Bölüm 899: Bir Ordunun İşgali

avatar
4815 9

Martial God Asura - Bölüm 899: Bir Ordunun İşgali


 

Çeviri: Wolfcobain Düzenleme: Sajapyu

 

 

Bu kadar ani gerçekleşen bu olay herkesi şaşırtmıştı.

 

Kapıya doğru baktıklarında daha da şaşırmışlardı çünkü kapıyı kıranlar Chun Wu ve Xia Yu'ydu.

 

Yüzleri panik içerisindeydi. Chu Feng onları daha önce hiç bu kadar paniklemiş bir şekilde görmemişti. Qiushui Fuyan'ı gördüklerinde sanki kurtarıcılarını görmüş gibi oldular. İkisi birlikte, "Qiushui Efendi, durum kötü!" dediler.

 

"Ne oldu? Piaomiao Hanım'a bir şey mi oldu?" Diye sordu endişeli yüzlerini gören Qiushui Fuyan.

 

"Hayır. O iyi ama çok daha kötü bir şey oldu," dedi Xia Yu.

 

"Ne oldu? Anlatın bana," diye sordu hemen Qiushui Fuyan.

 

"Qiushui Efendi bunu öyle kısa bir sürede anlatamam. En iyisi bizi takip et." Chun Wu hemen arkasını döndü ve tepeden aşağı doğru koşmaya başladı. Bunu gören Qiushui Fuyan da arkasına takıldı, Chu Feng ve diğerleri de onun peşine takıldı.

 

Önde Chun Wu, Sisli Tepenin merkezdeki tepesine geldiler. Burada devasa bir saray vardı. Chu Feng sarayın dışında Qiu Zhu, Dong Xue ve hatta Yan Ruyu'yu gördü.

 

Orada olanlar sadece o üçü de değildi. Yüksek konumlardaki herkes tepede toplanmıştı. Sisli Tepenin tüm uzmanları oradaydı. Nizami, savaşa hazır bir şekilde duruyorlardı.

 

Qiushui Fuyan durumun ne kadar ciddi olduğunu anlamıştı. Durmadı ve hemen sarayın içerisine girdi. Chu Feng ve diğerleri de onun arkasından girdi içeri.

 

Saraya girdiklerinde Chu Feng'in gözleri parladı, içeride çok engin bir oluşum vardı. Daha doğrusu Özel bir Oluşum Açıklığı vardı.

 

Oluşum Açıklığının dışında otuz sekiz yaşlı bağdaş kurmuş bir şekilde oturuyordu. Hepsinin kar beyazı saçları ve kırışıklıklarla dolu suratları vardı. Onlara bakınca bir asırdan fazladır yaşadıkları anlaşılıyordu. Hiçbirinin de yetişimi zayıf değildi; hepsi Dövüş Lordu aleminin zirvesindeydi. Bir adım daha atsalar hepsi Dövüş Kralı olurdu.

 

Chu Feng bu yaşlıları daha önce hiç görmemişti, muhtemelen bir adım bile hareket etmeden sürekli bu Oluşum Açıklığını koruyorlardı.

 

Açıklığa bakan Chu Feng onun oldukça gizemli olduğunu keşfetti. Chu Feng oluşumun gücünü görebiliyordu. Detaylıca inceledikten sonra Chu Feng içeride bir de bir resim gördü  bu bir haritanın resmiydi.

 

Haritanın içeriği belki sıradan insanların kafasını karıştırırdı ama Chu Feng anlamıştı. Haritanın içerisinde bir sürü sembol vardı.

 

Sisli Tepe, Işınlanma Alanı... Bu haritada Sisli Tepenin sınırları içerisindeki her şey vardı. Oluşum Açıklığı denizin dibindeki canavarlar, havada uçan kuşları bile gösteriyordu.

 

Sadece Sisli Tepedeki canlıları değil, Sisli Tepenin dışındaki canlıları da gösteriyordu. Bir de güçlerine göre hepsini farklı renklerde gösteriyordu.

 

O anda Sisli Tepenin etrafında her yer sayısız canlıyla doluydu. Sisli Tepeye doğru hızla uçan bir karınca kolonisini andırıyorlardı.

 

Koyu kırmızı renklerinden Chu Feng bunların arasında bir sürü Dövüş Kralı olduğunu da anlamıştı.

 

"Oluşumu etkinleştirin!" Diye bağırdı Qiushui Fuyan.

 

*whoosh whoosh whoosh whoosh*

 

Bu kelimeleri söyledikten sonra otuz sekiz yaşlının hepsi aynı anda gözlerini açtı ve ellerini hareket ettirerek bir mühür döşediler. Oluşum Açıklığı değişmeye başlamıştı.

 

*buum güm güm*

 

Chu Feng ve diğerleri ayaklarının altında hafif bir sallantı hissetmişti. Bakışlarını dışarıya çevirdiklerinde gökte devasa Ruh Oluşumlarının belirdiğini gördüler. Tüm Sisli Tepeyi bu savunma oluşumu mühürlemişti.

 

"Qiushui Efendi, ne yapalım? Sisli Tepeyi işgal etmeye gelen bir ordu var gibi duruyor." Savunma oluşumun etkinleştiğini gören Chun Wu ve diğerleri biraz da olsa rahat bir nefes almıştı. Ancak yüzlerindeki korku hâlâ kaybolmamıştı.

 

"Gelenler düşman mı dost mu bilmiyoruz. Önce gidip ustanıza haber vereceğim." Qiushui Fuyan sözlerini bitirdikten sonra oradan gitmek için kalktı.

 

"Kuzeybatı yönünden sınırlarımızı ihlal eden bir ordu var."

 

"Kuzeydoğu yönünden sınırlarımızı ihlal eden bir ordu var."

 

"Güneybatı yönünden sınırlarımızı ihlal eden bir ordu var."

 

"Güneydoğu yönünden sınırlarımızı ihlal eden bir ordu var."

 

“...”

 

Qiushui Fuyan saraydan ayrılmadan otuz sekiz yaşlı konuşmaya başladı.

 

Kafasını çevirip bakan Qiushui Fuyan'ın yüz ifadesinde büyük bir değişim oldu, harita Sisli Tepenin sınırlarından içerisine giren insanlarla doluydu. Sisli Tepeye yaklaşmışlardı.

 

*whoosh*

 

Bunu gören Qiushui Fuyan bir saniye bile oyalanmadı. Hemen dışarı sıçradı ve gözden kayboldu.

 

"Burada kalın, bir yere gitmeyin." Chu Feng bunları dedikten sonra saraydan çıktı ve tepenin girişine doğru gitti.

 

Zi Ling ve diğerleri ise bir şeylerin yolunda gitmediğini anlamıştı, Chu Feng'in dediklerine kulak asmadılar. Onlar da Chu Feng'in peşinden girişe doğru gittiler.

 

"Aman Allahım, bu..." Sisli Tepenin girişine geldiklerinde Jiang Wushang, Zhang Tianyi ve herkes öylece donup kaldı.

 

O anda, birkaç kilometre ötede bir ordu Sisli Tepenin etrafını kuşatmıştı.

 

On milyonlarca insan vardı. Bir de bu ordunun en zayıfları Gök aleminin zirvesindeydi ve geriye kalanların hepsi Dövüş Lorduydu.

 

Dövüş Lordu aleminin zirvesinde olan sayısız insan vardı, Dövüş Kralı olan birkaç kişi bile vardı.

 

Bu insanların hepsi aynı kıyafetleri giyiyordu. Herkes tanımıştı bunların kim olduğunu; Ölümsüz İnfaz Takımadası.

 

Ölümsüz İnfaz Takımadasının ordusu dışında diğer güçlerden insanlar da vardı. Belli ki bunlar Ölümsüz İnfaz Takımadasıyla müttefik olanlardı.

 

İnsanlar dışında aralarında birçok Azman Canavar da vardı. En göze çarpan Azman Canavarlar gökte tutuşan vücutlarıyla uçuşan dev kuşlardı. Bu Üç Muhteşem Canavar Klanının parçası olan Cehennem Kutsal Kuş klanıydı.

 

Onların dışında vücutları kayaları andıran canavarlar da vardı. Yüzlerinde gözüken tek şey kan kırmızısı gözleriydi. En küçükleri on metreden uzundu ve en büyükleri onlarca metre vardı. Göğe kadar yükselen dağlara benziyorlardı. Ulu ve yüceydi hepsi.

 

Bunların Üç Muhteşem Canavar Klanının bir parçası olan Kaya Mutasyonu Canavarı klanı oldukları anlaşılıyordu.

 

"Bakın, suda da bir şeyler var!" Diye bağırdı birden dalgaları gören Su Mei.

 

Gerçekten de dalgalar arasında garip cisimler vardı. Bu cisimler hem balıklara hem de canavarlara benziyordu. Kan kırmızısı pullarıyla çok çirkinlerdi ancak auraları çok güçlüydü.

 

Bu denizlerde yaşayan Azman Canavarları bile onları görünce bağırarak oradan hemen kaçmıştı. Bu kan kırmızısı garip balıkların ne kadar dehşet verici oldukları da bundan anlaşılabiliyordu.

 

Bunlar öyle sıradan deniz canavarları değildi. Bunlar da Doğu Deniz Bölgesindeki Üç Muhteşem Canavar Klanının bir parçasıydı, Kan Kırmızısı Pullu Canavar Balık klanındandı.

 

Buraya sadece Ölümsüz İnfaz Takımadası değil, Üç Muhteşem Canavar Klanı da gelmişti.

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44297 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr