Bölüm 792: Borçları Toplamak

avatar
5526 8

Martial God Asura - Bölüm 792: Borçları Toplamak


 

Çeviri: Wolfcobain Düzenleme: Kharsmi

 

 

"Siktir, kandırıldık!" Altın-pelerinli On Kardeşlerin hepsi de içlerinden sövdü, saldırı aslında onlara değil de sarayın içindekilere yönelik bir saldırıydı.

 

Ama işin kötüye gittiğini fark ettiklerinde iş işten geçmişti. Işık huzmesi çoktan sarayın derinliklerine kadar ilerlemiş ve büyük bir patlamaya sebep olmuştu. Işık huzmesi patlayınca her yere şok dalgaları yayılmaya başladı. Şeytan Armağanı Katliam Oluşumu önünde duran herkes bu darbeyle kaosa sürüklendi.

 

Bir anda acı feryatları, ulumalar duyulmaya başladı.

 

Hafif yaralı olanlar kol bacaklarını kaybetmişti. Ağır yaralananlar ise adeta kıymaya dönmüştü. Bazıları kan gölünden farksız bir hâldeydi.

 

Yer altı sarayındaki Sakatlayan Gece Şeytanı Tarikatı uzmanlarının hepsi, Altın-pelerinli On Kardeş hariç, mahvolmuştu; yenilmişti!

 

"On ihtiyar, getirin canlarınızı önüme!" Altın-pelerinli On Kardeş bu sahne karşısında donakalmışken Murong Xun'un elindeki mızrak tekrar titredi ve tekrar saldırıya geçti.

 

Elindeki gümüş renkli mızrak yüzen bir ejderhaya benziyordu. Öncesinden çok daha hiddetliydi, Altın-pelerinli On Kardeş de bastırılmıştı.

 

Tam da o anda, Murong Xun'un arkasında saklanan Ya Fei ve Murong Wan hızlı bedensel beceriler kullanarak savaş alanının etrafından dolaşarak saraya girdi.

 

"Lanet olsun!" Altın-pelerinli On Kardeş sonunda Murong Xun'un niyetini anlamıştı.

 

Ama bir tanesi bile oluşumu terk edemezdi. Hepsi orada kalmak zorundaydı. Dokuz Ölümsüzün yaralarına biraz baktıktan sonra tünele atlayan Murong Wan ve Ya Fei'ye sadece bakmakla yetinebildiler.

 

Aynı anda Chu Feng de dikey tünelin altına inmişti ve başka bir saraya gelmişti. Sarayın içerisindeki her şey dikkatini çekiyordu.

 

Burada da bir oluşum vardı ve oluşumun içinde yine kapkara bir kılıç vardı. Ama farklı bir izdüşümü vardı bu kılıcın. Kara kılıcın kudreti sıradan Dövüş Krallarının kudretinden bile daha fazlaydı.

 

Sırf orada bulunmak bile adamın ruhunu eziyordu. İnsan karşısında saygısızlıkta bulunmaya, yanına gitmeye cesaret edemiyordu. Sanki insanın ustası gibiydi, sanki kaderin onun ellerindeydi.

 

"Bir Kraliyet Silahı! İşte gerçek bir Kraliyet Silahı!" Önündekinin Murong Xun'un elindeki silahtan farklı olduğunu fark eden Chu Feng çok heyecanlanmıştı.

 

İkisi de Kraliyet Silahıydı belki ama tamamen farklı seviyedelerdi. Belki de Yaşlı Liu'nun dediği gibiydi olay; Kraliyet Silahlarının zekâları değişiyordu ve bu yüzden kaliteleri de değişiyordu. Bu Kraliyet Silahının Yaşlı Liu'nun dediği gibi yüksek kalite bir Kraliyet Silahı olduğu açıktı.

 

"Şeytan Mühürleyen Kılıç... İsmin bu mu?" Chu Feng iki adım ilerledi ve kapkara kılıcın kabzasında yazanları okudu.

 

Vahşice yazılmıştı ismi. Boyun eğmez bir havası vardı. Küçümseme vardı bu yazıda, dünyadaki her şey ondan küçükmüş gibi.

 

Sadece bu üç kelimeden Chu Feng bu Kraliyet Silahını yapan kişinin sıra dışı ve muazzam biri olduğunu anlamıştı.

 

"Heh, Wuqing, tekrar elime düşeceğini düşünmemişsindir herhalde değil mi?" Ama tam da o anda Chu Feng'in arkasından alaycı bir ses geldi.

 

Kafasını çeviren Chu Feng'in göz bebekleri hemen küçüldü. Öfke kıvılcımları çaktı gözlerinde ve kısa bir süre sonra da yüzünde şeytani bir gülümseme belirdi.

 

Ya Fei ve Murong Wan gelmişti Chu Feng'in yanına, kendisine ölümüne işkence eden iki rezil kadın.

 

"Ya Fei, Murong Wan... Gerçekten de tekrar önüme çıkmaya cüret mi ediyorsunuz siz?"

 

Chu Feng umursamaz bir tonla konuşuyordu ama konuşurken de dişlerini gösteriyordu, kendisine yapılan işkenceyi unutmamıştı. Özellikle de Ya Fei'yi unutmamıştı. Bu kadın kollarından birini kesmişti.

 

"Ne yani önüne çıkmışsak? Korkacağımızı falan mı sandın?" Ya Fei gülümsedi. Çekici kırmızı dudaklarından Chu Feng'i küçümsediği belliydi.

 

"Ya Fei, hiç nefesini harcama. Arkasındaki Şeytan Armağanı Katliam Oluşumu olsa gerek. Onu etkinleştirmesine izin veremeyiz," diye hatırlattı Murong Wan.

 

"Söylemesen de biliyoruz zaten. Ama Şeytan Armağanı Katliam Oluşumundansa Şeytan Mühürleyen Kılıcı daha çok ilgimi çekiyor benim. Bu Sakatlayan Gece Şeytanı Tarikatı başının Kraliyet Silahı, Doğu Deniz Bölgesinin en güçlü Kraliyet Silahı." Ya Fei aç gözlerini Şeytan Mühürleyen Kılıcına dikmişti.

 

Ama kısa bir süre sonra tekrar Chu Feng'e baktı ve "Ama ondan önce şu rezil herife biraz işkence etmek istiyorum."

 

*whoosh*

 

Sözlerini bitiren Ya Fei aniden öne doğru bir adım attı. Kar beyazı bacaklarıyla sıçradı ve Chu Feng'e doğru ışık hızıyla fırladı.

 

*swish*

 

Aynı anda Murong Wun da sanki ilk saldıranın Ya Fei olmasını yediremiyormuş gibi Chu Feng'e doğru atladı.

 

Kendisine doğru atlayan iki kadını gören Chu Feng'in gözünde korku yoktu, soğuk soğuk gülümsüyordu.

 

İkisi tam yanına gelmişken birden önünde bir Ruh Oluşumu Kapısı belirdi. Aynı anda  bu kapıdan güzel biri de fırladı.

 

*whoosh whoosh*

 

Bu kişi belirdikten sonra önce iki beyaz elini uzattı ve Ya Fei ve Murong Wan'ın boğazına yapışarak ikisini de yere çarptı.

 

Böylesine beklenmedik bir şey Ya Fei ve Murong Wan'ın boş bir anına gelmişti. Afallamışlardı. Kendilerine gelip de arkalarında duranı görünce gözleri genişledi ve yüzlerinde bir korku belirdi.

 

"Sen! Sensin bu! Nasıl mümkün olabilir bu?! Sen çoktan öl—”

 

Kendilerini yere çarpan ve boğazlarına yapışan bu kişiyi hemen tanımışlardı. Bu Chu Feng'le bağ kurmuş olan ve akla mantığa sığmayan bir dövüş kabiliyeti olan dehşet Dünya Ruhu, Eggy'den başkası değildi.

 

Ama kendi gözleriyle Eggy'nin öldüğünü görmüşlerdi. Nasıl olur da burada, önlerinde duruyor olabilirdi?

 

"Heh, sizi iki velet sizi. Eminim beni görmeyi beklemiyordunuz, değil mi?"

 

Eggy gözlerini kısmış, tatlı tatlı gülümsüyordu. Geçen bu günlerde iyileşmekle kalmamış bir de eski gücüne kavuşmuştu. Ya Fei ve Murong Wan'ın karşısında Chu Feng'in hiç korkmamasının sebebi de buydu.

 

"N-ne ne yapıyorsun öyle? Kılıma bile zarar verirsen abim affetmez seni, babam affetmez! Wuqing de sen de ölürsün!"

 

Murong Wan gerçekten korkmuştu. Konuşurken sesi titriyordu. Ama böylesine bir yerde abisi ve babasının ismiyle Eggy'yi korkutmaya çalışmaktan başka bir şansı yoktu, hayatta kalabilmek için tek şansının bu olduğunu düşünüyordu.

 

Bunu duyan Eggy hafiften kaşlarını çattı, sonra da yavaş yavaş Ya Fei ve Murong Wan'ın boğazlarından çekti ellerini.

 

İkisi de içten içe sevindi. Gözlerinde bir gülümseme belirdi, Eggy'nin korktuğunu düşünmüşlerdi.

 

Ancak tam da o anda Eggy'nin güzel yüzünde sert bir ifade belirmişti. Kollarını salladı ve bam diye suratlarına iki çok sert tokat indirdi.

 

"Sizi iki sürtük, ne diyorsunuz lan siz? Ben buraya borçlarımı toplamaya geldim!"

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44252 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr