Bölüm 903: Piaomiao Hanım'ın Kulu

avatar
4703 6

Martial God Asura - Bölüm 903: Piaomiao Hanım'ın Kulu


 

Çeviri: Wolfcobain Düzenleme: Sajapyu

 

"Gerçekten de Piaomiao Hanım'ın bu derece güçlü olmasını beklemiyordum! Bu kutlamaya değer!"

 

Havadaki korkunç aurayı gören Sisli Tepedekiler coşkulanmıştı, özellikle de yüzleri korku içerisinde olan Xia Yu, Dong Xue ve diğerleri. En mutlu olanlar onlardı çünkü ustalarının bu kadar güçlü olması hiç bekledikleri bir şey değildi.

 

Altıncı seviye bir Dövüş Kralı, gerçekten de Doğu Deniz Bölgesinde ondan güçlüsü yoktu. Altıncı seviye bir Dövüş Kralı karşısında düşman sayısının bir önemi yoktu.

 

Artık onlar için Sisli Tepe güven içerisindeydi, on milyonlardan oluşan orduyu ise bir felaket bekliyordu.

 

Altıncı seviye bir Dövüş Kralının onları mahvedecek gücü şüphesiz vardı.

 

*buum*

 

Ancak tam da savaşın sonucu belli oldu diye düşünürken gökte bir patlama gerçekleşti. Patlamanın ardından başka bir aura etrafa yayıldı.

 

Bu güçlü bir auraydı, hiçbir zayıflık göstermeden Piaomiao Hanım'ın aurasına karşı gelebiliyordu. Sonunda Piaomiao Hanım'ın aurasını bastırdı.

 

Altıncı seviye bir Dövüş Kralının aurası bastırılmıştı. Bunun sadece bir açıklaması olabilirdi, bu auranın sahibi de altıncı seviye bir Dövüş Kralıydı.

 

"Bu... Nasıl mümkün olabilir bu? Başka bir altıncı seviye Dövüş Kralı mı var?" Yüzleri gülen Xia Yu ve Dong Xue'nin beti benzi atmıştı.

 

Bu tepkiyi verenler sadece onlar değildi. Neredeyse herkes şaşkınlık içerisindeydi. Piaomiao Hanım'ın yetişiminin altıncı seviyeye ulaşmasını kabul edebilirlerdi belki ama Doğu Deniz Bölgesinde birinin daha bu seviyeye ulaşmış olması akıl almaz bir şeydi.

 

"Tıpkı düşündüğüm gibi, gizlediğiniz bir uzmanınız var demek. Madem buradasın, gizleme kendini. Çık dışarı. Bakalım kimmiş bu ordunun içerisinde gizlenen."

 

Piaomiao Hanım da şaşırmıştı ancak yüz ifadesinde çok bir değişiklik olmamıştı. Gayet güçlü bir ses tonuyla konuşmuştu.

 

"Hâlâ böyle olmanı beklemezdim, kaç senedir görüşmüyoruz bir de!" O sırada rahatsız edici, yaşlı ve "gülümseyen" bir ses duyuldu. Murong Xun'un önündeki hava dalgalandı ve hiç yoktan yaşlı bir adam belirdi.

 

Yaşlı adamın altın, parıldayan bir cüppesi vardı. Kıyafetleri muhteşemdi, Ölümsüz İnfaz Takımadasının lideri Murong Niekong'un kıyafetlerinden bile daha şatafatlıydı.

 

Ancak bu adam gerçekten de çok yaşlıydı. Kafası dazlaktı, birkaç saç teli ya vardı ya yoktu. Bu birkaç tel rüzgârla birlikte sallanıyordu, gerçekten de çirkin bir manzaraydı bu ama yine de bu telleri almıyordu adam orada bırakmıştı.

 

Yüzü ise kelimenin tam anlamıyla bir deri bir kemikti. Derisi kemiklerine yapışmıştı adeta. Yüzü kırışıklıklar içerisindeydi, esneklikten eser yoktu. Derisi her an kopup düşecekmiş gibi duruyordu.

 

Yaşlı adam o sırada gülümsüyordu, daha doğrusu sırıtıyordu. Gözü olan herkes hiç dişi olmadığını görebilirdi. Bundan da adamın ölmek üzere olduğu anlaşılabiliyordu.

 

Havada sanki her an tahtalı köyü boylayacakmış gibi duruyordu.

 

Gerçekten de çöküşün ucundaydı, vücudu çok zayıf duruyordu. Havada durabiliyor olması bile bir mucizeydi.

 

Ama bu yaşlı adam belirdikten sonra kimse dikkatsiz olmayı göze alamazdı artık, çünkü belli ki bu Piaomiao Hanım'ın aurasını bastıran altıncı seviye Dövüş Kralıydı.

 

Yaşlı adam belirdikten sonra hem Üç Muhteşem Canavar Klanındakiler hem de Sisli Tepedekilerin hepsi donup kaldı, gözlerinden tek bir şey okunuyordu: şaşkınlık.

 

Bu adamın kim olduğu konusunda hiçbirinin bir fikri yoktu. Hiçbiri tanıyamamıştı onu. Ama böylesine güçlü biri nasıl tanınmazdı?

 

"Ataya selam olsun!" Herkes bu yaşlı adamın kim olduğunu tahmin etmeye çalışırken Ölümsüz İnfaz Takımadasının ordusu, Murong Niekong'un öncülüğünde yarı diz çökmüş bir şekilde yaşlı adamı selamladı.

 

"Ata mı? Ölümsüz İnfaz Takımadasında ne zaman bir ata belirmiş? Kimdir bu?"

 

Ölümsüz İnfaz Takımadalılar dışında neredeyse herkes şok içerisindeydi, Üç Muhteşem Canavar Klanından olanlar bile. Ölümsüz İnfaz Takımadasında ata seviyesine çıkmış birinin olduğunu hatırlayamamışlardı.

 

Bugünden önce Ölümsüz İnfaz Takımadasında böyle birinin olduğunu hiç duymamışlardı. Bu atayı hiç görmemişlerdi!

 

"Murong Mintian, sen misin?" Piaomiao Hanım ise kaşlarını hafiften çatmıştı. Gözleri parlamıştı, belli ki yaşlı adamı tanımıştı.

 

"Efendi, beni bu hâlimle tanıyacağını hiç düşünmezdim. Gerçekten de içim ısındı."

 

"Ama ne yazık ki zaman hızla akıp geçiyor. Göz açıp kapayıncaya kadar asırlar geldi gitti. Efendi, zarifliğinizden eser kalmamış. Ben ise ölmek üzereyim. Ne acı. Ne acı." dedi Murong Mingtian yüzünde acının tebessümüyle.

 

"Ne? Efendi mi? Piaomiao Hanım'a efendi mi diyor? Ne oluyor ya?"

 

"Bu Murong Mingtian nereden çıktı? Neden ismini daha önce hiç duymadım?"

 

"Evet! Ölümsüz İnfaz Takımadasının tüm nesillerinin uzmanlarını biliyorum ama daha önce Murong Mingtian isimli birini ne duydum ne de gördüm. Ölümsüz İnfaz Takımadasının atası nasıl olmuş ve nasıl bu kadar güçlü olabilir?"

 

"Hayır bir de Piaomiao Hanım'ın bir kulu olduğunu hiç duymamıştım! Yüzlerce yıl önce Sisli Tepenin muhafızlığını üstlenmişti. Eğer gerçekten de bir kulu varsa bu neredeyse bin yıldır yaşadığı anlamına gelmiyor mu bu?" Murong Mingtian Piaomiao Hanım'la konuştuktan sonra herkesin kafası daha da karışmıştı.

 

"Hah, anlıyorum. Demek ki bu Ölümsüz İnfaz Takımadasını inşa eden sendin."

 

"Yanan Cennet Kilisesi taşındıktan sonra bu kadar hızla güçlenmesine şaşmamak lazım. Demek perde arkasından işleri sen yönetiyordun ha?"

 

"Mantıklı ama. Düşmanları ortadan kolaylıkla kaldırabilirdin. Ama kendini bu kadar gizlemeni beklemezdim." Piaomiao Hanım gülümsedi. Her şeyi anlamışa benziyordu.

 

Ancak Chu Feng dışarıdan sakin durmasına rağmen Piaomiao Hanım'ın gözlerindeki güçlü öldürme isteğini görmüştü. İyi saklıyordu bunu ama Chu Feng yine de anlamıştı. Bu adamdan gerçekten de nefret ediyordu belli ki.

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 43988 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr