Bölüm 813: Deneyimsiz

avatar
5676 8

Martial God Asura - Bölüm 813: Deneyimsiz


 

Çeviri: Wolfcobain Düzenleme: Sajapyu

 

"Aman Allahım! Bu Zi ailesinin reisi değil mi? Böyle hararetli bir dövüş... Kim var karşısında acaba?"

 

"Bu olamaz, değil mi? Bu kadar genç biri mi? Hâlâ ergen gibi durmuyor mu bu çocuk? Ergen değilse bile yirmiden fazla yok."

 

"Bunun gibi bir canavar nereden gelmiş? Bu yaşta çoktan üçüncü seviye bir Dövüş Lordu olmuş ve Zi ailesinin reisiyle, altıncı seviye bir Dövüş Lorduyla dövüşebiliyor! Bu hiç mantıklı değil , değil mi?"

 

Kimle kimin dövüştüğünü ve Chu Feng'in yaş ve görünüşünü görünce şok olmayan yoktu. Chu Feng'in dövüş kabiliyetleri hepsini afallatmıştı, bazıları ona anında "canavar" demişti.

 

Chu Feng Zi ailesinin reisi karşısında baskı altında hissediyordu belki, ki bu da onun dikkatsiz davranmamasını sağlıyordu, ama keskin gözlem yetenekleri vardı; Cennetin Gözleri sayesinde her türlü becerisi üzerinde mutlak kontrole sahipti. Böylece yetişimdeki eksikliğini telafi ediyordu. İkisi arasındaki dövüş çok çekişmeliydi ve durum böyle devam ederse kimin kazanacağını anlamak zor olacaktı.

 

"Lanet olsun! Bu velet ne böyle? Yetişimindeki bu ani patlama bir yana bir de ne biçim bir dövüş gücü var! Gerçekten de yenemeyecek miyim onu? Gerçekten bir canavar mı bu?" Chu Feng baskı altında hissediyordu belki ama reisin hissettiği baskı daha da büyüktü.

 

Sadece güç açısından değildi bu baskı; zihinsel bir baskı da hissediyordu. İkisi arasındaki dövüş çoktan birçok kişinin dikkatini çekmişti bile. Bunlar sadece Zi ailesinden insanlar olsa o zaman çok bir problem olmazdı ancak Zi ailesiyle kalan her yerden gelen misafirler vardı.

 

Bu kadar saygıdeğer misafirler önünde üçüncü seviye bir Dövüş Lordu olan bu velede bu kadar fazla vakit harcamak ama yine de yenememek onu... İnsan içine çıkacak yüzü kalmamış gibi hissediyordu.

 

Ne de olsa Dövüş Lordu aleminde seviyeler arasındaki fark öyle basit bir şey değildi. Kendinden bir seviye üstün birini yenen kişi bile nadir görülen bir dâhi sayılırdı. Kendinden üç seviye yüksek birini yenmek görülmemiş bir şeydi ve muhtemelen de uzun süre görülmeyecek bir şeydi.

 

Bu yüzden insanlar sadece Chu Feng'i ve dövüş gücünü övmekle kalmayacak, reisin dövüş gücünü de yerecekler ve ona altıncı seviye Dövüş Lordu olmaya layık değil diyeceklerdi.

 

Yani bu durum sadece Chu Feng'e yardımcı olmakla kalmayacaktı, kendisine de zarar verecekti.

 

"Bu genç çok güçlü. Nereden gelmiş? Neden daha önce ismini duymadım?"

 

"Yakınlarda Doğu Deniz Bölgesinde dövüş gücü dehşet olan bir dâhi ortaya çıktı. Geliştirmesi de bu gencinkine yakın."

 

"Wuqing'den mi bahsediyorsun, hani şu Sisli Tepede binlerce Dövüş İşareti yakalayan çocuk?"

 

"Evet! Kim olacak ondan başka?"

 

"Bu o olmasın? Wuqing'in hünerinin sıra ışı olduğunu duymuştum ama onun için yirmiden büyük diyorlardı. Bu delikanlı belli ki Wuqing'den küçük!"

 

"Aynen! Wuqing'e ne kadar güçlü derlerse desinler; söylenti bunlar sadece. Bu delikanlı ise işte gücünü gözlerimiz önünde koyuyor ortaya. Bence Wuqing'den bile güçlü olabilir bu delikanlı!"

 

"İnanılmaz bir şey. Bu kadar güçlü biri nasıl olabilir! Bildiğim kadarıyla Doğu Deniz Bölgesinin bir numaralı dâhisi Murong Xun'un bile kendisinden üç seviye yukarıdaki biriyle dövüşecek gücü yok."

 

Dehşet dövüşü izleyen herkesin aklında Chu Feng'in kim olduğu sorusu vardı. Ne de olsa sergilediği dövüş gücü sıra dışı bir şeydi, akıl almazdı. Herkes bu delikanlının ustasını, nereden geldiğini ve ismini öğrenmek istiyordu. Çünkü hepsi bu delikanlının Doğu Deniz Bölgesinin geleceğinde önemli bir karakter olacağını düşünüyordu.

 

"Buldum! Bu Chu Feng, olay çıkarması da Murong Xun'un nişanlısı yüzünden! Zi Ling'i almak istiyor!" Diye bağırdı birden bir Dövüş Lordu. Chu Feng'in ismini Zi ailesinde birilerinden duymuştu.

 

"Ne? Zi Ling'i almaya mı gelmiş? O kadar cesur ha? Murong Xun'un nişanlısına dokunmaya nasıl cüret eder? Ölümsüz İnfaz Takımadasını karşına düşman olarak almak demek değil mi bu?" Chu Feng'in amacını öğrenen insanlar daha da şok olmuştu.

 

Dövüş devam ediyordu, Chu Feng de Zi ailesinin reisi de Elit Silahlarını çıkarmıştı. Bu yüzden de dövüş güçleri yavaş yavaş artmıştı, kudretleri göklere ve yerlere yayılmıştı. Zi ailesinin kalkanları olmasa saldırılarının artçı dalgaları bile Zi ailesini dümdüz etmeye yeterdi. Çiçek Vadisini delik deşik ederdi.

 

"Zi ailesinin fertleri dinleyin! Ben, Chu Feng, buraya Zi Ling'i almaya geldim. Kim olursa olsun önümde duranı sadece ölüm bekliyor!" Chu Feng bugünden sonra isminin Doğu Deniz Bölgesinde yayılacağını biliyordu. Bu yüzden ismini daha fazla gizlemedi ve herkese isminin ne olduğunu, ne diye buraya geldiğini açıkladı.

 

Durum bu hâle gelmişken Chu Feng başarısız olursa ölmeye hazırdı. Zi Ling'i oradan götürmeye yemin etmişti çünkü biliyordu ki bu sefer başaramazsa gelecekte bunu yapmak çok daha zor olacaktı. Belki de Murong Xun'un sert ve bencil mizacı düşünüldüğünde Chu Feng ve Zi Ling arasındaki ilişkiyi öğrendikten sonra Zi Ling'e zarar bile verebilirdi.

 

Bu yüzden Zi ailesinin reisiyle dövüşen Chu Feng bir yandan da Zi ailesinin kendisine saldırılar yolluyordu. Chu Feng'in dövüş gücü düşünüldüğünde, birine zarar vermek isterse Zi ailesinde reis dışında bir şey yapabilecek, kendini savunabilecek kimse yoktu.

 

*buum buum buum buum*

 

Bir anda Zi ailesinin özenle inşa edilmiş dev sarayları ardı ardına yıkılmaya başladı. İçinde ölen Zi ailesi fertleri bile vardı.

 

"Ne acımasız yöntemler. Görünen o ki bu bu Chu Feng gerçekten de buraya kötü niyetlerle gelmiş. Zi Ling'i alıp Zi ailesini de ortadan kaldırmasın?"

 

Chu Feng'in Zi ailesine saldırmaya başladığını ve reisin hiçbir şey yapamadığını gören insanlar reisin belki Chu Feng'e bir şey yapamadığını düşünmeye başlamıştı. Muhtemelen Zi ailesi büyük bir tehlikeyle karşı karşıyaydı.

 

"Seni küçük alçak! Genç ve cahil olduğundan yaptıklarına hoşgörüyle bakıyorum da öldürmüyorum seni. Ama sen gidiyorsun ailemi öldürüyorsun. Seni ellerimle geberteceğim."

 

Reis Chu Feng'le uzun süredir çarpışıyor olmasına rağmen avantajlı konuma bir türlü geçememişti. İnsan içine çıkacak yüzü kalmadığını hissediyordu, bu yüzden de bahane bulma gereği hissetti. Ve kalabalığa Chu Feng'i kendi elleriyle öldüreceğini söylediği için de artık destesindeki en güçlü kartı, bir silahı çıkarma vakti gelmişti. Yoksa kalabalığı daha fazla kandıramayacak ve kendini utandıracaktı.

 

Reisin bileğinde bir şey parladı ve yeşim renginde bir uzun kılıç belirdi.

 

Bu kılıç ortaya çıkınca reisin tüm havası değişmişti. Elindeki kılıç sayesinde hücü katbekat artmıştı. Bu kılıç binlerce sene boyunca kemik kıran soğuklar ve nadir yeşimlerden yapılmış gibi duruyordu.

 

"Bu aura... Bu bir Noksan Kraliyet Silahı! Evet evet, bu kesinlikle bir Noksan Kraliyet Silahı!"

 

"Aman Allahım! Noksan Kraliyet Silahı ne kadar pahalı bir şey! Kaç tane Dövüş Lordu tüm ömürleri boyunca servetlerini biriktirmelerine rağmen alamıyor Noksan Kraliyet Silahı? Ama Zi ailesinin reisi, altıncı seviye bir Dövüş Lordu olmasına rağmen Noksan Kraliyet Silahı mı var?"

 

"Ölümsüz İnfaz Takımadası! Ölümsüz İnfaz Takımadası vermiş olsa gerek bunu! Ama reisin elindeki Noksan Kraliyet Silahı niye kadın silahı gibi duruyor?"

 

Reisin Noksan Kraliyet Silahını çıkarması kalabalığı canlandırmıştı çünkü Noksan Kraliyet Silahları çok pahalı şeylerdi. Noksan Kraliyet Silahları sadece gücü zirvede olan en iyi uzmanlarda bulunurdu; altıncı seviye bir Dövüş Lordunda böyle bir şey olması imkânsızdı. Bu Doğu Deniz Bölgesinde gerçekten de nadir görülen bir şeydi.

 

"Lanet ihtiyar seni. Bu Noksan Kraliyet Silahı Ölümsüz İnfaz Takımadasının Ling'ere bir hediyesiydi, ama kendine almışsın!" Muhteşem yeşim uzun kılıcı gören Zi Ling'in annesi küfürler yağdırmaya başlamıştı.

 

"Hahaha, seni dağdan inme velet, bu ne biliyor musun? Daha önce böyle bir şey hiç görmedin değil mi?"

 

"Bu sen bittin demek. Öldürmeden önce biraz ufkunu genişleteyim. Dünyanın en güçlü silahlarıdır Noksan Kraliyet Silahları! Noksan Kraliyet Silahına kıyasla Elit Silah dediğin şey çöpten farksızdır!"

 

Kalabalığın övgülerini duyan reis tekrar kendine gelmişti. Kendine olan güveni artmış, övünmeye pohpohlanmaya başlamıştı.

 

"Hahah..." Ama Chu Feng reisin bu övünmeleri karşısında sadece umursamazca güldü.

K.N: https://www.youtube.com/watch?v=kYSNprOngYI

 

"Ne diye gülüyorsun?" Bunu gören reis öfkelenmişti. Noksan Kraliyet Silahı gören Chu Feng'in korkudan titreyeceğini düşünmüştü; bu kadar sakin kalmasını hatta küçümseyici bir şekilde gülmesini hiç beklemiyordu . Buna nasıl katlanabilirdi? Sinirden neredeyse organları patlayacaktı.

 

"Evet! Ne diye gülüyor bu? Noksan Kraliyet Silahını tanımamış ya da ne kadar güçlü olduklarını bilmiyor olamaz herhalde, değil mi?" Kafası karışan sadece reis değildi. Seyircilerin de kafası karışmıştı.

 

Kalabalığın şaşkın bakışları altında konuştu Chu Feng sakin sakin: "Sana gülüyorum, çünkü kuyunun dibindeki kurbağa gibisin; dünyayla ilgili hiçbir şey bilmiyorsun."

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44329 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr