Bölüm 758: Zehrin Dermanı

avatar
6403 8

Martial God Asura - Bölüm 758: Zehrin Dermanı


 

Çeviri: Wolfcobain Düzenleme: Sajapyu

 

Su Mei yatağın başında yarı yatar yarı ayakta bir pozisyondaydı.

 

Sevimli suratı, çekici bedeni... Güzellik. Gerçek bir güzellik.

 

Ama asıl çekici olan ne sevimli suratı ne de dehşet vücuduydu. Çıkardığı seslerdi.

 

“Chu Feng~~” diyordu yumuşak ve baştan çıkarıcı sesiyle.

 

Gözleri kıza odaklanmış olan Chu Feng titriyordu. Kasıklarının altındaki şey hemen kalkmıştı.

 

Chu Feng aptal değildi, Su Mei'nin uyuşturulmuş olduğunu anlamıştı. Bir de zehir çoktan vücuduna yayılmıştı ve Su Mei kontrolünü kaybetmişti. Uyuşturucunun etkisi altındaydı.

 

Ama Su Mei'nin de güzel olduğunu kabul etmek lazımdı. Normalde saf ve tatlı bir kızdı ama şimdi baştan çıkarıcı yanını gösteriyordu. Farklı bir havası vardı.

 

Lan Xi'nin önceki hâline kıyasla Su Mei yüz kat daha iyiydi. Gerçek bir güzellikti, adamın kalbini durdurmak ve yüzünü kızartmak için bir kere bakmak yeterdi.

 

Chu Feng'in bundan etkilenmediğini söylemek saçmalık olurdu. Chu Feng kendini kaybetmeye, içindeki canavarı salmaya çok yakındı.

 

Ama yine de kendini kontrol altında tutmayı başardı. Su Rou'ya verdiği sözü hatırladı: Su Mei'yle evlenmeden öyle bir şey yapmayacaktı.

 

"Minik Mei, hemen ye bunu." Chu Feng kalbindeki arzuyla bastırmakla kalmadı, bir panzehir çıkarak Su Mei'ye götürdü.

 

Chu Feng'in elindeki panzehri gören Su Mei bunu hemen kabul etti. Pembe dudaklarını açıp panzehri aldı.

 

Bunu gören Chu Feng sevindi. Minik Mei Lan Xi'den daha kötü bir hâldeydi belki ama yine de aklı biraz yerindeydi. Bu sayede Su Mei'ye yardım etmek daha kolay olacaktı.

 

Ama Su Mei ağzını kapattığında birden Chu Feng'in aklı boşaldı. Titremeye başlamıştı, o arzuyu tekrar hissediyordu.

 

Çünkü Su Mei Chu Feng'in elindeki panzehri yutmamıştı. Bunun yerine Chu Feng'in parmaklarından birini ısırmıştı.

 

Bu içini kaşındıran bir histi. Kalbini kaşındıran. Bütün vücudunu kaşındıran. Dayanabileceği bir şey değildi!

 

Özellikle de Su Mei'nin iki hilâl gözlerini ve yüzündeki o memnuniyeti görmek Chu Feng'in kontrolü daha da kaybetmesine sebep oluyordu.

 

Ama Chu Feng sözünün eri biriydi. İradesi kuvvetliydi. Bu yüzden katlandı bunlara ve Su Mei'ye, "Minik Mei, sakin kalmalısın. Şu anda zehirlenmiş bir durumdasın, bu yüzden böyle davranıyorsun. Uyuşturucunun seni kontrol etmesine izin verme, vücudundan atmamız lazım onu."

 

"Uslu ol. Al bu panzehri. Zehri ancak böyle vücudundan atabiliriz."

 

Chu Feng'in dediğini duyan Su Mei gerçekten de ağzını açtı. Hilâl gözleriyle Chu Feng'e baktı ve çekici bir ses tonuyla, "Tamam ama sen vereceksin ağzıma, yoksa almam." dedi.

 

"Bu..." Bunu duyan Chu Feng afallayıp kalmıştı. Bir türlü Su Mei'nin aklının yerinde olup olmadığını anlayamıyordu.

 

"Tamam mı Chu Feng?" Su Mei tekrar Chu Feng'in elini salladı.

 

"Tamam." Su Mei'nin bu çekiciliğini gören Chu Feng dudaklarını ısırıyordu. Panzehri ağzına attı ve sonra da Su Mei'yi pembe dudaklarından öptü.

 

İlk başta Chu Feng gerçekten de panzehri Su Mei'ye vermek istiyordu ama dudakları Su Mei'nin dudaklarına değdiği anda daha panzeiri Su Mei'nin ağzına aktaramadan ağzına giren kaygan ve yumuşak bir şey hissetti.

 

Bu Su Mei'nin diliydi.

 

Chu Feng'in bağırası gelmişti. Beklediği gibi, kandırılmıştı. Su Mei panzehri almak falan istemiyordu!

 

Ama Chu Feng de saf değildi. Bunu zaten tahmin etmişti. Su Mei'nin isteğini kabul ettiğinde iki karar vermişti.

 

Birincisi, eğer Su Mei panzehri alırsa tüm gücünü kullanarak Su Mei'yi iyileştirecekti.

 

İkincisi, eğer Su Mei panzehri almayı kabul etmezse, tıpkı şu andaki gibi, Chu Feng hangi lanet zehri tedavi edecekti? Hangi sözü tutuyordu?

 

Başkası olsa neyse idi. Ama bu onun kadınıydı, kendisini deliler gibi seven ve deliler gibi sevdiği nişanlısı! Bu kadar açık davranıyorsa bir erkek olarak kendini geri tutması yakışık olmazdı.

 

Boynunu kenara çekti ve Su Mei'nin dudaklarından ve dilinden kurtardı kendini.

 

Chu Feng'in yaptığı Su Mei'yi afallatmıştı. Chu Feng'in yaptığından hoşlanmadığını bile düşündü, bu yüzden biraz utanmıştı da. Ama çok düşündüğünü fark etti bir süre sonra.

 

"Peh!" Chu Feng ağzındaki panzehri tükürdü. Sonra da arkasını döndü, Su Mei'ye tekrar baktığında gözleri aç bir kurt gibi parladı; Su Mei'nin yumuşak dudaklarını ısırdı ve dili Su Mei'nin diliyle birleştiğinde deliler gibi emmeye başladı.

 

Su Mei'yi güçlü vücudunun altına aldı.

 

"Bu..."

 

Taikou hâlâ havada Chu Feng ve Su Mei'nin olduğu odayı izliyordu. Böyle bir şeyi görünce utanmıştı. Hemen gözlerini kapattı, izleyip izlememeye karar veremiyordu.

 

Sonunda tek bacaklı adam bir yaşlıya yakışmayan alçak bir gülümsemeyle gözlerini açıp tekrar odayı izlemeye başladı.

 

"Şu lanet velet." Gözlerini tekrar açan Taikou küfür etmekten kendini alamadı , Chu Feng Su Mei ve kendini gizleyen bir oluşum döşemişti gözleri kapalıyken. Taikou artık onları göremiyordu.

 

Gizleme Oluşumu döşendikten sonra Chu Feng içindeki gerçek canavarı serbest bırakmıştı. Su Mei'nin uzun pembe eteğini paramparça etmişti.

 

Eteği parçaladıktan sonra Su Mei'nin incecik ve kar beyazı vücudu artık tamamıyla önündeydi.

 

Chu Feng'in vücudu da arzuyla yanıp tutuşuyordu. Daha fazla durmadı. Su Mei'nin eteğini yırttıktan sonra kendi kıyafetlerini de çıkarttı ve Su Mei'nin üstüne atlayarak aralarındaki mesafeyi sıfıra indirdi.

 

Ruh Oluşumunun içinde iki vücut, biri güçlü biri yumuşak, birleşmişti. Bir yukarı bir aşağı kalkıyorlar, bir sağa bir sola kayıyorlardı.

 

“Ahh~~” Kim bilir ne kadar süre sonra Su Mei'nin ağzından hafif acı dolu bir çığlık yükseldi ama kısa bir süre sonra yavaş yavaş indi bu çığlık. Sonra da hızlı nefes alıp vermeler geldi. Kısa ve uzun aralıklı nefeslerin ardı arkası gelmiyordu.

 

Böylelikle iki vücut bir oldu, gittikçe daha yoğunlaşıyorlardı.

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44338 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr