Bölüm 774: Koruyucunun Müridi

avatar
5907 9

Martial God Asura - Bölüm 774: Koruyucunun Müridi


 

Çeviri: Wolfcobain Düzenleme: Sajapyu

 

 

"Sen kimsin?” Chu Feng'i bırakın Murong Xun bile böylesine ani bir giriş karşısında şaşıp kalmıştı.

 

Çünkü Chu Feng'in önünde yaş olarak Murong Xun'a yakın bir adam duruyordu. Temiz, yakışıklı bir suratı; kumaştan kıyafetleri vardı ve dışarıdan hiç de otuz yaşında gibi durmuyordu. Daha çok yirmilerinde biri gibi duruyordu.

 

En şok edici şey ise gücüydü. Tıpkı Murong Xun gibi o da sekizinci seviye bir Dövüş Lorduydu. Aurası da çok güçlü ve sertti, kendisiyle aynı seviyede olanları aşıyordu. Murong Xun'un aurasından hiç de aşağı kalmayan bir auraydı.

 

"Ben Xuan Xiaochao, Xue Xiyue'nin müridi Sakatlayan Gece Şeytanı Tarikatının Dört Koruyucusundan biri!" dedi adam umursamazca. Suratı çok sakindi.

 

"Tahmin ettiğim gibi, Dört Koruyucunun müritlerinden biri." Murong Xun da şaşırmamıştı. Sonra da "Xuan Xiaochao, Ölümsüz İnfaz Takımadası ve Sakatlayan Gece Şeytanı Tarikatı arasında bir düşmanlık yok. İkimiz de ilk defa karşılaşıyoruz, umarım bu işe karışmazsın." dedi.

 

"Bu çocuk Ölümsüz İnfaz Takımadasının İkinci Ölümsüzünün oğlunu sakatladı. Suçları ağır, küstahın teki. Onu korursan iyi bir son olma ihtimali yok." Murong Xun kendinden gayet emin konuşuyordu ve konuşması tehdit ipuçlarıyla doluydu. Kendini tutmamıştı, bu Xuan Xiaochao'yu sevmediği anlaşılıyordu.

 

Murong Xun dediklerine bir cevap alamadı. Xuan Xiaochao bunun yerine avucunu açtı ve elinde garip bir meyve belirdi. Sonra da elleriyle büyü tarzı bir şeyler yaptı ve sayısız altın sembol belirdi. Meyveyi yavaş yavaş arıtılmıştı, sembollerle beraber Chu Feng'i yuttular.

 

Chu Feng bir sıcaklık hissetti, ağrıları da büyük ölçüde azalmıştı.

 

İster kırık kemikleri ya da parçalanmış organları olsun, hepsi düzelmişti. Xuan Xiaochao Chu Feng'i iyileştiriyordu.

 

Chu Feng kısa sürede hareket etme yetisini yine kazanmıştı. Çok gizemli bir şeydi, Chu Feng Xuan Xiaochao'nun muhteşem Ruh Oluşumu tekniklerini hissetmişti, Altın-pelerinli bir Dünya Spiritistiydi; demin arıttığı meyve de çok kıymetliydi, nadir görülen bir şeydi.

 

"Niye yardım ettin bana?" Diye sordu Chu Feng. Xuan Xiaochao'yu tanımadığı belliydi.

 

"Biraz geç kaldım, Dünya Ruhunu kurtaramadım ama işkenceni gördüm. Çok cesursun ve çok potansiyelin var. Pes etme. Yaşamaya devam et. Ancak bunu yaparsan intikamını alabilirsin," dedi Xuan Xiaochao umursamaz bir tavırla. Sonra da Murong Xun'a bakıp gülümseyerek, "Murong Xun, nişanlın ne güzelmiş. Versene bir tur eğleneyim?"

 

*whoosh*

 

Xuan Xiaochao konuşurken kolunu salladı ve birden avucunu ileri çıkardı. Katman katman altın Ruh Oluşumları patladı ve büyük altından bir ağ üçüne doğru uçarak onları hapsetti.

 

"Canına susamışsın sen." Murong Xun daha da öfkelenmişti. Sekizinci seviye Dövüş Lordu aurasını yayarak Xuan Xiaochao'yla savaşmaya başladı.

 

*buum buum buum buum*

 

İki sekizinci seviye Dövüş Lordu da çok güçlüydü. Dövüş kabiliyetleri kendileriyle aynı seviyede olanlardan daha yüksekti, sıradan bir dokuzuncu seviye Dövüş Lordu bile onları yenemezdi. Sıradışı bir güçleri vardı, gerçek dâhilerde görülen bir güç.

 

Dövüşürken ardı arkası kesilmeksizin her türden becerileri kullanıyorlardı. Bir de bunları ellerinden geldiğince iyi kullanıyorlardı. Çarpışmalarından dolayı gök bile kararmıştı.

 

Ama Xuan Xiaochao Chu Feng'i korumak istiyordu. Chu Feng'in kaçmasına bir fırsat yaratmak için savaşıyordu. Bu yüzden de ölüm kalım savaşında olsa bile Ya Fei ve Murong Wan'ın Chu Feng'e yaklaşmasını da engelliyordu. Üçünü de havada kalmaya zorluyor, yere inmelerine izin vermiyordu.

 

Yaralar dolu olan vücudunu sürükleyen Chu Feng kopmuş kolunu aldı. Ruh Oluşumu tekniklerini kullanarak yeni bir kol üretebilirdi ama ne de olsa kolu vücudunun bir parçasıydı. Nedendir bilinmez ancak o kolu tekrar vücuduna bağlarsa tamamlanacağını düşünüyordu.

 

O sırada Chu Feng kopmuş kolunu tutuyordu. Kafasını kaldırdı ve Ya Fei, Murong Wan ve Xuan Xiaochao'yla savaşan Murong Xun'a baktı. Gözlerinden öldürme isteği fışkırıyordu, soğuk bir tonla, "Gün gelecek size bugün yaptıklarınızı olabilecek en acı verici şekilde ödeteceğim." dedi.

 

Sözlerini bitiren Chu Feng tekrar Xuan Xiaochao'ya baktı. Xuan Xiaochao'nun güçlü ve Murong Xun'la aynı seviyede durmasına rağmen onun Murong Xun'dan birazcık daha az güçsüz olduğunu fark etmişti. Er ya da geç yenilecekti.

 

Chu Feng sessizce teşekkürünü ettikten sonra daha fazla oyalanmadı ve oradan hemen kaçtı.

 

Chu Feng uzun bir mesafe boyunca yürüdü. Yolda aurasını gizliyordu ama yine de dikkatsiz olmaya cüret edemezdi; Murong Xun'un özel tekniklerle kendini bulabileceğini biliyordu. Yoksa önceden kendisini gizlenirken bulamazdı.

 

Chu Feng saatlerce koştu ve Ahlaksız Vadinin sınırına ulaştı. Burada dev bir göl vardı. Chu Feng ilk başta buraya atlayıp yaralarını yıkamayı düşündü.

 

Ama gökten inip de gölün ayna gibi yüzeyinde her yeri morarmış ve kanlı vücudunu görünce yüreğinde bir acı hissetti.

 

Öfke değildi bu. Yüreği buruktu sadece. Eggy'nin varlığını hissedememek kalbinin boş olması demekti. Ruhundan bir parça kopmuş gibiydi, bir farkı yoktu.

 

Eggy... Onun Chu Feng'le olmadığı bir an yoktu. Doğduktan kısa bir süre sonra Chu Feng'in vücuduna girmişti. Chu Feng için Eggy sadece bir Dünya Ruhu değildi. Sırlarını paylaştığı güvendiği bir dost gibiydi, kendisinin bir parçasıydı.

 

*poof*

 

Birden Chu Feng havalandı ve gölün yüzeyinin üstünde yarı diz çöktü. Gözleri kırmızıydı, yaşlar süzülüyordu. Vücudu bile titriyordu. Hayatında ilk defa hıçkırıklarla ağlıyordu.

 

Göz yaşları düşüyordu gözlerinden, kan kırmızı karışmış göz yaşları. Göle düşüyordu damlalar ve dev dalgalar oluşturmasalar da Chu Feng'in yüreğinden düşüyordu bu damlalar; hiçbir şeyden korkmayan bu çelik adamın yüreğinden.

 

"Eggy..." Chu Feng sessizce Eggy'nin ismini söyledi. Ah, Eggy'nin cevabını duymayı nasıl da istiyordu. Ne güzel olurdu böyle bir şey olsa.

 

"Ne diye ağlıyorsun sen? Daha ölmedim." Ama tam da o anda Chu Feng gerçekten de Eggy'nin sesini duydu.

 

"Eggy, sen misin?" Bunu duyan Chu Feng sevinçten havalara uçtu. Hemen kalktı ve etrafına bakındı. Ama kısa bir süre sonra neşesi hayal kırıklığına döndü.

 

Eggy'yi göremiyordu ve Eggy'le arasında olan bağı da hissedemiyordu. Yoktu işte, nasıl konuşabilirdi kendisiyle? Hayalinin bir eseriydi sadece.

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44244 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr