmaya cesaret etse bile önümde diz çöktürür ve seni altıma alışımı zorla izlettiririm ona ve çaresizce izlemekten başka bir şey yapamaz."

 

"Kadın sen benimsin, o ne yapabilir? Taikou'suz kim ki o? Benimle mi dövüşecek, benimle, Qin Yu'yla? Buna layık değil!" Chu Feng'in adını duyan Qin Yu'nun yüzü hemen değişmişti, öfke ve hınç oturmuştu birden içine.

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 43989 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr