Bölüm 881: İyi Gösteri

avatar
5547 7

Martial God Asura - Bölüm 881: İyi Gösteri


 

Çeviri: Wolfcobain Düzenleme: Sajapyu

 

 

Antik Adamantium Külçelerinin çıkarıldığı yerin ismi Rüzgârlı Ovalardı. Rüzgârlı Ovalarda Antik Dönemden kalma bir maden bölgesi olduğundan burası Ölümsüz İnfaz Takımadasının en önemli bölgelerinden biriydi. Bu bölgeyi Ölümsüz İnfaz Takımadasının Dokuz Ölümsüzünden Altıncı Ölümsüzün koruduğu söyleniyordu.

 

Altıncı Ölümsüz de Yedinci ve Sekizinci Ölümsüz gibi birinci seviye bir Dövüş Kralıydı. Ancak dövüş gücü ikisinden yüksekti. Sahip olduğu güçle ikinci seviye Dövüş Krallarıyla dövüşebileceği bile söylenirdi.

 

Bu da Altıncı Ölümsüzün birinci seviye bir Dövüş Kralı olmasına rağmen gücü yüzünden Sakatlayan Gece Şeytanı Tarikatının Rüzgârlı Ovalara saldırmayacağı anlamına geliyordu.

 

Ama Sakatlayan Gece Şeytanı Tarikatı yine de Antik Adamantiumları ele geçirmek istiyordu, bu yüzden muhtemelen Rüzgârlı Ovalardan külçelerle dönen Murong Xun'a saldıracaklardı. Böylece hem külçeleri hem de Murong Xun'u ele geçirmiş olacaklardı. Bir taşla iki kuş vuracaklardı yani. Ama nereden bilebilirlerdi ki onları büyük bir tuzağın beklediğini?

 

Ancak Chu Feng ve Qiushui Fuyan Işınlanma Alanından çıkıp da muhtemelen pusu yerine geldiğinde çok kötü haberler aldılar; birkaç gün önce Murong Xun çoktan Ölümsüz İnfaz Takımadasının uzmanlarıyla Rüzgârlı Ovalara doğru yola çıkmıştı.

 

Eğer her şey plana göre işlemişse muhtemelen çoktan Antik Adamantiumu almış geri dönüyorlardı.

 

Bu da Chu Feng'i endişelendiriyordu çünkü eğer Sakatlayan Gece Şeytanı Tarikatı gerçekten de gelmişse çoktan bir tuzak kurmuş olmaları gerekirdi. Ölümsüz İnfaz Takımadasının kazdığı kuyuya çoktan düşmüş olabilirlerdi.

 

"Chu Feng, endişelenme. Senin için bile olsa bir şey yapmayacağım."

 

"Ölümsüz İnfaz Takımadası Cehennem Kutsal Kuş klanından iki Koruyucusunu çağırmış olabilir ama benim gelip de yardım etmemi bekliyor olma ihtimalleri yok. Sakatlayan Gece Şeytanı Tarikatı tuzağa düşmüş olsa bile çok dert değil. Tuzaklarını mahvedebiliriz.”

 

"Cehennem Kutsal Kuş klanının alevleri çok güçlü evet ama onlara en güçlü alevin Yanan Cennet Kilisesinin alevleri olduğunu göstereceğim," dedi Chu Feng'in hâlini gören Qiushui Fuyan.

 

"Qiushui Efendi seni Ölümsüz İnfaz Takımadası ve Sakatlayan Gece Şeytanı Tarikatı arasındaki bu savaşa çektiğim için özür dilerim." Qiushui Fuyan'ın dedikleri karşısında Chu Feng gerçekten de kendini minnet dolu hissediyordu. Sakatlayan Gece Şeytanı Tarikatının adamları gerçekten de büyük bir tehlikedeydi ve Qiushui Fuyan'ın yardımı onu Ölümsüz İnfaz Takımadasının düşmanı yapacak olmasına rağmen Chu Feng bu yardımı reddedemiyordu.

 

Çünkü eğer Sakatlayan Gece Şeytanı Tarikatı gerçekten de tuzağa düşmüşse onları kendi başına kurtaramazdı. Ama eğer Qiushui Fuyan yardım ederse savaşı tersine çevirecek güçleri olurdu.

 

"Ne diyorsun sen aptal şey? Ölümsüz İnfaz Takımadası sadece iki gündür Yanan Cennet Kilisesine göz dikmiş durumda değil. Çoktan düşmanız biz, er ya da geç aramızda bir sürtüşme olacaktı. Geç olacağına şimdi olsun, ne olacak? Ne de olsa Yanan Cennet Kilisesinden geriye bir ben kaldım. İstediğimi yaparım, ne yapacaklar?" Qiushui Fuyan gülümsedi. Yüzü dingindi ve Ölümsüz İnfaz Takımadasından hiç korkmadığı anlaşılıyordu.

 

Bunu duyan Chu Feng gülümsemekten kendini alamadı, utancı biraz da olsa azalmıştı. Qiushui Fuya gerçekten de haklıydı. Chu Feng olmasa bile Qiushui Fuyan Ölümsüz İnfaz Takımadasının bir düşmanıydı.

 

"Gelenler var." Chu Feng birden suratını astı. Sakatlayan Gece Şeytanı Tarikatını bulabilmek için Ruh Gücünü yaymıştı, bu yüzden algıları hassastı. Aralarında bayağı bir mesafe olmasına rağmen gelenler olduğunu hissetmişti.

 

Qiushui Fuyan da onları fark etmişti. Ama paniklememişti. Hatta gülümsedi ve "Bunları tanıyorum. Rüzgârlı Ovalardan geliyorlar, belki bir şeyler öğrenebiliriz." dedi.

 

"Bu insanları tanıyor musun?" Diye sordu Chu Feng.

 

"Evet, Aşıklar Terasındanlar. Bir şey deme. Ben gidip sorayım onlara," dedi Qiushui Fuyan.

 

"Hı hı." Chu Feng kafasını salladı ve yüzünün görünüşünü değiştirdi. Yetiştirme seviyesini de değiştirdi ve bir hizmetli gibi Qiushui Fuyan'ın peşine takıldı.

 

Qiushui Fuyan hızını kasıtlı olarak düşürdü ve acelesi yokmuş gibi ileri uçmaya başladı. Gerçekten de kısa bir süre sonra kendilerine doğru uçan insanları gördüler.

 

Bunlar beş yaşlı insandı. Günlük kıyafetler giyiyorlardı ve yetiştirmeleri Dövüş Lordu aleminin zirvesindeydi. Qiushui Fuyan yüzünü bir duvakla kapatmış olmasına rağmen onu tanımışlardı. Onu gördükten sonra hemen yanına uçtular ve yüz metre öteden onu selamlayarak, "Yoksa bu Aşıklar Terasının Qiushui Hanımı mı?" diye sordular.

 

"Uzun süredir görüşemiyorduk," dedi Qiushui Fuyan gülümseyerek.

 

"Ahh, bu gerçekten de Qiushui Hanım!" Qiushui'nin sesini duyan beş yaşlı bayağı sevinmişti. Yanına geldiler ve "Qiushui Hanım, Rüzgârlı Ovalarına gitmeyi mi düşünüyorsunuz?" diye sordular.

 

"Evet öyle." Qiushui Fuyan kafasını salladı.

 

"Gitmenizi hiç önermem. Rüzgârlı Ovalarına giden yollar şu an çok sakin değil," dedi adam.

 

"Neden sakin değil? Bir şey mi oldu?" Diye sordu Qiushui Fuyan bilmiyormuş gibi yaparak.

 

"Açıkçası bizim burada olmamızın sebebi de esir olmamız," dedi yaşlı çaresizce.

 

"Esir mi? Ne diyorsunuz siz?" Diye sordu Qiushui Fuyan.

 

"Birkaç gün önce Ölümsüz İnfaz Takımadasından biri Aşıklar Terasına geldi. Davet ediyormuş gibi yaparak bizi buraya zorla getirdiler. Bizi direkt Rüzgârlı Ovalara getirdiler, Ölümsüz İnfaz Takımadasının topraklarına."

 

"En başta endişeliydik. Ölümsüz İnfaz Takımadasını sinirlendirdik mi, bize zarar mı verecekler diye düşünüp duruyorduk."

 

"Ama Ölümsüz İnfaz Takımadasının esir aldığı uzmanlar akın akın gelmeye başladı. Rüzgârlı Ovalara getirilen bir sürü küçük tarikat başları da vardı. Bize bayağı iyi davrandılar, yemekler ve içecekler sundular. Özgürlüğümüzü kısıtlamaları dışında bayağı bir saygılıydılar. Bize zarar verme gibi bir amaçları yoktu."

 

"Niye bizi buraya getirdiğiniz diye sorduğumuzda ise bir cevap alamıyorduk. İyi bir gösteri izlemeye geldiniz diyorlardı."

 

"Ve sonunda bugün bıraktılar bizi ve 'iyi gösteriden' kasıtları neymiş anladık."

 

"Anlaşılan Ölümsüz İnfaz Takımadası Cehennem Kutsal Kuş klanıyla bir olup bir tuzak hazırlamış. Sakatlayan Gece Şeytanı Tarikatını buraya çekerek uzmanlarını bir seferde yakaladılar."

 

"Şu anda Ölümsüz İnfaz Takımadası ve Cehennem Kutsal Kuş klanı tarafından öldürüyorlar. İyi gösteri dedikleri buymuş işte, bizim izlemeyi kalbimiz kaldırmadı o yüzden ayrıldık " diye ince ince anlattı olayları yaşlı.

 

"Qiushui Hanım, biz burada konuşurken Ölümsüz İnfaz Takımadası ve Sakatlayan Gece Şeytanı Tarikatı hâlâ savaşıyor. Oraya gitmeyin. Bunu öğrenirlerse Sakatlayan Gece Şeytanı Tarikatıyla birlik olduğumuzu falan düşünürler."

 

"Hiç iyi olmaz bu."

 

"Evet, evet! Hemen katılın bize gelin bizle! Hemen gidelim buradan!" diye ısrar etti diğer dördü de.

 

Bunu duyan Chu Feng yumruklarını sıktı, kalbi öfkeyle dolmuştu. Ölümsüz İnfaz Takımadasının bu kadar da aşağılık olmasını beklemezdi. Hem tuzak kurmakla kalmamışlar hem de insanları toplamış Sakatlayan Gece Şeytanı Tarikatı herkesin önünde utandırmak istemişlerdi.

 

"Chu Feng, gidelim hadi." Öfkelenen tek kişi Chu Feng de değildi. Qiushui Fuyan da orada daha fazla durmaya dayanamamıştı. Chu Feng'i tuttu ve anında kayboldu. Tüm hızıyla Rüzgârlı Ovalara doğru uçuyordu.

 

Beş yaşlıyı oldukları yerde bırakmıştı. Birbirine bakan yaşlılar donakalmıştı, aynı anda hepsi, "Qiushui Hanım yanındaki... Chu Feng mi dedi?" dedi.

 

Yüz ifadeleri değişmişti. Birden sebep oldukları şeyi anladılar ve bir şey demeden oradan hemen kaçtılar.

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44351 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr