Bölüm 809: Zi Ailesinin İtini Dövmek

avatar
5601 8

Martial God Asura - Bölüm 809: Zi Ailesinin İtini Dövmek


 

Çeviri: Wolfcobain Düzenleme: Sajapyu

 

Bu ani değişiklik Zi ailesinden herkesi şaşkınlığa uğratmıştı. Ancak hücreye yavaş yavaş yürüyen genci gördüklerinde kendilerine geldiler.

 

Çünkü bu çocuk çok gençti. Yirmisinde bile yoktu; sanki ergenlikten daha yeni çıkmıştı.

 

"Kimsin sen? Zi ailesinin hapishanesine girmeye nasıl cüret edersin? Yaşamaktan bıktın mı?" Diye sordu reisin torunu öfkeyle. Konuşurken de birinci seviye Dövüş Lordu gücünde olan aurasını yaymıştı, amacı Chu Feng'e ne kadar güçlü olduğunu göstermekti.

 

"Bu..." Ancak Zi Xuanyuan karşısındaki kişiyi görünce yüz ifadesi değişmişti; Chu Feng'i anında tanımıştı.

 

Zi Xuanyuan panikledi; Zi ailesinden birçok kişi Chu Feng'den kurtulmak istiyordu. Çocuk ise diplerine kadar gelmişti. Kaplanın ağzına atlayan kuzudan ne farkı vardı?

 

Ama yine de Chu Feng'i tanıdığını belli etmedi. -* Zihinsel bir mesaj yollayarak, "Chu Feng, ne diye geldin buraya? Çabuk git! Aile reisi senin buraya geldiğini öğrenirse hayatta buradan bırakmaz seni! Zi Ling'i tehdit eder seni kullanarak!"

 

Chu Feng ise hiçbir şey duymamış gibi yaptı; Zi Xuanyuan çaresizdi. Onu görmezden geldi ve kana susamış gözlerini Zi ailesinin gençlerine çevirdi. Sonra da birden elini ileri uzattı ve elinden yoğun bir güç fırladı.

 

"Ahh!"

 

Korku dolu bir feryat koptu, bu Gök aleminin zirvesinde olan bir adamdan gelmişti.

 

Sonra da onu kavrayan Chu Feng koluna güç verdi ve adamcağızın omzunu kopartıverdi.

 

Sonra da avucunu yere vurdu ve adamı kan sisine dönüştürdü.

 

"Sen! Canına susamışsın sen!" Arkadaşlarının öldüğünü gören Zi ailesi fertleri öfkeden kudurmuştu. İki genç Gök aleminin zirvesinde olan güçlerini patlattı ve ellerindeki Elit Silahları Chu Feng'e doğru sallamaya başladılar.

 

*bam*

 

Ancak Chu Feng bu saldırılara sadece küçümseyici gözlerle baktı. Olduğu yerde duruyordu.

 

Elit Silahlar vücuduyla çarpıştığı anda paramparça olmuştu. Chu Feng'e saldıranlar da kan tükürdü, şoktan iç organları bile zarar görmüştü.

 

Zi ailesinin fertleri şaşkındı, nasıl olur da karşılarındaki bu daha yirmisine basmamış körpe genç böyle şeyleri yapabilirdi? Bir canavar gibiydi adeta!

 

“Ahh—”

 

Zi ailesinin fertleri kendi gözleriyle Chu Feng'in ellerinin birer çelik pençe gibi olduğunu gördü; kendisine saldıran iki genci paramparça etmişti. Sonra da Chu Feng'in bilinçlerini arıtmasını izlediler. Bunları gördükten sonra bacakları tutmaz oldu, vücutları titremeye başladı.

 

"Se-se-sen..."

 

"Kimsin sen? Ne diye bize saldırırsın? Zi ailesinin Ölümsüz İnfaz Takımadası tarafından korunduğunu bilmez misin?"

 

Reisin torunu da korkudan titriyordu. Ölümsüz İnfaz Takımadasının ismiyle Chu Feng'i korkutmaya çalışıyordu.

 

Birinci seviye bir Dövüş Lordu olsa bile Chu Feng'in üçüncü seviye bir Dövüş Sanatı Tanrısı olduğunu hissetmişti. Bu yaşta böyle bir geliştirmeye sahip olmak... İmkânı yok tek başına Chu Feng'i yenemezdi.

 

Chu Feng torunu ve adamlarını sürekli gerilemeye zorlayarak Zi ailesinin fertlerine adım adım yaklaştı. Köşeye sıkışıp kaldılar sonunda ve Chu Feng ancak o zaman ağzını açtı, "Beni bulmak istemiyor muydun? Niye korkuyorsun benden?"

 

"S-seni bulmak mı? Kardeşim, bir hata mı var acaba? Seni bulmak falan istemedik biz!" Reisin torunu belli ki karşısındakinin kim olduğunu anlamamıştı.

 

"Evet! Hepsi bir yanlış anlaşılma! Kardeş aramızda bir düşmanlık falan yok! Öldürme bizi!" Diğerleri de hemen açıklamalar dizmeye başlamıştı.

 

"Xuanyuan Efendi, bence kim olduğumu söyle onlara." Chu Feng gözlerini kıstı ve Zi Xuanyuan'a baktı.

 

Ama ihtiyar da olduğu yerde donup kalmıştı. Chu Feng'in gücü onu afallatmıştı.

 

Doğu Deniz Bölgesinden ayrıldıklarından beri neredeyse bir yıl geçmişti ve o zaman Chu Feng daha Kaynak alemindeydi. Ama şimdi Gök aleminin zirvesinde olanlar Chu Feng'in bir darbesine bile dayanamıyordu. Çok, çok zayıf kalıyorlardı karşısında.

 

Zi ailesi reisinin torunu, birinci seviye bir Dövüş Lordu bile korkudan titriyordu. Bu ne anlama geliyordu? Bu Chu Feng'in yetişiminin muhtemelen Gök alemini geçtiğini ve Dövüş Lordu alemine girdiği anlamına geliyordu. Chu Feng'in yetişim hızının çok iyi olduğunu kabul etmesi gerekirdi. Bu akıl almaz bir hızdı.

 

O anda Zi Xuanyuan sonunda Chu Feng'in nasıl buraya korkusuzca dalıp da uyarılarını görmezden geldiğini anlamıştı.

 

Çünkü Chu Feng kendine güveniyordu. En azından hapishanedeki bu adamların işini kolayca halledebilirdi. Bu yüzden artık endişeli değildi yaşlı adam, Chu Feng'in de dediği gibi Zi ailesi fertlerine döndü ve "Siz değil miydiniz Zi Ling'in kalbinde olan çocuğu öğrenmek isteyen? O çocuğun adı Chu Feng, şu anda karşınızda duran Chu Feng."

 

"Ne? Zi Ling'in sevdiği çocuk sen misin?!"

 

Bunu duyan Zi ailesi fertleri afallayıp kalmıştı. Betleri benizleri atmıştı, sonunda Chu Feng'in neden bir anda onları öldürmeye başladığını anlamışlardı. Geçerli sebepleri vardı.

 

Ama en şok oldukları şey ise küçük gördükleri ve istedikleri anda öldürebileceklerini düşündükleri bu çocuğun bu kadar güçlü olmasaydı. Zi ailesine tek başına gelmekle kalmamış bir de anında öldürmeye başlamıştı.

 

Zi Ling'in bu çocukta ne gördüğünü anlayabiliyorlardı. Bu Chu Feng denen çocuk hiç de basit biri değildi. Oldukça korkunç biriydi.

 

"Bağışla beni, bağışla beni! Kötü bir niyetimiz yoktu, sadece Zi Ling'in sevdiği kişiyi tanımak istiyorduk!"

 

"Evet öyle! Zi Ling bizim kardeşimiz ne de olsa. Sen de bizim kayınbiraderimiz sayılırsın! Ağabeyleri olduğumuzdan doğal olarak kayınbiraderimizi görmek istedik!"

 

"Ne demişler, söylentileri sallama kendi gözlerinle gör. Biz de bugün gördük, kayınbiraderimiz esaslı adammış! Zi Ling kardeşimiz gerçekten de erkekten anlıyor; o Murong Xun seninle kıyaslanamaz bile!"

 

Hepsi Chu Feng'in kim olduğunu bilse de oracıkta ölmeyi kabul edemiyorlardı. Bu yüzden hemen diz çöküp saygılarını sunmaya, hayatları için yalvarmaya ve Chu Feng'e yalakalık yapmaya başlamışlardı. Zi ailesi reisinin torunu da bunları yapıyordu .

 

Ama Chu Feng çoktan onların gerçek yüzünü görmüştü. Ne diye onlara bir şans versindi ki? Elini uzattı ve birkaç sessiz patlamayla birlikte hepsi kan sislerine dönüştü. Geriye sadece torun kalmıştı.

 

"Hayatımı bağışladığın için teşekkürler, teşekkürler sana!" Chu Feng'in kendisini öldürmediğini gören torun Chu Feng'in kendisini bırakacağını düşünmeye başlamıştı.

 

"Kes sesini!" Ama Chu Feng'in kendisini tekmelemesini hiç beklemiyordu. Çenesini kırdıktan sonra Chu Feng torunu bayılana kadar tekmeledi, her yer kan gölüne dönmüştü.

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44335 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr